Uludağ, Türkiye'nin kuzeybatısında, Marmara Bölgesi’nde yer alan ve Bursa ili sınırları içinde bulunan, 2543 metre yüksekliğiyle bölgenin en yüksek dağıdır. Antik dönemde Olympos Misios adıyla bilinen dağ, tarih boyunca dini, doğal ve kültürel yönleriyle önem kazanmıştır. Günümüzde Uludağ hem Türkiye’nin önde gelen kış sporları merkezi hem de doğal zenginlikleriyle bilimsel ve ekolojik açıdan değerli bir alan olup, 1961 yılında milli park olarak ilan edilmiştir.
Konum, Morfoloji ve Jeolojik Yapı
Uludağ, Bursa kent merkezinin yaklaşık 36 kilometre güneyinde yer alır. Doğu-batı doğrultusunda 40 kilometre uzunluğa ve 15–20 kilometre genişliğe sahiptir. En yüksek noktası 2543 metre ile Uludağtepe’dir. Dağın kuzey yamaçlarında Sarıalan, Kirazlıyayla, Kadıyayla ve Sobra gibi platolar yer almaktadır. Jeolojik olarak Uludağ, Paleozoik yaşlı metamorfik kayaçlardan (gnays, şist, kuvarsit) oluşmakta; bu yapı granit ve serpantin intruzyonları ile yer yer çeşitlenmektedir. Uludağ, aynı zamanda Bursa Ovası ile Uludağ yamaçları arasında morfolojik bir sınır oluşturur.

Uludağ Konumu (Bursa Valiliği)
İklim Özellikleri
Uludağ'da iklim, yükseklikle birlikte değişkenlik gösterir. Alt yamaçlarda Akdeniz iklimi etkili olurken, yüksek kesimlerde nemli karasal iklim özellikleri hâkimdir. Yıllık ortalama sıcaklık 14,4 °C, bağıl nem %68,6, ortalama yıllık yağış miktarı 691,9 mm’dir. Kar örtüsü genellikle kasım ayının sonlarında oluşur ve mayıs ayına kadar kalıcılığını sürdürür. Uludağ’ın bu özelliği, onu Türkiye’nin önemli kış turizmi merkezlerinden biri hâline getirmiştir.
Vejetasyon Zonları ve Biyoçeşitlilik
Uludağ, Türkiye’nin en zengin bitki örtüsü çeşitliliğine sahip yüksek dağ ekosistemlerinden biridir. Flora bakımından yüksek oranda endemizm gösteren dağ, beş ana vejetasyon kuşağına ayrılır:
Lauretum zonu (0–350 m): Akdeniz maki formasyonu hâkimdir. Laurus nobilis, Erica arborea, Olea europaea, Arbutus unedo, Juniperus oxycedrus, Quercus spp. gibi türler gözlemlenir.
Castanetum zonu (350–700 m): Özellikle Castanea sativa (kestane) ormanları ve Corylus avellana, Phillyrea latifolia, Cistus creticus gibi türlerle karışık yapraklı ormanlar bulunur.
Fagetum zonu (700–1500 m): Fagus orientalis (kayın) başta olmak üzere Quercus spp., Carpinus betulus, Populus tremula gibi türlerle karışık ormanlar görülür.
Abietum zonu (1500–2100 m): Uludağ Göknarı (Abies bornmulleriana) bu kuşakta saf ya da Pinus nigra, Juniperus communis, Carpinus betulus gibi türlerle karışık hâlde yayılış gösterir.
Alpinetum zonu (1900–2543 m): Yüksek dağ çayırları ve nadir turbalık alanları içeren bu kuşakta Vaccinium myrtillus, Astragalus sp., Acanthalimon ulucium, Festuca sp. gibi otsu ve çalısal türler yaygındır.
