Ümit Yaşar Oğuzcan, Mersin'in Tarsus ilçesinde doğmuştur. Çocukluğu sıkıntılı geçmiş, hatta hayatını "çile" olarak nitelendirmiştir. Üç yaşından itibaren çeşitli kazalar, hastalıklar ve ameliyatlar geçirmiştir; 14 yaşında apandisit, 19 yaşında böbrek ameliyatı (tek böbrekliydi) ve 30 yaşında bademcik ameliyatları olmuştur. Çocukluğunda ailesinin şiir sevgisi ve dönemin ünlü ozanlarından Faruk Nafiz Çamlıbel'e olan hayranlığı, onun şiire küçük yaşlarda ilgi duymasının temel nedenlerindendir. İlk şiir denemeleri Faruk Nafiz'in tarzındadır. İlkokulu üç farklı şehirde tamamlamış, ortaokulu da üç ayrı okulda okumuştur. Arkadaşları onu genellikle "şair" diye çağırmışlardır. Annesi ile babasının ilkokul çağlarında ayrılması, Oğuzcan'da derin izler bırakmış ve bu yıllar onun şiire sığındığı, üzüntülerini yazarak gidermeye çalıştığı yıllar olmuştur. Lise öğrenimi sırasında şiir onun için büyük bir tutku haline gelmiştir.
Şiirleri Fransızca, İngilizce, Rusça, Bulgarca, Lehçe, Rumca ve Arapçaya çevrilmiş, çeşitli antolojilere dahil edilmiştir. Yaklaşık 150 şiiri Türk sanat musikisi ve hafif Batı müziği türlerinde bestelenmiş, Münir Nurettin Selçuk, Rüştü Şardağ ve Avni Anıl gibi bestekârlarca müzikle buluşturulmuştur. Sanat hayatının 25. ve 40. yıllarında olmak üzere iki kez jübilesi yapılmıştır. Beş şiir plağı doldurmuştur. Ümit Yaşar Oğuzcan, sadece aşk şiirleri yazan bir şair olarak nitelendirilmemelidir; rubai ve yergi şiirleri de yazmıştır. Hayatında üç kez intihara teşebbüs etmiştir.
Meslek ve Sanat Hayatı
1946'da Ankara Osmanlı Bankası'nda başladığı bankacılık kariyerini, 1947'de girdiği Türkiye İş Bankası'nda sürdürmüştür. Adana, Turgutlu, Niğde ve Ankara şubelerinde çalıştıktan sonra 1961'de İstanbul'a yerleşmiştir. Emekli olduktan sonra yayıncılığa başlamış, hatta kendi eserlerini yayımlamak üzere İstanbul'da Ümit Yaşar Yayınevi'ni kurmuştur. Daha sonra Akbank ve İş Bankası Kültür Yayınları'nda da görev almıştır. 1980'de İstanbul'da kendi adını taşıyan bir sanat galerisi kurup
yönetmiştir. Şiir denemelerine on yaşında başlamış, ilk şiiri 1942'de Eskişehir'de Kocatepe gazetesinde yayımlanmıştır. Şiirleri ve yazıları Varlık, Büyük Doğu, Hisar, Akbaba, Hürriyet gibi pek çok dergi ve gazetede yer almıştır.
Şiir Dünyası ve Üslubu
Ümit Yaşar, hiçbir edebî harekete dahil olmamış orijinal bir şairdir. Şairliğinin en önemli özelliği, yaşam öyküsünü şiirleriyle birleştirmesidir. Ona göre şiir, doğuştan gelen Tanrı vergisi bir yetenektir ve bu yeteneği geliştirmek için büyük çaba gereklidir. Şiiri ilham işi olarak görmüş ve zorlamayla şiir yazılamayacağına inanmıştır. Şiirlerinde temiz ve pürüzsüz bir dil kullanmış, mısra yapılarının sağlamlığıyla bini aşkın şiir yazmıştır. Şiirde ahenk ve musikinin gerekliliğine inanmıştır. Şairlik hayatını kendisi beş döneme ayırmıştır:
1941-1954 Yılları Uyanış Dönemi: Bu dönemde İnsanoğlu (1947), Deniz Musikisi (1949) ve Dillere Destan (1954) adlı kitaplarını yayımlamıştır.
1954-1960 Yılları Arayış Dönemi: Bu dönemde bireysel, felsefi ve toplumsal yönelimler göstermiş, rubai gibi çeşitli türleri denemiştir.
