Alice Bradley Sheldon, 1973 yılında “Uzaktan Kumandalı Kız” adlı kısa romanını yazmıştır. Roman, reklamların yasaklandığı ve holovizyon teknolojisinin hayatı tamamen domine ettiği distopik bir gelecekte geçer.
Konu
Bu dünyada ünlüler adeta tanrı mertebesine yükselmiş, medya ve görsel imaj her şeyi kontrol eder hale gelmiştir. Başkahraman P. Burke, fiziksel engelleri ve toplumsal dışlanmışlığı nedeniyle intihar girişiminde bulunmuş genç bir kadındır. GTX adlı büyük bir yayın şirketi, P. Burke’e kusursuz ve çekici bir beden olan Delphi’yi uzaktan kumandayla yönetme fırsatı sunar. Böylece P. Burke, görünürde mükemmel bir genç kız olarak halkın karşısına çıkar ve onun üzerinden toplumla ilişkisini sürdürür. Ancak gerçek dünyada P. Burke, elektrot macunu kokan bir zindanın dibinde yatan, bedeninden kopuk bir “hilkat garibesi” olarak var olmaya devam eder.
Karakterler
P. Burke: Romanın anlatıcısı ve gerçek kahramanıdır. Bedeni fiziksel olarak çarpıktır, toplum tarafından dışlanmıştır. Uzaktan kumandayla Delphi adlı kusursuz kukla bedeni yönetir. P. Burke’ün iç dünyası, gerçeklik ve görünüş arasındaki uçurumu simgeler.
Delphi: P. Burke tarafından kumanda edilen genç ve çekici kukla beden. Genetik mühendislikle tasarlanmış ve dış görünüşü tamamen mükemmeldir. Ancak operatörü olmadan işlevsiz bir “sebze” konumundadır. Delphi, gizli reklamların yüzü olarak holo-şovlarda rol alır ve izleyiciler tarafından çok sevilir.
Paul Isham: GTX şirketi yöneticilerinden birinin oğlu ve Delphi ile tanışan genç adamdır. Delphi’ye aşık olur ancak onun gerçek bir insan olmadığını bilmez. Paul, babasının aksine sisteme eleştirel yaklaşan ve distopik dünyanın sahte gerçekliğinden rahatsızlık duyan biridir.
Tema
Roman, medya ve reklamcılığın birey üzerindeki kontrolünü ve imaj yaratma sürecindeki yapaylığı eleştirir. İnsan bedeninin ve kimliğinin metalaştırılması, fiziksel mükemmelik takıntısı ve gerçeklikten kopuş temaları işlenir. Ayrıca, teknoloji ile beden arasındaki sınırlar sorgulanır. Sosyal dışlanma, görünüşe dayalı değer yargıları ve distopik toplumun birey üzerindeki baskısı derinlemesine incelenir.
Anlatım ve Teknik
Roman, doğrudan okuyucuya seslenerek başlar ve anlatıcı ile okuyucu arasında bir diyalog havası vardır. Bu anlatım, okuru aktif düşünmeye ve sorgulamaya yönlendirir. Hikaye, yoğun psikolojik derinlik ve felsefi sorgulamalarla devam edilir.


