KÜRE LogoKÜRE Logo
Ai badge logo

Bu madde yapay zeka desteği ile üretilmiştir.

Su Altı Arkeolojisi

fav gif
Kaydet
kure star outline

Su altı arkeolojisi, insanların geçmişini su altında kalmış maddi kalıntılar aracılığıyla inceleyen bir arkeoloji alt disiplinidir. Bu disiplin, kara arkeolojisinin temel ilke ve amaçlarını paylaşmakla birlikte, su altı ortamının gerektirdiği özel yöntem, teknik ve donanımları kullanmasıyla ondan ayrılır.


Su altı arkeolojisinin çalışma alanı yalnızca batık gemileri değil, aynı zamanda depremler, su seviyesindeki değişimler veya insan faaliyetleri gibi nedenlerle sular altında kalmış şehirler, limanlar, köprüler gibi mimari yapıları ve insan eliyle su ortamına bırakılmış veya düşürülmüş her türlü nesneyi de kapsar.


Su Altı Arkeolojisi, Türkiye (AA)

Terminoloji ve Alt Disiplinler

Su altı arkeolojisi, çalışma alanının ve incelenen buluntu türünün niteliğine göre çeşitli alt dallara ayrılır. Bu alt dallar zaman zaman birbiriyle örtüşen çalışma alanlarına sahip olabilir.


  • Gemicilik Arkeolojisi (Nautical Archaeology): Gemi ve teknelerin yapım teknolojileri, tasarımları, tarihsel gelişimleri, rotaları ve yükleri gibi konulara odaklanır. Hem su altındaki hem de karadaki gemi kalıntılarını inceler.


  • Denizcilik Arkeolojisi (Maritime Archaeology): İnsanın deniz, göl ve nehirlerle olan bütün etkileşimini inceler. Gemicilik Arkeolojisi'ni de kapsayan daha geniş bir alandır ve yalnızca tekneleri değil, limanlar, deniz ticareti, deniz savaşları, deniz kültürü ve ekonomisi gibi konuları da içerir.


  • Kıyı Yerleşimleri ve Batık Kentler Arkeolojisi (Coastal and Wet-Site Archaeology): Çeşitli nedenlerle kısmen veya tamamen sular altında kalmış yerleşim yerlerini inceler. Bu alanlar, özellikle organik materyallerin korunması açısından veri sağlayabilir.


  • Göl ve Nehir Arkeolojisi (Lake and Riverine Archaeology): Çalışmalarını göl ve nehir ortamlarındaki arkeolojik kalıntılar üzerinde yoğunlaştırır. Nehir kenarlarındaki liman, köprü kalıntıları veya göl evleri gibi yapılar bu alanın konusudur.


  • Derin Su Arkeolojisi (Deepwater Archaeology): İnsanlı dalışın teknik sınırlarının ötesindeki derinliklerde, genellikle uzaktan kumandalı araçlar (ROV) veya otonom su altı araçları (AUV) kullanılarak yapılan araştırmaları kapsar.


  • Sulak Alan Arkeolojisi (Wetland Archaeology): Bataklık, delta ve turbalık gibi suya doymuş ortamlardaki arkeolojik alanları inceler. Anoksik (oksijensiz) ortam sayesinde organik buluntuların korunma düzeyinin yüksek olduğu alanlardır.


  • Kıyı Şeridi Arkeolojisi (Foreshore Archaeology): Gelgit hareketleri nedeniyle periyodik olarak sular altında kalan ve tekrar açığa çıkan kıyı şeritlerindeki arkeolojik kalıntıları inceler. Özellikle okyanus kıyılarında yaygın bir araştırma alanıdır.


  • Hazine Avcılığı (Treasure Hunting): Bilimsel amaçlardan ziyade maddi kazanç elde etme amacıyla yapılan bir faaliyettir. Arkeolojik alanlara ve buluntulara zarar vermesi, tarihsel bağlamı yok etmesi nedeniyle su altı arkeolojisinin temel ilkeleriyle çatışır.

Tarihsel Gelişim

Su altı arkeolojisinin bir bilim dalı olarak gelişimi, büyük ölçüde dalış teknolojisindeki ilerlemelere paralel olarak ilerlemiştir. Başlangıçta antikacılık veya hazine avcılığı gibi amaçlarla yürütülen su altı çalışmaları, zamanla bilimsel bir çerçeveye oturmuştur. Özellikle SCUBA gibi modern dalış donanımlarının geliştirilmesi, arkeologların su altında daha etkin ve uzun süreli araştırmalar yapmasına olanak tanımıştır. Bu teknolojik gelişmelerle birlikte, buluntuları yalnızca çıkarmaya değil, aynı zamanda bilimsel yöntemlerle belgeleyip yorumlamaya dayalı bir yaklaşımın benimsenmesi, disiplinin bugünkü kimliğini kazanmasını sağlamıştır.

