KÜRE LogoKÜRE Logo
Ai badge logo

Bu madde yapay zeka desteği ile üretilmiştir.

Sudan İç Savaşı (2023 – )

İstihbarat, Güvenlik Ve Askeri Çalışmalar+2 Daha
fav gif
Kaydet
kure star outline
Kapsam
15 Nisan 2023’te başlayanSudan Silahlı Kuvvetleri (SSK) ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında süregelen silahlı çatışmalar
Konum
Sudan Cumhuriyeti – özellikle HartumDarfurEl-CezireKordofan ve Nil Vadisi bölgeleri
Taraflar
Sudan Silahlı Kuvvetleri (SSK) — Komutan: Abdulfettah el-BurhanHızlı Destek Kuvvetleri (HDK) — Komutan: Muhammed Hamdan Dagalo (Hemedti)
Başlangıç Tarihi
15 Nisan 2023
Nedeni
Askerî hiyerarşigüç paylaşımı ve güvenlik reformu konusundaki anlaşmazlıklar
Savaşın Özelliği
İktidar mücadelesine dayalı iç çatışmaEtnik temizlik - toplu infaz ve insani kriz unsurlarıBölgesel ve uluslararası aktörlerin müdahaleleriyle karmaşıklaşan çatışma
Temel Gelişmeler
2023 Nisan: Çatışmaların Hartum’da başlaması2024 Mayıs: HDK’nin Darfur’daki ilerleyişiFaşir’in kuşatılması2024 Aralık: Ordu güçlerinin Vad Medeni’yi geri alması2025 Ekim: Faşir’de HDK tarafından gerçekleştirilen toplu infaz iddiaları (Yale Üniversitesi Uydu Analizi)
İnsani Koşullar
13.000’den fazla sivil ölüm12 milyon yerinden edilen kişi25 milyon kişi gıda güvencesizliği içindeSağlık sisteminin %70’i işlevsiz durumda
Barış Girişimleri
Cidde Görüşmeleri (2023)Komşu Ülkeler Girişimi (2024)Afrika Birliği (AU) ve IGAD Süreçleri (2024–2025)Ankara Süreci (Türkiye arabuluculuğu - 2025)
Güncel Durum (2025)
Faşir ve El-Cezire’de yoğun çatışmalarÜlke genelinde insani felaket düzeyinde krizKalıcı ateşkes sağlanamamış durumda

Sudan İç Savaşı (2023–), 15 Nisan 2023 tarihinde Sudan Silahlı Kuvvetleri (SSK) ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında başlayan, ülke genelinde geniş bir yıkıma ve büyük bir insani krize yol açan silahlı çatışmadır. Çatışma, başkent Hartum’da orduya ait askerî tesislere yönelik saldırılarla patlak vermiş, kısa sürede Darfur, Kordofan, Nil Vadisi ve El-Cezire eyaletlerine yayılmıştır.


Çatışmanın taraflarını, Egemenlik Konseyi Başkanı ve Sudan Silahlı Kuvvetleri Komutanı Abdulfettah el-Burhan ile Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Muhammed Hamdan Dagalo (Hemedti) yönetimindeki silahlı gruplar oluşturmuştur. İktidar paylaşımı, askerî hiyerarşi ve güvenlik reformu konularındaki anlaşmazlıklar, ülkenin tamamını etkileyen kapsamlı bir iç savaşa dönüşmüştür.


Savaşın derinleşmesinde, 2019 yılında Ömer el-Beşir rejiminin devrilmesinin ardından kurulan geçici yönetim döneminde yaşanan otorite boşluğu belirleyici olmuştur. Burhan liderliğindeki ordu ile Dagalo komutasındaki HDK, aynı yönetim içinde görev yapmalarına rağmen farklı çıkar gruplarına dayanmış; bu durum, Sudan’daki askerî yapılanmanın çift başlı hale gelmesine neden olmuştur. Burhan, HDK’nin orduya entegre edilmesini isterken; Dagalo, kendi yapısının bağımsız kalmasını savunmuştur. Bu çatışan hedefler, ülkeyi kısa sürede yıkıcı bir iç savaşa sürüklemiştir.


Sudan İç Savaşı, yalnızca iki askerî yapı arasındaki iktidar mücadelesi olarak değil, aynı zamanda ülkenin tarihsel, etnik ve ekonomik kırılmalarını yeniden gün yüzüne çıkaran bir süreç olarak da tanımlanmaktadır. Savaş, başta Darfur olmak üzere ülkenin batı bölgelerinde yeniden etnik temizlik ve toplu infaz iddialarına yol açmış; milyonlarca sivilin yerinden edilmesine, binlercesinin komşu ülkelere sığınmasına neden olmuştur.


Sudan’ın Coğrafi Konumu - (Anadolu Ajansı)

Savaşın Başlangıcı ve Seyri

2023 yılında patlak veren Sudan İç Savaşı’nın doğrudan nedeni, Sudan Silahlı Kuvvetleri (SSK) ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında uzun süredir devam eden yetki çatışmasının silahlı bir krize dönüşmesidir. Bu kriz, ülkenin 2019’da Ömer el-Beşir rejiminin devrilmesinin ardından kurulan geçici yönetim döneminde temelleri atılan askerî-sivil denge tartışmalarıyla bağlantılıdır. Egemenlik Konseyi Başkanı ve Genelkurmay Başkanı Abdulfettah el-Burhan, HDK’nin orduya bağlanmasını ve hiyerarşik düzene entegre edilmesini isterken; HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalo (Hemedti), örgütün bağımsız konumunun korunmasında ısrar etmiştir.


Bu anlaşmazlık, 15 Nisan 2023 sabahı Hartum’da HDK birliklerinin orduya ait askerî tesislere saldırmasıyla açık bir silahlı çatışmaya dönüşmüştür. Olay, başkentte yoğun çatışmaların başlamasına neden olmuş; kısa sürede havaalanı, cumhurbaşkanlığı sarayı, radyo ve televizyon binaları gibi kritik noktalar savaş alanına dönmüştür. İlk günlerde ordu, hava gücüyle HDK mevzilerini hedef alırken; HDK de kentsel alanlarda tank ve ağır silahlarla karşılık vermiştir. Bu durum, Hartum’un hızla insani kriz alanına dönüşmesine yol açmıştır.


Çatışmaların başlamasından sonraki ilk haftalarda başkent Hartum, Omdurman ve Bahri şehirleri yoğun bombardıman altına alınmış, sivil altyapı büyük ölçüde tahrip olmuştur. Elektrik, su ve haberleşme sistemleri çökmüş, binlerce bina kullanılmaz hale gelmiştir. Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, 2023 sonuna gelindiğinde 13 binden fazla insan hayatını kaybetmiş, 6 milyon kişi ülke içinde yerinden edilmiş, 2 milyondan fazla kişi ise komşu ülkelere sığınmıştır.


Sudan ordusu, başkentte kontrolü kaybettikten sonra savaşın ağırlık merkezini ülkenin orta kesimindeki El-Cezire Eyaleti’ne taşımıştır. HDK ise batıda yer alan Darfur Bölgesini büyük ölçüde ele geçirmiştir. 2024 yılı boyunca HDK’nin kontrol alanı, Güney, Batı, Orta ve Doğu Darfur eyaletlerinin tamamını, ayrıca Kordofan ve Sennar bölgelerinin bir kısmını kapsayacak şekilde genişlemiştir. Buna karşılık Sudan ordusu, yalnızca Kuzey Darfur’un merkezi Faşir kentinde varlığını koruyabilmiştir.


