Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT), 1957–1976 yılları arasında faaliyet gösteren, Kıbrıs Türk halkını EOKA terörü ve Enosis hedefli Rum saldırılarına karşı savunmak amacıyla kurulmuş, yeraltı esaslı bir direniş ve güvenlik örgütüdür. Yapısı, işlevi, dönemin siyasi ve askeri bağlamı içinde hem savunma hem de ulusal bilinç kazandırma açısından tarihî öneme sahiptir.
Türk Mukavemet Teşkilatı’nın Kuruluşu ve Arka Planı
Kıbrıs’ın jeopolitik konumu, yüzyıllar boyunca onu Doğu Akdeniz’in en önemli stratejik noktalarından biri haline getirmiştir. 1571 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun adayı fethetmesinden itibaren, Türk nüfusu burada kalıcı hale gelmiş ve millet sistemi içinde Rum Ortodokslarla birlikte yaşamıştır. 1878 Berlin Antlaşması sonrası ada İngiltere’nin yönetimine bırakılmış, 1914’te ise tek taraflı olarak ilhak edilmiştir.
Bu dönemde Kıbrıs Rumlarının Megali İdea doğrultusunda Enosis (Yunanistan’a ilhak) talebi giderek güçlenmiş; 1931’deki Rum isyanı ile bu istek ilk kez kitlesel hale gelmiştir. Rum Kilisesi ve AKEL gibi partilerin de desteğiyle Enosis propagandası sistematikleşmiş, özellikle 1950’de yapılan plebisitte Rum toplumunun %96’sı Enosis lehine oy kullanmıştır. Ancak bu oylamaya Kıbrıslı Türkler katılmamıştır ve sonuçlar Rumların Enosis isteğini fiilî bir baskıya dönüştürmüştür.

Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş (Dr. Fazıl Küçük Vakfı - KKTC Cumhurbaşkanlığı)
1950’li yıllarda Kıbrıs’ta yaşanan gelişmeler, sadece Rum-Yunan tarafının değil, Kıbrıslı Türklerin de siyasallaşmasına ve örgütlenmesine yol açtı. Dr. Fazıl Küçük’ün kurduğu "Halkın Sesi" gazetesi ve “Kıbrıs Türktür Partisi”, Türk toplumunun ilk siyasi savunma refleksleriydi. Ancak bu girişimler sadece politik ve kültürel düzeyde etkiliydi; halkın güvenliğini koruyacak bir silahlı güç yoktu.
EOKA Terörü ve Teşkilatlanma İhtiyacı
1955’te Atina’da kurulan ve Albay Georgios Grivas liderliğinde faaliyet gösteren EOKA, 1 Nisan 1955’te İngiliz yönetimine karşı silahlı saldırılar başlattı. Başlangıçta hedef İngiliz askerî varlığı gibi görünse de kısa sürede Rumların hedefi Kıbrıslı Türkler ve Enosis karşıtı unsurlar haline geldi. Türk köylere baskınlar, köprüler ve dükkanlara sabotajlar düzenlendi. EOKA, Enosis’e karşı duran herkesi düşman ilan etti ve böylece Kıbrıs’ta etnik çatışmalar tırmandı.
Bu dönemde Kıbrıslı Türkler, kendilerini korumak için çok sayıda yerel direniş grubu kurdu:
- Volkan
- Karaçete
- Kıbrıs Türk Mukavemet Birliği (KITEMB)
- 9 Eylül Cephesi
Ancak bu gruplar gerek lojistik yetersizlik, gerek dağınıklık gerekse profesyonel komuta eksikliği nedeniyle EOKA karşısında etkili olamadı. Ayrıca İngiliz yönetimi bu örgütlenmelere karşı da zaman zaman baskı uyguladı.
TMT’nin Kuruluşu
Bu gelişmeler üzerine, Kasım 1957’de Lefkoşa’da gizli bir toplantı yapıldı. Dr. Burhan Nalbantoğlu, Rauf Denktaş, Kemal Tanrısevdi ve bazı emekli subayların da yer aldığı bu toplantıda, Kıbrıs Türk toplumunu savunabilecek profesyonel, merkezi ve disiplinli bir direniş örgütü kurulması kararlaştırıldı. Böylece “Türk Mukavemet Teşkilatı” adı verilen yapı resmen doğmuş oldu.