Uludağ Göknarı (Abies bornmulleriana)
Abies bornmulleriana, Türkiye’ye özgü ve Uludağ ile Batı Karadeniz dağlarında doğal olarak yetişen endemik bir göknar türüdür. 30–40 metreye kadar boylanabilen bu tür, dar piramidal taç yapısı, koyu yeşil iğne yaprakları ve 15–20 cm uzunluğundaki silindirik kozalakları ile tanınır. Odunu beyaz-sarımtırak renkte, kokusuz, yumuşak ve kolay işlenebilir yapıdadır. İnşaat, mobilya ve kâğıt sanayinde kullanımı yaygındır. Ayrıca peyzaj mimarlığında estetik formu nedeniyle tercih edilen bir ağaç türüdür.
Koruma ve Milli Park Statüsü
Uludağ 1961 yılında 196 sayılı kararname ile milli park ilan edilmiştir. Uludağ Milli Parkı’nın yüzölçümü yaklaşık 12.762 hektardır. Milli park, barındırdığı floristik çeşitlilik, faunistik zenginlik, jeomorfolojik yapı, hidrolojik kaynaklar ve rekreasyonel kullanım olanaklarıyla çok yönlü doğal koruma alanı özelliği taşır. Uludağ aynı zamanda doğa yürüyüşleri, kayak ve dağcılık gibi aktivitelerle yoğun turizm baskısına da maruz kalmaktadır. Bu nedenle bölgedeki turizm ve yapılaşma faaliyetlerinin ekosistem taşıma kapasitesine uygun olarak yönetilmesi gereklidir.
Ekosistem Hizmetleri ve Ekonomik Değer
Uludağ Milli Parkı, sunduğu ekosistem hizmetleri açısından da önemli bir alandır. Uzel ve Gürlük (2023) tarafından yürütülen bir çalışmada, Uludağ’daki doğal alanların rekreasyonel kullanım değeri koşullu değerleme yöntemiyle hesaplanmış ve yıllık toplam ekonomik değer yaklaşık 842 milyon TL olarak belirlenmiştir. Bu değer, bireylerin Uludağ’ın ekolojik, estetik ve rekreasyonel özelliklerine biçtikleri değeri yansıtmaktadır.
Uludağ’ın sunduğu başlıca ekosistem hizmetleri arasında su üretimi ve regülasyonu, karbon tutumu, hava temizliği, peyzaj estetiği, doğal yaşam alanı sağlama, kültürel ve eğitsel hizmetler yer almaktadır. Bu bağlamda, Uludağ sadece doğal miras değil, aynı zamanda ekonomik açıdan da korunması gereken bir doğal sermaye olarak değerlendirilir.
Uludağ’da Kayak Sporu
Uludağ, Türkiye’de kayak sporu ve kış turizmi açısından en erken gelişen ve en bilinen merkezlerden biridir. Dağın kuzey yamaçlarında yer alan Uludağ Kayak Merkezi, genellikle kasım ayının sonlarından mayıs ayının başlarına kadar süren kar örtüsü sayesinde uzun sezonlu kayak faaliyetlerine olanak sağlar. Bu özelliğiyle Türkiye'nin en uzun süre kar örtüsü barındıran kayak bölgeleri arasında yer alır.

Uludağ Kayak Sporu (Bursa Valiliği)
Kayak merkezi, 1750–2543 metre rakım aralığında konumlanmış olup, bu yükseklik farkı farklı zorluk derecelerinde pistlerin oluşturulmasına imkân tanımıştır. Bölgede acemi, orta ve ileri seviyedeki kayakçılar için uygun olan pistler mevcuttur. Uludağ Kayak Merkezi’nde telesiyej, teleski ve teleferik sistemleri ile donatılmış altyapılar, kayakçıların ve turistlerin ulaşımını kolaylaştırmaktadır.
Uludağ’da kayak sporunun gelişimi, 20. yüzyılın ortalarına dayanmaktadır. Türkiye’nin ilk dağcılık ve kış sporları kulüplerinden bazıları bu bölgede kurulmuş ve faaliyet göstermiştir. Günümüzde Uludağ, hem bireysel kayakçılar hem de kayak eğitimi veren kurumlar tarafından yoğun olarak kullanılmaktadır. Özellikle sömestr tatili dönemlerinde yoğun ziyaretçi alan bölge, kayak dışında snowboard, kızak ve kar motoru gibi çeşitli kış sporlarına da ev sahipliği yapmaktadır.