2024 sonlarında savaşın yoğunlaştığı Faşir, stratejik konumu nedeniyle hem ordu hem de HDK açısından kilit bir hedef haline gelmiştir. Faşir, Darfur’un idari merkezi olmasının yanı sıra, insani yardımların ulaştırılmasında kritik rol oynayan havaalanı ve askeri üsleriyle önem taşımaktadır. HDK’nin Faşir’i Mayıs 2024’ten itibaren kuşatması, savaşın insani yönünü daha da ağırlaştırmıştır. Kuşatma sırasında kentte gıda ve ilaç kıtlığı baş göstermiş, temiz su kaynakları tahrip edilmiştir. BM raporlarına göre, şehirde 260 binden fazla sivil, aralarında 130 bini çocuk olmak üzere, açlık ve hastalık riskiyle karşı karşıya kalmıştır.


2025 yılı itibarıyla savaş, yalnızca başkent ve Darfur ekseniyle sınırlı kalmamış; ülkenin doğu ve güney bölgelerine de yayılmıştır. El-Cezire Eyaleti’nin başkenti Vad Medeni, Aralık 2024’te ordu tarafından geri alınmıştır. Bu gelişme, çatışmanın seyri açısından kritik bir dönüm noktası olarak değerlendirilmiştir. Ancak, Sudan ordusunun ilerleyişine rağmen HDK’nin batı bölgelerinde hâkimiyetini sürdürmesi, savaşın sona ermesini engellemiştir.


2023–2025 sürecinde Sudan’daki iç savaş, ülke tarihinin en büyük yerinden edilme ve insani yıkım dalgasını yaratmıştır. Tarım alanları, sanayi tesisleri ve kamu binaları tahrip olmuş; ülkenin üretim kapasitesi neredeyse tamamen çökmüştür. On milyona yakın insan evini terk etmek zorunda kalmış, milyonlarca çocuk eğitimden mahrum kalmıştır. Savaş, yalnızca bir askerî güç mücadelesi değil, aynı zamanda Sudan toplumunun sosyal dokusunu derinden sarsan bir felaket haline gelmiştir.


Sudan Haritası – Faşir Kuşatması (HDK Saldırıları) - (Anadolu Ajansı)

Darfur ve Faşir Krizi

Sudan İç Savaşı’nın en ağır yıkımı, ülkenin batısında yer alan Darfur Bölgesi'nde yaşanmıştır. Tarihsel olarak etnik, ekonomik ve çevresel çatışmaların yoğunlaştığı Darfur, 2023’te başlayan savaşla birlikte yeniden geniş ölçekli bir şiddet sahasına dönüşmüştür. Bu durum, 2003–2020 yılları arasındaki Darfur Savaşı’nı hatırlatan ölçekte yeni bir insani felaketin doğmasına neden olmuştur. Bölge, hem Sudan ordusu hem de Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) açısından stratejik öneme sahiptir; çünkü Çad, Libya ve Orta Afrika Cumhuriyeti’ne açılan kara bağlantılarını kontrol etme olanağı sunmaktadır.

HDK’nin Darfur’daki İlerleyişi

2023’ün ikinci yarısından itibaren HDK, Darfur’un dört eyaletinde —Güney, Batı, Orta ve Doğu Darfur— kontrolü ele geçirmiştir. Bölgedeki ordu birliklerinin yetersizliği, HDK’nin hızlı ilerleyişine zemin hazırlamıştır. Savaşın 2024 yılına kadar olan döneminde HDK, yalnızca Kuzey Darfur’un merkezi Faşir dışında bütün büyük yerleşimleri kontrol altına almıştır. Faşir’in düşmemesi, Sudan ordusunun bölgedeki son direniş noktası olarak görülmüştür. Şehir, aynı zamanda insani yardımların ulaştırıldığı tek merkez olması nedeniyle hem stratejik hem sembolik bir öneme sahiptir.


Faşir, 2024 yılının Mayıs ayında HDK tarafından tam kuşatma altına alınmıştır. Kuşatma, bölge halkının yaşam koşullarını felç etmiş; gıda, su ve ilaç temini neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Kentin içinde kalan sivil nüfusun büyük kısmı, hayvan yemi ve yabani bitkilerle beslenmeye çalışmış, hastaneler ve yardım merkezleri hedef alınmıştır. Birleşmiş Milletler (BM) ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), şehirde binlerce sivilin açlık, susuzluk ve hastalık nedeniyle hayatını kaybettiğini bildirmiştir. DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, Ekim 2025’te yaptığı açıklamada, Suudi Hastanesi’nde 460’tan fazla hasta ve refakatçinin öldürüldüğüne dair haberler karşısında “dehşete kapıldıklarını” ifade etmiştir.

Katliam İddiaları ve Uluslararası Tepkiler

Faşir kuşatması sırasında yaşanan olaylar, uluslararası kamuoyunda “katliam” ve “etnik temizlik” iddialarına neden olmuştur. HDK mensupları şehirde çok sayıda sivili öldürmüş, bazılarını işkenceyle infaz etmiştir. Bölgedeki insani yardım kuruluşları, sivillerin hedef alınmasının savaş suçları kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini bildirmiştir.


Yale Üniversitesi Halk Sağlığı Fakültesi bünyesindeki İnsani Araştırmalar Laboratuvarı (HRL), Ekim 2025’te yayımladığı uydu analiz raporunda, HDK’nin Faşir’de “toplu infazlar” gerçekleştirdiğine dair kanıt niteliğinde bulgular sunduğunu açıklamıştır. Uydu görüntülerinde kentteki caddelerde toplu halde cesetlerin bulunduğu, bu alanların önceden boş olduğu tespit edilmiştir. Bu bulgular, savaşın Darfur’daki boyutunun sivillere karşı sistematik şiddet içerdiğini göstermiştir.


Olayların ardından Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, 28 Ekim 2025 tarihli açıklamasında, Faşir’de sivillere yönelik işlenen zulmü “şiddetle kınadığını” bildirmiştir. Açıklamada, “Sudan’ın birliği, toprak bütünlüğü ve egemenliğine desteğimiz sürmektedir; sivillere yönelik saldırıların derhal sona ermesi, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması gerekmektedir” ifadelerine yer verilmiştir. Aynı dönemde Avrupa Birliği (AB) de Faşir’deki şiddet olaylarının “vahim bir insani durumu daha da kötüleştirebileceği” uyarısında bulunmuş ve tüm tarafları uluslararası insancıl hukuka uymaya çağırmıştır.

İnsani Felaketin Boyutları

Faşir ve çevresinde yaşananlar, Sudan’daki genel insani krizin simgesi haline gelmiştir. Kuruluşlar Arası Daimi Komite (IASC) tarafından yayımlanan 29 Ekim 2025 tarihli bildiride, Sudan’da her üç kişiden ikisinin insani yardıma ihtiyaç duyduğu, yaklaşık 12 milyon kişinin yerinden edildiği, 4 milyondan fazlasının ise komşu ülkelere sığındığı açıklanmıştır. Aynı raporda, kadınların ve çocukların “cinsel şiddet ve kolera salgını gibi korkunç koşullarla” karşı karşıya olduğu, Faşir’in “500 gündür süren kuşatma nedeniyle en umutsuz dönemine girdiği” belirtilmiştir.


