Vakıf, bireyin sahip olduğu bir malı, kamunun yararı ve Allah rızası için ebediyen tahsis etmesidir. Bu kurum, Türk-İslam medeniyetinde yalnızca hukukî değil, aynı zamanda sosyal, kültürel ve felsefi bir yapı olarak karşımıza çıkar. İnsana, doğaya ve tüm mahlukata hizmeti esas alan bu anlayış, Türk toplumunun tarihî hafızasında derin izler bırakmış ve "vakıf medeniyeti" kavramıyla tanımlanacak ölçüde kurumsallaşmıştır.

Vakıflar Haftası Etkinliğine Katılan Çocuk (AA)
İslam Öncesi Dönemde Vakıf Benzeri Uygulamalar
Türklerde vakıf anlayışının kökeni, İslamiyet öncesi dönemlere kadar uzanır. Uygur Dönemi’ne ait arkeolojik bulgular, Budist etkili dinî vakıfların varlığını ortaya koymuştur. Bu vakıflar, tapınak bakımı, din adamlarının geçimi ve halk hizmetleri için kullanılmıştır. Toplumun refahını önceleyen bu yaklaşım, daha sonraları İslam ile birlikte yeni bir içerik kazanarak kurumsallaşmıştır.
İslam Medeniyetinde Vakıf
Vakıf müessesesi, Hz. Muhammed’in Medine’deki hurma bahçelerini Allah yolunda vakfetmesiyle sistematik olarak başlamış ve yaygınlaşmıştır. "Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe erişemezsiniz" (Al-i İmran, 92) ayeti bu anlayışın manevi temelini oluşturmuştur.
Bu kurum, malın sahipliğinden vazgeçip onu Allah’ın mülkü kabul ederek, kamusal hizmetlere tahsis etme şeklinde tanımlanır. Fıkıh literatüründe "habs" veya "sadaqa jariya" olarak da anılır.
Türk-İslam Devletlerinde Vakıf Kurumu
Karahanlılar ve Selçuklular
Karahanlı Emiri Tamgaç Buğra Han tarafından kurulan vakıf medrese, Selçuklu Veziri Nizamülmülk’ün Nizamiye Medresesi'nden daha önceye tarihlenir. Selçuklular, Şiiliğe karşı Ehli Sünnet’i tahkim etmek için vakıf destekli medreseler, zaviyeler ve tekkeler kurmuş ve bu kurumlar da sosyal ve dinî yapıyı desteklemiştir.
Osmanlı Dönemi: Vakıf Medeniyetinin Zirvesi
Osmanlılar, vakıf kurumunu en kapsamlı şekilde şekillendiren devlettir. Camiler, medreseler, hastaneler, darüşşifalar, kervansaraylar, çeşmeler, hanlar, imarethaneler ve daha niceleri vakıflar aracılığıyla kurulmuş ve işletilmiştir. İstanbul’daki taşınmazların üçte ikisinin vakıf statüsünde olduğu bilinmektedir.
Osmanlı’da hayvanlar için barınak ve tedavi merkezleri, kuş evleri gibi doğaya duyarlı vakıflar dahi kurulmuştur. Görme engelliler için kitap okuyan vakıf görevlileri, yetimler için burslar, yolda kalanlara barınma ve yemek hizmeti sunan vakıflar gibi çeşitli alanlarda hizmet eden çok sayıda vakıf vardır.

Osmanlı Dönemine Ait Vakıf Eserleri (AA)
Vakıfların Fonksiyonları
Vakıflar, toplum hayatının çeşitli alanlarında hizmet vermiştir:
- Eğitim: Medrese, mektep, kütüphane.
- Sağlık: Darüşşifa, eczane.
- Sosyal Yardım: Aşevleri, yoksul barınakları.
- Din Hizmetleri: Camiler, mescitler, zaviyeler.
- Ulaşım ve Altyapı: Kervansaraylar, hanlar, çeşmeler, su kemerleri.
- Şehircilik ve Çevre: Temizlik vakıfları, kuş evleri.
- Kültür ve Sanat: Müze, konservatuvar, tiyatro binası.
Cumhuriyet Dönemi ve Sonrası
Cumhuriyet Dönemi sonrasında 1926 Medeni Kanunu ile vakıflar, yeni bir hukuk çatısı altında düzenlenmiş ve Vakıflar Genel Müdürlüğünün kurulmasıyla kamusal denetime alınmıştır. Özellikle sosyal yardım alanında faaliyetlerini sürdüren vakıflar, Cumhuriyet’in sosyal devlet anlayışıyla paralel gelişmiştir.
Günümüzde eğitim burslarından kültürel mirasın korunmasına, sağlık yardımlarından çevre korumacılığına kadar geniş yelpazede hizmet sunan vakıflar, sivil toplumun en önemli unsurlarındandır.

Vakıf Haftası Kapsamında Gezi Yapan Öğrenciler (AA)
Vakıflar, Türk kültüründe yüzlerce yılı aşan bir sosyal dayanışma modelidir. Bu kurum, salt bir yardımlaşma aracı değil, aynı zamanda bir medeniyet inşa aracıdır. Gerek hukuki alt yapısı gerek sosyokültürel fonksiyonları ve gerekse insani temelleriyle vakıflar, Türk toplumunun hem dünyaya hem de ahirete dair değerlerinin yansıması olmuştur.

