Mitat Enç’in Uzun Çarşının Uluları eseri, Türk edebiyatında geçmişin derin izlerini taşıyan ve toplumsal belleği yeniden inşa eymeyi hedefleyen bir hikâye kitabıdır. İlk defa 1977’de yayımlanan bu eser, Gaziantep’in tarihi, kültürü ve insanına dair otantik bir portre sunmaktadır. Edebiyat eleştirmenleri ve akademisyenler tarafından sıklıkla incelenen Uzun Çarşının Uluları, yazarın birey ve toplum ilişkisini güçlü tasvirlerle aktardığı, zengin bir anlatı örneğidir.

Yapay Zekâ Perspektifinden Uzun Çarşının Uluları
Eserin Yapısı ve Tematik İçeriği
Eser, yirmi iki hikâyeden oluşur ve Gaziantep’in 1910’lu yıllarından başlayarak 70 yıllık bir süreci kapsar. Mitat Enç, hikâyelerinde bireysel hikâyelerle toplumsal dönüşümleri bir arada işler. Savaşların, modernleşmenin ve sanayileşmenin etkilerini, dönemin zanaatları, aile yapısı ve insan ilişkileri çerçevesinde ele alır. Yazarın olay örgüsü ve karakter oluşturmadaki ustalığı, hikâyeleri etkileyici kılan temel unsurlar arasındadır.
Nazım Hikmet Polat’ın yaptığı tasnife göre, eser iki ana gruba ayrılabilir: bir olay etrafında şekillenen hikâyeler ve karakterlerin çeşitli yönlerini tanıtan metinler. Bu ayrım, eserin hem bireysel hem de toplumsal boyutlarda okunmasını mümkün kılar. Örneğin, Aktar Musa Efendi toplumsal değerlerin yozlaşmasını işlerken, Kuyucu Kör Hafız bireysel farklılıkları merkeze alır. İmam Baba ve Asiye Teyzenin Evi gibi hikâyelerde ise savaş, modernleşme ve kentsel dönüşümün etkileri işlenir.
Karakter ve Mekân Tasviri
Enç’in hikâyelerindeki karakterler, yazarın gözlem gücünü yansıtan canlı portrelerdir. Hikâyelerin çoğunda Gaziantep’in çarşıları, sokakları ve konakları gibi mekânlar, karakterlerin ruh hali ve yaşamlarıyla özdeşleşir. Uzun Çarşı, toplumsal ve ekonomik yaşamın merkezi olarak öne çıkar. Enç’in tasvir gücü, okuyucuyu doğrudan hikâyenin geçtiği mekânlara taşır. Örneğin, Aktar Musa Efendi hikâyesindeki karakterin ayrıntılı fiziksel ve ruhsal tasviri, okuyucunun karakteri somut bir şekilde algılamasını sağlar.
Temalar ve Anlatım Teknikleri
Eserin temaları arasında bireysel farklılıklar, kimlik bunalımı, toplumsal değerlerin yozlaşması, savaşın etkileri ve modernleşme sürecinin yarattığı dönüşüm yer alır. Hikâyelerde çoğunlukla birinci tekil şahıs anlatıcı kullanılır; bu, olayların kişisel bir bakış açısıyla aktarılmasını sağlar. Yazar, çocukluk anılarını sanatın süzgecinden geçirerek hatıra ile kurmaca arasında bir bağ kurar. Örneğin, Hapoba hikâyesinde geçmişe duyulan özlem, bir çocuğun masal dinleme anıları üzerinden aktarılır ve bireysel bir hikâye toplumsal bir eleştiriye dönüşür.
Dildeki Yerel ve Kültürel Unsurlar
Enç, yöresel sözcükleri ve deyimleri kullanarak, okuyucuyu Gaziantep’in kültürel dokusuyla buluşturur. Mahallî unsurlar, hikâyelerin doğal ve samimi bir atmosfer yaratmasını sağlar. Örneğin, Kendini Arayan Adam hikâyesinde Hamo karakterinin modernleşme hevesi, dönemin kültürel değişimlerine dair mizahi bir eleştiri içerir. Yazar, dil devrimi gibi tarihi olaylara da atıfta bulunarak, bireylerin yaşamındaki etkilerini gözler önüne serer.
Uzun Çarşının Uluları, Mitat Enç’in edebi ve toplumsal gözlem gücünü yansıtan bir eserdir. Gaziantep’in tarihi ve kültürel belleğine ışık tutan bu hikâyeler, bireysel deneyimlerle toplumsal dönüşümleri bir araya getirir. Eser, sadece bir hikâye kitabı değil, aynı zamanda Anadolu insanının geçmişine, değerlerine ve mücadelelerine dair kapsamlı bir belgedir.


