sb-image
Şükrü Naili Gökberk
Şükrü Naili Gökberk (1876–1936), Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve Türk Millî Mücadelesi’nde çeşitli cephelerde görev yapmış, cumhuriyet dönemiyle beraber iki defa milletvekilliği vazifesi üstlenmiş bir Türk kurmay subayıdır.
fav gif
Kaydet
kure star outline
Ai badge logo

Bu madde yapay zeka desteği ile üretilmiştir.

Doğum
1876Selanik
Vefat
26 Ekim 1936 (MSB)23 Kasım 1936 (Atatürk Ansiklopedisi)25 Kasım 1936 (Cumhuriyet Arşivi)
İlk Defin Yeri
Edirnekapı Şehitliğiİstanbul
Cenazesinin Ankara'ya Taşınması
Ankara Devlet Mezarlığı25 Ekim 1988
Rütbe/Meslek
Kurmay subayKorgeneralMilletvekili
Eğitim
Manastır İdadisiMekteb-i HarbiyeErkan-ı Harbiye Mektebi
Askeri Görevleri
3. Ordu emrinde redif taburlarında muallim ve müfettişlik29. Piriştine Redif Tümeni Kurmaylığı14. Nizamiye Fırkası Kurmay Başkanlığı7. Nizamiye Tümeni Kurmay Başkanlığı50. Piyade Tümeni Komutanlığı15. Piyade Tümeni KomutanlığıAnkara KomutanlığıAdana Mıntıkası İşgal ve Tesellüm Komisyonu Başkanlığı3. Kolordu Komutanlığı
Siyasi Görevleri
II. Dönem (1923–1924) Kırklareli milletvekiliV. Dönem (1935–1936) İstanbul milletvekili
Terfiler
Binbaşı (6 Aralık 1907)Yarbay (I. Dünya Savaşı sırasında)Albay (1 Eylül 1917)Tümgeneral (31 Ağustos 1922)Korgeneral (30 Ağustos 1926)
Nişan ve Madalyalar
Harp MadalyasıGümüş İmtiyaz MadalyasıBeşinci dereceden Mecidî NişanıDördüncü dereceden Osmani NişanıÜçüncü dereceden St. Aleksandr Nişanıİkinci dereceden Demir Salip (Eisernes Kreuz)İstiklâl Madalyası ve TBMM takdirnamesi

Şükrü Naili Gökberk (1876–1936), geç Osmanlı döneminden erken Cumhuriyet yıllarına uzanan süreçte çeşitli rütbe ve görevlerde bulunmuş bir kurmay subay ve milletvekilidir. Askerî mesleği, II. Abdülhamid döneminin son yıllarında başlamış; Balkan Savaşları, I. Dünya Savaşı ve Türk Millî Mücadelesi boyunca farklı birlik ve cephelerde sürmüştür. Cumhuriyet’in ilanından sonra bir süre kolordu komutanlığı görevini yürütmüş, ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde milletvekili olarak yer almıştır.


Milletvekilliği Döneminde Şükrü Naili Gökberk (TBMM Albümü 1920-1950)【1】  

Gökberk’in biyografisi, Osmanlı ordusundaki klasik meslekî yükseliş çizgisi ile Millî Mücadele sürecindeki yeniden teşkilatlanma dönemini bir arada göstermesi bakımından önemli bir örneklik teşkil eder. Harp okulları ve kurmaylık eğitimi yoluyla şekillenen askerî kimliği, onu hem cephede birlik komutasında hem de karargâh görevlerinde etkin kılmış; kariyerinin farklı evrelerinde tümen ve kolordu seviyesinde çeşitli sorumluluklar üstlenmesine imkân sağlamıştır. Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı sırasında yürüttüğü görevler, Millî Mücadele dönemindeki konumunun da arka planını oluşturmuştur.


Millî Mücadele yıllarında Batı Cephesi teşkilatı içinde görev alan Şükrü Naili Gökberk, savaşın ardından 3. Kolordu Komutanı sıfatıyla İstanbul’da bulunmuş; Türk birliklerinin 6 Ekim 1923 tarihinde şehre girişi, onun adıyla birlikte anılan gelişmeler arasında yer almıştır. Cumhuriyet döneminde hem askerî görevleri hem de TBMM’deki temsil görevi çerçevesinde yeni siyasî yapıyla ilişkisi sürmüş; ölümüne kadar geçen süreçte, meslekî hayatı ağırlıklı olarak askerlik ve parlamento faaliyeti ekseninde şekillenmiştir.

Aile Kökeni, Çocukluk ve Öğrenim Yılları

Şükrü Naili Gökberk, 1876 (Hicrî 1292) yılında Selanik’te doğmuştur. Annesi İsmail Efendi kızı Hasibe Hanım, babası ise Osman Efendi oğlu Demirhisarlı Hacı Mustafa Efendi’dir. Babası Mustafa Efendi, Selanik’te faaliyet gösteren bir Fransız şirketine bağlı Deniz Fenerleri İdaresi’nde kâtip olarak çalışmaktaydı. Aile, dört erkek çocuğa sahipti; Şükrü Naili’nin Mehmet, İsmail ve Ethem adlarında üç kardeşi bulunmaktaydı.


Çocukluk yıllarını Selanik’in Pinti Hasan Mahallesi’ne bağlı Kule Mezarlığı Sokağı’ndaki evlerinde geçirmiştir. Bu ev, iki katlı bir yapıdır; üst katta üç oda ve bir oturma odası, alt katta ise bir oda ve salon bulunmaktadır. Evin ön cephesi camekânlıdır ve bahçesinde bir su kuyusu yer almaktadır. Söz konusu evin tapusu 23 Mart 1879 tarihinde alınmıştır. Kule Mezarlığı Sokağı’nın bir diğer adı “Odos Sofya” olarak geçmekte, bu da kentin çok dilli yapısını yansıtan ayrıntılardan biri olarak dikkat çekmektedir.


Selanik’teki ikametgâha ilişkin bu bilgiler, Şükrü Naili Gökberk’in çocukluğunu geçirdiği sosyal çevre hakkında dolaylı ipuçları sunar. Pinti Hasan Mahallesi, hem Müslüman hem de gayrimüslim nüfusun bir arada yaşadığı, idari ve ticari merkezlere görece yakın bir yerleşim alanı olarak tanımlanabilir. Adres kayıtları, Şükrü Naili’nin çocukluk evinin, Selanik’te Mustafa Kemal’in ikamet ettiği sokaklara coğrafi olarak oldukça yakın konumlandığını göstermektedir.【2】 Mahalle adları farklı olsa da, iki adres aynı kentsel doku içinde, birbirine yakın sokaklarda yer almaktadır.


Şükrü Naili Gökberk’in ilk öğrenimine, Selanik’teki mahallî bir mektepte başladığı, daha sonra Selanik Terakki Mektebi’nde eğitim aldığı belirtilmektedir. Harp Okulu künye defterinde yer alan “1 Mart 1312 tarihinde Manastır İdadisi’nden nakledilen şakirdân (öğrencilerden)” ibaresi, onun Manastır İdadisi’nde (lise) öğrenim gördüğünü ortaya koymaktadır.【3】 Böylece ilk ve ortaöğretim hayatının Selanik’te başladığı, ardından Manastır’daki idadide devam ettiği anlaşılmaktadır.


Ortaöğrenimini tamamladıktan sonra askerî meslek eğitimine yönelen Şükrü Naili Efendi, 13 Mart 1896 tarihinde İstanbul’daki Harp Okulu’na (Mekteb-i Harbiye) girmiştir. Harp Okulu künye defterinde adı “Selanik’te Pinti Hasan Mahallesi’nde Demirhisarlı Mustafa Efendi’nin mahdumu” olarak kaydedilmiş, kayıt numarası 1259 olarak verilmiştir. Defterde, isminde yer alan “Naili” ibaresinin sonradan el yazısıyla eklenmiş olması, adının resmî kayıtlarda bu şekilde sabitlenme sürecine dair küçük fakat dikkat çekici bir ayrıntıdır.【4】 Doğum tarihi kaydı Hicrî 1292 olarak görünmektedir.


Harp Okulu’nda üç yıl süreyle eğitim gören Şükrü Naili, 13 Ocak 1899 tarihinde teğmen rütbesiyle mezun olmuştur. Bunu müteakip Erkan-ı Harbiye Mektebi’ne (Harp Akademisi) devam etmiş ve 6 Şubat 1902’de Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle akademiden mezun olmuştur. Askerî sicil kayıtlarında, Almanca, Fransızca ve İngilizce bildiği belirtilmektedir. Böylece Selanik’teki ilk ve ortaöğrenim yılları ile Manastır İdadisi’ndeki lise eğitimi, İstanbul’daki Harp Okulu ve Harp Akademisi’nde tamamlanan kurmaylık eğitimiyle birleşerek, onun meslek hayatının temelini oluşturan askerî-formal eğitim hattını ortaya koymaktadır.

Osmanlı Ordusunda Yükseliş (1902–1912)

Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle Harp Akademisi’nden 6 Şubat 1902’de mezun olan Şükrü Naili, aynı yıl içinde üçüncü Ordu emrine verilerek sahadaki ilk görevlerine başlamıştır. 14 Ocak 1902’de 3. Ordu’ya bağlı Görice 2. Sınıf Redif Taburu’na muallim ve müfettiş olarak atanmış, buradaki görevi 28 Temmuz 1902’ye kadar sürmüştür. Aynı gün, bu kez Avlonya 2. Sınıf Redif Taburu’na yine muallim ve müfettiş sıfatıyla nakledilmiş; bu görevi 13 Eylül 1902 tarihine kadar devam etmiştir. Böylece kurmay subay olarak meslek hayatının ilk yıllarını, Rumeli’de redif birliklerinin eğitimi ve denetimiyle geçirmiştir.