Dünyadaki Gelişmeler

Su altı kalıntılarına yönelik ilgi, sünger avcıları gibi geleneksel dalgıçların antik nesneleri keşfetmesiyle başlamıştır. İlk teknolojik adımlar, 16. yüzyıldan itibaren kullanılan dalış çanları ile atılmıştır. 19. yüzyılda Augustus Siebe tarafından geliştirilen dalış başlığı, su altında daha uzun süre çalışmaya olanak tanımış ve Danimarka'daki Nydam bataklığında bulunan tekneler gibi ilk sistematik buluntu çıkarma çalışmaları yapılmıştır.


Bilimsel bir disiplin olarak su altı arkeolojisinin başlangıcı, 20. yüzyılın ortalarına denk gelir. 1900 yılında sünger avcısı Elias Stadiatos tarafından keşfedilen Antikythera Batığı, su altından çıkarılan ilk büyük buluntu gruplarından biridir. Ancak asıl dönüm noktası, 1942-43 yıllarında Jacques-Yves Cousteau ve Émile Gagnan'ın modern SCUBA'yı (kendi kendine yeterli su altı solunum aparatı) icat etmesidir. Bu icat, arkeologların su altında daha serbest ve uzun süreli çalışma yapmasını sağlamıştır.


Bir arkeolog tarafından yönetilen ilk bilimsel su altı kazısı, George F. Bass'ın 1960 yılında Türkiye'de Gelidonya Burnu'nda gerçekleştirdiği Orta Tunç Çağı batığı kazısıdır. Bu çalışma, su altı arkeolojisini bir bilim dalı olarak kabul ettirmiş ve modern yöntemlerin temelini atmıştır. Bu gelişmeyi, 1972'de International Journal of Nautical Archaeology (IJNA) gibi akademik yayınların ve Gemicilik Arkeolojisi Enstitüsü (Institute of Nautical Archaeology - INA) gibi uzmanlaşmış kurumların kurulması izlemiştir.


2023 Yılında Orta Tunç Çağı Batığı'nda Ulaşılan Buluntular (AA)

Türkiye'deki Gelişmeler

Türkiye, coğrafi konumu ve zengin denizcilik tarihi nedeniyle su altı arkeolojisi açısından geniş bir potansiyele sahiptir. Ülkedeki bilimsel çalışmalar, 1960 yılında George F. Bass ve ekibinin Orta Tunç Batığı kazısıyla başlamıştır. Bu kazı, yalnızca Türkiye için değil, dünya su altı arkeolojisi için de bir başlangıç noktası olarak kabul edilir. Kazıdan çıkan buluntular, Türkiye'nin ilk su altı arkeoloji müzesi olan Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi'nin temelini oluşturmuştur.


Orta Tunç Batığı'nı Yassıada Bizans Batığı , Serçe Limanı Cam Batığı ve M.Ö. 14. yüzyıla tarihlenen Uluburun Batığı gibi kazılar takip etmiştir. Bu çalışmalar, başlangıçta Akdeniz ve Ege kıyılarında yoğunlaşmış, 1980'lerden itibaren ise Marmara Denizi'nde de araştırmalar yapılmaya başlanmıştır. Türkiye'deki çalışmalarda INA, TINA (Türkiye Sualtı Arkeolojisi Vakfı), Ankara Üniversitesi Su altı Arkeolojik Araştırma ve Uygulama Merkezi (ANKÜSAM) ve 360 Derece Tarih Araştırmaları Derneği gibi kurumlar aktif rol oynamaktadır.

Yöntem ve Teknikler

Su altı arkeolojisi, kara arkeolojisinden farklı olarak suyun kaldırma kuvveti, sınırlı görüş mesafesi, basınç ve akıntı gibi etkenlerin getirdiği zorluklara özel yöntemler geliştirmiştir.

Araştırma ve Tarama

Su altı arkeolojisinde bir alanın araştırılması, çok aşamalı bir keşif ve tespit sürecini içerir. Bu süreç genellikle karada, tarihi metinler, haritalar ve gemi kayıtları gibi yazılı kaynakların incelendiği arşiv araştırmasıyla başlar. Bu teorik altyapı, balıkçılar ve sünger avcıları gibi yerel bilgi kaynaklarından alınan sözlü bilgilerle desteklenerek potansiyel alanlar hakkında ilk ipuçları elde edilir. Bu ön hazırlıkların ardından, su altı çalışmalarının ilk aşaması olan görsel taramalara geçilir. Bu aşamada dalgıçlar, dairesel veya "U" şeklinde arama gibi sistematik desenler kullanarak alanı tarar ve yüzeydeki kalıntıları tespit etmeye çalışır.