Bu dönemde BM yetkilileri, “Faşir’den 26 bin kişinin iki gün içinde kaçtığını”, şehirde kalan yaklaşık 260 bin sivilin ölüm riski altında olduğunu bildirmiştir. Yardım örgütleri, kuşatmanın kaldırılması ve insani koridorların açılması yönünde çağrılarda bulunmuştur. Ancak HDK, gıda ve yardım sevkiyatlarına izin vermemiş; şehirdeki açlık, hastalık ve susuzluk kısa sürede kitlesel ölümlere yol açmıştır.

Yeni Darfur Krizi İhtimali

Faşir’deki gelişmeler Darfur’da “ikinci bir soykırım döngüsünün” yaşanabileceği endişesini doğurmuştur. Çatışmaların yoğunlaştığı bölgelerde etnik temizlik iddiaları yeniden gündeme gelmiş, özellikle Fur, Masalit ve Zaghava topluluklarının hedef alındığı ileri sürülmüştür. Sudan’daki savaşın etnik karakter kazanması durumunda, bölgenin 2003 Darfur Krizi’ne benzer bir insani trajediye sürükleneceği öngörülmektedir.

İnsani Durumun Derinleşmesi

Sudan İç Savaşı’nın en belirgin özelliği, ülke genelinde eşi görülmemiş bir insani felaket yaratmış olmasıdır. 2023 yılından itibaren artan çatışmalar, sivil nüfusun güvenliğini ortadan kaldırmış, temel yaşam hizmetlerini çökertmiş ve Sudan’ı modern tarihteki en ağır insani krizlerden biriyle karşı karşıya bırakmıştır. Savaşın iki yılı aşkın sürede ulaştığı boyut, yalnızca can kayıplarıyla değil, açlık, salgın hastalık, yerinden edilme ve yoksulluk gibi çok boyutlu bir toplumsal yıkımla ölçülmektedir.

Yerinden Edilmeler ve Mülteci Krizi

Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, 2023’ün Nisan ayında başlayan çatışmalardan itibaren 8 milyondan fazla kişi ülke içinde yerinden edilmiş, 4 milyondan fazlası ise komşu ülkelere sığınmıştır. Sudan nüfusunun yaklaşık üçte ikisi doğrudan ya da dolaylı biçimde savaşın etkisine maruz kalmıştır. Komşu ülkeler olan Çad, Güney Sudan, Mısır, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Etiyopya, yüzbinlerce mülteciye ev sahipliği yapmaya başlamıştır. Çad sınırına yakın bölgelerdeki kamplar, 2003 Darfur Savaşı’ndakine benzer biçimde, yeniden yüz binlerce insanla dolmuştur.


Bu yer değiştirme dalgası, yalnızca konut kaybı değil; aynı zamanda tarımsal üretim ve geçim kaynaklarının çökmesi anlamına gelmiştir. Tarım alanlarının tahrip edilmesi ve gıda dağıtım zincirlerinin kesilmesi, ülkenin kırsal bölgelerinde açlığın hızla yayılmasına yol açmıştır. Kuraklık, çölleşme ve iklim değişikliğinin etkileriyle birleşen savaş koşulları, özellikle Darfur, Kordofan ve Nil Vadisi eyaletlerinde gıda güvensizliğini kalıcı hale getirmiştir.

Gıda Güvensizliği ve Açlık

Kuruluşlar Arası Daimi Komite (IASC) tarafından 29 Ekim 2025’te yayımlanan bildiride, Sudan’daki insani durum “felaket seviyesinde” olarak tanımlanmıştır. Rapora göre, her üç Sudanlıdan ikisi insani yardıma muhtaç durumdadır. Çatışmaların başlamasından itibaren 12 milyon kişi evini terk etmiş, bunların 4 milyonundan fazlası komşu ülkelere kaçmıştır. Nüfusun yaklaşık yarısının gıda güvencesizliği yaşadığı, kıtlık nedeniyle milyonlarca çocuğun yetersiz beslendiği bildirilmiştir.


Özellikle Darfur ve El-Cezire bölgelerinde savaş nedeniyle tarımsal üretim tamamen durmuştur. Gıda fiyatları on kattan fazla artmış; ülke ekonomisi hiperenflasyon sürecine girmiştir. Bu koşullar, açlık ve yoksulluğun yalnızca geçici değil, yapısal bir kriz haline dönüşmesine yol açmıştır.

Sağlık Krizi ve Salgın Hastalıklar

Savaşın en ağır etkilerinden biri de sağlık sisteminin çökmesi olmuştur. Ülke genelindeki hastanelerin yaklaşık %70’i işlevsiz hale gelmiş, sağlık personelinin büyük bölümü çatışma bölgelerinden kaçmak zorunda kalmıştır. DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü), 2023–2025 döneminde sağlık kurumlarına yönelik 185 saldırı gerçekleştiğini, bu saldırılarda 1200’den fazla sağlık çalışanı ve hastanın öldüğünü açıklamıştır. Özellikle Darfur’daki Suudi Hastanesi’ne düzenlenen saldırı sonucunda 460’tan fazla hasta ve refakatçinin yaşamını yitirmesi, savaşın tıbbi tesislere yönelen boyutunu gözler önüne sermiştir.


DSÖ ayrıca, ülke genelinde kolera salgınının yayıldığını, temiz su kaynaklarının tahrip edilmesiyle birlikte bulaşıcı hastalıkların hızla arttığını bildirmiştir. Bu durum, özellikle çocuklar ve yaşlılar arasında yüksek ölüm oranlarına neden olmuştur. Sağlık sisteminin çöküşü, yalnızca savaş yaralılarının tedavisini değil; doğum, aşılama ve temel tıbbi bakım hizmetlerini de imkânsız hale getirmiştir.

Kadınlar ve Çocuklar Üzerindeki Etkiler

Sudan’daki iç savaş, kadın ve çocuklar açısından çok yönlü bir travma alanı yaratmıştır. IASC’nin ve BM’nin raporlarına göre, kadınlar ve kız çocukları yaygın biçimde cinsel şiddete maruz kalmış, zorla evlilik ve insan ticareti vakaları artmıştır. Eğitim altyapısının çökmesiyle birlikte 6,5 milyon çocuğun okulu bırakmak zorunda kaldığı ve bu çocukların yarısından fazlasının kız olduğu belirtilmiştir.


Çocukların savaş sırasında hem fiziksel hem psikolojik olarak ağır travmalar yaşadığı, bazı çocukların silahlı gruplar tarafından savaşmaya zorlandığı rapor edilmiştir. UNICEF, savaşın çocuklar üzerindeki etkisini “nesiller boyu sürecek bir tahribat” olarak tanımlamıştır. Kadınlar ise barınma, sağlık hizmeti ve güvenlik eksikliği nedeniyle hem ev içi şiddet hem de kamplardaki zor koşullar altında yaşam mücadelesi vermektedir.

