6. yılın Şâban ayında (Aralık-Ocak 627-628) Hevâzin kabilesinden Sa‘d b. Bekir oğullarının Fedek’te müslümanlara karşı Hayber yahudileriyle ittifak kurduğu ve onlara yardım hazırlığı içinde bulunduğu duyulunca Resûl-i Ekrem Hz. Ali’nin idaresinde bir seriyye göndermişti. 7. yılın Şâban ayında (Aralık 628) bu kabile ile Hevâzin’den diğer üç kabilenin müslümanlara saldırmak için iş birliği yaptığı haber alındı. Bunun üzerine Resûlullah, Hz. Ömer’i otuz kişilik bir süvari birliğinin başında onlara karşı sevketti. Yanına Benî Hilâl’den çöl yolculuğunu ve bölgeyi iyi bilen bir kılavuz alan Hz. Ömer, geceleri yol alıp gündüzleri gizlenerek Tâif yakınında Serât dağından Necid’e kadar uzanan Türebe vadisinin en güney kısmında yer alan Ablâ‘ bölgesine ulaştı. Söz konusu kabileler burada toplanmışlardı. Ancak müslümanların gelmekte olduğunu duyan kabileler bölgeyi terkedip civara dağıldılar. Geride bırakılan sürüleri ganimet olarak alan Hz. Ömer müfrezenin başında geri döndü. Dönüş yolunda Cedr mevkiine gelindiğinde kılavuz Hz. Ömer’e, yurtlarındaki kuraklık yüzünden oraya göç eden Has‘am kabilesine saldırmayı teklif etti. Ancak Ömer, Resûlullah’ın kendisini sadece müslümanlara saldırı için hazırlık yapan kabilelerin üzerine gönderdiğini söyleyerek bunu uygun görmedi.