Geniş veya derin alanların taranması gerektiğinde ise uzaktan algılama ve jeofizik yöntemler devreye girer. Yan Taramalı Sonar (Side-Scan Sonar), deniz tabanının akustik bir haritasını çıkararak yüzeydeki anormallikleri belirler. Gemi enkazı gibi demir içeren hedefler için manyetometre kullanılırken, kum veya çamur altına gömülü nesneleri tespit etmek amacıyla taban altı görüntüleyici (sub-bottom profiler) kullanılır. İnsanlı dalışın mümkün olmadığı derinliklerde ise ROV (Uzaktan Kumandalı Araç) adı verilen robotik araçlarla görsel inceleme yapılır. Tüm bu yöntemler, potansiyel arkeolojik alanların yerini kesin olarak belirlemek ve kazı çalışmalarına zemin hazırlamak için kullanılır.

Kazı

Kazı aşaması, tespit edilen alandaki arkeolojik buluntuların bilimsel yöntemlerle açığa çıkarılması sürecidir. Çalışmalara başlamadan önce, buluntuların konumlarını hassas bir şekilde kaydetmek amacıyla kazı alanı, genellikle ipler veya metal çerçevelerle bir grid sistemine (karelaj) bölünür. Bu sistem, her buluntunun üç boyutlu (x, y, z) koordinatlarının kaydedilmesine olanak tanıyarak bilimsel bağlamın korunmasını sağlar.


Alan düzenlendikten sonra, yüzeydeki kum, çamur veya diğer birikintiler, bu ortama özel aletlerle dikkatlice temizlenir. Bu amaçla, bir boru sistemi üzerinden çalışan ve su altı elektrik süpürgesi gibi işlev gören hava ve su emiciler (airlift ve water dredge), tortuyu kontrollü bir şekilde alandan uzaklaştırır. Daha geniş alanlardaki tortuyu dağıtmak için ise bazen prop-wash tekniğine, yani bir teknenin pervanesinin yarattığı su akımını yönlendirmeye dayalı yönteme başvurulabilir. Kazı süreci boyunca her aşama belgelenir.


Su altı kameralarıyla yapılan fotoğraf ve video çekimlerinin yanı sıra, fotogrametri tekniğiyle alanın üç boyutlu dijital modelleri oluşturulur. Ayrıca dalgıçlar, su geçirmez plastik levhalar üzerine yaptıkları çizimlerle anlık kayıt tutarlar. Bu sistematik yaklaşım, buluntuların orijinal bağlamları bozulmadan incelenmesini ve bilimsel olarak yorumlanmasını mümkün kılar.

Koruma (Konservasyon)

Su altından çıkarılan eserler, yeni bir ortama girdiklerinde hızlı bir bozulma sürecine girebilirler; bu nedenle koruma, kazının önemli bir aşamasını oluşturur. Bu koruma sürecinde, özellikle ahşap, deri ve tekstil gibi organik malzemelerin kuruyarak çatlamalarını ve parçalanmalarını önlemek amacıyla ıslak saklama yöntemi uygulanır; bu tür malzemeler sürekli ıslak tutularak muhafaza edilir. Ayrıca, eserlerin yapısına işlemiş olan çözünmüş tuzların tatlı su banyolarında kontrollü bir şekilde bekletilerek uzaklaştırılması, yani tuzdan arındırma (desalinasyon), kuruma sırasında oluşabilecek içsel tahribatların önüne geçmek açısından hayati öneme sahiptir. Son olarak, malzemenin yapısını güçlendirmek için çeşitli kimyasal işlemler içeren sağlamlaştırma süreci uygulanır; örneğin, suya doymuş ahşapların sağlamlaştırılmasında yaygın olarak Polietilen Glikol (PEG) kullanılır.

Su Altı Kültürel Mirasının Korunması ve Sunumu

Su altı kültürel mirası, hazine avcılığı, yasa dışı kurtarma, trol avcılığı ve kirlilik gibi tehditlerle karşı karşıyadır. Bu mirasın korunması ve kamuoyuyla paylaşılması için uluslararası ve ulusal düzeyde düzenlemeler ve çeşitli yaklaşımlar geliştirilmiştir.