Eğitici ve müfettişlik görevlerinin ardından Şükrü Naili, 14 Ekim 1902’de 13. Topçu Alayı 2. Batarya Komutanlığı’nda görevlendirilmiştir. Bu, bir batarya komutasını fiilen üstlendiği ilk görev olarak öne çıkmaktadır. 13 Temmuz 1903’e kadar süren bu görevin ardından, 18 Temmuz 1903’te 20. Piyade Alayı 2. Tabur 2. Bölük Komutanlığı’na atanmıştır. Bu dönemde Kırçova ve Pirlepe çevresinde eşkıya takibinde bulunmuş, bölgedeki asayiş harekâtına katılmıştır. Söz konusu faaliyetleri nedeniyle kendisine beşinci dereceden Mecidî Nişanı verilmiştir.


Şükrü Naili’nin kariyerinde bir üst aşamayı, kurmaylık görevine geçiş oluşturmaktadır. 18 Mayıs 1904’te 29. Piriştine Redif Tümeni Kurmaylığı’na atanmış, böylece bir tümen karargâhında planlama ve sevk-idare işlerinde görev almaya başlamıştır. Redif teşkilatına bağlı bir tümenin kurmay başkanlığında görev yapması, hem redif birliklerinin yeniden düzenlenmesi hem de Rumeli’de artan güvenlik sorunları bağlamında önem taşımaktadır. Bu görevini 28 Ekim 1907’ye kadar, yaklaşık üç buçuk yıl boyunca sürdürmüştür. Bu uzun dönem, onun kurmaylık tecrübesinin ve Rumeli coğrafyasına hâkimiyetinin pekiştiği bir evre olarak dikkat çekmektedir.


Şükrü Naili, 6 Aralık 1907’de binbaşı rütbesine terfi ettirilmiştir. Terfiinin ardından Rumeli’de eşkıyalık faaliyetlerinin artması üzerine, bu faaliyetlerin bastırılması amacıyla yeniden teşkil edilen takip tugayında görevlendirilmiştir. 5 Şubat 1908 tarihinden itibaren, söz konusu takip tugayına bağlı Selanik Alayı’nın 2. Avcı Taburu Komutanlığı’na getirilmiştir. Avcı taburları, bu dönemde iç güvenlik ve asayiş görevlerinde kullanılan, hareketli birlikler olarak öne çıkmaktaydı; Şükrü Naili de bu çerçevede bölgedeki takip ve tenkil harekâtına katılmıştır.


İkinci Meşrutiyet’in ilan edildiği 1908 yılında avcı taburlarının İstanbul’a getirilmesi üzerine, Binbaşı Şükrü Naili, 2. Avcı Taburu ile birlikte İstanbul’a intikal etmiştir. Bu sırada, Meclis-i Mebusan’ın toplandığı binanın muhafazası 2. Avcı Taburu’nun görevleri arasına girmiş; Şükrü Naili, tabur komutanı olarak meclis binasının güvenliğinden sorumlu birliğin başında yer almıştır. 2. Avcı Taburu Komutanı olarak bu görevini 13 Nisan 1909 tarihine kadar sürdürmüştür. Böylece hem Rumeli’de eşkıya takibinde hem de başkentte meclis güvenliğinde görev alan bir binbaşı olarak, askerî mesleğini iç güvenlik ve siyasî dönüşüm süreçleriyle iç içe yaşamıştır.


13 Nisan 1909’da 2. Avcı Taburu’ndaki görevi sona eren Binbaşı Şükrü Naili, 23 Nisan 1909’da 3. Ordu’ya bağlı 20. Nizamiye Alayı Komutanlığı’na atanmıştır. Birlik komutanı olarak üstlendiği bu görev, 13 Temmuz 1910 tarihine kadar devam etmiştir. Böylece redif ve avcı birliklerindeki görevlerinin ardından, nizamiye alayı seviyesinde uzun süreli bir komutanlık deneyimi kazanmıştır.


Alay komutanlığının ardından Şükrü Naili’nin kariyerinde bu kez kolordu düzeyinde bir kurmaylık görevi öne çıkmaktadır. 14 Temmuz 1910’da 10. Köprülü Redif Fırkası Kurmay Başkanlığı’na tayin edilmiştir. Bunu takiben, 1. Kolordu’nun Serez’de konuşlu 14. Nizamiye Fırkası Kurmay Başkanlığı görevine getirilmiş ve bu fırka ile birlikte Balkan Savaşı’na katılmıştır. Böylece 1902’den 1912’ye uzanan süreçte, Görice ve Avlonya’daki redif taburlarından başlayarak Piriştine Redif Tümeni, Selanik’teki avcı taburu, Manastır ve Serez hattındaki nizamiye birlikleri ve nihayet bir fırka kurmay başkanlığına uzanan çizgi, onun Osmanlı ordusundaki yükseliş seyrini ortaya koymaktadır.


Farklı birlik ve kademelerde geçen bu on yıllık dönem, Şükrü Naili Gökberk’in Balkan Savaşları, I. Dünya Savaşı ve Millî Mücadele yıllarında üstleneceği daha üst düzey komutanlık görevlerinin hazırlık evresi niteliğindedir. Rumeli coğrafyasındaki uzun süreli görevlendirmeleri, redif ve nizamiye teşkilatında edindiği tecrübe ve özellikle kurmay başkanlığı pozisyonları, onu Balkan Harbi’ne girildiğinde sahada ve karargâhta sorumluluk üstlenebilecek bir subay konumuna getirmiştir.

Balkan Savaşları Dönemi

Balkan Savaşları başladığında Binbaşı Şükrü Naili, 5. Kolordu’nun Serez’de konuşlu 14. Nizamiye Fırkası’nın kurmay başkanlığı görevini yürütmekteydi. Fırkanın komutanı Mirliva Galip Paşa idi. Şükrü Naili’nin bu fırkaya tayin tarihi, 14 Mart 1911 ve 15 Ocak 1911 şeklinde iki farklı biçimde geçmekle birlikte, her iki kayıt da onun Balkan Harbi arifesinde Serez’teki 14. Nizamiye Fırkası karargâhında bulunduğunu göstermektedir. Bu görev, 17 Ekim 1912’ye kadar devam etmiş; böylece savaşın başlamasıyla birlikte Şükrü Naili, Osmanlı ordusunun Rumeli’deki ana birliklerinden birinin kurmay heyeti içinde yer almıştır.


1912 sonbaharında Balkan devletleriyle savaşın patlak vermesi üzerine Osmanlı ordusu, özellikle şark ordusu kanadında ciddi geri çekilmeler yapmak zorunda kalmıştır. Bulgar ordusunun taarruzları sonucunda Osmanlı kuvvetleri önce Pınarhisar–Lüleburgaz hattına, 23 Ekim 1912 itibarıyla ise Çatalca’ya kadar gerilemek zorunda kalmıştır. Bu geri çekilmenin ardından ordu, Çatalca’da yeniden teşkilatlandırılmış ve “Çatalca Ordusu” adı altında altı kolordu şeklinde yeniden düzenlenmiştir. Şükrü Naili, bu süreçte 14. Nizamiye Fırkası’nın kurmay başkanı olarak hem geri çekilme hem yeniden tertiplenme safhalarına fiilen katılmıştır.


Şükrü Naili Gökberk (Genelkurmay)【5】 

Harp devam ederken Binbaşı Şükrü Naili, İstanbul’da teşkil edilen Fatih Redif Tümeni’nin kurmay başkanlığına atanmış ve Balkan Savaşı’nın geri kalan kısmında bu tümenle birlikte görev yapmıştır. Fatih Redif Tümeni, Çatalca Ordusu bünyesinde yer almakta; tümen komutanlığını Albay Etem (Şehzadebaşı) yürütmekteydi. Tümenin kurmay heyeti içinde ileride Cumhuriyet döneminde de adı sıkça anılacak olan Yüzbaşı İzzettin (Çalışlar) da bulunmaktadır. Bu atama, Şükrü Naili’nin Serez’teki nizamiye fırkasından İstanbul merkezli bir redif tümenine geçerek, savaşın ilerleyen safhalarında Çatalca savunmasının kilit birliklerinden birinin planlama ve sevkinden sorumlu hâle geldiğini göstermektedir.


Fatih Redif Tümeni’nin Muratbey Tepesi ve çevresindeki faaliyetlerine dair raporlar, Binbaşı Şükrü Naili’nin Balkan Harbi sırasındaki görevlerini somutlaştıran belgeler arasındadır. Bu raporlarda, özellikle keşif ve gözlem sonuçları, karşıdaki Bulgar birliklerinin mevcudu ve konuşlanma tarzı ile düşman birliklerinin hareketleri ayrıntılı olarak kaydedilmiştir. Şükrü Naili’nin kendi hal tercümesinde, Çatalca savunması sırasında Kalikratya yönünde ve Serköprü mevzilerinde görev aldığı belirtilmekte; bu kayıtlar, onun savunma hattının kritik kesimlerinde bulunan birliklerin kurmay sorumlusu konumunda olduğunu ortaya koymaktadır.【6】 


Balkan Savaşı’nın genel seyri içinde, Edirne Müstahkem Mevkii Komutanı Mehmet Şükrü Paşa’nın şehri uzun süre savunmakla birlikte 26 Mart 1913’te teslim etmek zorunda kalması ve ardından 30 Mayıs 1913 tarihli Londra Antlaşması’nın imzalanması, Osmanlı Devleti için önemli kayıplara yol açmıştır. Bu süreçte Bulgaristan’ın güç kazanması, Balkan devletleri arasındaki dengeleri bozmuş; ikinci bir savaşın zemini oluşmuştur. Osmanlı Devleti, II. Balkan Savaşı’nın ortaya çıkardığı şartlardan yararlanarak Kırklareli ve Edirne’yi geri almak üzere ileri harekâta girişmiş, bu harekât kapsamında İstanbul’daki Fatih Redif Tümeni de faal birlikler arasında yer almıştır.


