KÜRE LogoKÜRE Logo
sb-image
Vladimir Putin
Vladimir Vladimiroviç Putin, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı ve siyasetçidir. Boris Yeltsin'in istifası ile devlet başkanlığına gelerek Modern Rusya’nın dönüşüm ve inşa sürecinde bu görevini sürdürmüştür. İç ve dış politikada merkeziyetçi bir yönetim tarzı benimsemiştir.
fav gif
Kaydet
kure star outline
Ai badge logo

Bu madde yapay zeka desteği ile üretilmiştir.

Doğum tarihi
7 Ekim 1952
Yaş
73
Eğitim
Leningrad Devlet ÜniversitesiHukuk Fakültesi (1970–1975)
Meslek
SiyasetçiDevlet Başkanı
Siyasi Başlangıç
1990’da St. Petersburg Belediye Başkanlığı Dış İlişkiler Komitesi
Kremlin'e Giriş
1996
Devlet Başkanlığı Dönemleri
2000–2004 Devlet Başkanı (1. dönem)2004–2008 Devlet Başkanı (2. dönem)2008–2012 Başbakan (de facto lider)2012–2018 Devlet Başkanı (3. dönem)2018–2024 Devlet Başkanı (4. dönem)2024–2030 Devlet Başkanı (5. dönem hâlen görevde)
Partisi
Birleşik Rusya Partisi (de facto lider)
Dinî İnancı
Ortodoks Hristiyan
Diller
Almancaİngilizce
Eş (ler)
Lyudmila Aleksandrovna Putina (1983-2014)
Çocuk (lar)
Mariya VorontsovaKaterina Tihonova
Askerî Hizmet
Eski İstihbarat Görevlisi (KGB Subayı)

Vladimir Vladimiroviç Putin, Rusya Federasyonu devlet başkanı ve Rus siyasetçidir. Hukuk eğitimi aldığı Leningrad Devlet Üniversitesi’nden 1975 yılında mezun olduktan sonra Sovyetler Birliği Devlet Güvenlik Komitesi (KGB) bünyesinde görev yapmış, istihbarat kariyeri çerçevesinde 1985-1990 yılları arasında Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nde bulunmuştur. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Putin, 1990’lı yılların başında St. Petersburg Belediye Başkanlığı’nda dış ilişkilerden sorumlu yönetici olarak görev yapmış, ardından federal yönetimde çeşitli görevlerde bulunmuştur.


1999 yılında Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin tarafından başbakan olarak atanan Putin, aynı yılın sonunda Yeltsin’in görevden çekilmesiyle devlet başkanlığı görevini vekaleten üstlenmiş, 2000 yılında yapılan seçimlerle bu göreve resmen seçilmiştir. Putin, 2000 yılından itibaren Devlet Başkanlığı görevini icra ettirmektedir. Yasal seçilme kısıtları nedeniyle belirli tarihlerde başbakan olarak yer almış olsa da yönetici rolü devam etmiştir. Başkanlık süresi boyunca hem iç hem de dış politikada ılımlı merkeziyetçi yönetim tarzı benimsemiştir.


Liderliği döneminde güçlü merkezi yönetim, devlet egemenliği politikalar geliştirirken; demokratik kurumların işlevselliği, basın özgürlüğü ve sivil toplum üzerindeki uygulamaları nedeniyle eleştirilmiştir. Putin’in dış politika stratejileri çerçevesinde 2014 yılında Kırım’ın ilhakı, 2015’te Suriye’ye askerî müdahale ve 2020 yılında anayasa referandumu gibi adımlar öne çıkmaktadır.


Bu süreçte Rusya’nın jeopolitik açıdan yeniden etkinlik kazanma hedefi ön planda tutulmuş, aynı zamanda tarih anlatısını meşrutiyetleri Rusya merkezinde ele alarak, ülke içinde liderlik meşrutiyetinin pekiştirilmesine yönelik sembolik ve yapısal düzenlemelere başvurulmuştur.

Çocukluk ve Gençlik Yılları

Vladimir Vladimiroviç Putin, 7 Ekim 1952 tarihinde Sovyetler Birliği'nin Leningrad şehrinde dünyaya gelmiştir. Ailesi, savaş sonrası Sovyet toplumunun tipik işçi sınıfı mensuplarındandı. Babası Vladimir Spiridonoviç Putin, II. Dünya Savaşı’na gönüllü olarak katılmış ve çatışmalar sırasında ağır yaralanmıştır. Savaş sonrası dönemde bir fabrikada usta olarak çalışmıştır. Annesi Maria Ivanovna Shelomova ise yine aynı fabrikada işçi olarak görev yapmış, savaş yıllarında Leningrad Kuşatması'nı ağır koşullar altında atlatmıştır. Putin’in iki ağabeyi, kendisinden önce doğmuş ancak biri difteriden, diğeri ise savaşın zorlu koşullarında hayatını kaybetmiştir.


Putin, çocukluğunu Leningrad’daki bir kommunalkada, yani çok aileli bir ortak apartman dairesinde geçirmiştir. Ailesiyle birlikte beş katlı bir binanın beşinci katında, kısıtlı yaşam koşullarında büyümüştür. Putin, bu dönemde ailesine bağlı, sessiz ve dikkatli bir çocuk olarak tanımlanmıştır. Annesi onun dövüş sporlarına olan ilgisini başta onaylamasa da zamanla başarısını gördükçe desteklemiştir.


