Yangın, doğal ekosistemlerde dönüştürücü etkiler yaratmakla birlikte, insan hayatı ve kültürel miras üzerinde de yıkıcı sonuçlar doğurmaktadır. Bu çerçevede, Türkiye’nin orman varlığı açısından en zengin ve tarihî yönüyle en hassas bölgelerinden biri olan Gelibolu Yarımadası, 25 Temmuz 1994 tarihinde büyük bir yangın felaketi yaşamıştır. Bu yangın yalnızca doğal alanları tahrip etmekle kalmamış, aynı zamanda Çanakkale Orman Bölge Müdürü Talat Göktepe’nin hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Bu olayın anısına inşa edilen Talat Göktepe Anıtı, bir anma ve farkındalık mekânı olarak anlam kazanmaktadır.
Tanıtım Videosu (Kaynak: Youtube-Çanakkale Tarihi Alan Başkanlığı)
Tarihsel Arka Plan: Arıburnu Yangını (1994)
25 Temmuz 1994’te başlayan ve yaklaşık 57 saat süren büyük orman yangını, Arıburnu ve Conkbayırı başta olmak üzere 4.049 hektarlık bir ormanlık alanı yok etmiştir. Bu bölge, Çanakkale Muharebeleri’nin en kritik çatışmalarına sahne olmuş, tarihî ve millî hafızada özel bir yer edinmiştir. Yangın sırasında yalnızca doğal habitat zarar görmemiş; aynı zamanda Bigalı, Büyük Anafarta, Kocadere, Kumköy ve Yalova köylerinin tarım alanları da ciddi hasar almıştır.
Yangına müdahale sırasında, dönemin Çanakkale Orman Bölge Müdürü olan Talat Göktepe, aktif söndürme faaliyetleri esnasında yaşamını yitirmiştir. Bu trajik kayıp, yangının yıkıcılığına karşı doğa uğruna verilen mücadelede insan faktörünün ne derece önemli olduğunu göstermektedir.
Anıtın Konumu ve Yapısal Özellikleri
Talat Göktepe Anıtı, Gelibolu Yarımadası’nda Conkbayırı'na varmadan önce, yol kenarında yer almaktadır. Konumu itibarıyla, hem yangının başladığı bölgeye hem de Talat Göktepe’nin yaşamını yitirdiği alana oldukça yakındır. Bu yer seçimi, anıtın sembolik değerini artırmakta ve ziyaretçiler için mekânsal bir hafıza unsuru oluşturmaktadır.
Anıt, Talat Göktepe’yi yangın söndürme faaliyeti sırasında betimleyen bronz bir heykelden oluşmaktadır. Figüratif anlatımın tercih edilmesi, kişisel kahramanlığın kolektif hafızaya aktarılmasına olanak sağlamaktadır. Heykel, yangınla mücadele eden bir kamu görevlisini temsil ederken aynı zamanda ormanların korunması adına verilen özverinin somut bir sembolü hâline gelmiştir.

Talat Göktepe Anıtı (Kaynak: Çanakkale Tarihi Alan Başkanlığı)

Talat Göktepe Anıtı (Kaynak: Çanakkale Tarihi Alan Başkanlığı)
Anıtın Sembolik Değeri
Talat Göktepe Anıtı, yalnızca bir bireyin anısını yaşatmakla sınırlı değildir. Aynı zamanda, orman yangınlarıyla mücadelede gösterilen insanüstü çabaların ve kamu görevlilerinin fedakârlıklarının da sembolü olarak değerlendirilmelidir. Yangın gibi yıkıcı afetlerin ardından inşa edilen anıtlar, toplumsal belleği diri tutma ve çevresel farkındalığı güçlendirme işlevi görür.
Bu bağlamda anıt, bir kamusal yas ve onurlandırma mekânı olarak önem taşır. Aynı zamanda yangınların yalnızca çevresel değil, insanî ve kültürel boyutları da olduğuna dikkat çekmektedir.
Toplumsal Katılım ve Farkındalık Etkinlikleri
Anıtın bulunduğu alanda her yıl düzenli olarak gerçekleştirilen anma törenleri, yangınla mücadelede yaşamını yitiren kamu çalışanlarına yönelik toplumsal saygının bir ifadesidir. Özellikle 25 Temmuz tarihinde düzenlenen törenlerde; Çanakkale Orman Bölge Müdürlüğü, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı ve Çanakkale Bisiklet Platformu (ÇABİP) gibi çeşitli kurum ve sivil toplum kuruluşları etkin bir rol üstlenmektedir.
2024 yılında gerçekleştirilen anma programında; Conkbayırı’ndaki anıtta düzenlenen törenin ardından ÇABİP üyeleri, Kordon’dan Eski Şehir Mezarlığı’na kadar bisiklet sürerek farkındalık çalışması gerçekleştirmiştir. Ayrıca, yangın gönüllülüğü hakkında bilgilendirici stantlar açılmış ve halkın katılımı teşvik edilmiştir. Bu etkinlikler, anıtın yalnızca pasif bir hafıza objesi değil, aktif bir çevre bilinci aracı olduğunu da ortaya koymaktadır. Talat Göktepe Anıtı, çevresel felaketlerin yalnızca doğal kaynakları değil, insan hayatını da etkilediğine dair güçlü bir anımsatıcıdır. Yangın söndürme faaliyetleri sırasında yaşamını yitiren bir kamu görevlisinin anısına inşa edilen bu yapı, bir yandan bireysel kahramanlığı onurlandırırken diğer yandan çevre bilincinin toplumsallaştırılması açısından işlevsel bir araç hâline gelmiştir.
Anıt, Türkiye’de çevre temelli anıt kültürünün gelişimi açısından da önemli bir örnek teşkil etmektedir. Doğal afetlerin ardından oluşan kolektif hafızanın fiziksel temsili olarak, gelecek nesillere hem tarihsel bilgi hem de ekolojik duyarlılık aktarma potansiyeli taşımaktadır.