Binbaşı Şükrü Naili’nin Cumaibala’nın güneyinde Bulgar kuvvetleriyle; Yenice-i Vardar’da ise Yunan birlikleriyle çarpışmalara iştirak ettiği bilinmektedir. Böylece Balkan Savaşları boyunca hem Bulgar hem Yunan cephelerinde görev almış; önce Serez’te 14. Nizamiye Fırkası kurmay başkanı, ardından Çatalca Ordusu bünyesinde Fatih Redif Tümeni kurmay başkanı sıfatıyla, Rumeli’de yürütülen savunma ve karşı taarruzların farklı safhalarında yer almıştır.


Bu dönem, Şükrü Naili Gökberk’in askerî meslek hayatında, cephe koşullarında kurmay hizmetinin ne şekilde yürütüldüğünü deneyimlediği ve ileride I. Dünya Savaşı ile Millî Mücadele yıllarında üstleneceği daha üst düzey görevler için hazırlayıcı bir evre niteliğindedir. Balkan Harbi sonunda Osmanlı Devleti Balkanlar’daki geniş topraklarını kaybederken, Şükrü Naili, Rumeli’deki uzun süreli birlik ve karargâh tecrübelerini sonraki savaşlarda kullanacağı birikim olarak taşımıştır.

Çanakkale Cephesi ve I. Dünya Savaşı Yılları

Nizamiye Tümeni Kurmay Başkanlığı

Balkan Savaşları sonrasında Şükrü Naili, 7. Nizamiye Tümeni Kurmay Başkanlığına atanmıştır. Resmî askerî biyografisinde bu atama tarihi 14 Mart 1914【7】 olarak belirtilirken, Askerî Mecmua’daki kısa biyografisinde 8 Şubat 1914 tarihi de geçmektedir. Hakkında yapılan tez çalışmasında da 14 Mart 1914 tarihi esas alınmaktadır.【8】 Bu görev, Çanakkale Muharebeleri’nin başladığı dönemde de devam etmiş ve Şükrü Naili, savaş sırasında 7. Tümen’in kurmay başkanı sıfatıyla birlik planlama ve sevkinden sorumlu olmuştur.


7. Tümen, savaş başlamadan önce Tekirdağ’da konuşlanmıştı. I. Dünya Savaşı’nın patlak vermesinin ardından tümen, Tekirdağ’dan hareketle 4 Kasım 1914’te Gelibolu’ya intikal etmiştir. Bu sırada tümenin komutanlığını Yarbay Mehmet Ali Bey yürütmekteydi. Saha konuşlanmasının ardından 7. Tümen, Çanakkale’de Güney Grubu kapsamındaki Seddülbahir kesiminde görevlendirilmiş, düşmanın Kirte–Alçıtepe hattından ilerleyerek Boğaz savunmasını çökmeye zorlamasını engellemekle görevlendirilmiştir.


Şükrü Naili, Çanakkale Cephesi’ndeki faaliyetleri sırasında önce tümen kurmay başkanı, daha sonra Kayalıtepe Bölge Komutanı sıfatıyla çeşitli muharebelere katılmıştır. Özellikle Seddülbahir, Kerevizdere ve Zığındere muharebelerine iştirak ettiği bilinmektedir. Bu muharebelerde 7. Tümen, hem kıyı başlarının elde tutulması hem de düşmanın ilerleme girişimlerine karşı savunma ve karşı taarruz görevlerini yerine getirmiştir.


Çanakkale Muharebeleri’nin kritik safhalarından biri, 1/2 ve 3/4 Mayıs 1915 gecelerinde Seddülbahir bölgesinde yapılan Türk taarruzlarıdır. Bu taarruzlarda 7. Tümen’in komutanı Albay Remzi, kurmay başkanı ise Binbaşı rütbesindeki Şükrü Naili’dir. Tümen; iki taburlu 19. Alay, 26. Alaydan tertip edilmiş mürettep bir tabur, 9. Tümen’den alınan bir sahra bataryası ve Bursa Jandarma Taburu’ndan oluşan karma bir yapıdadır. Taarruz tertibinde 21. Alay sağ kanatta, 26. Alay emrindeki mürettep tabur merkezde, Bursa Jandarma Taburu ise sol kanatta konuşlandırılmıştır. Bu kuvvetler, karşılarında İngiliz 88. Tugayı ve Fransız 1. Tümeni olacak şekilde düzenlenmiş, gece saatlerinde süngü hücumlarıyla mevzilerden ileri çıkmışlardır.


1/2 ve 3/4 Mayıs gecesi yapılan taarruzlarda Türk birlikleri zaman zaman düşman mevzilerine doğru ilerlemiş, bazı kesimlerde yüzlerce metre ileri çıkmış; ancak ihtiyat kuvvetlerinin geç intikali ve birliklerin yorgunluğu nedeniyle bu kazanımlar kalıcı hâle getirilememiştir. 7. Tümen’in taarruzu sırasında özellikle 21. Alay’ın Fransız birlikleri üzerinde etkili olduğu, fakat karşı taarruzlar ve takviye birliklerin devreye girmesiyle uzun süreli bir mevzi değişikliği sağlanamadığı bilinmektedir. Şükrü Naili’nin Çanakkale’deki muharebeler sırasında tuttuğu notlarda, Kanlıdere sırtlarında yaşanan yoğun topçu ateşi ve ardından gelen piyade hücumu sırasında, ileri hatta kalan küçük bir Türk birliğinin –kendi ifadesine göre yirmi iki süngü– saatler süren ateş altında mevzisini terk etmediği aktarılır.【9】 


1915 yılı boyunca 7. ve 11. Tümenlerin Kerevizdere ve Zığındere muharebelerine katılımı, ardından bazı birliklerin Saros Grubu’na, bazılarının Asya Grubu’na nakli, cephe teşkilatının sık sık değişmesine yol açmıştır. Bu hareketlilik içinde Şükrü Naili, 7. Tümen kurmay başkanı olarak görünmeye devam etmekte, Çanakkale Cephesi’ndeki görevini 28 Ekim 1915’e kadar sürdürmektedir. Aynı dönemde yarbaylığa terfi etmiş ve bu sıfatla bir üst birlik komutanlığına geçişi hazırlayan bir konuma yerleşmiştir.

50. Piyade Tümeni ve Makedonya Cephesi

Çanakkale’deki görevi sürerken Şükrü Naili’nin 50. Piyade Tümeni (50. Fırka) komutanlığına aday gösterilmiş, bu adaylığın ilgili makamlarca kabul edilmesinin ardından 7 Ekim 1915 tarihinde 50. Fırka Komutanlığına atanmıştır. Bazı kaynaklarda atama tarihi Eylül 1915 olarak da geçmektedir.【10】 


50. Piyade Tümeni’nin karargâhı başlangıçta Pozantı’da bulunmakta, birlikleri Anadolu’da muhtelif sahil ve iç hat görevleri üstlenmekteydi. Şükrü Naili, bu tümenle 14 Şubat–13 Ağustos 1916 tarihleri arasında Şile–Anadolu Feneri hattında yürütülen savunma görevlerinde yer almıştır. Bu görev, Karadeniz’den gelebilecek bir çıkarma veya deniz harekâtına karşı kıyı ve gerisinde tertiplenmiş birliklerin koordinasyonu bakımından önem taşımaktadır.


İtilaf güçlerinin Makedonya’da açtığı cepheye Bulgaristan’ın da dâhil olması, Osmanlı birliklerinden bu cepheye takviye gönderilmesini gerektirmiştir. Bu çerçevede 50. Piyade Tümeni’nin Makedonya’ya kaydırılmasına karar verilmiş ve Yarbay Şükrü Naili, 12 Eylül 1916’da tümeniyle birlikte İstanbul’a dönme emrini almıştır. Tümen; piyade alayları, topçu alayı, sıhhiye ve istihkâm birlikleri, muhabere takımı, sahra cephane kolu gibi unsurlardan oluşmakta olup yaklaşık 11.979 asker, 1.241 hayvan, 11.320 tüfek ve filinta, 16 top, 12 makineli tüfek, 137 kılıç ve 190 arabadan oluşan bir mevcuda sahiptir. 【11】 21 Eylül 1916’da başlayan intikal, 25 Ekim 1916’da tamamlanmış ve tümen Makedonya Cephesi’ndeki yerine ulaşmıştır.


Makedonya’da 50. Tümen, 10. Bulgar Tümeni’nin emrine verilmiş; Lefterya Koyu ile Struma Nehri ağzı arasında, Takyanos Gölü ile Orfano Körfezi kıyıları arasındaki sahayı savunmakla görevlendirilmiştir. Tümen, bu bölgede düşmanın olası çıkarma harekâtlarını engellemek ve kıyı–iç hat bağlantısını korumakla yükümlüdür. Tümen teşkilatında 157., 158. ve 169. Piyade Alayları ile 50. Topçu Alayı ve destek birlikleri yer almakta; kurmay başkanlığını ise Yüzbaşı Tevfik (Bıyıklıoğlu) yürütmektedir.