Öğretmenlerinin anlatımlarına göre, sınıf içinde dikkati dağınık ve kurallara karşı mesafeli bir öğrenci olarak tanımlanmıştır. Bununla birlikte güçlü bir hafızaya ve dikkat çekici hitabet yeteneğine sahipti. Ortaokul döneminde bu özellikleri daha belirgin hâle gelmişti.


Vladimir Putin'in Çocukluğu (kremlin.ru)

Eğitim

Vladimir Putin’in eğitim süreci, çocukluk döneminden itibaren akademik başarıyla değil, disiplin kazanımıyla şekillenmiştir. İlköğrenimine 1960 yılında Leningrad’daki 193 numaralı okulda başlamıştır. İlk yıllarda derslerine karşı ilgisiz ve disiplinsiz bir tutum sergilemiş, bu durum öğretmenlerinin birebir ilgisiyle zamanla değişmiştir. Özellikle sınıf öğretmeni Vera Gurevich’in yönlendirmesiyle altıncı sınıftan itibaren derslerine odaklanmaya başlamış, başarı grafiği hızla yükselmiştir. Bu dönemde okuldaki sosyal faaliyetlere ve sportif etkinliklere de katılım göstermiştir.


Ortaokulu tamamladıktan sonra Leningrad’daki 281 numaralı liseye devam eden Putin, burada kimya ağırlıklı bir eğitim almıştır. Eğitim aldığı bu okul, teknik eğilimli bir yapıya sahipti ve üniversiteye hazırlık programları sunuyordu. Bu süreçte dil yeteneği ve hafızasının güçlü olduğu fark edilmiş; tarih, Almanca ve özellikle hukukla ilgili konulara ilgi göstermeye başlamıştır. Genç yaşlarda KGB’ye doğrudan başvurarak bilgi almaya çalışmış, ancak yetkililer tarafından önce üniversite eğitimi alması gerektiği söylenerek hukuk fakültesi önerilmiştir.


Bu yönlendirme doğrultusunda Putin, 1970 yılında Leningrad Devlet Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne kaydolmuştur. Bu fakülte, dönemin Sovyet hukuk sistemini ve devlet yapısını derinlemesine inceleyen müfredatıyla bilinmekteydi. Putin, burada geçirdiği beş yıl boyunca hukuk, anayasa, uluslararası ilişkiler ve Sovyet idare hukuku gibi derslerde eğitim almıştır. Aynı dönemde Sovyet gençlik örgütü Komsomol’da çeşitli görevlerde bulunarak siyasi pratik kazanmıştır.


Vladimir Putin (En Arka Sıra, Soldan İkinci Çocuk) ve Sınıf Arkadaşları (kremlin.ru)

İstihbarat Kariyeri

1975’te Leningrad Devlet Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan hemen sonra Sovyetler Birliği devlet istihbarat servisi KGB’ye katıldı. KGB’de operativnik (saha istihbarat görevlisi) olarak çalıştı ve albay rütbesine kadar yükseldi. 1985’te KGB’nin Moskova’daki akademisinde ek eğitim aldıktan sonra Doğu Almanya’ya atandı; 1985-1990 yılları arasında KGB subayı olarak Dresden şehrinde görev yaptı.


1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılışı ve Doğu Almanya rejiminin çöküşü, Putin’in Dresden’deki KGB kariyerini sonlandırdı. Putin, 1990’da Almanya’dan Leningrad’a geri çağrıldı ve KGB’nin “aktif yedek” statüsüne geçerek istihbarat kariyerinden sivil hayata adım attı. Ağustos 1991’de Sovyetler Birliği’ndeki başarısız darbe girişiminin hemen sonrasında KGB’den resmen istifa etti.

Siyasi Kariyeri

Sankt-Peterburg Dönemi (1990-1996)

Sovyetlerin çöküşüyle birlikte Putin, sivil siyasete ilk adımını 1990’da doğduğu şehir olan Leningrad’da (daha sonra St. Petersburg) attı. Reformcu belediye başkanı Anatoliy Sobçak’ın teklifiyle Şubat 1990’da üniversitedeki görevini bırakarak Sobçak’ın dış ilişkiler danışmanı oldu. Kısa süre sonra, Haziran 1991’de St. Petersburg Belediye Başkanlığı’nın Dış İlişkiler Komitesi Başkanı olarak atandı. Bu görev, şehrin dış ticaretini ve yabancı yatırımını düzenlemek açısından önem taşıyordu.


Putin, Sovyet sonrası dönemde merkezi hükümetin yetki devriyle döviz kazandırıcı ihracat lisansları verme yetkisini de üstlendi. 1992’de aynı zamanda Belediye Başkan Yardımcısı unvanını aldı ve Sobçak’ın en yakın çalışma arkadaşlarından biri haline geldi. Bu dönemde St. Petersburg, ekonomik darboğazı aşmak için yurtdışına hammadde ihraç edip karşılığında gıda ithal etmeyi amaçlayan programlar uyguladı ve Putin birçok ihracat lisansını imzaladı.