Ekonomik Çöküş ve Sosyal Parçalanma

Savaş, ülkenin tüm ekonomik sistemini çökertmiştir. Tarım üretimi dururken, sanayi tesisleri ve altyapı büyük oranda tahrip edilmiştir. Sudan lirasının değer kaybı %900’ü aşmış, enflasyon oranı 2025 itibarıyla %130’un üzerine çıkmıştır. Bu süreçte, toplumda yoksulluk oranı %80’in üzerine, işsizlik oranı ise %45’in üzerine çıkmıştır.


Ekonomik çöküş, sosyal yapının da çözülmesine neden olmuştur. Toplumsal güven azalmış, etnik ve kabilesel ayrışmalar yeniden belirleyici hale gelmiştir. Özellikle Darfur ve Kordofan’da etnik gruplar arasında yaşanan silahlı çatışmalar, yerel düzeyde yeni şiddet dalgalarını tetiklemiştir. Bu durum, ülke genelinde toplumsal dayanışma mekanizmalarının çökmesine yol açmıştır.


Sudan İç Savaşı - (Anadolu Ajansı)

Bölgesel ve Uluslararası Aktörlerin Rolü

Sudan İç Savaşı, başlangıcından itibaren yalnızca ulusal bir kriz değil, aynı zamanda bölgesel ve küresel güçlerin çıkar çatışmalarının kesiştiği bir jeopolitik mücadele alanı haline gelmiştir. Sudan’ın Kızıldeniz’e açılan stratejik konumu, doğal kaynak zenginliği ve Afrika Boynuzu ile Orta Doğu arasındaki köprü işlevi, ülkeyi uluslararası rekabetin merkezine taşımıştır. Bu bağlamda, savaşın seyrini doğrudan etkileyen bölgesel ve küresel aktörler arasında Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır, Çad, Güney Sudan, Etiyopya, Orta Afrika Cumhuriyeti, Suudi Arabistan, ABD, Rusya ve İran öne çıkmaktadır.

Mısır

Mısır, Sudan’ı ulusal güvenliğinin temel unsurlarından biri olarak görmektedir. Özellikle Nil Nehri’nin su yönetimi ve Etiyopya’nın inşa ettiği Büyük Etiyopya Rönesans Barajı (GERD) bağlamında Sudan’daki istikrarsızlık, Kahire açısından stratejik bir risk olarak değerlendirilmektedir. Mısır yönetimi, El-Burhan liderliğindeki Sudan ordusuna destek vererek, HDK’nin güçlenmesinin bölgesel dengeleri bozabileceği görüşünü benimsemiştir. Mısır, Sudan’daki istikrarın kendi tarımsal üretimi ve su temini için hayati olduğunu vurgulamış; bu nedenle Hartum yönetimiyle diplomatik ve askerî iş birliğini sürdürmüştür.

Çad ve Orta Afrika Cumhuriyeti

Sudan’la batı sınırını paylaşan Çad, savaşın ilk günlerinden itibaren mülteci akınları ve sınır güvenliği sorunlarıyla karşılaşmıştır. HDK’nin Darfur’daki etnik bağları, Çad’ın iç istikrarı açısından risk oluşturmuştur. Sudan ordusu, BAE’nin Çad üzerinden HDK’ye silah sevkiyatı yaptığını öne sürmüştür. Aynı zamanda, Çad’daki milis grupların Sudan’ın batısına geçerek çatışmalara katıldığı iddia edilmiştir.


Orta Afrika Cumhuriyeti de benzer biçimde sınır geçişleri ve milis hareketlerinden etkilenmiştir. HDK’nin bu bölgeyi silah ve paralı asker geçiş noktası olarak kullanması, savaşın bölgesel güvenlik riskini artırmıştır.

Etiyopya

Etiyopya, hem Güney Sudan hem de Sudan ile sınır anlaşmazlıkları yaşayan bir ülkedir. Sudan’ın doğusundaki el-Faşaga bölgesi üzerinde süregelen sınır ihtilafı, iki ülke arasındaki gerginliği derinleştirmiştir. Ayrıca Sudan’daki iç savaş, Etiyopya açısından mülteci akını ve bölgesel istikrarsızlık tehdidi yaratmaktadır. Buna karşın, Addis Ababa yönetimi diplomatik düzeyde çatışmanın tarafsız bir biçimde çözülmesini savunmuş ve Afrika Birliği çerçevesinde yürütülen barış görüşmelerine destek vermiştir.

Güney Sudan

2011 yılında Sudan’dan ayrılarak bağımsızlığını kazanan Güney Sudan, petrol gelirlerinin büyük kısmını Hartum üzerinden yürütülen boru hatları aracılığıyla elde etmektedir. Bu nedenle Sudan’daki iç savaş, Güney Sudan ekonomisi için doğrudan bir tehdit oluşturmuştur. Petrol ihracatının durması, Güney Sudan’da ekonomik çöküş ve yakıt kıtlığına yol açmıştır. Ayrıca, Sudan’daki çatışmalar nedeniyle binlerce Güney Sudanlı mültecinin geri dönmek zorunda kalması, ülkenin iç istikrarını zayıflatmıştır.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)

Savaşın seyrini en fazla etkileyen dış aktörlerden biri Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olmuştur. BAE, Sudan’daki çatışmada HDK’ye askeri ve mali destek sağladığı iddialarıyla uluslararası gündeme gelmiştir. Sudan hükümeti, 2024 yılında BAE’yi savaşı planlamak, Çad üzerinden isyancılara silah sevkiyatı yapmak ve HDK’yi desteklemekle resmen suçlamıştır. Bu iddialar, BM Güvenlik Konseyi’ne taşınmıştır.


Buna rağmen, 2025 yılı itibarıyla BAE, Türkiye’nin barış çabalarına destek vermiş ve Sudan’daki çözüm girişimlerinde Ankara’nın arabuluculuğuna rıza göstermiştir.

Suudi Arabistan ve ABD

Suudi Arabistan ve ABD, 2023 yılı ortasında Sudan’daki tarafları Cidde Görüşmeleri kapsamında müzakere masasına oturtmuştur. Ancak ateşkes girişimleri kısa sürede başarısız olmuştur. Suudi Arabistan, bölgedeki istikrarı Kızıldeniz güvenliği açısından hayati görürken; ABD, Sudan’daki çatışmayı “insani felaket” olarak nitelendirmiştir. Washington yönetimi, hem Burhan hem de Dagalo liderliğindeki taraflara yaptırım uygulamış ve tarafların uluslararası hukuka uymaları çağrısında bulunmuştur. Buna karşın, ABD’nin Sudan’a yönelik politikası, Afrika’daki jeopolitik öncelikler çerçevesinde sınırlı kalmıştır.

Rusya ve İran

Sudan ordusuna doğrudan destek sağlayan iki önemli aktör Rusya ve İran olmuştur. Rusya, 2017’den itibaren Kızıldeniz kıyısındaki Flamingo Deniz Üssü’nde bir askeri üs kurma planını sürdürmüş; iç savaş döneminde bu etki alanını güçlendirmiştir. Rusya’nın Sudan’a silah ve güvenlik ekipmanı desteği sağladığı, aynı zamanda HDK ile altın madenciliği üzerinden ekonomik bağlar kurduğu bildirilmiştir.


İran ise uzun süre uzak kaldığı Sudan sahasına yeniden dönmüş, silahlı insansız hava araçları (SİHA) tedarikiyle orduya destek sağlamıştır. Bu durum, İran’ın bölgede yeniden etkili bir aktör olma stratejisinin parçası olarak değerlendirilmiştir.