Yarbay Şükrü Naili, Makedonya Cephesi’ne intikalden kısa süre sonra, sahadaki durumu tespit ederek birliklerine toplu bir emir yayınlamış; bu emirde karşısındaki İngiliz birliklerinin (27. ve 10. İngiliz Tümenleri), yanındaki Bulgar tugaylarının ve bölgedeki süvari birliklerinin konuşlanmasına ilişkin değerlendirmelerini kayda geçirmiştir. Emirde, hem düşman tertibi hem de müttefik Bulgar birlikleriyle koordinasyon ihtiyacı vurgulanmaktadır.


Makedonya Cephesi’nde çatışmalar genel olarak sınırlı topçu ve piyade faaliyetleriyle sürerken, Osmanlı ordusunun diğer cephelerde (özellikle İran–Irak ve Filistin–Sina hatlarında) artan baskı altında kalması, Makedonya’daki birliklerin bir kısmının geri çağrılmasına yol açmıştır. Bu bağlamda 20. Kolordu’nun 1917 baharında yurda dönmesine karar verilmiş, başlangıçta 50. Tümen bu kararın dışında tutulsa da daha sonra Irak Cephesi’ne takviye için tertip edilen 7. Ordu’ya katılmak üzere İstanbul’a geri çağrılmıştır. 30 Haziran’da başlayan dönüş, 25 Temmuz 1917’de tamamlanmış; böylece Şükrü Naili, Makedonya’daki görev süresini tamamlayarak, savaşın son safhasında İran–Irak bölgesine yönlendirilen birliklerin komutasına geçmiştir.

İran–Irak Cephesi ve Fırat Grubu’nda 50. Tümen Komutanlığı

Osmanlı ordusu için İran–Irak Cephesi, İngiliz kuvvetlerinin Basra’dan başlayarak Irak içlerine ilerlemesiyle kritik hâle gelmiştir. İngilizlerin Basra Körfezi ve çevresinde hâkimiyet kurma girişimleri, petrol kaynakları ve Hindistan bağlantısı açısından stratejik önem taşımaktadır. Bu nedenle, Fırat Nehri boyunca savunma yapmak üzere “Fırat Grubu” adı altında bir birlik teşkil edilmiştir.


Makedonya’dan dönen 50. Piyade Tümeni, önce Halep’e sevk edilmiş, burada bir süre 3. Kolordu Komutanı Mirliva İsmet Bey (İnönü) emrinde bulunmuştur. Ardından Yıldırım Orduları Grubu teşkilatı içinde 7. Ordu’nun emrine bağlanmış ve daha sonra Fırat Grubu içinde görevlendirilmiştir. Bu süreçte Şükrü Naili, 1 Eylül 1917’de albaylığa terfi etmiş; 50. Tümen Komutanı olarak İran–Irak bölgesindeki harekâtta yer almıştır.


Fırat Grubu, Irak Cephesi’nde İngilizlerin Fırat hattı boyunca ilerleyişini durdurmayı amaçlamaktaydı. 50. Tümen’in 157. Alayı Hit’e gönderilmiş, tümenin diğer unsurlarıyla birlikte Fırat boyunca savunma tertipleri yapılmıştır. Grup başlangıçta 6. Ordu emrinde iken, 18 Ekim 1917’de 50. Tümen Komutanı Albay Şükrü Naili’nin emir-komutayı devralmasıyla doğrudan Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına bağlanmıştır.


1918 başlarında 50. Tümen’in mevcudu, Irak Cephesi’ne yapılan birlik kaydırmaları nedeniyle azalmış; tümen bünyesinde yalnızca 157. ve 169. Alaylar ile sınırlı topçu kuvveti kalmıştır. Fırat üzerindeki Hit bölgesi, İngiliz taarruzlarının hedefi hâline gelmiş; Ordu Komutanlığı, 50. Tümen’in bu bölgede direndikten sonra Hanbağdadi hattına çekilmesini öngören bir savunma planı hazırlamıştır.


9 Mart 1918’de İngiliz kuvvetlerinin sayısal üstünlüğü ve kuşatma tehlikesi karşısında Şükrü Naili, tümenini Hit’ten Hanbağdadi’ye çekme kararı almıştır. Bu geri çekilme, emirlerde öngörülen savunma çizgisinin daha gerisinde gerçekleşmiş; Yıldırım Orduları Grubu, emirlere aykırı hareket gerekçesiyle Şükrü Naili’yi 50. Tümen Komutanlığı’ndan alarak yerine 14. Tümen 3. Alay Komutanı Yarbay Nazmi’yi atamıştır. Aynı zamanda, Şükrü Naili’nin Musul’a çağrılarak Divan-ı Harb’e sevki gündeme getirilmiştir.


Ancak 6. Ordu Komutanlığı, Fırat hattındaki durum ve İngiliz kuvvetlerinin baskısı dikkate alındığında, Hit’te kalınması hâlinde tümenin bütünüyle kuşatılmasının ve esir düşmesinin büyük olasılık taşıdığını Yıldırım Orduları Grubu’na bildirmiş ve Şükrü Naili’nin geri çekilme kararının zorunluluktan kaynaklandığını ifade etmiştir. Nitekim kısa süre sonra göreve getirilen Yarbay Nazmi, 26 Mart 1918’de tümeniyle birlikte kuşatılarak esir düşmüş; Hit–Hanbağdadi hattındaki savunma çökmüştür.


Bu gelişmeler üzerine Fırat Grubu, Mardin batısından getirilen Yarbay Cemil komutasında yeniden teşkilatlanmış ve 6. Ordu emrinden alınarak 2. Ordu’ya bağlanmıştır. Şükrü Naili ise 50. Tümen Komutanlığı’ndan alınmakla birlikte, 21 Mart 1918’de bir yıllık kıdem zammı ile taltif edilmiş; böylece geri çekilme kararının emir ihlali değil, cephe koşullarının zorlamasıyla alınmış bir askerî tedbir olarak değerlendirildiği anlaşılmıştır.


Şükrü Naili, Birinci Dünya Savaşı’nın ilerleyen safhasında, 15 Ekim 1917–15 Mart 1918 tarihleri arasında 49. Tümen Komutanlığı görevinde bulunmuştur. Savaşın sonunda 1918–1920 yılları arasında çeşitli birliklerde görev yaptıktan sonra, 1920 yazında birliğiyle Bulgaristan’a sığındığı, Aralık 1920’de yurda döndüğü kaydedilmektedir. Bu dönem, onun Mondros Mütarekesi sonrası karmaşık askerî-siyasî ortamda, Millî Mücadele’ye geçiş sürecine hazırlık evresi niteliğindedir.

Milli Mücadele’ye Katılışı ve Batı Cephesi’ndeki Rolü

Bulgaristan’dan Dönüş ve Anadolu’ya Geçiş

Birinci Dünya Savaşı’nın son safhasında 1. Ordu’nun bütünüyle Bulgaristan’a ilticası sonrasında, 49. Tümen’e mensup birlikler gibi Albay Şükrü Naili de Tatarpazarcık ve çevresinde üç aya yakın bir süre kalmıştır. 1 Ekim 1920 tarihinde 1. Ordu’nun lağvedilmesiyle birlikte 49. Tümen de fiilen ortadan kalkmış, bu süreçte Şükrü Naili ordusuz kalmış bir subay konumuna düşmüştür. Yaklaşık üç aylık bekleyişten sonra 1 Aralık 1920’de İslimye’den ayrılarak İstanbul’a dönmüştür.


İstanbul’a dönüşünün ardından yaklaşık üç ay şehirde kalan Albay Şükrü Naili, bu süre içinde işgal altındaki başkentte kalıcı bir görev üstlenmek yerine Anadolu’ya geçmeyi tercih etmiştir. 12 Nisan 1921’de İnebolu üzerinden Anadolu’ya geçerek Millî Mücadele’ye fiilen katılmıştır. Böylece, Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkışıyla başlayan ve giderek örgütlenen direnişe, İstanbul’dan kaçarak katılan kurmay subaylar arasında yer almıştır.

15. Piyade Tümeni Komutanlığı ve Kütahya–Eskişehir Muharebeleri

Merkez Ordusu emrindeki bağımsız 15. Piyade Tümeni, İkinci İnönü Muharebesi’nden sonra Samsun ve çevresinde bulunmakta, Batı Cephesi’ne gönderilmek üzere Albay İsmail Hakkı’nın vekâletinde tutulmaktaydı. Batı Cephesi’ndeki durumun ağırlaşması üzerine, tümenin unsurları parça parça batıya nakledilmeye başlandı; 56. Alay motorlarla Akçakoca’ya, daha sonra diğer alaylar da farklı tarihlerde cepheye sevk edildi. Samsun’da kalan son birlik olan 38. Alay’ın nakli 14 Mayıs’ta başlatılmış, 31 Mayıs 1921’de tamamlanmıştır. Böylece 15. Piyade Tümeni’nin tamamı Batı Cephesi’ne intikal etmiş durumdaydı.


Bu nakil işlemleri sürerken, 15. Piyade Tümeni komutanlığına 1 Mayıs 1921 tarihinde Albay Şükrü Naili atanmıştır. Kendi askerî safahat cetvelinde bu tarih 30 Nisan 1921 olarak görünmekte, ataması Müdafaa-i Milliye Vekâleti tarafından 5 Mayıs 1921 tarih ve 4/968 sayılı yazıyla onaylanmaktadır.【12】  15 Haziran 1921 itibarıyla 15. Piyade Tümeni; 38., 45. ve 56. Piyade Alayları, bir topçu alayı, hücum bölüğü, süvari bölüğü ve bağlı diğer kıtalardan oluşan tam teşekküllü bir tümen hâline gelmişti. Tümen komutanı Miralay (Albay) Şükrü Naili, alay komutanları düzeyinde Kaymakam rütbesindeki subaylarla çalışmakta; tümen karargâhında Erkân-ı harp Binbaşı İhsan başta olmak üzere ileriki yıllarda Türk Silahlı Kuvvetleri içinde üst rütbelere yükselecek isimler görev yapmaktaydı.