Putin, St. Petersburg’da belediye yönetiminde çalıştığı yıllarda kendisini Sadık ve etkili bir teknokrat olarak kanıtladı. 1994’te Sobçak’ın yetkilerini artırmasıyla Birinci Belediye Başkan Yardımcısı unvanını aldı ve şehrin yönetiminde ikinci adam konumuna yükseldi. Ancak Haziran 1996’da Sobçak girdiği seçimde belediye başkanlığını kaybedince, Putin de belediyedeki görevinden ayrılmak zorunda kaldı. Bu yenilgi, Putin için kariyerinde bir dönüm noktası oldu: Hamisi Sobçak seçimi kaybetmişti ve Putin hızlı bir kararla St. Petersburg’dan Moskova’ya taşındı. Böylece yerel düzeyden federal düzeye, Rusya’nın siyasi merkezine adım atmaya hazırlanmaya başladı.

Moskova Dönemi (1996-1999)

Ağustos 1996’da Putin, Kremlin’de Devlet Başkanlığı Mülkiyet İdaresi Başkan Yardımcılığına atandı. Bu görevde devletin mal varlıklarının yönetimiyle ilgilendi. Mart 1997’de Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Kremlin’in Baş Denetleme Müdürü oldu. 


Mayıs 1998’de Cumhurbaşkanlığı birinci sekreter yardımcılığına, Temmuz 1998’de ise Federal Güvenlik Servisi (FSB) Başkanlığına getirildi. Eylül 1998’den itibaren iç güvenlik politikalarını yönetti. Mart 1999’da Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri oldu. 9 Ağustos 1999’da Yeltsin, Putin’i başbakan vekili ve halefi ilan etti; 16 Ağustos’ta Duma tarafından başbakanlığı onaylandı. 

Geçici Başkanlık Dönemi (1999–2000)

1999’un sonunda devlet başkanlığı görevini devralan Putin, Mart 2000 seçimlerine kadar olan süreci etkili biçimde kullandı. Yeltsin döneminde dağınık görünen devlet yapısını toparlama, ekonomik krizi aşma ve Rusya’nın itibarını yükseltme vaadiyle halkın desteğini kazandı. 26 Mart 2000’de yapılan seçimlerde %52.94 oyla ilk turda başkan seçildi. Komünist lider Zyuganov %29’da kaldı. Bu sonuç, Sovyet sonrası dönemde ilk kez bir liderin ilk turda çoğunluk sağlaması açısından dikkat çekiciydi.


Uluslararası gözlemciler seçim gününün düzenli geçtiğini, ancak medya üzerindeki devlet kontrolünü eleştirdi. 7 Mayıs 2000’de yemin ederek göreve başlayan Putin, modern Rusya’nın ikinci devlet başkanı oldu.


Yemin Töreni, 7 Mayıs 2000 (YouTube)

İlk Başkanlık Dönemi (2000–2008)

Putin’in 2000–2008 arasındaki ilk iki başkanlık dönemi, Rusya’da merkeziyetçi bir yönetim yapısının inşa edildiği ve ekonomik büyümenin hızlandığı bir süreçtir. Göreve geldikten sonra federal yapıyı kontrol altına almak amacıyla ülke 7 federal bölgeye ayrıldı ve her bölgeye Kremlin’e bağlı temsilciler atandı. Böylece güçlü yerel valilerin etkisi sınırlanmaya çalışıldı.


Putin, Yeltsin döneminde güç kazanan oligarklara karşı da adımlar attı. Medya sahibi Vladimir Gusinski ve Boris Berezovski yurtdışına çıkmak zorunda kaldı. 2003’te iş insanı Mihail Hodorkovski’nin tutuklanması ve sahip olduğu Yukos şirketinin parçalanarak devletin enerji şirketlerine devredilmesi, devletin enerji sektöründeki kontrolünü pekiştirdi. Bu politikalar, hem ekonomik hem siyasi gücün merkezileşmesini sağladı.


Ekonomik alanda, artan petrol gelirleri sayesinde toparlanma yaşadı. 2000’de ekonomi %10 büyürken, 2000–2008 arasında ortalama %7 büyüme kaydedildi. Rusya’nın GSYİH’si yaklaşık %94 oranında artarken kişi başına düşen gelir iki katına çıktı. Yoksulluk oranı %30’lardayken 2008’e gelindiğinde %14’e geriledi. Bu dönemde dış borçlar azaltıldı, kamu harcamaları düzene girdi.


Dış politikada, Putin başlangıçta Batı ile iş birliğine açık bir çizgi izledi; ancak 2004’teki Ukrayna’daki Turuncu Devrim gibi gelişmeler, Batı'nın çevre ülkelerdeki etkisini tehdit olarak görmesine yol açtı. 2007’de Münih Güvenlik Konferansı’ndaki konuşmasında tek kutuplu dünya düzenine itiraz ederek Batı’ya karşı daha sert bir tutum takındı.


İç politikada, Eylül 2004’teki Beslan okul saldırısının ardından valilerin halk tarafından seçilmesi uygulamasına son verildi; valiler artık Kremlin tarafından atanacaktı. Bağımsız medya kuruluşları ya kapatıldı ya da hükümete yakın sermayeye devredildi. Sivil toplum üzerindeki denetimler arttı ve siyasal rekabet büyük ölçüde sınırlandı.


14 Mart 2004’teki seçimde %71.3 oy oranıyla ikinci kez başkan seçilen Putin, bu dönemde merkeziyetçi bir yönetim modeli kurumsallaştırdı. 2008’e gelindiğinde anayasa gereği üçüncü kez aday olamayacağı için yeni bir siyasi plan hazırlamaya başladı.