Uluslararası Kurumlar: BM, Afrika Birliği ve IGAD

Birleşmiş Milletler (BM), Afrika Birliği (AU) ve Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi (IGAD), 2023’ten itibaren çeşitli barış girişimlerinde bulunmuştur. BM öncülüğünde düzenlenen ateşkes çağrıları sık sık ihlal edilmiş, Afrika Birliği’nin sunduğu barış planı ise taraflar arasındaki güvensizlik nedeniyle uygulanamamıştır. IGAD çatısı altında yürütülen görüşmelerde de kalıcı bir çözüm sağlanamamıştır. 


Bu çerçevede, uluslararası kurumlar, çatışmanın tarafları üzerinde baskı kurmakta yetersiz kalmış; insani yardımların ulaştırılmasında da ciddi engellerle karşılaşılmıştır. BM’nin 2025 yılı itibarıyla yaptığı açıklamalara göre, Sudan’daki yardım fonlarının yalnızca %37’si sağlanabilmiş, bu da krizin daha da derinleşmesine yol açmıştır.


Sudan İç Savaşı - (Anadolu Ajansı)

Türkiye’nin Sudan’daki Rolü ve Arabuluculuk Girişimleri

Sudan İç Savaşı’nda Türkiye, 2024 yılından itibaren barış ve istikrarın yeniden tesis edilmesine yönelik aktif bir arabuluculuk ve diplomatik girişim yürütmüştür. Türkiye’nin bu süreçteki yaklaşımı, hem tarihsel bağlara hem de Afrika Boynuzu’nda son yıllarda artan diplomatik etkinliğine dayanmaktadır. Ankara’nın Etiyopya-Somali anlaşmazlığında elde ettiği arabuluculuk başarısı, Sudan krizinde de benzer bir rol üstlenmesinin önünü açmıştır.

Türkiye’nin Sudan ile Tarihsel ve Diplomatik Bağları

Türkiye ile Sudan arasındaki ilişkiler, 1956’daki Sudan bağımsızlığından bu yana sürmektedir. Osmanlı dönemine kadar uzanan tarihsel bağlar, kültürel ve ekonomik ilişkiler açısından da güçlü bir zemin oluşturmuştur. 2000’li yıllarda Türkiye’nin Afrika açılım politikası kapsamında Hartum ile ilişkiler hızla gelişmiş; Sudan, Türkiye’nin Afrika’da en fazla yatırım yaptığı ülkelerden biri haline gelmiştir. Ankara, Hartum’da büyükelçilik açan ilk Müslüman ülkelerden biri olmuş, insani yardım faaliyetleriyle de halk nezdinde olumlu bir algı oluşturmuştur.


Bu tarihsel ve toplumsal yakınlık, Türkiye’yi Sudan’daki taraflar nezdinde “güvenilir bir üçüncü taraf” konumuna taşımıştır. 

Türkiye’nin Arabuluculuk Girişiminin Başlangıcı

Sudan İç Savaşı’nda Türkiye’nin arabuluculuk rolü, 2024 yılının son aylarında somut adımlar kazanmıştır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 13 Aralık 2024 tarihinde Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ile yaptığı telefon görüşmesinde, Sudan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasındaki gerginliği azaltmak amacıyla Türkiye’nin arabuluculuk yapmaya hazır olduğunu bildirmiştir. Sudan tarafı, bu öneriyi olumlu karşılamış ve sürecin başlatılması yönünde irade beyan etmiştir.


Bu görüşmenin ardından Türkiye, diplomatik süreci hızlandırmak amacıyla Dışişleri Bakan Yardımcısı Burhanettin Duran’ı Port Sudan’a göndermiştir. Bu ziyaret, Türkiye’nin krizi yakından takip ettiğini ve sahada doğrudan temas kurduğunu göstermiştir. Duran’ın görüşmeleri, hem Burhan yönetimi hem de BAE temsilcileriyle yürütülmüş, tarafların güven artırıcı adımlar atması hedeflenmiştir.

Türkiye’nin Arabuluculuk Stratejisi ve Diplomasisi

Türkiye’nin Sudan’daki barış sürecine yaklaşımı, insani diplomasi, tarafsız arabuluculuk ve bölgesel istikrarın korunması ekseninde şekillenmiştir. Türkiye, Sudan krizinde üç temel avantaja sahip görülmektedir:


  1. Tarihsel güven ilişkisi: Sudan halkı ve yönetimleri nezdinde Türkiye, sömürge geçmişi olmayan, dini ve kültürel yakınlığa sahip bir aktör olarak algılanmaktadır.
  2. BAE ile normalleşen ilişkiler: Türkiye’nin 2021 sonrası BAE ile geliştirdiği diplomatik yakınlık, Sudan krizinde taraflar arasında köprü işlevi görmesini sağlamıştır.
  3. Afrika Birliği (AU) ve IGAD ile iş birliği kapasitesi: Türkiye, kıtada çok taraflı diplomasiye dayalı bir strateji izleyerek barış süreçlerine katkı sunabilecek konumda olmuştur.


Türkiye’nin Sudan’daki diplomatik girişimleri, yalnızca tarafları ateşkese ikna etmeye değil, aynı zamanda insani yardımların güvenli biçimde ulaştırılmasına da odaklanmıştır. Ankara, savaşın başladığı 2023 Nisan’ından itibaren Türk Kızılayı ve AFAD aracılığıyla Sudan’a gıda, ilaç ve tıbbi malzeme yardımları göndermiştir. Bu yardımlar, Port Sudan ve Kassala üzerinden dağıtılmış, Türkiye sahada insani diplomasinin de önemli bir aktörü haline gelmiştir.

BAE’nin Tutum Değişimi ve Türkiye’nin Etkisi

Türkiye’nin arabuluculuk girişimlerinin önemli bir sonucu, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) tutumunda gözlenen yumuşamadır. 2023–2024 döneminde HDK’ye askeri destek verdiği iddia edilen BAE, uluslararası tepkiler ve savaşın uzamasının doğurduğu bölgesel riskler nedeniyle 2025 yılı başlarında Türkiye’nin barış sürecindeki rolünü desteklediğini açıklamıştır. Bu durum, bölgesel dengeler açısından kritik bir gelişme olarak değerlendirilmiştir.

Türkiye’nin Rolünün Bölgesel Önemi

Türkiye’nin Sudan’daki girişimleri yalnızca bu ülkenin iç barışına katkı sağlamayı değil, aynı zamanda Kızıldeniz güvenliği, Doğu Afrika istikrarı ve Afrika Boynuzu dengeleri açısından da stratejik öneme sahiptir. Türkiye, kıtada güvenilir bir diplomasi aktörü olarak kabul edilmekte; bu statü, Ankara’nın Etiyopya, Somali ve Sudan üçgeninde barış süreçlerinde etkin olmasını sağlamaktadır.


Sudan’daki iç savaşın sona erdirilmesi, Türkiye açısından Afrika politikasının bütüncül hedefleriyle uyumludur. Ankara’nın bu süreçteki yaklaşımı, yalnızca askeri veya stratejik değil; aynı zamanda ekonomik, insani ve diplomatik bileşenleri içeren çok boyutlu bir model sunmaktadır. Türkiye, Sudan’daki barış sürecine katkı sağlarken kıtada uzun vadeli istikrar, kalkınma ve dayanışma temelli bir diplomasi anlayışını sürdürmektedir.