Kuruluş aşamasında temel prensipler şöyle belirlendi:
- Gizlilik esasına dayalı hücre tipi örgütlenme (5 kişilik birimler)
- Lider kadronun sadece bir üst rütbeyi tanıması
- Sıkı disiplin ve yemin sistemi
- Dış temasın minimuma indirgenmesi
- Enosis hedefli EOKA’ya karşı koymak
Kurucu kadronun en önemli özelliği hem Türkiye ile güçlü bağlantılara sahip olması hem de adadaki sosyal yapıyı iyi tanımasıydı. İlk etapta sınırlı sayıda gönüllü ile başlayan örgütlenme, kısa sürede Lefkoşa dışına da yayıldı.
Türkiye’nin Rolü
TMT’nin kuruluş sürecinde Türkiye Cumhuriyeti doğrudan yer almamıştır, ancak 1958’den itibaren sürece aktif müdahil olmuştur. 1958 yazında Seferberlik Tetkik Kurulu (STK) yetkilileri gizlice Kıbrıs’a geçerek mevcut örgütü yeniden yapılandırmış ve bir gayri nizami harp organizasyonu hâline getirmiştir. Türkiye’den gelen subaylar örgütün üst yönetimine yerleştirilmiş, lojistik destek (silah, eğitim ve iletişim) sağlanmıştır.
Bu dönemde kurulan merkezî yapı ile birlikte:
- TMT’ye ait ilk emir-komuta zinciri oluşturulmuştur.
- Radyo yayını (“Bayrak Radyosu”) devreye alınmıştır.
- Propaganda bildirileri, hedefli operasyonlar başlatılmıştır.
Teşkilat Yapısı
Kuruluşundan itibaren 1976 yılına dek farklı safhalardan geçerek gelişen bu yapı hem askeri hem de siyasi hedefleri eş zamanlı güdecek şekilde kurgulanmıştır. TMT’nin teşkilat yapısı üç temel dönemde incelenebilir: 1957–1958 arası yerli yapılanma dönemi, 1958–1963 Türkiye’nin doğrudan katkısıyla yeniden yapılandırma, 1964 sonrası askeri düzene geçiş ve sancaklaşma.
Örgütlenme Modeli: Hücresel Sistem
TMT’nin kuruluş felsefesi, maksimum gizlilik ve güvenliğe dayanıyordu. Bu amaçla hücre tipi yapılanma benimsenmişti. Her hücre (birim) beş kişiden oluşmakta ve bu kişiler yalnızca birbirlerini tanımaktaydı. Her hücre, yalnızca bir üst kademe ile irtibatlıydı. Böylece örgüt içi güvenlik sağlanıyor, bir hücre deşifre olduğunda diğer yapılar zarar görmüyordu. Bu sisteme beşli hücre sistemi denilmiştir.
![]()
Kadın Bir Mücahit Talim Yaparken (Mavi Vatan)
İlk dönem yapılanmasında mitolojik Türk kavramları kullanılmıştır: Lider kadrolara “bozkurt”, hücre üyelerine “arı”, hücre liderlerine “oğul beyi”, merkezlere “kovan”, hücrelere ise “petek” adı verilmiştir. Bu kavramsal yapı hem teşkilat mensuplarına moral kaynağı sağlıyor hem de gizlilikle gelen militarist motivasyonu artırıyordu.
Sancak Sistemi ve Askerî Teşkilatlanma (1958–1974)
Türkiye’nin 1958’den itibaren TMT’yi yeniden yapılandırması ile birlikte örgüt, gayri nizami harp esaslarına göre yeniden kurgulanmış ve adanın tümüne yayılan bir askeri düzen içinde teşkilatlanmıştır. Bu süreçte TMT, adayı coğrafi esaslara göre altı büyük bölgeye (sancak) ayırmıştır:
- Lefkoşa Sancağı
- Mağusa Sancağı
- Baf Sancağı
- Limasol Sancağı
- Larnaka Sancağı
- Lefke Sancağı
Her sancak, bölgesel bir askeri birim gibi yapılandırılmış ve başında bir “Sancaktar” (sancak komutanı) bulunmuştur. Bu sancaklar altında bölge, köy ve mahalle seviyesine kadar inen bir hiyerarşik yapı tesis edilmiştir. Sancak teşkilatı şu alt birimlerden oluşuyordu:
- Cephe Komutanlığı: Bölgesel operasyonları yöneten askeri yapı.
- Seferberlik Bürosu: Lojistik, cephane, erzak ve insan gücü temininden sorumlu.
- Muhabere ve İstihbarat: Düşman hareketleri ve iç güvenlik takibi.