Başbakanlık Dönemi (2008–2012)

2008 yılında anayasal sınırlamalar nedeniyle yeniden aday olamayan Putin, yerine Dmitri Medvedev’i destekledi ve seçim sonrası başbakanlık görevini üstlendi. Bu dönem, literatürde tandemokrasi olarak adlandırılır. Medvedev devlet başkanı, Putin ise başbakan olarak görev yaptı. Ancak Birleşik Rusya Partisi üzerindeki etkisi ve bürokrasi içindeki konumu sayesinde Putin, yönetimde belirleyici olmayı sürdürdü.


Dış politikada en önemli gelişme, Rusya’nın 2008’de Gürcistan ile savaşa girmesi oldu. Güney Osetya’daki çatışmalar üzerine Rus ordusu Gürcistan’a müdahale etti ve kısa sürede askeri başarı sağladı. Fiilen Güney Osetya ve Abhazya’yı Gürcistan’dan ayırdı. Bu gelişme, Rusya’nın yakın çevresindeki Batı etkisine karşı tavrının göstergesi olarak değerlendirildi.


Putin, başbakanlığı süresince iç politikada da aktif rol aldı. 2008 küresel krizinin ardından hazırlanan “2020 Stratejisi” çerçevesinde ekonomik modernizasyon ve altyapı projeleri gündeme geldi. Ancak büyüme hızı yavaşladı ve reformlar bürokratik engeller nedeniyle sınırlı kaldı.


2011 yılında parlamento seçimlerinde Birleşik Rusya Partisi oy kaybına uğradı. Seçimlere hile karıştığı iddialarıyla Moskova başta olmak üzere birçok şehirde kitlesel protestolar düzenlendi. Ancak Putin 2012 başkanlık seçimlerine aday olacağını açıkladı ve iktidar planı doğrultusunda süreci yönetti.

İkinci Başkanlık Dönemi (2012–2018)

Mart 2012 seçimlerinde %63.6 oy alan Vladimir Putin, üçüncü kez (anayasal süreklilik bakımından ikinci dönem sayılan) başkan seçildi. Bu dönemde Putin’in ideolojik söylemi daha belirgin biçimde muhafazakâr bir çizgiye evrildi. Ortodoks-Slav değerleri vurgulanarak Batı’nın ahlaki çöküş içinde olduğu savunuldu.


Dış politikada önemli bir kırılma 2014 yılında yaşandı. Ukrayna’daki hükümet değişikliğinin ardından Rusya, Kırım’ı ilhak etti. Referandum sonucunda Kırım’ın Rusya’ya bağlandığı ilan edildi; ancak bu ilhak uluslararası toplum tarafından tanınmadı ve Rusya’ya karşı yaptırımlar uygulandı. Kırım’ın ilhakı, Putin’in yurt içindeki desteğini artırdı. Ardından Donbas bölgesinde Rusya yanlısı ayrılıkçılarla Ukrayna güçleri arasında çatışmalar başladı; Moskova ayrılıkçılara dolaylı destek sağladı.


Kırım Cumhuriyeti'nin Rusya Federasyonu'na Katılmasına İlişkin Anlaşma İmzalanması (kremlin.ru)


2015’te Putin, Suriye İç Savaşı’na doğrudan müdahale kararı alarak Esad yönetimini desteklemeye başladı. Rus hava kuvvetlerinin müdahalesi rejimin lehine dengeleri değiştirdi. Aynı yıl, bir Türk savaş uçağı tarafından bir Rus jetinin düşürülmesiyle iki ülke arasında kriz yaşandı. Ancak ilişkiler kısa sürede normalleşti ve taraflar Suriye konusunda iş birliği yaptı.


Türkiye’nin Rusya’dan S-400 savunma sistemi satın alması, bu yakınlaşmanın stratejik boyutundaki derinliği ortaya koydu. Bu dönemde Putin yönetimi askerî modernizasyona büyük bütçeler ayırdı. 2010’da başlatılan Devlet Silahlanma Programı çerçevesinde modern teçhizat yatırımları hız kazandı.  2018 seçimlerine doğru gidilirken Putin, anayasa değişikliği sayesinde yeniden aday olarak seçimi kazandı.

Üçüncü Başkanlık Dönemi (2018–2024)

18 Mart 2018’de yapılan başkanlık seçimlerinde Vladimir Putin %76 oyla yeniden seçildi. Bu sonuç, onun bugüne kadarki en yüksek oy oranıydı. Yeni dönemde Putin ekonomik zorluklarla karşılaştı. Büyüme hızı düşük seyretti, halkın reel gelirleri geriledi. Özellikle emeklilik yaşının yükseltilmesi, kamuoyu tepkisi doğurdu ve destek oranlarında düşüşe yol açtı. Buna rağmen reform yürürlüğe girdi. Muhalefet üzerindeki baskılar arttı. 2019’daki gösteriler polis müdahalesiyle dağıtıldı; 2020’de muhalif lider Aleksey Navalni’nin zehirlenmesi ve ardından tutuklanması uluslararası tepkilere neden oldu.


Putin, Ocak 2020’de sunduğu anayasa değişiklikleriyle başkanlık dönemlerini sıfırladı. Temmuz 2020’de yapılan referandumla bu değişiklikler onaylandı ve Putin’in 2036’ya kadar görevde kalabilmesinin önü açıldı. Değişiklikler “istikrar” gerekçesiyle savunulsa da, muhalefet bunu “ömür boyu iktidar” olarak niteledi. 2020’de COVID-19 pandemisi yönetiminde başlangıçta yerel yetkililere sorumluluk verilse de, sonrasında merkezi otorite yeniden güçlendirildi. Pandeminin etkileri ve yaptırımlar, Rus ekonomisini zora soktu. 