Sudan İç Savaşı - (Anadolu Ajansı)

Savaşın Sosyal ve Ekonomik Etkileri

2023 yılında başlayan Sudan İç Savaşı, yalnızca askerî ve siyasi alanlarda değil, toplumun bütün dokularında kalıcı sosyal ve ekonomik yıkımlar yaratmıştır. İki yılı aşkın süredir devam eden çatışmalar, ülke nüfusunun büyük kısmını doğrudan etkilemiş; kent yaşamı, üretim faaliyetleri, kamu hizmetleri ve toplumsal dayanışma mekanizmaları büyük ölçüde çökmüştür. Savaş, Sudan’ın modern tarihinde görülmemiş ölçüde ekonomik daralma ve sosyal çözülme sürecine yol açmıştır.

Ekonomik Çöküş ve Üretim Kaybı

Sudan ekonomisi, savaş öncesinde büyük ölçüde tarım, hayvancılık ve petrol gelirlerine dayanıyordu. Ancak 2023’te çatışmaların başlamasıyla birlikte bu sektörlerin tamamı işlevsiz hale geldi. Hartum, El-Cezire, Darfur ve Kordofan eyaletlerindeki tarım arazileri savaş nedeniyle kullanılamaz duruma geldi; su altyapısının tahrip edilmesi, sulama sistemlerinin devre dışı kalmasına yol açtı. Ülkenin temel gıda ürünleri olan buğday, sorgum ve yerfıstığı üretimi yüzde 80 oranında azaldı.


Dünya Gıda Programı (WFP) ve BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) raporlarına göre, 2025 yılı itibarıyla Sudan’ın yıllık gıda üretimi, savaş öncesine kıyasla yarı yarıya düşmüştür. Bu durum, gıda fiyatlarının kısa sürede on kattan fazla artmasına neden olmuş; ülke genelinde hiperenflasyon süreci yaşanmıştır. 2025 yılı itibarıyla enflasyon oranı %130’u, Sudan lirasının değer kaybı ise %900’ü aşmıştır.


Ayrıca sanayi tesisleri, enerji altyapısı ve ulaşım ağları da savaşın yıkımından ağır biçimde etkilenmiştir. Hartum ve El-Cezire’deki sanayi bölgeleri büyük ölçüde tahrip olmuş; demiryolu hatları, köprüler ve enerji santralleri kullanılamaz hale gelmiştir. Bu durum, ülke içi ticaretin durmasına ve temel mal akışının kesilmesine neden olmuştur. Çatışma sürecinde bankacılık sistemi çökmüş, kamu çalışanlarının maaşları ödenememiş, ekonomik faaliyetler gayriresmî döviz piyasalarına bağımlı hale gelmiştir.

Sosyal Yapının Çözülmesi

Savaş, Sudan toplumunda ağır bir sosyal parçalanma sürecini tetiklemiştir. Etnik, kabilesel ve bölgesel kimlikler arasında uzun süredir devam eden kırılmalar, çatışmaların etkisiyle yeniden derinleşmiştir. Özellikle Darfur ve Kordofan bölgelerinde, tarihsel olarak farklı etnik topluluklar (Fur, Masalit, Baggara Arapları, Zaghava vb.) arasında karşılıklı güvensizlik artmıştır. Bu durum, yerel düzeyde silahlı çatışmaların yayılmasına ve devlet otoritesinin tamamen zayıflamasına yol açmıştır.


Savaş öncesi dönemde Sudan toplumu, güçlü aile bağları ve yerel dayanışma ağlarıyla ayakta kalabiliyordu. Ancak iki yılı aşan çatışmalar, bu geleneksel sosyal yapıyı da çözmüştür. Milyonlarca insanın yerinden edilmesi, ailelerin parçalanmasına, köy ve mahalle topluluklarının dağılmasına neden olmuştur.

Kadınlar ve Çocuklar Üzerindeki Sosyal Etkiler

Sudan’daki savaş, kadınlar ve çocuklar açısından çok yönlü bir yıkıma neden olmuştur. BM ve IASC raporlarına göre, ülkedeki 12 milyon yerinden edilmiş insanın yarısından fazlasını kadınlar ve çocuklar oluşturmaktadır. Kadınlar, savaşın hem doğrudan mağdurları hem de ailelerini ayakta tutmaya çalışan başlıca aktörleri haline gelmiştir. Ancak kamplarda ve çatışma bölgelerinde cinsel şiddet, zorla evlendirme ve insan ticareti vakalarının yaygınlaştığı bildirilmiştir.


Eğitim sistemi de savaşın en çok etkilediği alanlardan biridir. UNICEF ve UNESCO verilerine göre, 2024 itibarıyla yaklaşık 6,5 milyon çocuk eğitimden mahrum kalmıştır. Çatışmalar nedeniyle 10 binden fazla okul kapanmış, birçok eğitim kurumu barınak veya askerî karargâh olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu durum, Sudan’da “kayıp bir nesil” oluştuğu yönündeki değerlendirmelere neden olmuştur. Eğitim sisteminin çöküşü, gelecekte ülkenin yeniden inşasında insan kaynağı sıkıntısı yaratma potansiyeline sahiptir.

Şehirleşme, Göç ve Mülteci Dinamikleri

Sudan’da savaş, kentleşme yapısını da köklü biçimde değiştirmiştir. Hartum, Omdurman ve Bahri gibi büyük şehirler savaşın ilk aylarında büyük oranda boşalmış; nüfusun önemli kısmı Port Sudan, Kassala ve Gedaref gibi doğu şehirlerine göç etmiştir. Ayrıca ülke dışında Mısır, Çad ve Güney Sudan en fazla mülteci alan ülkeler olmuştur.


BM Uluslararası Göç Örgütü’ne (IOM) göre, yaklaşık 12 milyon kişi yerinden edilmiştir; bunların 4 milyondan fazlası sınır ötesine geçmiş, geri kalanı ise ülke içinde geçici kamplara sığınmıştır.


Bu göç dalgası, kentsel alanlarda aşırı kalabalıklaşma ve altyapı yetersizlikleri doğurmuştur. Port Sudan gibi şehirlerde su, barınma ve sağlık hizmetleri çökmüş; salgın hastalıklar yayılmıştır. Aynı zamanda, kırsal alanlardan kentlere gelen nüfus, işsizlik ve konut sıkıntısı nedeniyle yeni sosyal gerginliklere yol açmıştır. Göçün getirdiği bu yeni toplumsal yapı, Sudan’da uzun vadeli sosyal uyum sorunlarını derinleştirmiştir.

Toplumsal Travma ve Psikolojik Etkiler

Savaş, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik bir yıkım yaratmıştır. UNICEF, WHO ve uluslararası insani yardım kuruluşları, Sudan’daki çocukların büyük bir bölümünün savaş travması, kayıp korkusu ve şiddete tanıklık etme gibi nedenlerle post-travmatik stres bozukluğu (PTSB) belirtileri gösterdiğini bildirmiştir. Kadınlarda ise uzun süreli güvensizlik, kayıp ve cinsel şiddet travmalarının yaygınlaştığı belirtilmiştir.