Bölgedeki otel ve konaklama altyapısı, kayak turizmine yönelik olarak şekillenmiş olup, kayak okulları, ekipman kiralama hizmetleri ve kayak eğitmenleriyle desteklenmektedir. Bunun yanında bazı pistler gece kayağına da olanak tanıyacak şekilde aydınlatılmıştır.
Kayak sporu açısından Uludağ’ın avantajları arasında yüksek rakıma bağlı kaliteli kar yapısı, ulaşım kolaylığı ve tesis çeşitliliği yer alırken, zorluklar arasında aşırı yapılaşma, taşıma kapasitesinin zaman zaman aşılması ve çevresel baskılar sayılabilir. Bu nedenle kayak faaliyetlerinin sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda yürütülmesi, doğal ekosistemin korunması açısından önem taşımaktadır.
Bilimsel Araştırmalar ve Önemi
Uludağ, Türkiye’nin doğal alanlar üzerine yapılan bilimsel araştırmalarında uzun süredir önemli bir yer tutmaktadır. Dağ, sahip olduğu jeomorfolojik yapı, farklı iklim kuşakları, zengin vejetasyon zonları ve yüksek endemizm oranı ile çok disiplinli araştırmalar için elverişli bir ortam sunar. Bitki sosyolojisi, fitocoğrafya, orman ekolojisi, alpin ekosistemler, peyzaj planlama, klimatoloji ve çevre yönetimi gibi çeşitli alanlarda yapılan çalışmalarda sıklıkla model alan olarak kullanılmıştır. Uludağ’daki ilk kapsamlı bilimsel incelemeler, dağın bitki örtüsünü yükseklik basamaklarına göre sınıflandırmış ve bu zonlara ait karakteristik bitki türlerini belirlemiştir. Bu sınıflandırmalar, dağın vejetatif yapısını anlamada temel referans olarak kullanılmıştır. Özellikle alpin kuşakta yer alan nadir ve step karakterli türler, hem biyocoğrafi hem de koruma biyolojisi açısından dikkat çeker.
Yükseklikle birlikte değişen iklim koşulları, Uludağ’ın mikroklima oluşumlarını ve su kaynaklarının dağılımını da araştırma açısından değerli kılmıştır. Bu bağlamda, bölgedeki iklim, toprak, nem ve sıcaklık gradyanları üzerinde yapılan çalışmalar, ekosistem süreçlerinin daha iyi anlaşılmasına katkı sağlamıştır. Ayrıca, dağ üzerindeki jeomorfolojik şekillenme ile bitki örtüsü dağılımı arasındaki ilişkiler de fizikî coğrafya araştırmalarında ele alınmıştır. Uludağ’da doğal olarak yetişen bazı ağaç türleri, özellikle peyzaj mimarlığı açısından önem taşıyan örnek türler arasında yer alır. Bu türlerin peyzajda kullanım potansiyelleri üzerine yapılan uygulamalı çalışmalar, bölgenin bilimsel ve estetik değerini artırmıştır. Bitki çeşitliliği, yalnızca bilimsel ilgiyle değil, aynı zamanda kentleşme ve peyzaj planlama süreçlerinde de dikkate alınan bir unsur hâline gelmiştir. Günümüzde Uludağ, eğitim ve araştırma amaçlı saha çalışmaları, flora envanteri, biyoçeşitlilik izleme projeleri ve doğa temelli öğrenme etkinlikleri için sıklıkla kullanılan bir alandır. Ayrıca, ekosistem hizmetlerinin parasal değeri üzerine yapılan değerlendirmeler, Uludağ’ın doğal sermaye olarak önemini vurgulamakta ve koruma politikalarının ekonomik temellerle desteklenmesine katkı sağlamaktadır. Bu çerçevede Uludağ, Türkiye’nin hem doğa koruma hem de bilimsel araştırma açısından öncelikli yüksek dağ ekosistemlerinden biri olma özelliğini sürdürmektedir.