Dönemin en kritik gelişmesi, 24 Şubat 2022’de Ukrayna’ya yönelik “özel askerî operasyon” olarak duyurulan savaş oldu. Batı ülkeleri bu operasyonu hukuk dışı buldu ve Ukrayna’ya destek verirken Rusya’ya sert yaptırımlar uyguladı. Savaşın ilk yılı hızlı sonuçlanmadı; Rusya Kiev çevresinden çekildi, doğu ve güney bölgelerde ise ilerleme sağladı. Aynı yıl Putin, bazı bölgeleri referandumla ilhak ettiğini açıkladı. Bu adımlar uluslararası toplumca tanınmadı. Eylül 2022’de kısmi seferberlik ilan edildi. İçeride savaş karşıtlarına yönelik baskılar arttı, binlerce kişi ülkeyi terk etti.


2023’te Wagner grubu lideri Prigojin’in kısa süreli isyan girişimi, güvenlik krizi yarattı. Ancak kriz bastırıldı ve Putin otoritesini korudu. Dönemin sonunda Rusya, Batı’dan büyük ölçüde kopmuş, Çin ve İran gibi ülkelerle yakın ilişkiler kurmuştu. Putin 2024 seçimlerine giderken iç kontrolünü sürdürüyordu.

2024 Sonrası

15–17 Mart 2024 tarihlerinde düzenlenen başkanlık seçimleri, Vladimir Putin’in beşinci kez devlet başkanı seçilmesiyle sonuçlandı. Resmî verilere göre Putin yaklaşık %77–78 oranında oy aldı; çıkış anketleri bu oranı %87.8 olarak gösterdi. Bu sonuç, Sovyet sonrası dönemin en yüksek başkanlık seçim oranı oldu. Komünist Parti adayı Nikolay Haritonov %4 civarında oy alırken, diğer adaylar daha düşük oranlarda kaldı.


Bu sonuçla birlikte Putin, 2030 yılına dek görevde kalma hakkını kazandı. Seçim sonrası konuşmasında Batı’ya karşı duruşunu sürdüreceğini, Ukrayna’daki askerî operasyonların devam edeceğini ve ordunun daha da güçlendirileceğini ifade etti. Tarihsel olarak Rusya’nın dış baskılara karşı direncine vurgu yaptı ve halktan birlik çağrısında bulundu. Putin, bu seçimle birlikte modern Rusya tarihinde en uzun süre görev yapan liderler arasına girmiş oldu. 

Siyasi Kişiliği

Putin, 2000’lerden itibaren sergilediği siyasi liderlik tarzı ile “güçlü devlet” ilkesini merkezine alan, otoriteyi tek elde toplayan ve istikrarı önde tutan bir profil çizmiştir. KGB kökenli bir devlet adamı olarak önceliği, devlet otoritesinin yeniden tesisi ve ülkenin parçalanmasının önlenmesidir; kendisi de Rusya’nın en büyük tehlikesini “durgunluktan ziyade dağılma olasılığı” olarak tanımlamıştır. Bu bakımdan, göreve geldiği ilk yıllardan itibaren federal yapıyı merkezileştirmeye ve merkezi idarenin dikey güç yapısını inşa etmeye yönelmiştir. 


Yönetim üslubu bakımından otoriter bir modernleştirici profili sergileyen Putin, sıkı bir merkezi denetim altında ekonomik büyüme ve düzen vaadiyle halk desteğini korumuştur. Demokrasi ve insan hakları alanında geri adımlar attığı şeklinde eleştirilse de, ilk iki başkanlık döneminde sağlanan ekonomik toparlanma ve 1990’lardaki siyasi-toplumsal kargaşanın sona ermesi, halkın geniş kesimlerinde istikrarlı bir yönetim algısı oluşturarak desteğini artırmasına neden olmuştur.


Putin döneminde özelleştirilmiş medya ve muhalefet üzerinde denetim artmıştır. Ulusal televizyon kanalları devlet denetimine geçmiş, bazı gazeteciler ve muhalif siyasetçiler çeşitli yollarla etkisizleştirilmiştir. İktidarının ilk yıllarında Putin, oligarkların siyasal nüfuzunu sınırlandırmak ve siyasi lobiler aracılığıyla halka yansıyan istikrarsızlıkları sona erdirmek amacıyla adımlar atmıştır. Kalan imtiyaz sahiplerine “siyasete karışmamaları” yönünde bir mesaj vermiştir. Süreç sonunda ekonomik elitler ekonomik varlıklarını korusalarda siyasal karar alma mekanizmaları üzerindeki kontrol büyük ölçüde Kremlin’e geçmiştir.


Putin’in siyasi kişiliğinin merkezinde pragmatizm ile devletçiliğin bileşimi bulunur. Kendisi Sovyetler Birliği’nin dağılmasını “20. yüzyılın en büyük jeopolitik felaketi” olarak nitelemiştir. Devlet gücünü tahkim ederken toplumla milliyetçi-muhafazakâr bir bağ kurmaya özen göstermiş; Rus Ortodoks Kilisesi, ordu ve geleneksel aile değerleri gibi unsurları Rus kimliğinin sacayağı olarak siyasete dahil etmiştir. Bu yönüyle, Putin ile Rus Ortodoks Kilisesi arasında simbiyotik bir ilişki gelişmiştir: Putin, Sovyet sonrası dönemde kiliseyi yeniden toplumsal yaşama taşımıştır. Kilise de karşılığında Putin’in muhafazakâr ve devlet merkezli vizyonuna fikrî-dinî meşruiyet sağlamıştır. Örneğin, okullarda din derslerinin konulması, LGBT propagandasını yasaklayan kanunlar ve kilisenin görüşlerini yansıtan toplumsal politikalar, Putin’in ideolojik duruşunun pratik yansımalarıdır.


