Uluslararası Irk Ayrımcılığının Kaldırılması Günü; ırk, renk, soy, ulusal ya da etnik kökene dayalı ayrımcılığın ortadan kaldırılmasını ve tüm bireyler arasında eşitliğin sağlanmasını hedefleyen uluslararası bir gündür. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından ilan edilen bu gün; devletleri, kurumları ve toplumları ırkçılıkla mücadelede ortak bir tutum geliştirmeye teşvik etmektedir.
Tarihçe
Günün kökeni, 21 Mart 1960 tarihinde Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Sharpeville kentinde yaşanan olaylara dayanmaktadır. Apartheid rejiminin uyguladığı “Geçiş Yasaları”na karşı düzenlenen barışçıl gösteri sırasında polis göstericilere ateş açmış, olayda 69 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu olay dünya genelinde büyük yankı uyandırmış ve ırk ayrımcılığına karşı küresel bir farkındalık oluşturmuştur.
BM Genel Kurulu, 26 Ekim 1966 tarihli 2142 (XXI) sayılı kararıyla, 21 Mart gününü Uluslararası Irk Ayrımcılığının Kaldırılması Günü olarak ilan etmiştir. Bu kararla birlikte üye devletler, ırk ayrımcılığını ortadan kaldırmaya yönelik çabalarını artırmaya çağırılmıştır.【1】
Birleşmiş Milletler Sözleşmeleri ve Hukuki Çerçeve
21 Aralık 1965 tarihinde BM Genel Kurulu tarafından kabul edilen Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme (ICERD), uluslararası insan hakları hukukunun temel belgelerinden biridir. Sözleşme, ırk ayrımcılığını “siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel veya toplumsal yaşamın herhangi bir alanında, insan hakları ve temel özgürlüklerin tanınmasını, uygulanmasını veya bu haklardan yararlanılmasını ortadan kaldırmak veya zayıflatmak amacına ya da etkisine yönelik, ırk, renk, soy ya da ulusal veya etnik kökene dayalı her türlü ayrım, dışlama, kısıtlama veya tercih” olarak tanımlar.
Türkiye, sözleşmeyi 13 Ekim 1972 tarihinde imzalamıştır. Sözleşme yalnızca doğrudan ırka dayalı ayrımcılığı değil, renk, soy, ulusal ya da etnik kökene dayalı her türlü ayrımcılığı yasaklamaktadır.
Eşitlik İlkesi
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, tüm insanların özgür, onurlu ve haklar bakımından eşit doğduğunu vurgulamaktadır. Kurul, ırksal üstünlük anlayışının bilimsel açıdan yanlış, ahlaki açıdan kınanabilir ve toplumsal olarak adaletsiz olduğunu belirtmiş; bu tür öğretilerin reddedilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Eşitlik ilkesi, devletlerin kamu ve özel alanlarda ayrımcılığı önleyici önlemler almasını zorunlu kılar.
Uluslararası Gelişmeler
1979 yılında BM, “Irkçılığa ve Irk Ayrımcılığına Karşı Mücadele On Yılı” kapsamında bir eylem programı benimsemiş ve her yıl 21 Mart’ta başlayan bir “ırkçılıkla mücadele haftası” düzenlenmesini kararlaştırmıştır.
2001 yılında gerçekleştirilen Irkçılıkla Mücadele Dünya Konferansı, ırkçılık, ırk ayrımcılığı, yabancı düşmanlığı ve ilgili hoşgörüsüzlük türleriyle mücadeleye yönelik kapsamlı bir belge olan Durban Bildirgesi ve Eylem Programı (DDPA)’yı kabul etmiştir. 2009’da düzenlenen Durban Gözden Geçirme Konferansı, küresel ilerlemeyi değerlendirmiş ve ırkçılıkla mücadelede uluslararası taahhüdün sürdürülmesini sağlamıştır.
2011 yılında BM Genel Kurulu, Durban Bildirgesi’nin 10. yılını anmak üzere yüksek düzeyli bir toplantı düzenlemiş ve devletlerin ırkçılıkla mücadeleyi öncelikli bir politika alanı olarak benimsemesi gerektiğini vurgulamıştır. 23 Aralık 2013 tarihinde ise BM, Afrika Kökenli İnsanlar için Uluslararası On Yıl'ı ilan etmiş; bu dönem 1 Ocak 2015–31 Aralık 2024 tarihleri arasında “Tanıma, Adalet ve Kalkınma” temasıyla yürütülmüştür.
UNESCO’nun Katkıları
UNESCO, ırk ayrımcılığına karşı farkındalığın artırılmasına yönelik çalışmalar yürütmekte, her yıl 21 Mart’ta merkezinde ve saha ofislerinde çeşitli etkinlikler düzenlemektedir. Kurum ayrıca, Kapsayıcı ve Sürdürülebilir Şehirler Uluslararası Koalisyonu (ICCAR) aracılığıyla üye şehirlerle iş birliği yaparak kültürel çeşitlilik, kapsayıcılık ve eşitlik ilkelerini desteklemektedir.
Türkiye’de Yasal Düzenlemeler
Türkiye’de ırk ayrımcılığının önlenmesine ilişkin temel yasal çerçeve, 6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Kanunu ile oluşturulmuştur. Kanunun 3. maddesinde, ırk, renk, dil, din, inanç, mezhep, etnik köken, sağlık durumu, engellilik, yaş ve benzeri temellere dayalı ayrımcılığın yasak olduğu belirtilmektedir.
TİHEK, insan onuruna dayalı eşit muamele ilkesini korumak, bireylerin hak ve özgürlüklerden eşit biçimde yararlanmasını sağlamak amacıyla faaliyet göstermektedir. Kurum, ırkçılığın her biçimine karşı durmakta ve ayrımcılığın önlenmesine yönelik çalışmalar yürütmektedir.