Kütahya–Eskişehir Muharebeleri öncesinde 15. Piyade Tümeni, Sabuncupınar mevkiinde ihtiyatta bulunuyordu. Tümen bu bölgede bir yandan eğitim faaliyetleri yürütüyor, diğer yandan ikmalini tamamlamaya çalışıyordu. 10 Temmuz 1921’de Batı Cephesi Komutanlığı, 15. Tümen’in Kızılcaviran, Hamamderesi, Serviran ve Avdan civarında toplanmasını emretti; tümen bir gün bu bölgede kaldıktan sonra Kütahya’nın kuzeybatısındaki Doğaköy–Ağızören kesimine kaydırıldı ve bölgenin tahkimi ile görevlendirildi.


16 Temmuz sabahı itibarıyla 5. Grup emrine verilen 15. Tümen’in birlikleri Ortaca–Kocagüney, Ağızören ve Seydiköy civarına dağılmış durumdaydı. 17 Temmuz günü Yunan kuvvetleri tümenin sağ kanadına taarruz etti; taarruzun şiddeti üzerine sağ kanat takviye birliklerle yer değiştirdi ve tümen bölgesindeki düşman baskısı artınca geri çekilme kararı alındı. 15. Piyade Tümeni 5. Grup’tan alınarak 3. Grup emrine verildi; böylece Kütahya–Eskişehir hattındaki savunma, yeni bir tertip içinde sürdürülmeye çalışıldı.


Kütahya ve Eskişehir’in düşmesi, hem Ankara’da hem Anadolu kamuoyunda moral bozukluğuna yol açtı; ancak bu geri çekilme, Sakarya’nın doğusunda yeni bir savunma hattı kurulmasına imkân verdi. 18 Temmuz 1921’de Batı Cephesi karargâhına gelen Mustafa Kemal Paşa, ordunun Sakarya Nehri’nin doğusuna çekilmesi kararını burada aldı; bu karar, 15. Piyade Tümeni ve komutanı Albay Şükrü Naili’nin de dâhil olduğu birliklerin sonraki tertiplenmesinin zeminini oluşturdu.

Sakarya Meydan Muharebesi’nde 15. Piyade Tümeni

Sakarya Meydan Muharebesi öncesinde Yunan ordusu, 24 Temmuz 1921’de Kütahya’da yapılan toplantının ardından Ankara yönünde taarruza karar verdi; 23 Ağustos 1921’de Sakarya’nın güneyinden ilerleyerek Türk birliklerine karşı genel taarruza geçti. Bu süreçte 15. Piyade Tümeni, Başkomutanlığın kararıyla Haymana bölgesinde bağımsız bir tümen olarak ihtiyatta tutuluyordu; tümen eğitim ve tahkimat faaliyetleriyle meşguldü.


Tümen karargâhı bölgede arazi tetkikleri yürütürken, Albay Şükrü Naili 18 Ağustos 1921’de İnegöl civarında arazi incelemelerinde bulunmuş; bu sırada henüz genel taarruz başlamamış olmasına rağmen Yunan birlikleri karargâhın bulunduğu mevkilere ateş açmıştır.


Sakarya Meydan Muharebesi’nin devam eden safhalarında 15. Piyade Tümeni, Haymana ve çevresindeki tertiplenişiyle, hem ihtiyat görevi hem de belirlenen kesimlerde savunma ve karşı taarruz görevleri üstlenmiştir. Tümenin kurmay başkanlığını Binbaşı İhsan yürütmekte; 56., 45. ve 38. Alaylar ile topçu ve süvari unsurları, cephe düzeni içinde General İsmail Hakkı (Samsun’daki önceki tümen komutanı) ve diğer birlik komutanlarıyla koordineli biçimde sevk ve idare edilmekteydi.


Sakarya sonrası yeniden tertiplenen Batı Cephesi yapılanması içinde 15. Piyade Tümeni, hem Kütahya–Eskişehir yenilgisinden sonra toparlanma sürecinin bir parçası, hem de Sakarya’da ordunun direnişi sürdüren unsurlardan biri olarak öne çıkmıştır. Sakarya Meydan Muharebesi’nin tamamlanmasının ardından Albay Şükrü Naili, Başkomutanlık emrine alınmış; kısa süre sonra da yeni görevlerine atanmıştır.

Ankara Komutanlığı, Adana Bölgesi Tahliye ve Tesellüm Faaliyetleri

Başkomutanlık emrine alındıktan üç gün sonra, 18 Eylül 1921’de Müdafaa-i Milliye Vekâleti’nden aldığı emirle Ankara Komutanlığı’na atanmıştır. Bu görevi 1 Kasım 1921’e kadar sürdürmüştür. Başkent ve çevresinin güvenliği, cephe gerisi düzeni ve idari-askerî koordinasyon bu dönemde Ankara Komutanlığı’nın temel sorumluluk alanını oluşturmaktaydı.


1 Kasım’da Ankara Komutanlığı görevi sona eren Albay Şükrü Naili, bu kez Güney Cephesi’yle ilgili bir sorumluluğa getirilmiştir. 26 Kasım 1921 tarihli kayıtlarla, Adana Mıntıkası İşgal ve Tesellüm Komutanlığı riyasetine atanmıştır. Bu tayin kararını fiilen daha önce öğrenmiş; 25 Ekim 1921 tarihli emirle, Başkomutanlık dâhilinde bulunduğu görevinden ayrılarak Adana’ya gitmek üzere hazırlık yapması istenmiştir.


Adana Mıntıkası İşgal ve Tesellüm Komutanlığı, 20 Ekim 1921’de Türkiye ile Fransa arasında imzalanan Ankara Anlaşması’nın özellikle 4. maddesinin uygulanması amacıyla kurulmuştu. Müdafaa-i Milliye Vekâleti ve Genelkurmay Başkanlığı emirleriyle oluşturulan bu komisyonun temel görevi, Fransız kuvvetlerinin bölgeden çekilişini izlemek ve boşaltılan yerlerin Türk makamları tarafından devralınmasını sağlamaktı. Komisyon başkanı Albay Şükrü Naili’nin emrine iki subay ile bir harita subayı verilmiş, böylece hem askerî hem idari mahiyette karma bir görev üstlenmiştir.


Fransız tarafı da kendi tahliye komisyonunu kurmuş; iki komisyon sahada karma bir yapı içinde çalışmıştır. Bu çalışmaların çerçevesini belirleyen ve geri alınan bölgelerde yönetimin Ankara Hükümeti temsilcilerine devrini düzenleyen program, 29 Kasım 1921 tarihinde Türk Tahliye Komisyonu Başkanı Albay Şükrü Naili ile Fransız Tahliye Komisyonu Başkanı Albay Pettelat tarafından imzalanmıştır. On maddelik bu programda, idari yetki devri, bölgede kalacak sınırlı sayıdaki Fransız askerî personelinin statüsü, Kilikya’dan ayrılacak Fransız uyrukluların durumu ve Adana, Tarsus, Mersin, Dörtyol, Kilis, Antep gibi merkezlerde Türk bayrağının çekileceği tarihler ayrıntılı şekilde belirlenmiştir.


Bu görev çerçevesinde Adana ve çevresindeki idari yapı, 1 Aralık 1921’den itibaren kademeli biçimde Türk mülki idare amirlerinin denetimine geçmiş; böylece Güney Cephesi’nde askerî alanın yanı sıra sivil idarenin devri de somut bir takvime bağlanmış olmuştur. Şükrü Naili’nin bu bölgedeki faaliyetleri, onun Millî Mücadele sürecinde yalnızca cephe komutanı değil, aynı zamanda işgal edilen bölgelerin devri ve yeniden teşkilatlanmasıyla görevli bir komisyon başkanı olarak da sorumluluk üstlendiğini göstermektedir.

3. Kolordu Komutanlığı, Büyük Taarruz ve Takip Harekatı

Adana’daki görevinin tamamlanmasının ardından Kurmay Albay Şükrü Naili, 26 Haziran 1922’de Batı Cephesi Komutanlığı emrine alınmıştır. Bu tarihten sonra Batı Cephesi’nin yeniden teşkilinde, 3. Kolordu Komutanı olarak görevlendirilmiş; kolordu karargâhında Kurmay Başkanı Yarbay Hayrullah, Harekât Şube Müdürü Binbaşı Rıfat ve yardımcısı Yüzbaşı Ekrem gibi subaylarla birlikte çalışmıştır. Böylece Şükrü Naili, Millî Mücadele’nin son askerî safhasına kolordu düzeyinde bir komuta göreviyle girmiştir.


Büyük Taarruz öncesinde 3. Kolordu’nun görevi, Porsuk Müfrezesiyle Sakarya Vadisi’ni savunmak ve kolorduya bağlı tümenlerin belirlenen hatlarda tertiplenmesini sağlamaktı. Buna göre 41. Tümen Mecidiye’den Hüsrevpaşa tepeleri hattına kadar olan kesimi; 61. Tümen Kazuçuran yönünü; 1. Tümen ise Gedikevi ile Beyköy arasındaki bölgede ihtiyat kuvveti olarak konuşlanmıştı. 23 Ağustos 1922’de Albay Şükrü Naili Hüsrevpaşa’ya giderek bütün tümenlere 24 Ağustos akşamına kadar hazırlıklarını tamamlamaları emrini verdi; ertesi gün de birlikleri teftiş ederek taarruz sabahına kadar eksiklerin giderilmesine çalıştı.