Sağlık sisteminin çökmesi, psikososyal destek mekanizmalarının da ortadan kalkmasına neden olmuştur. Ülkede ruh sağlığına yönelik hizmetlerin yalnızca büyük şehirlerde sınırlı ölçüde sürdürülebildiği, kırsal bölgelerde ise tamamen durduğu bildirilmektedir. Bu durum, Sudan toplumunda savaş sonrası dönem için kalıcı bir toplumsal rehabilitasyon ihtiyacı doğurmuştur.


Sudan İç Savaşında Evlerini Terk Etmek Zorunda Kalan Siviller - (Anadolu Ajansı)

Barış Arayışları

Sudan İç Savaşı’nın 2023 yılında başlamasından bu yana geçen iki yılı aşkın sürede, yerel, bölgesel ve uluslararası aktörler tarafından çeşitli barış girişimleri ve ateşkes çağrıları yapılmıştır. Ancak çatışmanın yapısal, etnik ve siyasi karmaşıklığı nedeniyle bu girişimlerin hiçbiri kalıcı sonuç vermemiştir. Taraflar arasındaki güvensizlik, dış müdahalelerin farklı yönlerde etkileri ve sahadaki güç dengelerinin sık sık değişmesi, barış sürecini zayıflatmıştır.

Cidde Görüşmeleri

2023 yılının Mayıs ayında Suudi Arabistan ve Amerika Birleşik Devletleri’nin arabuluculuğunda Cidde kentinde başlatılan görüşmeler, savaşın taraflarını bir araya getiren ilk diplomatik girişim olmuştur. Cidde Görüşmeleri kapsamında taraflar, insani yardımların ulaştırılması ve sivillerin korunması konularında mutabakata varmış; ancak ateşkes birkaç gün içinde ihlal edilmiştir. Görüşmelerin başarısızlığa uğramasında, sahadaki çatışmaların şiddetinin azalmak yerine artması ve tarafların karşılıklı olarak uluslararası taahhütleri ihlal etmesi etkili olmuştur.


Cidde süreci, uluslararası toplum açısından önemli bir diplomatik girişim olarak değerlendirilmiş olsa da, tarafların askeri kazanımlara öncelik vermesi ve dış desteklerin sürmesi nedeniyle kalıcı bir ateşkes sağlanamamıştır. Bu süreçte, ABD taraflara yönelik yaptırım uygulamış; ancak bu adımlar savaşın seyrinde belirleyici bir değişiklik yaratmamıştır.

Komşu Ülkeler Girişimi

Cidde görüşmelerinin sonuçsuz kalmasının ardından 2024 yılının ortalarında Komşu Ülkeler Girişimi adı verilen yeni bir diplomatik platform oluşturulmuştur. Bu girişim, Mısır, Etiyopya, Güney Sudan, Çad, Eritre ve Orta Afrika Cumhuriyeti’nin katılımıyla şekillenmiştir. Amaç, savaşın bölgesel güvenlik üzerindeki etkilerini azaltmak ve sınır ötesi insani yardımların koordinasyonunu sağlamaktı. Ancak girişim, katılımcı ülkelerin farklı dış politika öncelikleri nedeniyle somut ilerleme kaydedememiştir.


Komşu Ülkeler Girişimi “bölgesel farkındalık yaratan ama siyasi sonuç üretemeyen” bir süreç olarak kalmıştır. Sudan ordusu, özellikle Mısır’ın arabuluculuk çabalarına destek verirken; HDK, Çad ve BAE gibi aktörlerin etkisiyle bu sürece mesafeli durmuştur.

Afrika Birliği (AU) ve IGAD Süreci

Afrika Birliği (AU) ve Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi (IGAD), Sudan krizine yönelik çok taraflı çözüm arayışlarında aktif rol üstlenmiştir. AU, 2023 sonlarından itibaren “Sudan İçin Kapsamlı Barış Çerçevesi” adı altında bir plan hazırlamış; ancak bu plan sahadaki tarafların kabulünü sağlayamamıştır. IGAD ise 2024 boyunca “uzatılmış mekanizma” adı verilen bir izleme sistemi geliştirmiş; ateşkes ihlallerini kayıt altına almayı hedeflemiştir.


Her iki örgütün girişimleri, uluslararası toplum tarafından desteklenmiş olsa da, tarafların müzakerelerdeki taleplerinin keskin biçimde farklı olması nedeniyle süreç tıkanmıştır. HDK, ülke yönetiminde daha fazla pay talep ederken; Sudan ordusu, askeri hiyerarşinin yeniden tesisi ve HDK’nin orduya entegrasyonu konusunda ısrarcı olmuştur. Bu durum, güvenlik reformu konusunu barış sürecinin en kritik çıkmazı haline getirmiştir.

Türkiye’nin Katkısı ve Ankara Süreci

2024 yılının sonlarından itibaren, Türkiye’nin diplomatik çabaları barış sürecinde yeni bir aşama oluşturmuştur. Ankara’nın arabuluculuk girişimleri, Cidde ve IGAD süreçlerinin ardından taraflara güven tesis etmeyi hedeflemiştir.


Türkiye’nin Port Sudan’daki temasları ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Burhanettin Duran’ın Aralık 2024 ziyareti, süreci somutlaştıran en önemli adım olmuştur. Türkiye, hem Sudan ordusu hem de HDK’nin destek aldığı bölgesel aktörlerle diyalog kurarak çatışmanın çok taraflı çözümü için zemini genişletmiştir.


Ankara Süreci, özellikle 2025 yılı başlarında uluslararası diplomasi gündeminde öne çıkmıştır. Türkiye’nin tarafsız konumu hem Sudan yönetimi hem de Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) tarafından kabul görmüş; böylece Türkiye, barış müzakerelerinde güvenilir bir üçüncü taraf haline gelmiştir. Ankara’nın önerdiği model, “geçici ateşkes – insani koridor – güven artırıcı adımlar” ekseninde ilerlemiştir.

Kalıcı Barışın Önündeki Engeller

Barış sürecinin önündeki başlıca engeller, karşılıklı güvensizlik, dış müdahalelerin devamı ve toplumsal kutuplaşmanın derinliğidir. Sudan ordusu ve HDK, birbirini “gayrimeşru aktör” olarak tanımlamakta; bu durum, müzakere masasındaki ilerlemeyi engellemektedir. Ayrıca, savaşın etnik temelli boyut kazanması, toplumsal barışın yeniden tesisini zorlaştırmaktadır.


Ekonomik çöküş ve insani krizin derinleşmesi, barışın halk nezdinde destek bulmasını da zorlaştırmaktadır. Uluslararası kurumların finansal yardımlarının yetersizliği, Sudan’ın yeniden inşa sürecinin uzun vadede dış desteğe bağımlı olacağını göstermektedir.