- Propaganda ve Eğitim: Halkla ilişkiler, moral eğitimi, bayrak mitingleri.
- Kadın ve Gençlik Kolları: Sivil destek birimleri. Kadınlar, hemşirelik, lojistik, haber taşıma gibi faaliyetlerde görevlendirilmiştir.
TMT’nin Merkezi Komuta Yapısı
TMT’nin en üst düzey yönetimi, Merkez Karargâh olarak adlandırılan yapıdır. Bu karargâh, 1958’den sonra Türkiye’den gönderilen bir subay tarafından yönetilmiştir. Bu komutana Kıbrıs’ta “Bozkurt” unvanı verilmiş, kimliği kesin gizlilikle korunmuştur. Bozkurt, doğrudan Ankara’daki Seferberlik Tetkik Kurulu’na (STK) bağlı olarak görev yapmıştır.
Merkez Karargâh, tüm sancakları denetler ve aşağıdaki bölümlerden oluşurdu:
- Başkomutanlık (Bozkurt)
- İstihbarat Başkanı
- İkmal ve Lojistik Başkanı
- Eğitim Başkanı
- Siyasi Koordinasyon (Türkiye elçiliğiyle temas)
TMT’nin diğer silahlı yeraltı örgütlerden farkı, bu komuta yapısının tamamen düzenli ordu sistemi ile uyumlu çalışmasıydı. Karargâh, sadece emir verme değil aynı zamanda koordinasyon, eğitimi denetleme ve politik strateji geliştirme gibi görevler de üstleniyordu.
Disiplin, Yemin ve Kimlik Sistemi
TMT mensupları, teşkilata kabul edilmeden önce gizlilik ve sadakat yemini ediyordu. Her mensubun kimliği, kod adla korunuyor; gerçek kimlik sadece üst komuta tarafından biliniyordu. Sancaklarda görev yapan kişiler “karakter belgesi” ve “gizlilik belgesi” taşımak zorundaydı. Aykırı davranışlarda bulunanlara karşı "iç disiplin cezaları" uygulanabiliyordu. Bu, hem teşkilatın güvenliğini hem de kamuoyundaki güvenilirliğini sağlıyordu.
Sivil-Savunma Entegrasyonu
TMT, sadece askeri bir direniş örgütü değil; aynı zamanda sivil idari yapının çekirdeğini oluşturan bir kurumdu. Özellikle 1963’ten sonra Rumların Türk bölgelerine saldırması ve Kıbrıs Türklerinin gettolara çekilmesiyle birlikte, TMT sivil hayatın idaresinde de başat rol oynadı:
- Adalet sistemleri (mahkemeler)
- Eğitim (geçici okullar)
- Sağlık hizmetleri (mücahit hemşireler)
- Erzak ve yardım dağıtımı
- Güvenlik kontrol noktaları
Bu yönüyle TMT, yalnızca savaşan bir yapı değil, devletin öncül idari altyapısını da kuran bir yapılanmaydı.
TMT’nin askeri başarısında istihbarat yapısı özel bir yer tutmuştur. Her sancakta bir “istihbarat birimi” kurulmuş; muhbir ağı oluşturulmuştur. Ayrıca, Türkiye ile doğrudan irtibat için şifreli telsiz sistemleri (HF-VHF) kullanılmıştır. 1964’te kurulan “Bayrak Radyosu” ile hem iç kamuoyu bilgilendirilmiş hem de propaganda faaliyetleri yürütülmüştür.
Türkiye ile İlişkisi ve Faaliyetleri (1957–1974)
Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT), Kıbrıs Türk halkının can güvenliğini sağlamak ve Enosis’e karşı varlık mücadelesi vermek amacıyla kurulmuş olmakla birlikte, kısa sürede Türkiye Cumhuriyeti’nin stratejik desteğini alan yarı-gizli bir paramiliter yapıya dönüşmüştür. Bu süreç, 1957’deki ilk teşkilatlanmadan başlayarak 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’na kadar devam etmiştir. Türkiye'nin TMT üzerindeki etkisi sadece lojistik destekle sınırlı kalmamış, doğrudan yönlendirme, komuta ve eğitim alanlarında da kendisini göstermiştir. Bu dönem hem TMT’nin askeri kapasitesinin geliştiği hem de Kıbrıs Türk toplumunun siyasi kaderinin şekillendiği kritik bir süreçtir.
Bu dönemde Türkiye ile TMT arasındaki ilişkiyi aşağıdaki başlıklar altında özetlemek mümkündür:
- Komuta ve yönlendirme: TMT’nin merkez karargâhı doğrudan Ankara’ya bağlıydı.
