logologo
Ai badge logo

Bu madde yapay zeka desteği ile üretilmiştir.

Türk Üçgeni

Genel Kültür+2 Daha
fav gif
Kaydet
viki star outline

Türk üçgeni, geleneksel Türk-İslam mimarisinde kullanılan, kare ya da dikdörtgen tabanlı bir yapının üstünü sekizgen ya da dairesel bir kubbe ile örtmek amacıyla geliştirilmiş mimari bir geçiş elemanıdır. Mimari terminolojide, kubbe ile alttaki yapı planı arasındaki ilişkiyi kuran “üçgenimsi eğik yüzeyler” olarak tanımlanır. Pandantif sistemine alternatif bir geçiş biçimi sunan bu öğe, özellikle Anadolu’da Selçuklu, Beylikler ve erken Osmanlı dönemlerinde yaygınlık kazanmış, hem yapısal hem estetik bir çözüme dönüşmüştür.


Türk Üçgeni (Yapay zeka tarafından oluşturulmuştur)

Yapısal ve Geometrik Özellikler

Türk üçgeni, mimaride dörtgen tabanlı mekânların köşelerine yerleştirilen, yukarıya doğru daralan üçgen biçimli eğik yüzeylerden oluşur. Bu yüzeyler, bir yandan sekizgen bir temel oluşturacak biçimde kubbeyi taşımaya yararken, diğer yandan duvarlara yaslanarak taşıyıcı işlev görür. Türk üçgenleri, kubbenin yükünü doğrudan bu üçgen yüzeylerden geçirerek ana taşıyıcı duvarlara iletir. Böylece, yapının statik dengesi korunurken kubbenin düzgün ve dengeli oturması sağlanır.


Bu sistemin temel geometrik karakteristiği, düzlemsel değil yüzeysel geçişe dayalı olmasıdır. Pandantif geçişlerde görülen içbükey kavislerin aksine, Türk üçgeninde dışbükey değil; ancak düz ve eğimli yüzeyler söz konusudur. Türk üçgenleri, yapı cephesinde daha net ve geometrik bir algı oluşturur. Ayrıca bu geçiş biçimi, daha kısa bir tambur yüksekliğinde kubbe inşa edilmesini mümkün kılarak yapıdaki toplam yüksekliği azaltır, böylece kütlesel kompaktlık sağlanır.

Tarihsel Gelişim ve Kullanım Alanları

Türk üçgeni, yapısal kökeni itibarıyla Orta Asya Türklerinin çadır mimarisine dayanan geleneksel geçiş tekniklerinden esinlenmiştir. Orta Asya'da görülen kubbeli çadır sistemlerinde yükün kenarlara aktarılması ilkesine benzer şekilde, Türk üçgeni de kubbe yükünü yapı köşelerine yayar. Bu mantıksal süreklilik, taş ve tuğla mimarisine aktarılarak Türk-İslam mimarisinde kendine özgü bir geçiş elemanı hâline gelmiştir.


İlk örnekleri Anadolu Selçuklu döneminde görülmeye başlayan Türk üçgeni, özellikle Beylikler döneminde yapı sistematiği içinde kurumsallaşmıştır. 14. ve 15. yüzyıllarda inşa edilen cami, imaret ve türbelerde yaygın biçimde kullanılmıştır. Bu geçiş sisteminin dikkat çeken uygulamaları arasında İznik Nilüfer Hatun İmareti, Bursa Yeşil Cami, Bursa Emir Sultan Camii gibi yapılar sayılabilir. Bu örneklerde, kubbenin taşıyıcıları olan yüzeylerle yapı planı arasındaki ilişki Türk üçgeni ile sağlanmış, kubbe vurgusu ön plana çıkarılmıştır.

Estetik, Anlam ve Mekânsal Katkılar

Türk üçgeni yalnızca yapısal bir geçiş elemanı değil, aynı zamanda mekânsal estetiğin inşasında önemli rol oynayan bir mimari bileşendir. Üçgen yüzeylerin yukarı yönlü daralan geometrisi, özellikle cami gibi ibadet mekânlarında dikey bir mekân algısı yaratır. Bu yükselme hissi, ibadet mekânlarının metafiziksel boyutunu güçlendirir.