Kaynakça

Anadolu Ajansı. “Dışişleri Bakanlığı: Sudan’ın Fasir Şehrindeki Sivillere Karşı Saldırıyı Şiddetle Kınadı.” Anadolu Ajansı, 2025. Erişim 30 Ekim 2025. https://www.aa.com.tr//tr/gundem/disisleri-bakanligi-sudanin-fasir-sehrindeki-sivillere-karsi-saldiriyi-siddetle-kinadi/3729148


Anadolu Ajansı. “DSÖ: Sudan Suudi Hastanesinde Hasta ile Refakatçilerin Ölüm Haberleri Karşısında Dehşete Kapıldık.” Anadolu Ajansı, 2025. Erişim 30 Ekim 2025. https://www.aa.com.tr//tr/dunya/dso-sudan-suudi-hastanesinde-hasta-ile-refakatcilerin-olum-haberleri-karsisinda-dehsete-kapildik/3730053


Anadolu Ajansı. “Dünyanın En Genç Ülkesi Güney Sudan’da Yeni Bir İç Savaş Tehlikesi.” Anadolu Ajansı, 2025. Erişim 30 Ekim 2025. https://www.aa.com.tr/tr/dunya/dunyanin-en-genc-ulkesi-guney-sudanda-yeni-bir-ic-savas-tehlikesi/3516095


Anadolu Ajansı. “Sudan’da Aylardır Kuşatılan Fasir HDK’nin Yoğun Saldırıları Altında.” Anadolu Ajansı, 2025. Erişim 30 Ekim 2025. https://www.aa.com.tr/tr/dunya/sudanda-aylardir-kusatilan-fasir-hdknin-yogun-saldirilari-altinda/3727624


Anadolu Ajansı. “Sudan’da HDK’nin Fasir’e Girmesinin Ardından Katliam İddiaları Gündeme Geldi.” Anadolu Ajansı, 2025. Erişim 30 Ekim 2025. https://www.aa.com.tr//tr/dunya/sudanda-hdknin-fasire-girmesinin-ardindan-katliam-iddialari-gundeme-geldi/3728451


Anadolu Ajansı. “Sudan İç Savaşında Türkiye Umudu.” Anadolu Ajansı, 2025. Erişim 30 Ekim 2025. https://www.aa.com.tr/tr/analiz/sudan-ic-savasinda-turkiye-umudu/3443634


Anadolu Ajansı. “Sudan’daki Yardım Kuruluşları Feci İnsani Duruma Acil Uluslararası Müdahale Çağrısı Yaptı.” Anadolu Ajansı, 2025. Erişim 30 Ekim 2025. https://www.aa.com.tr/tr/dunya/yardim-kuruluslari-sudandaki-feci-insani-duruma-acil-uluslararasi-mudahale-cagrisi-yapti/3730049


Anadolu Ajansı. “Yale Üniversitesi Uydu Görüntüleri: Sudan’ın Fasir Kentinde Toplu İnfaz Yapıldığını Gösterdi.” Anadolu Ajansı, 2025. Erişim 30 Ekim 2025. https://www.aa.com.tr/tr/dunya/yale-universitesi-uydu-goruntuleri-sudanin-fasir-kentinde-toplu-infaz-yapildigini-gosterdi/3730173


Bozbaş, Gökhan. “Sudan’da Etnik Marjinalleşme ve Çatışma Dinamikleri: Kuramsal Bir Çerçevede Sürdürülebilir Barış Arayışları.” İnsan ve Toplum 15, no. 3 (2025): 40–70. Erişim 30 Ekim 2025. https://doi.org/10.12658/M0769


Çakaloğlu, Hazal. “Güncel Gelişmeler Işığında Sudan Ülke Analizi.” Ulisa: Uluslararası Çalışmalar Dergisi 7, no. 1 (2023): 55–70. Erişim 30 Ekim 2025. https://dergipark.org.tr/en/pub/ulisa/issue/78310/1308028


Çelik Efşan, N., ve Vedat Yılmaz. “Darfur Krizinin İklim Göçmenliği Bağlamında Değerlendirilmesi.” Akademik Yaklaşımlar Dergisi 14, no. 1 (2023): 370–399. Erişim 30 Ekim 2025. https://doi.org/10.54688/ayd.1260416


Demirtaş, Tunç. Sudan’da Bir Yılın Muhasebesi: Sudan İç Savaşının Dünü, Bugünü, Yarını ve Çözüm Önerileri. SETA, 2024. Erişim 30 Ekim 2025. https://media.setav.org/tr/dosya/2024/05/sudanda-bir-yilin-muhasebesi-sudan-ic-savasinin-dunu-bugunu-yarini-ve-cozum-onerileri.pdf


Demirtaş, Tunç. “Bir Yılın Ardından Sudan İç Savaşı: Yeni Bir Darfur Krizi mi Yaşanacak?” Kriter Dergi. Erişim 30 Ekim 2025. https://kriterdergi.com/dis-politika/bir-yilin-ardindan-sudan-ic-savasi-yeni-bir-darfur-krizi-mi-yasanacak


Demirtaş, Tunç. “Sudan Krizi: Askerî Çatışmalar, Bölgesel Müdahaleler ve Barış Arayışı.” Kriter Dergi. Erişim 30 Ekim 2025. https://kriterdergi.com/dis-politika/sudan-krizi-askeri-catismalar-bolgesel-mudahaleler-ve-baris-arayisi


Devecioğlu, Kaan. “Gölgede Kalan İç Savaş: Sudan.” ORSAM. Erişim 30 Ekim 2025. https://orsam.org.tr/yayinlar/golgede-kalan-ic-savas-sudan/


Devecioğlu, Kaan. “Sudan İç Savaşı: Türkiye’nin Ara Buluculuk ve Bölgesel İstikrar Politikası.” ORSAM. Erişim 30 Ekim 2025. https://orsam.org.tr/yayinlar/sudan-ic-savasi-turkiyenin-ara-buluculuk-ve-bolgesel-istikrar-politikasi/


Fatoumatta, Sarr. “Güney Sudan’da İç Savaş ve Önündeki Zorluklar.” The Journal of Academic Social Science (2022). Erişim 30 Ekim 2025. https://asosjournal.com/?mod=makale_tr_ozet&makale_id=56813#


Göktepe, Orhan. “İnsani Yardım Boyutuyla Güney Sudan İç Savaşı.” Kastamonu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 25, no. 2 (2023): 681–699. Erişim 30 Ekim 2025. https://doi.org/10.21180/iibfdkastamonu.1263045


Gül, Hasan. “Üçüncü Dünya Bağlamında Sudan’ın Güvenlik Sorunu.” The Journal of Academic Social Science (2017). Erişim 30 Ekim 2025. https://asosjournal.com/;528123?mod=makale_tr_ozet&makale_id=35300#


Özdağ, Abdullah, ve İlhan Aras. “Bağımsızlıktan Bölünmeye İki Ayrı Sudan: Güney Sudan’ın Self-Determinasyonu.” Türk İdare Dergisi 95, no. 501 (Haziran 2025). Erişim 30 Ekim 2025. https://www.researchgate.net/profile/Ilhan-Aras/publication/394460210_Bagimsizliktan_Bolunmeye_Iki_Ayri_Sudan_Guney_Sudan'in_Self-Determinasyonu/links/689c2c165920053657340861/Bagimsizliktan-Boeluenmeye-Iki-Ayri-Sudan-Gueney-Sudanin-Self-Determinasyonu.pdf


Tahir, Adnan Yahya Adam. “Sudan’da Darfur Bölgesindeki Savaş Sorunu Toplumsal Etkiler Bağlamında Bir İnceleme.” Yüksek Lisans Tezi, Uludağ Üniversitesi, 2025. Erişim 30 Ekim 2025. https://acikerisim.uludag.edu.tr/entities/publication/5041c961-2c33-4062-bd65-fad3aff10ea9

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Yazar Bilgileri

Avatar
Ana YazarNurten Yalçın30 Ekim 2025 14:08
KÜRE'ye Sor