Vladimir Putin Moskova'daki Müjde Katedrali'nde (kremlin.ru)

Putin’in geçmiş mirasa yönelik yaklaşımı, pragmatik ve faydacı bir temele dayanmaktadır. Sovyet sonrası dönemde, Rusya’nın ulusal çıkarlarıyla uyumlu olduğu ölçüde tarihsel miras unsurlarını benimsemiş; özellikle devlet sürekliliğini, güçlü liderlik geleneğini ve merkezî otoriteyi yücelten unsurları yeniden üretmiştir. Ancak bu seçici miras kurgusu, Sovyet döneminde farklı etnik gruplara yönelik uygulanan sürgün politikaları, yerel dillerin bastırılması ve kültürel asimilasyon girişimleri gibi tarihsel olguları göz ardı etmiştir. Bu bağlamda, tarihsel gerçekliklerin tamamına yer vermeyen bir anlatı inşa edilerek, Rusya’nın çokkültürlü bir devlet olarak sunulması amaçlanmıştır.

İç Politika

Putin’in iktidarındaki iç politika, devletin ekonomideki rolü, stratejik sektörlerin kontrolü, askeri güçlendirme, din ve toplumsal değerler gibi bir dizi alanda belirgin değişimler geçirmiştir. 

Ekonomi ve Sanayi

Vladimir Putin, 2000 yılında göreve geldiğinde 1990’ların serbest piyasa deneylerinin ardından ekonomik istikrarı sağlamaya yönelik “güçlü devlet” anlayışını benimsedi. İlk yıllarda uygulamaya konulan reformlar arasında, Gref Planı kapsamında vergi sisteminin sadeleştirilmesi ve gelir vergisinin %13 düz oranla sabitlenmesi gibi düzenlemeler öne çıktı. Aynı zamanda işletme ortamını iyileştirmeye yönelik adımlar atıldı.


2000–2008 döneminde yükselen petrol ve doğalgaz fiyatlarının etkisiyle ekonomi önemli ölçüde büyüdü. Gayrisafi yurt içi hasıla (GSYİH) yaklaşık iki katına çıktı, kişi başına gelir arttı ve yoksulluk oranı %30’lardan %14’lere geriledi. Bu süreçte milyonlarca kişi orta sınıfa katıldı. Ancak ekonomik büyüme büyük ölçüde enerji ihracatına dayalı kaldı.


Putin yönetimi, enerji bağımlılığını azaltmak amacıyla “2020’ye kadar Kalkınma Konsepti” ve “12 Ulusal Proje” gibi stratejiler geliştirdi. Ancak 2008 küresel finans krizi ve 2014’te Kırım ilhakı sonrası uygulanan Batı yaptırımları, ekonomik büyümeyi yavaşlattı. 2013 sonrası dönemde Rus ekonomisi düşük verimlilik ve teknoloji üretimi gibi yapısal sorunlarla karşı karşıya kaldı.


Gelir dağılımında belirli bir iyileşme sağlanmakla birlikte, ekonomik güç hâlâ büyük ölçüde oligarklar ve devlete yakın çevrelerin elinde yoğunlaşmış durumdadır. 2018 itibarıyla kişi başına düşen millî gelir Doğu Avrupa ortalamalarının üzerindeydi; ancak reel ücretler 2014 sonrası düşüşe geçti ve halkın alım gücü zayıfladı.


Durgunluk ortamında hükümet bazı mali düzenlemelere gitmek zorunda kaldı. Katma Değer Vergisi (KDV) oranı artırıldı, emeklilik yaşı yükseltildi. Özellikle emeklilik reformu, Putin döneminde halk desteğinde belirgin bir gerilemeye yol açan nadir iç politika adımlarından biri oldu.

Enerji Politikası

Vladimir Putin’in ekonomik ve stratejik vizyonunun temel unsurlarından biri, Rusya’yı küresel bir enerji süper gücü haline getirmek olmuştur. 2000’li yılların başında ülkenin önde gelen petrol ve doğalgaz şirketleri büyük ölçüde özel sermayenin, özellikle de oligarkların kontrolündeydi. 2003 yılında Yukos şirketinin çökertilmesi ve sahibi Mihail Hodorkovski’nin tutuklanmasıyla birlikte bu yapı değişmeye başladı. Petrol sektörü devlet şirketi Rosneft’in çatısı altında yeniden örgütlendi. Gazprom ise doğalgaz sektöründe “milli şampiyon” statüsüne yükseltilerek devlet kontrolü altında genişletildi.


Putin’in enerji üreticilerini devletin denetimine alma politikası başarıyla uygulanmış ve enerji sektörü üzerindeki merkezî kontrol güçlendirilmiştir. Kremlin, petrol ve doğalgaz gelirlerini kamu harcamaları, sosyal programlar ve altyapı yatırımlarının finansmanında kullanmanın yanı sıra, dış politikada da bir araç olarak değerlendirmiştir.