- Lojistik destek: Silah, telsiz, personel ve eğitim Türkiye tarafından sağlanıyordu.
- Siyasi himaye: TMT’ye uluslararası baskılara karşı siyasi koruma Türkiye tarafından yürütülüyordu.
- Stratejik doktrin paylaşımı: TMT, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gayri nizami harp taktiklerini esas alarak yapılandırılmıştı.
Türkiye ile İlişkinin Başlangıcı (1957–1958)
TMT'nin ilk kuruluşu, Kıbrıslı Türk liderlerin inisiyatifiyle yerel düzeyde gerçekleştirilmiştir. Ancak kısa sürede bu girişimin sürdürülebilirliği açısından Türkiye’nin desteği kaçınılmaz hale gelmiştir. Türkiye, başlangıçta doğrudan müdahil olmamış fakat gelişmeleri dikkatle takip etmiştir. 1957 sonlarına doğru Kıbrıslı Türk liderler, Ankara’ya çeşitli kanallarla başvurarak destek talebinde bulunmuş, bu başvurular sonucu TMT, Seferberlik Tetkik Kurulu (STK) eliyle resmen yapılandırılmaya başlanmıştır.
1958 yazında Türkiye’den Kıbrıs’a gizlice gönderilen özel harp subayları, mevcut yerli direniş gruplarını tek çatı altında toplamak üzere çalışmalara başlamıştır. Bu süreçte TMT’nin merkez komutanlığı yeniden oluşturulmuş ve komuta kademesi Türk subaylarına devredilmiştir. Böylece TMT, fiilen Türkiye'nin doğrudan etkisi altına girmiştir.
Türkiye'nin Stratejik Rolü ve Müdahalesi (1958–1963)
1958 sonrası dönemde Türkiye, TMT’yi adeta “gölge ordu” mantığıyla yapılandırmış, askeri disiplin, teşkilat modeli, eğitim standartları tamamen Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) esas alınarak şekillendirilmiştir:
- Türkiye’den gizlice mühimmat, telsiz cihazları ve askeri eğitim kitapçıkları gönderilmiştir.
- Kıbrıs’a geçici görevle gönderilen Türk subayları, sancak teşkilatlarını kurmuş, yerli direnişçilere istihbarat ve sabotaj eğitimi vermiştir.
- TMT’nin iletişim, propaganda ve seferberlik planlamaları Ankara’daki merkezle koordineli yürütülmüştür.
- Bu destek gizli tutulmuş; Türkiye hükümeti, uluslararası platformda Kıbrıs politikasında tarafsız görünmeyi sürdürmüştür.
TMT, bu dönemde Türkiye'nin dış politikasında bir “asimetrik müdahale aracı” olarak işlev görmüştür. Türkiye'nin doğrudan askeri müdahalede bulunmadan Kıbrıs'taki Türk varlığını sürdürmesini sağlamıştır.
Faaliyetleri ve Askerî Operasyonlar (1963–1967)
21 Aralık 1963’te başlayan ve tarihe “Kanlı Noel” olarak geçen Rum saldırıları, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin fiilen sona ermesine neden olmuş, Kıbrıs Türkleri gettolara çekilmiş ve TMT silahlı mücadeleyi açık biçimde üstlenmiştir.
Bu dönemde TMT:
- Kıbrıs genelinde alan savunmasına geçmiştir. Türk yerleşim bölgelerinde barikatlar kurularak iç savunma hatları oluşturulmuştur.
- Sivil yaşamı idare etmeye başlamış, eğitim, sağlık ve yargı hizmetlerini organize etmiştir.
- “Bayrak Radyosu” kurularak kamuoyu bilgilendirme ve moral üstünlük sağlama aracı olarak kullanılmıştır.
- EOKA’ya karşı misilleme operasyonları, sabotaj ve keşif eylemleri gerçekleştirilmiştir.
- Türkiye’den gizli yollarla gelen silah ve mühimmat, Mağusa, Lefke ve Yeşilırmak gibi noktalardan karaya çıkarılmıştır.
Ayrıca Türkiye, bu dönemde Kıbrıslı Türk liderlere diplomatik destek vererek BM ve Londra’daki görüşmelerde Rum tarafının ihlallerini gündeme taşımıştır.