Hafir, Su Altı Arkeolojisi 11. Bölüm (TRT2)

  • Hukuki Çerçeve: 2001 UNESCO Sualtı Kültürel Mirasının Korunması Sözleşmesi, bu alandaki en kapsamlı uluslararası belgedir. Sözleşme, ticari sömürüye karşı bilimsel araştırmayı ve in-situ (yerinde) korumayı önceliklendirir.


  • Müzeler: Su altı kazılarından elde edilen buluntular, Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi gibi uzmanlaşmış müzelerde sergilenmektedir. Bu müzeler, hem eserlerin korunmasını sağlar hem de kültürel mirasın kamuoyuyla paylaşılmasında rol oynar.


  • Su Altı Arkeoparkları ve Müzeleri: In-situ koruma ilkesine dayanan bu yaklaşım, arkeolojik alanların su altında ziyaret edilebilen parklar veya müzeler haline getirilmesini içerir. Bu alanlar, dalış turizmi aracılığıyla kültürel mirasın tanıtımına ve yerel ekonomiye katkıda bulunabilir. Çin'deki Baiheliang Sualtı Müzesi, yerinde korunan bir yazıtın etrafına inşa edilmiş bir yapıdır. Türkiye'de ise Kaş ve Mordoğan gibi bölgelerde, orijinal batıkların kopyalarının (replika) sergilendiği arkeopark projeleri geliştirilmiştir. Bu tür projeler, orijinal alanları korurken, kültürel mirasa erişimi de mümkün kılar.

Kaynakça

Koray, Alper. ''Sualtı Arkeolojisi Araştırma Yöntemleri ve Kazı Teknikleri.'' Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi, 2007. Son erişim: 11 Haziran 2025. https://acikerisim.selcuk.edu.tr/items/1255f3d7-dd3c-4e33-9101-5d4878541ff2


Kaynakçı Elinç, Zuhal, Latif Gürkan Kaya, and Büşra Göküz. “Su Altı Arkeolojik Buluntuların Sergilenmesi: Antalya Kekova Adası Su Altı Arkeoloji Müzesi Örneği”. Cedrus 9, June (2021): 485-94. Son erişim: 11 Haziran 2025. https://dergipark.org.tr/en/pub/cedrus/issue/63140/959467


Erkurt, Osman, ve Serim Paker. “Sualtı Arkeoparkları ve Deniz Turizmi.” Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dergisi 6, no. 2 (2015): 131–44. Son erişim: 11 Haziran 2025. https://dergipark.org.tr/tr/pub/deudfd/issue/4590/62813


Gölbaş, Alper. “Sualtı Arkeolojisinin Terminoloji Sorunsalı.” Cedrus 7 (2019): 589–605. Son erişim: 11 Haziran 2025. https://dergipark.org.tr/en/pub/cedrus/article/637720


Gündüz, Serkan. “Sualtı Arkeolojisi ve Marmara Denizi.” Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi 22, no. 40 (2021): 633–662. Son erişim: 11 Haziran 2025. https://doi.org/10.21550/sosbilder.791422


Öniz, Hakan, ve Enes Öztürk. Türkiye'de Sualtı Arkeolojisi. Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü Yayınları, 2022. Son erişim: 11 Haziran 2025. Erişim adresi


Aksoy, Hayrettin.''Sualtı Arkeolojisi.'' Bitirme Porjesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, 2023. Son erişim: 11 Haziran 2025. Erişim adresi


Anadolu Ajansı. “Su Altı Arkeolojisinde Dünyanın Odak Noktası Türkiye.” Anadolu Ajansı. Son erişim: 11 Haziran 2025. https://www.aa.com.tr/tr/gundem/su-alti-arkeolojisinde-dunyanin-odak-noktasi-turkiye/2932700


Anadolu Ajansı. “"Dünyanın en eski batığı"nda yeni buluntulara ulaşıldı.” Anadolu Ajansı. Son erişim: 11 Haziran 2025. https://www.aa.com.tr/tr/kultur/dunyanin-en-eski-batiginda-yeni-buluntulara-ulasildi/3009159


TRT 2. ''Hafir | Su Altı Arkeolojisi | 11. Bölüm.'' YouTube. Son erişim: 11 Haziran 2025. https://www.youtube.com/watch?v=0XMAxqbb8V0

Günün Önerilen Maddesi
6/15/2025 tarihinde günün önerilen maddesi olarak seçilmiştir.

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Yazar Bilgileri

Avatar
Ana YazarYunus Emre Yüce11 Haziran 2025 08:56
KÜRE'ye Sor