Gazprom’un Avrupa’ya doğalgaz sevkiyatını zaman zaman kesmesi veya yeniden yönlendirmesi, özellikle 2006 ve 2009’daki Ukrayna krizleri ile 2014 sonrası süreçte, Rusya’nın enerji politikalarının stratejik boyutunu ortaya koymuştur. Bu dönemde enerji altyapısı da büyük ölçüde genişletildi: Kuzey Akım, TürkAkım ve Sibirya’nın Gücü gibi büyük boru hattı projeleriyle ihracat güzergâhları çeşitlendirildi.


Sibirya Gücü Doğalgaz Boru Hattının İlk Bölümünün Kutlama Seromonisi, 2014 (kremlin.ru)

Putin’in kendi akademik tezinde de doğal kaynakların devlet eliyle etkin kullanımı gerektiğini savunduğu bilinmektedir. Bu yaklaşım doğrultusunda, Rusya dünya petrol üretiminde %12–13’lük bir paya ulaşmış, doğalgazda ise en büyük ihracatçı konumunu sürdürmüştür.

Savunma ve Askeri Politikalar

Vladimir Putin, iktidarı süresince Rus ordusunun yeniden yapılandırılmasına büyük önem verdi. 1990’larda teknolojik olarak geri kalmış bir durumda olan ordu, 2000’li yıllarla birlikte artan bütçe olanaklarıyla modernizasyon sürecine girdi. Özellikle 2008’deki Gürcistan Savaşı, ordu içindeki yapısal eksiklikleri görünür hale getirdi ve kapsamlı reformları zorunlu kıldı.


2008 sonrası Savunma Bakanı Anatoliy Serdyukov yönetiminde başlatılan reformlar, Sovyet döneminden kalan büyük ama işlevsiz birlik yapılarının yerini daha esnek, profesyonel ve daimi hazır kuvvetlere bırakmayı amaçladı. Sözleşmeli asker sayısı artırıldı, subay kadroları gençleştirildi. Putin, 2010’da başlattığı on yıllık Devlet Silahlanma Programı kapsamında 20 trilyon ruble ayırarak, 2020’ye kadar ordu envanterindeki silahların %70’inin yenilenmesini hedefledi.


Bu süreçte Rus ordusuna T-14 Armata tankları, Su-57 savaş uçakları, Yasen sınıfı denizaltılar ve S-400 hava savunma sistemleri gibi ileri teknoloji silah sistemleri kazandırıldı. 2014’teki Kırım ilhakı sonrasında savunma harcamaları daha da artırıldı. 2020’li yılların ortalarına gelindiğinde, özellikle Ukrayna savaşı nedeniyle devlet bütçesinin yaklaşık üçte biri güvenlik ve savunma harcamalarına ayrılmış durumdaydı.


Vladimir Putin Su-57 Beşinci Nesil Savaş Uçağı Pilotlarıyla, 2019 (kremlin.ru)

Din ve Toplumsal Değerler

Vladimir Putin’in iç politika vizyonunda Rus Ortodoks Kilisesi ve muhafazakâr toplumsal değerler merkezi bir rol oynamıştır. Sovyetler sonrası kimlik arayışında devletin ideolojik temellerini yeniden şekillendirme çabası içinde Putin, Ortodoks Kilisesi’ni millî birliğin manevi dayanağı olarak konumlandırmıştır. 2000’li yıllardan itibaren kamuoyunda dindar bir imaj çizen Putin, kilise ayinlerine katılmış, dini bayramlarda aktif rol almış ve kişisel inancına dair sembolik anlatılar paylaşmıştır.


Bu süreçte kilisenin toplumsal etkisi artmış; din eğitimi müfredata girmiş, kamulaştırılmış mülkler iade edilmiş ve Ortodoks cemaatinin kamusal görünürlüğü genişlemiştir. Karşılığında Rus Ortodoks Kilisesi, Putin’in siyasi otoritesini destekleyen açıklamalar yaparak devletin meşruiyet zeminine katkıda bulunmuştur. 


Toplumsal değerler alanında Putin yönetimi, muhafazakâr dönüşümü yasalarla da pekiştirmiştir. 2013’te kabul edilen yasayla “geleneksel olmayan cinsel ilişki propagandası” yasaklanmış, aynı yıl kürtaj karşıtı söylemlere destek verilmiş ve okul müfredatlarında aile değerleri ön plana çıkarılmıştır.


2020 yılında anayasa değişiklikleri ile “Rusya Federasyonu Tanrı’ya inanır” ifadesi ve “evlilik bir kadın ile bir erkek arasında bir birliktir” tanımı anayasaya dâhil edilmiştir. Bu adımlar, Batı’nın seküler ve liberal değerlerine karşı Rusya’nın kendisini manevî ve geleneksel bir toplum olarak konumlandırdığı yeni bir ideolojik çerçeve oluşturmuştur.

Dış Politika

Vladimir Putin’in dış politikası, Rusya’yı yeniden küresel bir güç olarak konumlandırma, eski Sovyet coğrafyasında nüfuzunu artırma ve Amerikan merkezli tek kutuplu düzene karşı koyma hedefleri etrafında şekillenmiştir. Başlangıçta iş birliğine açık bir çizgi izleyen Putin, zamanla Batı ile rekabetçi ve çatışmacı bir politika benimsemiştir.


