1875 Tenzil-i Faiz Kararı, Mahmud Nedim Paşa Hükümet'i tarafından Osmanlı Devleti'nin borçlarını belirlendiği gibi ödeyemeyeceğinin ilanıdır. 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu, modernleşme çabalarının getirdiği mali yükler, yüksek dış borçlanma ve sürekli artan savaş harcamalarıyla ciddi bir mali kriz içine sürüklendi. Bu ekonomik zorlukları hafifletme girişimlerinden biri olarak 1875 yılında Sadrazam Mahmud Nedim Paşa hükümeti tarafından "Tenzil-i Faiz Kararı" alındı. Ancak bu karar, içeride ve dışarıda büyük tepkilere yol açarak Osmanlı Devleti’nin mali bağımsızlığını zayıflattı ve ilerleyen süreçte dış borç kontrolünü daha büyük ölçüde alacaklı ülkelere devretmesine neden oldu.
Tenzil-i Faiz Kararının Alınma Nedenleri
Mahmud Nedim Paşa, dönemin karmaşık siyasi ortamında çeşitli görevlerde bulunmuş ve Osmanlı İmparatorluğu’ndaki mali krizlerle başa çıkmak için çözümler aramıştır. Haziran 1873'te sadrazamlıktan alınarak Kastamonu ve ardından Trabzon’a sürgüne gönderilen Mahmud Nedim Paşa, daha sonra 31 Mart 1875'te İstanbul'a döndü ve Hersek İsyanı’nı bastırabileceğini ileri sürerek yeniden sadrazamlığa getirildi. Ancak, isyanı bastıramadığı gibi, bu başarısızlık Osmanlı’yı mali açıdan daha da zor durumda bıraktı.
Osmanlı Devleti'nin 1875 yılı itibarıyla borç yükü oldukça ağırlaşmıştı. Yeni vergiler koymak sosyal ve ekonomik sebeplerden dolayı mümkün değildi. Mahmud Nedim Paşa ve dönemin Maliye Nazırı Ahmet Hamdi Paşa, mali krizden çıkmak için faiz indirimi ve borç ertelemesi adımlarını attılar. 6 Ekim 1875’te kabul edilen Tenzil-i Faiz Kararı ile devlet, yıllık 14 milyon liralık borç ödemelerinin sadece yarısını ödemeyi planladı. Ancak bu karar, Osmanlı’nın mali itibarını sarsarak Avrupa finans çevrelerinde güvensizlik yarattı.
Ekonomik Sonuçlar
Tenzil-i Faiz Kararı, Avrupa’da Osmanlı’ya yönelik büyük bir güven kaybına yol açtı. Tahvillerin değerinde hızlı bir düşüş yaşandı ve Osmanlı Devleti’nin borçlarını ödeyemeyeceği algısı oluştu. Alacaklı devletler, Osmanlı maliyesi üzerinde daha fazla kontrol talep etmeye başladılar ve bu talepler, ilerleyen süreçte Düyûn-u Umumiye İdaresi’nin kurulmasına zemin hazırladı.
Tenzil-i Faiz Kararı’nın yarattığı güvensizlik ve alacaklı ülkelerin baskıları, Osmanlı İmparatorluğu’nun mali yönetiminin uluslararası bir idareye devredilmesi sürecini hızlandırdı. 1881 yılında çıkarılan Muharrem Kararnamesi ile Osmanlı Devleti, borçlarının yönetimini Düyûn-u Umumiye İdaresi’ne devretmeyi kabul etti. Bu idare, Osmanlı’nın belirli gelir kaynaklarını alacaklıların çıkarlarını koruyacak şekilde yönetmeye başladı. Düyûn-u Umumiye İdaresi, Osmanlı Devleti’nin mali bağımsızlığını büyük ölçüde sınırlandıran bir yapı olarak Osmanlı mali tarihinde önemli bir dönüm noktası oldu.
1875 Tenzil-i Faiz Kararı, Osmanlı Devleti’nin artan borç yükü karşısında alınmış bir önlem olsa da mali rahatlama sağlamadığı gibi Osmanlı’nın itibarını ve mali bağımsızlığını zayıflatan sonuçlara yol açtı. Avrupa finans çevrelerinde ve Osmanlı iç piyasasında güven kaybına neden olan bu karar, ilerleyen yıllarda Osmanlı mali yönetiminin uluslararası kontrol altına alınmasına yol açtı. 1881’de Düyûn-u Umumiye İdaresi’nin kurulması, Osmanlı maliyesinin artık yabancı devletler tarafından yönetildiğini gösteriyordu. Bu durum, Osmanlı’nın ekonomik bağımsızlığını kaybettiğinin açık bir işareti oldu ve mali reform ihtiyacının önemini gözler önüne serdi.