Türk Mukavemet Teşkilatı (TRT Haber)
Erenköy Direnişi ve Erenköy
1964 yılında Rum saldırıları hız kesmeden devam etti. Bu dönemde en kritik çatışma noktalarından biri Erenköy oldu. Erenköy, coğrafi olarak izole edilmiş bir Türk yerleşim yeriydi ve Rum-Yunan kuvvetlerinin ablukası altına alındı. Bölgedeki Türk mücahitlerin kahramanca direnişiyle birlikte, Türkiye’nin Erenköy’e yönelik gerçekleştirdiği sınırlı hava müdahalesi, Rum saldırganlığının durdurulmasına katkı sağladı. Ancak bu, sadece geçici bir sükunet getirdi. Erenköy Direnişi, Kıbrıs Türk halkı için bir sembole dönüştü; örgütlü savunmanın ilk örneği olarak hafızalarda yer aldı.

Erenköy Mücahitleri (QHA)
Geçitkale-Boğaziçi Olayları ve Yeni Tehdit Algısı (1967)
1967 yılında Rum Milli Muhafız Ordusu’nun Geçitkale ve Boğaziçi köylerine saldırısı, büyük bir dönüm noktası olmuştur. TMT bu bölgelerde şiddetli direniş göstermiş; ancak can kayıpları ve yerleşim alanlarının tahribiyle ağır bir bedel ödenmiştir. Bu olay sonrası Türkiye, Yunanistan’a sert bir nota vermiş, Kıbrıs’a fiilî müdahalede bulunma eşiğine gelmiştir. Kriz ancak ABD’nin araya girmesiyle yatıştırılmıştır.
Bu gelişmeler neticesinde:
- TMT içinde yeniden yapılanma başlamıştır.
- Askerî kontrol daha sistemli hâle gelmiş, birlikler disiplinle yönetilmiştir.
- Türkiye, TSK subaylarının görev süresini artırmış, personel rotasyonu düzenlemiştir.
- TMT, 1970 itibarıyla artık bir fiilî orduya dönüşmüştür: “Kıbrıs Türk Silahlı Kuvvetleri” ismini taşıyan bu yapı, savaş kabiliyeti yüksek bir savunma gücüne sahipti.
1974 Barış Harekâtı’na Kadar TMT’nin Rolü
1974 yılına gelindiğinde Rum tarafında aşırı sağcı darbeci EOKA-B’nin Makarios’u devirerek Nikos Sampson’u başa getirmesi, Enosis’i ilan etme sürecini başlatmıştır. Bu durum Türkiye’nin müdahale hakkını doğurmuş ve 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs Barış Harekâtı başlatılmıştır.
Bu süreçte TMT:
- Harekât başlamadan önce Türkiye ile eşgüdüm içinde savunma planlaması yapmıştır.
- Harekâtın ilk gününden itibaren saha birlikleriyle Türk ordusunun kara birliklerine destek vermiştir.
- Telsizle doğrudan Türk karargâhına bilgi aktaran birlikler sayesinde koordinasyon sağlanmıştır.
- Birçok TMT mensubu, harekât sırasında fiilen savaşmış; ağır kayıplar vermiştir.
Barış Harekâtı’nın başarıyla sonuçlanmasının ardından, Kıbrıs’ın kuzeyinde Türk kontrolü sağlanmış ve TMT’nin temel misyonu tamamlanmıştır.
Kıbrıs Barış Harekâtı’nda TMT
Kıbrıs Barış Harekâtı’nda Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT), 1957’den itibaren Kıbrıs Türk halkının güvenliğini sağlamak amacıyla oluşturulan yarı-gizli direniş örgütü olarak 1974 yılında en aktif ve belirleyici görevini yerine getirmiştir. 15 Temmuz 1974’te Yunan destekli EOKA-B’nin Makarios’a karşı darbe yaparak Nikos Sampson’u başa geçirmesi ve kısa sürede Enosis ilanı hazırlıklarına başlaması, Kıbrıslı Türkler için büyük bir tehdit oluşturmuştur. Bu gelişmenin hemen ardından Türkiye, garantörlük hakkını kullanarak 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs Barış Harekâtı’nı başlatmış ve bu noktadan itibaren TMT, yıllarca süren hazırlıklarını fiilî mücadeleye dönüştürmüştür.