26 Ağustos sabahı başlayan Büyük Taarruz sırasında 3. Kolordu karargâhı Büyükkaradağ’daki gözetleme yerinden harekâtı takip ediyor, 61. ve 41. Tümenler taarruza katılırken 1. Tümen ihtiyatta tutuluyordu. 27 Ağustos’ta tertip devam etti; 28 ve 29 Ağustos günlerinde düşmanın geri çekilme emareleri belirgin hâle gelince, genel takip emri verildi. 31 Ağustos itibarıyla Türk kuvvetlerinin genel takip harekâtına başlaması üzerine 3. Kolordu, karargâhıyla ve 1. Tümen’le birlikte Kütahya’ya yöneldi; burada bulunan Mürettep Süvari Tümeni de emrine verilerek Seyitgazi istikametinde geri çekilen Yunan birliklerini karşılaması istendi.


Takip Harekâtı sürecinde 3. Kolordu’nun görevi, Eskişehir, Gemlik, Bursa, Mudanya, Bandırma ve Erdek hattında çekilen düşman kuvvetlerini kovalamak ve önemli yerleşim merkezlerini düşman işgalinden temizlemekti. 1 Eylül’de Kütahya’ya ulaşan kolordu, düşmanın İzmir yönüne yürüyüşünü dikkate alarak geride kalan 41. Tümen’i beklemeden ilerlemeye devam etti; geceyi Akpınar bölgesinde geçirdi.


3 Eylül için planlanan İnönü taarruzunda 1. Tümen taarruzla görevlendirilmiş, Mürettep Süvari Tümeni de düşmanın gerilerine sarkarak bu taarruzu desteklemekle sorumlu tutulmuştur. İnönü’nün geri alınmasının ardından kolordu birlikleri dinlenme için kısa bir süre durdurulmuş, ancak düşmanın Bursa istikametindeki hareketi nedeniyle yeniden ileri harekât kararı alınmıştır.


3. Kolordu, 5 Eylül’de düşmanla muharebeye girmiş; 6 Eylül’de İnegöl istikametinde harekât hedefleri belirlenmiştir. Şükrü Naili, Çifli ve Kazancı Bayırı çevresindeki arazide düşmanın savunma yapacağını öngörerek buna uygun bir taarruz planı hazırlamış; Porsuk Müfrezesi’ni 1. Tümen’in emrine vermiş, Kocaeli Grubu’nu da emri altına almıştır. Kazancı Bayırı ve Mustafa Tepesi çevresindeki muharebeler, Bursa’ya doğru açılan hattın kontrolü açısından kritik bir aşama olmuştur. Mustafa Tepesi’nin elde tutulamadığı ilk çarpışmadan sonra tepeyi hedef alan yeni bir taarruz planlanmış; düşman bu kez tepeyi terk etmek zorunda kalmıştır.


İzmir’in 9 Eylül’de Türk birliklerince alınmasının hemen ardından Mustafa Kemal Paşa, Bursa’nın da gecikmeden kurtarılması talimatını vermiş; Albay Şükrü Naili 10 Eylül sabahı yapılacak taarruz için birliklerine emir yayımlamıştır. Bu plana göre Mürettep Süvari Tümeni Aksu üzerinden, 1. Tümen ise Dimboz–Kestel–Aksu istikametinden Bursa’ya yürüyecektir. Taarruz sonucunda Bursa düşman işgalinden kurtarılmış; 3. Kolordu karargâhı 11 Eylül sabahı şehre girerek belediye teşkilatı, güvenlik ve asayiş işleri, Rum mallarının tespiti ve merkez kumandanlığının teşkili gibi düzenlemeleri yürütmüştür.


Bursa’nın geri alınmasından sonra 3. Kolordu 12 Eylül’de Gemlik–Mudanya istikametinde harekete geçmiş; 1. Tümen, 11. Yunan Tümeni ile yaptığı muharebede bu tümeni çözülmeye zorlamış ve çok sayıda esir almıştır. Kolordu birlikleri 200 subay ve 6.500 eri esir ederek Mudanya’ya girmiş, ele geçirilen ganimetler Bursa halkına dağıtılmıştır. Bursa ve Mudanya’nın ardından Bandırma ve Erdek’te yürütülen harekâtla 18 Eylül 1922 itibarıyla Batı Anadolu bütünüyle düşman işgalinden arındırılmıştır.


Büyük Taarruz ve Takip Harekâtı sonunda 3. Kolordu Komutanı Albay Şükrü Naili, 31 Ağustos 1922 tarihinde Mirlivalık (Tuğgenerallik) rütbesine terfi ettirilmiş, paşa unvanını almıştır. Böylece Millî Mücadele’nin sahadaki son safhasında kolordu düzeyinde komuta görevini yürütmüş ve Eskişehir’den Erdek’e kadar uzanan geniş bir hatta yürütülen takip harekâtında sorumluluk üstlenmiştir.

Kolordu Komutanlığı ve İstanbul’a Giriş (1922–1923)

3. Kolordu Komutanlığına Atanması

Şükrü Naili, Adana Mıntıkası İşgal ve Tesellüm Komisyonu Başkanlığı ve Mersin Bölge Komutanlığı görevlerinden sonra Batı Cephesi emrine alındı ve 1922 yılı içinde 3. Kolordu Komutanlığına atandı. Bu tarihten itibaren Millî Mücadele’nin son safhasında kolordu düzeyinde bir birlikten sorumlu oldu. 31 Ağustos 1922’de rütbesi mirlivaya yükseltildi ve 3. Kolordu Komutanlığı görevini paşa rütbesiyle sürdürdü.


Büyük Taarruz ve onu takip eden harekât döneminde 3. Kolordu, Eskişehir, Kütahya, Bursa, Gemlik, Mudanya, Bandırma ve Erdek hattında yürütülen askerî faaliyetlerde görev aldı. Kolordu, Eskişehir ve Kütahya’nın geri alınmasından sonra Bursa istikametinde ilerledi; Bursa ve civarındaki Yunan birliklerinin çekilmesi sürecinde taarruz ve takip görevlerini yerine getirdi. Daha sonra Gemlik–Mudanya–Bandırma–Erdek doğrultusunda ilerleyerek, 18 Eylül 1922’ye kadar uzanan süreçte Batı Anadolu’da kendisine tahsis edilen bölgelerde düşman kuvvetlerinin tahliyesini sağladı.


Mudanya Mütarekesi’nin imzalanmasından sonra 3. Kolordu, Marmara Bölgesi ve Kocaeli hattında yeni duruma uygun şekilde konuşlandırıldı. Kolordu karargâhı ve bağlı tümenler, mütareke hükümlerinin öngördüğü sınırlar ve sorumluluk bölgeleri çerçevesinde İzmit ve çevresinde konuşlanarak, hem kıyı hattında hem de İstanbul’a giden kara güzergâhlarında güvenlik ve asayişten sorumlu birlikler arasında yer aldı. Böylece kolordu, taarruz ve takip safhasından sonra mütareke döneminde gözetim, emniyet ve yeni idari düzenin gerektirdiği askerî tedbirleri uygulayan bir kuvvet hâline geldi.

İstanbul’a Giriş (6 Ekim 1923)

İstanbul’daki İtilaf Devletleri birliklerinin çekilmesi, 1923 yılı içinde belirlenen bir takvime göre kademeli biçimde gerçekleştirildi. İşgal birliklerinin şehirden ayrılmasının ardından, Türk ordusunun İstanbul’a girişi 6 Ekim 1923 tarihinde yapıldı. Bu intikalde 3. Kolordu birlikleri, kolordu komutanı Mirliva Şükrü Naili Paşa’nın emrinde şehre girdi.


6 Ekim 1923’teki girişte 3. Kolordu’ya bağlı birlikler, kentin farklı semtlerine dağılarak eski işgal garnizonları, kışlalar ve stratejik noktaları devraldı. Şehrin askerî kontrolü ve asayişinin yeniden düzenlenmesinde kolordu karargâhı, birliklerin konuşlanmasını ve kademeli devralma işlemlerini yönetti. İstanbul’un simgesel merkezleriyle Boğaz’a hakim alanlarda bulunan kışla ve mevzilerin Türk birliklerine geçişi, bu tarihte tamamlanmaya başladı ve şehirdeki askerî otorite, fiilen Türk komutanlığına geçti.


İstanbul’a giriş, hem 3. Kolordu hem de Şükrü Naili Paşa açısından, Millî Mücadele’nin askerî safhasının sona erdiği ve yeni dönemde İstanbul’un Türkiye Devleti’nin bir parçası olarak yeniden örgütlendiği bir dönüm noktası niteliği taşır. Bu süreçten sonra Şükrü Naili Gökberk, bir taraftan 3. Kolordu Komutanı ve İstanbul’daki en üst rütbeli askerî yetkili sıfatıyla görevini sürdürürken, diğer taraftan Cumhuriyet’in ilk yıllarında şekillenen siyasî yapıya milletvekili olarak katılacağı döneme yaklaşmıştır.

Korgenerallik ve İstanbul’daki Komutanlık Görevi

Şükrü Naili Gökberk, İstanbul’a giren birliklerin komutanı olarak görevini sürdürdüğü dönemi takiben 1926 yılında korgeneral rütbesine yükseltildi. Bu rütbe terfisiyle birlikte hem 3. Kolordu Komutanı hem de İstanbul’daki askerî komuta kademesinin üst düzeyinde yer aldı. İstanbul Komutanlığı görevini bir süre yürüttü; bu görev, şehrin askerî kontrolü, kışla düzeni, garnizon teşkilatı ve merkezî idareyle koordinasyonun sağlanması gibi sorumlulukları kapsadı.