1960-1964 Yılları Çalkanış Dönemi: Bu dönemde "aşk şairi" olarak anılmaya başlamıştır.
1964-1970 Yılları Kaynayış Dönemi: Aşk temasını yoğun işlemesi nedeniyle eleştirilmiş, toplumsal ve siyasi hicivlere yönelmiştir.
1970-1982 Yılları Duruluş Dönemi.
Temalar
Ümit Yaşar'ın şiirlerinde işlediği başlıca konular romantik aşk, kadın, ayrılık, ölüm, çaresizlik, yalnızlık, karamsarlık, umutsuzluk, güvensizlik, hayal kırıklıkları ve şikayettir. O, şiirden önce aşkın var olduğuna inanmış ve insanlar, özellikle de kadınlar, onun ilham kaynağı olmuştur. Kendini bir aşk şairi olarak tanımlamış ancak sevilmekten çok seven ve karşılık beklemeyen aşkı ifade eden şiirler yazmıştır. Beşeri aşkın yanı sıra "Milyon Kere Ayten" gibi şiirlerinde aşkı ve yaşamın güzelliklerini bir isimle somutlaştırmıştır. Şairin romantik aşk şiirlerinde bazen cinsel unsurlara da rastlanmaktadır.
Şiirlerinde aşkla birlikte yalnızlık, ölüm ve çaresizlik de sıkça yer almıştır. Özellikle oğlu Vedat'ın 1973 yılında intihar etmesi, ölüm temasının şiirlerinde daha yoğun hissedilmesine neden olmuş, ayrılık, isyan, çaresizlik ve umutsuzluk gibi duygular bu dönem şiirlerinde artmıştır.
Ümit Yaşar Oğuzcan (TRT Arşiv)
Şiir Türleri ve Biçimleri
Oğuzcan, şiirlerinde Divan, Halk ve Batı şiiri nazım şekillerini kullanmış; mesneviden soneye, aruzdan heceye kadar her şekil ve vezni denemiş, ölçülü ve kafiyeli şiirler yazmıştır. En çok beğendiği şeklin sone olduğu belirtilir. Şiirlerini genel olarak dört türe ayırmıştır: lirik şiirler (aşk ve duygu), taşlama-hiciv, rubailer ve mensur şiirler.
Rubailer (Dörtlükler): Rubainin çağdaş üstatlarından biri olarak kabul edilen Oğuzcan, rubai ve dörtlüklerinde derin ve özlü düşüncelerle birlikte aşk, ölüm, sevgi, karamsarlık gibi temaları temiz bir dille işlemiştir.
Taşlamalar (Hicivler): Hiciv şiirleri az olmakla birlikte, bu alandaki şiirleri ona büyük ün kazandırmıştır. Sadrazamın Sol Kulağı, Taşlar ve Başlar, Akıllı Maymunlar, İnşallahla Maşallahla, Göbek Davası ve Dikiz Aynası gibi kitaplarında hicivlerini toplamıştır. 1955'te yergi şiirleri yazmaya başlamış ve Türkiye'nin 30 yıllık siyasi ve toplumsal durumunu yansıtmaya çalışmıştır. Süleyman Demirel, şairin en çok hicvettiği siyasetçidir. Onun yergiciliğinin en önemli özelliği, körü körüne bir partiyi ya da ideolojiyi tutmamasıdır.
Aldığı Eleştiriler
Ümit Yaşar'ın şiirleri zamanında hem ilgi görmüş hem de çok eleştirilmiştir. Eleştirmenlerin bir kısmı olumlu bir tavır takınırken (İlhan Geçer, Bekir Sıtkı Erdoğan, İlhami Soysal, Orhan Seyfi Orhon, Vecdi Bürün, Ulunay), bazıları olumsuz yaklaşımlar sergilemiştir (Yusuf Ziya Ortaç, Nurullah Ataç, Şevket Rado, Celâleddin Çetin, M. Sunullah Arısoy). Olumlu eleştiriler genellikle onun kendine özgü, kişilikli, temiz ve her şairin ulaşamayacağı bir şiir diline sahip oluşuyla ilgilidir. Olumsuz eleştiriler ise çoğunlukla çok sayıda şiir yazması ve verimsiz bir yola girdiği yönündedir. Şair bu eleştirileri haksız bulmuş, hissettiklerini yazdığını ve eleştirmenlerin yetersiz olduğunu belirtmiştir.