TMT, harekât öncesinde aldığı istihbaratla sancak bölgelerinde (Lefkoşa, Mağusa, Baf, Limasol, Larnaka, Lefke, Erenköy) savunma düzenine geçmişti. Her bölgedeki “sancak komutanları”, TMT’nin yerel savaş planlarını devreye sokarak iç bölgelerdeki Rum saldırılarına karşı mevzi savaşları başlatmışlardır. Özellikle Türklerin kuşatma altında olduğu bölgelerde, TMT birlikleri hem halkı organize etmiş hem de askeri pozisyonları güçlendirerek Rum ilerlemesini yavaşlatmıştır. Bu eylemler, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin çıkarmasını kolaylaştırmış; Girne ve Lefkoşa hattında Türk ordusunun hızlı ilerleyişine zemin hazırlamıştır.

Kıbrıs Barış Harekatı (Anadolu Ajansı)
Harekât sırasında TMT mensupları, yerel halktan gönüllüler ve eğitimli milislerden oluşan birimler hâlinde hem savunma hem de taarruz görevlerini üstlenmiştir. TMT birlikleri, Türk ordusunun kara harekâtı yaptığı güzergâhlarda telsiz ve irtibat desteği sağlamış, aynı zamanda bazı bölgelerde keşif, sabotaj ve gerilla taktikleri uygulayarak Rum hedeflerini zayıflatmıştır. Bu dönemde TMT’nin sivil istihbarat ağı, Rum birliklerinin konuşlanma yerlerini Türk komutanlığına aktarmış, bu da hava harekâtının başarısına katkı sağlamıştır. Lefkoşa’nın Türk kesimi başta olmak üzere pek çok noktada TMT mensupları ciddi çatışmalara girmiş, birçok kayıp verilmiş, bazı sancak birlikleri tamamen kuşatma altında çatışmışlardır.
Barış Harekâtı’nın ikinci safhası olan 14 Ağustos 1974’te Türk ordusunun yeni taarruzu sırasında TMT’nin birçok birimi doğrudan Türk birliklerine entegre edilmiş, Kıbrıs’ın kuzeyinde kontrolü sağlamaya yönelik kara operasyonlarında yer almıştır. TMT mensupları, hem savaş gücü hem de yerel coğrafyaya hâkimiyet açısından büyük değer taşımış, bazı bölgelerde Türk ordusuna rehberlik etmişlerdir. Aynı zamanda yerel halkın tahliyesi, lojistik destek ve sivil koridorların güvenliği gibi görevlerde de aktif rol oynamışlardır.
Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’na Geçiş
Kıbrıs Barış Harekâtı'nın ardından, Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT), artık savaşın gölgesinde değil, bir barış düzeninin içinde faaliyet göstermekteydi. 1974 Harekâtı'yla birlikte Kıbrıs’ın kuzeyinde Türk ordusunun kontrolü sağlanmış, Kıbrıs Türk halkı güvenli sınırlara kavuşmuştu. Bu yeni siyasal ve askerî denklem içerisinde, TMT'nin uzun yıllar boyunca sürdürdüğü yeraltı direniş örgütü işlevine artık ihtiyaç kalmamıştı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin resmî varlığı ile birlikte, gayri nizami harp temelli bir örgütlenmenin varlığını sürdürmesi stratejik ve hukukî açıdan sürdürülemez hâle gelmişti.
Bu gelişmeler üzerine, 13 Şubat 1975 tarihinde Kıbrıs Türk Federe Devleti ilan edildi ve aynı yıl içerisinde savunma ve güvenlik alanında kapsamlı bir yeniden yapılanma süreci başlatıldı. 1 Haziran 1976 tarihinde alınan karar uyarınca TMT'nin tüm askerî unsurları lağvedilerek yeni bir düzenli askeri yapı olan Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı (GKK) kuruldu. 27 Haziran 1976 tarihinde “Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı Kuruluş Yasası” kabul edilerek yürürlüğe girdi. Bu yapı, hem askeri disiplin hem de hukukî statü bakımından Türk Silahlı Kuvvetleri ile eşgüdümlü çalışacak şekilde yapılandırıldı. GKK'nın komutanlığı, Türkiye Cumhuriyeti tarafından atanacak bir Türk subayına verildi ve teşkilatın ana çatısı, barış döneminde iç güvenliği, savaş durumunda ise adanın savunmasını üstlenecek şekilde kurgulandı.
TMT mensuplarının büyük kısmı, eğitim ve yeterlilik durumlarına göre GKK saflarına entegre edildi. Bazıları da çeşitli devlet kurumlarına memur olarak yerleştirildi. Böylece TMT, yaklaşık 19 yıl süren faaliyetlerinin ardından hem sembolik hem fiilî olarak görevini tamamlamış oldu.