Böylece Şükrü Naili Gökberk, Millî Mücadele döneminde sahada kolordu komutanı olarak üstlendiği rolün ardından, Cumhuriyet’in ilk yıllarında da İstanbul’un askerî yapılanmasında etkili bir konumda bulunmuş; rütbe ve görev bakımından meslek hayatının en üst noktasına bu şehirde ulaşmıştır. Bundan sonraki dönemde, TBMM’de milletvekili olarak yürüttüğü faaliyetlerle askerlik mesleğinden siyasî hayata uzanan ikinci kariyer evresi başlamıştır.

Cumhuriyet Döneminde Askerî ve Siyasi Hayatı

Cumhuriyet’in İlanı, İstanbul Komutanlığı ve 3. Kolordu

Şükrü Naili Paşa, 6 Ekim 1923’te 3. Kolordu Komutanı olarak birlikleriyle İstanbul’a girdikten sonra, hem 3. Kolordu Komutanı hem de fiilen şehrin en üst rütbeli askerî yetkilisi sıfatıyla görevini sürdürdü. İstanbul’daki eski işgal garnizonlarının, kışlaların ve stratejik mevzilerin Türk birliklerine devri, bu kışlaların yeniden düzenlenmesi ve şehirdeki askerî teşkilatın yeni rejime uygun biçimde yapılandırılması görevlerinin yürütülmesinde doğrudan rol aldı.


Cumhuriyet’in ilanından hemen sonra Ankara’dan gönderilen resmî bildiriyi İstanbul’da uygulamaya koyan askerî makam da Şükrü Naili Paşa idi. Bildiride, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Cumhuriyet ilanına karar verdiği ve bu kararın top atışlarıyla halka duyurulması gerektiği bildiriliyordu. Paşa, bu kararı İstanbul’daki resmî ve sivil temsilcilere okumuş, ardından uygulamaya geçirmiştir. Böylece Cumhuriyet’in ilanına ilişkin kararın İstanbul’da duyurulması ve bu çerçevede yapılan resmî törenlerde, hem 3. Kolordu Komutanı hem de İstanbul’daki askerî otoritenin başı olarak görev yapmıştır.


Şükrü Naili Paşa, Millî Mücadele sonrasında sürdürdüğü bu görevler sırasında rütbe bakımından da yükselmeye devam etti. 31 Ağustos 1922’de tümgeneralliğe terfi ettirildi; 30 Ağustos 1926 tarihinde korgeneral rütbesine yükseltildi. Bu dönemde hem 3. Kolordu Komutanlığı hem de İstanbul’daki garnizon ve komutanlık yapısı içinde belirleyici konumunu korudu. 8 Ekim 1934 tarihinde 3. Kolordu Komutanı iken emekliye ayrıldı ve böylece aktif askerlik hayatı sona erdi.

II. Dönem Kırklareli Milletvekilliği (1923–1924)

Şükrü Naili Paşa, askerlik görevi devam ederken 1923 seçimlerinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin II. Dönemi için Kırklareli milletvekili seçildi. Seçim mazbatası 13 Ağustos 1923 tarihinde onaylandı. Bu tarihten sonra bir yandan 3. Kolordu Komutanlığı görevini sürdürürken, diğer yandan II. Dönem TBMM’de Kırklareli’ni temsil etti.


19 Aralık 1923 tarihli Genel Kurul kararında, ordu komutanı sıfatıyla görevini fiilen sürdürdüğü için, Meclis çalışmalarında “izinli sayılması” kabul edildi. Böylece Şükrü Naili Paşa, hukuken milletvekili sıfatını korumakla birlikte, fiilî olarak askerî görevini öncelikli olarak yürütmeye devam etti.


1924 yılı sonbaharında, aynı anda hem komutanlık hem milletvekilliği yapan subaylar için bu ikili görevin sürdürülemeyeceği yönünde bir çerçeve benimsendi ve bu durumdaki komutanların iki görevden birini tercih etmeleri istendi. Bu çerçevede Şükrü Naili Paşa, askerliği tercih etti ve milletvekilliğinden istifa etti. İstifa tarihi TBMM kayıtlarında 31 Ekim 1924 olarak görünmekte, istifa telgrafı 1 Kasım 1924 tarihli birleşimde Genel Kurul’un bilgisine sunulmaktadır.


Bu istifanın ardından Şükrü Naili Paşa, askerî görevine 3. Kolordu Komutanı olarak devam etti ve II. Dönem milletvekilliği görevi 1924 yılı sonunda sona erdi. Böylece Cumhuriyet’in ilk yıllarında kısa süreli bir yasama faaliyeti yürütmüş, ancak asıl meslek alanı olan askerliği tercih ederek orduda kalmayı sürdürmüştür.

Emeklilik ve V. Dönem İstanbul Milletvekilliği

Şükrü Naili Gökberk, 8 Ekim 1934’te 3. Kolordu Komutanlığı görevinden emekliye ayrıldı. Yaklaşık on iki yıl boyunca farklı cephe ve bölgelerde üstlendiği komutanlık görevlerinden sonra, Cumhuriyet’in ilk on yılı içinde İstanbul’daki kolordu ve garnizon yapısının başında bulunmuş; emekliliğini de bu şehirde, korgeneral rütbesiyle almıştır.


Emeklilikten kısa süre sonra, 1935 yılında yapılan seçimlerde bu kez İstanbul’dan milletvekili seçildi ve TBMM’nin V. Döneminde İstanbul milletvekili olarak yer aldı. Böylece Millî Mücadele sonrasındaki ikinci kez Meclis’e girmiş oldu. Bu dönemde artık aktif bir komutan değil, emekli bir general sıfatıyla yasama faaliyeti yürütmekteydi. Şükrü Naili Gökberk’in parlamento hayatı bu kez de uzun sürmemiş, milletvekili seçilmesinden kısa süre sonra vefat etmiştir.

Özel Hayatı, Nişan ve Madalyaları, Vefatı

Aile ve Özel Yaşam

Şükrü Naili Gökberk, Selanik’te yerleşik bir ailenin çocuğudur. Babası Mustafa Bey, annesi Hasene (Hasibe) Hanım’dır. Dört erkek kardeşten biridir ve çocukluk yıllarını Selanik’in Pinti Hasan Mahallesi’ndeki Kule Mezarlığı Sokağı’nda, iki katlı bir evde geçirmiştir. Evin üst katında üç oda ve bir oturma odası, alt katında bir oda ve salon bulunur; ön cephesi camekânlıdır ve bahçesinde bir su kuyusu vardır.


Yetişkinlik döneminde evliydi ve üç çocuğu vardı. Eşinin ve çocuklarının adları ve meslekleri hakkında ayrıntılı bilgi bulunmamaktadır. Gökberk, Almanca, Fransızca ve İngilizce biliyordu. Bu dillerdeki yetkinliği, hem Osmanlı ordusunda hem de Birinci Dünya Savaşı, Millî Mücadele ve Cumhuriyet döneminde yabancı subay ve askerî misyonlarla temaslarda görev yapabilmesine imkân sağlamıştır.

Nişan ve Madalyaları

Şükrü Naili Gökberk, Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve İstiklâl Savaşı boyunca çeşitli birlik ve cephelerde görev yaptı. Bu uzun askerî hizmet süreci, çok sayıda nişan ve madalyayla karşılık buldu. Sahip olduğu başlıca nişan ve madalyalar şunlardır:

  • Harp Madalyası,
  • Gümüş İmtiyaz Madalyası,
  • Beşinci dereceden Mecidî Nişanı,
  • Dördüncü dereceden Osmânî Nişanı,
  • Bulgaristan tarafından verilen üçüncü dereceden St. Aleksandr Nişanı,
  • Alman İmparatorluğu tarafından verilen ikinci dereceden Demir Salip (Eisernes Kreuz).


Ayrıca Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından İstiklâl Madalyası ile ödüllendirildi ve Meclis takdirnamesi aldı. Böylece hem Osmanlı nişan sistemi içinde hem müttefik devletler nezdinde, hem de Cumhuriyet döneminde ayrı ayrı taltif edilen bir komutan olmuştur.

Ölümü, Defni ve Naaşının Nakli

Şükrü Naili Gökberk, 25 Kasım 1936 tarihinde Edirne’de hayatını kaybetmiş; ölümü, Edirne’nin kurtuluş yıldönümü dolayısıyla düzenlenen törenler sırasında meydana gelmiştir.【13】 


Şükrü Naili'nin Vefat Tarihini Gösterir Belge【14】 (Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi)


Naaşı Edirne’den İstanbul’a getirilerek Edirnekapı Şehitliği’ne defnedilmiştir. Uzun yıllar burada yatan Gökberk’in mezarı, daha sonra Devlet Mezarlığı düzenlemesi kapsamında Ankara’ya nakledilmiş; 25 Ekim 1988 tarihinde Ankara’daki Devlet Mezarlığı’na defnedilmiştir.


Netice olarak Gökberk, hem Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecinde kolordu komutanı olarak görev yapmış, hem de Cumhuriyet döneminde milletvekilliği üstlenmiş bir subay olarak, Devlet Mezarlığı’nda yer alan komutanlar arasında yerini almıştır.