Ayrıca bu geçiş formu, mekân içindeki ışığın dağılmasında da etkilidir. Kubbe altına düşen doğal ışık, eğik yüzeylerden yansıyarak mekânın aydınlatılmasına katkı sağlar. Akustik olarak da eğimli yüzeylerin sesin yansıtılması üzerindeki etkisi, ibadet ve toplu kullanım mekânları için avantaj sunar. Yüklerin duvarlara yayılmasını sağladığı için, kubbe çapının artırılması da mümkün hâle gelir. Bu yönleriyle Türk üçgeni, hem teknik hem de sanatsal bir araç olarak değerlendirilir.

Karşılaştırmalı Değerlendirme: Pandantif Sistemiyle Farkları

Türk üçgeni ile Bizans kökenli pandantif sistemi benzer işlevleri yerine getirse de biçimsel ve teknik olarak farklılaşır. Pandantif sisteminde geçiş yüzeyleri içbükey geometrilerden oluşurken, Türk üçgeninde düz ve eğik yüzeyler söz konusudur. Pandantif, dört kemer üzerine oturtulmuş kubbe geçiş sistemidir; dolayısıyla geçiş noktaları daha noktasal ve belirli bölgelerle sınırlıdır. Türk üçgeni ise geçiş yüzeylerini duvar yüzeylerine daha geniş biçimde yayar.


Bu geniş yüzey etkisi, yük dağılımında süreklilik sağladığı gibi, daha büyük açıklıklarda kubbe uygulamasını mümkün kılar. Yapının merkezî kubbe ile mekânsal bütünlüğü Türk üçgeni sayesinde daha keskin biçimde ortaya konur. Bu fark, özellikle erken Osmanlı camilerinde mekânsal organizasyonun ana belirleyici unsurlarından biri olarak Türk üçgenine işaret eder.

Günümüzdeki Yansımalar

Günümüz mimarlığında, parametrik tasarım ve dijital modelleme olanakları sayesinde Türk üçgeni yapısal bir motif olarak yeniden yorumlanmaktadır. Bu kapsamda, robotik üretim teknikleriyle yeniden biçimlendirilen Türk üçgeni geometrileri, çağdaş mimarlıkta hem geleneksel hem de teknolojik bir sentezin parçası olarak değerlendirilmektedir

Kaynakça

Çağlar, Barış, Hakan Oğuz Bor, ve Serbülent Vural. “Türk Üçgeninin Parametrik Modellenmesi ve Robotik Üretimi Üzerine Bir Yöntem.” Karadeniz Teknik Üniversitesi, KTÜ Mimarlık Fakültesi Yayını. Erişim 20 Temmuz 2025. https://www.ktu.edu.tr/dosyalar/ktucodefab_3c6b5.pdf

GZT. “Mimarlık Sözlüğünde Türk Üçgeni.” GZT. Erişim 20 Temmuz 2025. https://www.gzt.com/infografik/arkitekt/mimarlik-sozlugunde-turk-ucgeni-2705

Kalle, S., & Eyüpgiller, K. K. "İstanbul Minarelerinde Üçgenli Geçişli Pabuçlar: Mimari Dönemler İçinde Dağılımı Ve Özgünlük Durumları." Sanat Tarihi Dergisi, 31(2), 1487-1515. Erişim 20 Temmuz 2025. https://doi.org/10.29135/std.1126746

Uşma, Gökhan. “Osmanlı Dönemi’nde Kubbe ile Kare Mekân Arasındaki Taşıyıcı ve Dekoratif Geçiş Elemanları.” I. ULUSLARARASI KÜLTÜR VE MEDENİYET KONGRESİ. Erişim 20 Temmuz 2025. https://www.researchgate.net/publication/329377212_OSMANLI_DONEMI'NDE_KUBBE_ILE_KARE_MEKAN_ARASINDAKI_TASIYICI_VE_DEKORATIF_GECIS_ELEMANLARI

Tuncer, S. "Mimarlık Tarihi Yazınında Tromp ve Sinan Mimarisindeki Ayrıştırıcı Rolü." Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 40(1), 126-140. Erişim 20 Temmuz 2025. https://doi.org/10.32600/huefd.1114274

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Yazar Bilgileri

Avatar
Ana YazarSümeyye Akkanat Terzioğlu20 Temmuz 2025 16:47
KÜRE'ye Sor