Kaynakça

Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü. Sakarya Meydan Muharebesi Ve Haymana Uluslararası Sempozyumu: Sakarya Battle And Haymana International Symposium. Yayına haz. Temuçin F. Ertan ve Kadri Unat. Yayın No. 55. Ankara, 2017. Erişim tarihi: 25 Kasım 2025. https://tite.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/154/2018/12/V.-ULUSLARARASI-SAKARYA-MEYDAN-MUHAREBESI-VE-HAYMANA-SEMPOZYUMU.pdf.


Bozkurt, Celil, ve Erdal Korkmaz. “Yunanlıların Millî Mücadele Döneminde Bursa’da İdare-i Muhtariye Kurma Girişimi.” Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları 47 (2025): 99–113. DOI: 10.26650/YTA2025-1466899. Erişim tarihi: 25 Kasım 2025. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/3855917.


Çelik, Eray. “Büyük Taarruz Başlangıcında Batı Cephesi Birlik Ve Komutanlarının Tespitine Dair Bir Analiz.” Harp Tarihi Dergisi 6 (Aralık 2022): 143–179. Erişim tarihi: 25 Kasım 2025. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2771201.


Genelkurmay Başkanlığı, Genelkurmay Askerî Tarih Ve Stratejik Etüt Başkanlığı. Balkan Savaşı’na Katılan Komutanların Yaşam Öyküleri (Alay Ve Daha Üst Birlik Komutanları). Genelkurmay Askerî Tarih Ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları. Ankara: Genelkurmay Basımevi, 2004. Erişim tarihi: 25 Kasım 2025. https://www.msb.gov.tr/Content/Upload/Docs/askeritariharsiv/balkan_savasina_katilan_komutanlarin_yasam_oykuleri.pdf.


Genelkurmay Başkanlığı, Genelkurmay Askerî Tarih Ve Stratejik Etüt Başkanlığı. Birinci Dünya Savaşı’na Katılan Alay Ve Daha Üst Kademedeki Komutanların Biyografileri. Cilt II. Genelkurmay Askerî Tarih Ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları. Ankara: Genelkurmay Basımevi, 2009. Erişim tarihi: 25 Kasım 2025. https://www.msb.gov.tr/Content/Upload/Docs/askeritariharsiv/132-komutanbiyog2.pdf.


Koç Keskin, Neslihan. “Bir Yeniden Canlandırma ‘Sadabad Günü İhtifali’.” Millî Folklor 133 (Bahar 2022): 79–91. Erişim tarihi: 25 Kasım 2025. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1592243.


Kurt, Emin. “Türk Sivil Havacılık Tarihinde Unutulmuş Bir Girişim: Aero Kulüp Ve Türk Basınındaki Yankısı.” Atatürk Yolu Dergisi 68 (Bahar 2021): 531–572. DOI: 10.46955/ankuayd.943776. Erişim tarihi: 25 Kasım 2025. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1791341.


Özdemir, Fatih. “Bir Türk Subayının Portresi: ‘Şükrü Naili Gökberk’.” Yüksek lisans tezi, OMÜ Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022. Erişim tarihi: 25 Kasım 2025. https://www.academia.edu/103402583/B%C4%B0R_T%C3%9CRK_SUBAYININ_PORTRES%C4%B0_%C5%9E%C3%9CKR%C3%9C_NA%C4%B0L%C4%B0_G%C3%96KBERK.


Öztürk, Kâzım, ve Türk Parlamento Tarihi Araştırma Grubu. Türk Parlamento Tarihi: TBMM – II. Dönem 1923–1927. Türkiye Büyük Millet Meclisi Vakfı Yayınları, Yayın No. 3. Erişim tarihi: 25 Kasım 2025. https://cdn.tbmm.gov.tr/TbmmWeb/Yayinlar/Dosya/598eccba-a790-450c-98a5-01866e93833e.pdf.


Reyhan, Cenk. “Şükrü Naili Paşa (Gökberk) (1876–1936).” Atatürk Ansiklopedisi. Erişim tarihi: 25 Kasım 2025. https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/detay/260/%C5%9E%C3%BCkr%C3%BC-Naili-Pa%C5%9Fa-%28G%C3%B6kberk%29-%281876%E2%80%931936%29.


Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği, Basın Ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü. TBMM Albümü 1920–2010. Cilt 1. TBMM Basın Ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü Yayınları, No. 1, Nisan 2010. Erişim tarihi: 25 Kasım 2025. https://acikerisim.tbmm.gov.tr/items/030acf9a-7173-4b67-9c92-7c9547ebfd1f.


Türkiye Cumhuriyeti Millî Savunma Bakanlığı. “Korgeneral Şükrü Naili Gökberk (1876–1936).” Erişim tarihi: 25 Kasım 2025. https://www.msb.gov.tr/DevletBuyuklerimizDetay/sukru-naili-gokberk.


Türkiye Cumhuriyeti Millî Savunma Bakanlığı. “Şükrü Naili Gökberk.” Erişim tarihi: 25 Kasım 2025. https://ata.msb.gov.tr/Sayfa/SayfaGoster/sukru-naili-gokberk.

Dipnotlar

[1]

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği, Basın Ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü. TBMM Albümü 1920–2010. Cilt 1. TBMM Basın Ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü Yayınları, No. 1, Nisan 2010. s. 264.

[2]

Fatih Özdemir, “Bir Türk Subayının Portresi: ‘Şükrü Naili Gökberk’” (yüksek lisans tezi, OMÜ Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022), s. 9-10.

[3]

Fatih Özdemir. (a.g.e), s. 10.

[4]

Fatih Özdemir. (a.g.e), s. 11.

[5]

Genelkurmay Başkanlığı, Genelkurmay Askerî Tarih Ve Stratejik Etüt Başkanlığı. Birinci Dünya Savaşı’na Katılan Alay Ve Daha Üst Kademedeki Komutanların Biyografileri. Cilt II. Genelkurmay Askerî Tarih Ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları. Ankara: Genelkurmay Basımevi, 2009. Erişim tarihi: 25 Kasım 2025. s. 543.

[6]

Fatih Özdemir. (a.g.e), s. 54-55.

[7]

Türkiye Cumhuriyeti Millî Savunma Bakanlığı, “Korgeneral Şükrü Naili Gökberk (1876–1936),” Erişim tarihi: 25 Kasım 2025. https://www.msb.gov.tr/DevletBuyuklerimizDetay/sukru-naili-gokberk.

[8]

Fatih Özdemir. (a.g.e), s. 59.

[9]

Fatih Özdemir. (a.g.e), s. 61-62.

[10]

Fatih Özdemir. (a.g.e), s. 70.

[11]

Fatih Özdemir. (a.g.e), s. 71.

[12]

Fatih Özdemir. (a.g.e), s. 84.

[13]

Naili'nin ölüm tarihi MSB'de 26 Ekim, Atatürk Ansiklopedisi'nde ise 23 Kasım olarak yer almaktadır. Buna karşın Cumhuriyet Arşivi, 75-495'de bulunan belge Naili'nin ölüm tarihinin 25 Kasım olduğunu göstermektedir.

[14]

Devlet Arşivleri Başkanlığı, Cumhuriyet Arşivi. Başbakanlık: Muamelât Genel Müdürlüğü, Kutu: 75, Gömlek: 495, Sıra: 9.

Ayrıca Bakınız

Yazarın Önerileri

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
İNÖNÜ, Mustafa İsmet
Nene Hatun

Nene Hatun

Genel Kültür +1
Hasan Tahsin (Osman Nevres Bey)

Hasan Tahsin (Osman Nevres Bey)

Genel Kültür +1

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Yazar Bilgileri

Avatar
YazarOnur Çolak25 Kasım 2025 08:30

İçindekiler

  • Aile Kökeni, Çocukluk ve Öğrenim Yılları

  • Osmanlı Ordusunda Yükseliş (1902–1912)

  • Balkan Savaşları Dönemi

  • Çanakkale Cephesi ve I. Dünya Savaşı Yılları

    • Nizamiye Tümeni Kurmay Başkanlığı

    • 50. Piyade Tümeni ve Makedonya Cephesi

    • İran–Irak Cephesi ve Fırat Grubu’nda 50. Tümen Komutanlığı

  • Milli Mücadele’ye Katılışı ve Batı Cephesi’ndeki Rolü

    • Bulgaristan’dan Dönüş ve Anadolu’ya Geçiş

    • 15. Piyade Tümeni Komutanlığı ve Kütahya–Eskişehir Muharebeleri

    • Sakarya Meydan Muharebesi’nde 15. Piyade Tümeni

    • Ankara Komutanlığı, Adana Bölgesi Tahliye ve Tesellüm Faaliyetleri

    • 3. Kolordu Komutanlığı, Büyük Taarruz ve Takip Harekatı

  • Kolordu Komutanlığı ve İstanbul’a Giriş (1922–1923)

    • 3. Kolordu Komutanlığına Atanması

    • İstanbul’a Giriş (6 Ekim 1923)

    • Korgenerallik ve İstanbul’daki Komutanlık Görevi

  • Cumhuriyet Döneminde Askerî ve Siyasi Hayatı

    • Cumhuriyet’in İlanı, İstanbul Komutanlığı ve 3. Kolordu

    • II. Dönem Kırklareli Milletvekilliği (1923–1924)

    • Emeklilik ve V. Dönem İstanbul Milletvekilliği

  • Özel Hayatı, Nişan ve Madalyaları, Vefatı

    • Aile ve Özel Yaşam

    • Nişan ve Madalyaları

    • Ölümü, Defni ve Naaşının Nakli

Tartışmalar

Henüz Tartışma Girilmemiştir

"Şükrü Naili Gökberk" maddesi için tartışma başlatın

Tartışmaları Görüntüle
KÜRE'ye Sor