ABD ve NATO ile ilişkilerde Putin, görev süresi boyunca Amerikan liderliğindeki uluslararası düzene artan bir eleştiri getirmiştir. 11 Eylül sonrası dönemde iş birliği arayışı içinde olsa da, ABD’nin Irak işgali, ABM Antlaşması’ndan çekilmesi ve NATO’nun genişlemesi, ilişkileri bozmuştur. 2007 Münih Güvenlik Konferansı’ndaki konuşması, bu hoşnutsuzluğun açık bir ifadesi olmuştur. 2014 Kırım ilhakı ve Ukrayna krizi sonrasında ilişkiler Soğuk Savaş’tan bu yana en gergin evresine girmiştir. NATO’nun eski Sovyet coğrafyasına yönelmesini tehdit olarak gören Putin, Gürcistan ve Ukrayna’nın üyelik ihtimallerine karşı sert tepki vermiştir. NATO ise 2022 Stratejik Konsepti’nde Rusya’yı müttefik güvenliği için birincil tehdit olarak tanımlamıştır.


Avrupa Birliği ile ilişkilerde Putin, başta Almanya, Fransa ve İtalya gibi ülkelerle enerji temelli iş birlikleri geliştirmiştir. Ancak Avrasya Ekonomik Birliği gibi girişimler AB’nin Doğu Ortaklığı politikalarıyla çakışmış, Ukrayna krizi sonrası ilişkiler gerilmiştir. AB, ABD ile koordineli olarak Rusya’ya yaptırımlar uygulamış; ancak bazı liderler (örneğin Macaristan Başbakanı Viktor Orban) Putin’le yakın ilişkilerini sürdürmüştür. Türkiye ile ilişkiler ise çok vektörlü dış politikanın örneğidir: 2015’teki uçak kriziyle gerilen ilişkiler, sonrasında Astana Süreci, S-400 anlaşması ve enerji projeleri ile stratejik düzeye taşınmıştır.


Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Uluslararası Havacılık ve Uzay Fuarı MAKS-2019'da (kremlin.ru)

Sovyet sonrası coğrafya, Putin’in dış politikasında özel öneme sahiptir. Belarus, Ermenistan, Kazakistan gibi rejimlere destek verilmiş; Batı yanlısı eğilim gösteren Gürcistan ve Ukrayna gibi ülkeler askeri müdahalelerle karşılaşmıştır. 2015’te kurulan Avrasya Ekonomik Birliği, bu coğrafyada ekonomik bütünleşmeyi Moskova ekseninde sürdürme çabasının kurumsal yansımasıdır.


Orta Doğu’da Putin, Suriye İç Savaşı’na 2015’te doğrudan müdahil olarak Esad rejimini desteklemiştir. Aynı anda İsrail, İran, Türkiye gibi karşıt aktörlerle ilişki kurarak diplomatik esneklik sergilemiştir.


Çin ile ilişkiler, Putin döneminin en dikkat çeken stratejik ortaklıklarından biri olmuştur. 2014 sonrası Batı yaptırımlarına karşı Çin’le enerji anlaşmaları imzalanmış, ticaret hacmi hızla artmıştır. İki ülke, 2020’lerde ABD karşıtı söylemler etrafında “sınırsız ortaklık” ilan etmiş ve çok kutuplu dünya düzeni vizyonunu paylaşmıştır. Ancak bu yakınlaşmanın Rusya’yı Çin’e bağımlı hale getirebileceğine dair Kremlin içinde bazı çekinceler de dile getirilmektedir.


Vladimir Putin İçin Hazırlanan Resmi Karşılama Töreni (kremlin.ru)

Latin Amerika, Afrika ve Güney Asya’da ise Putin, ABD karşıtı rejimlerle yakınlaşarak küresel etkisini artırmaya çalışmıştır. Bu bağlamda BRICS gibi platformlar kullanılmış, egemenlik ilkesi ve çok kutupluluk retoriği vurgulanmıştır. Bu söylem özellikle Batı karşıtı duruş sergileyen ülkelerde belirli ölçüde karşılık bulmuştur.

Kariyer Kronolojisi

Dönem

Görev / Olay

1960–1968

İlköğretim ve ortaöğretim (193 ve 281 No'lu okullar)


1970–1975

Leningrad Devlet Üniversitesi Hukuk Fakültesi


1975–1985

KGB’de operativnik (saha görevlisi)

1985–1990

Doğu Almanya/Dresden’de KGB subayı

1990

KGB’den ayrılarak Leningrad Belediyesi’nde danışmanlık görevine başladı

1991–1996

St. Petersburg Dış İlişkiler Komitesi Başkanı, Belediye Başkan Yardımcısı

1996–1997

Kremlin’de Mülkiyet İdaresi Başkan Yardımcısı

1997–1998

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı, Baş Denetleme Müdürü

1998–1999

FSB Başkanı, ardından Güvenlik Konseyi Sekreteri

1999 (Ağustos)

Başbakan olarak atandı

1999 (Aralık)

Geçici Devlet Başkanı oldu

2000–2008

Devlet Başkanı (ilk iki dönem)

2008–2012

Başbakan (Medvedev başkanlığında)

2012–2018

Devlet Başkanı (üçüncü dönem)

2018–2024

Devlet Başkanı (dördüncü dönem)

2024–2030

Devlet Başkanı (beşinci dönem, hâlen görevde)

Kişisel Hayatı

Vladimir Putin’in kişisel profili, dinî inancı, sportif faaliyetleri, hayvan sevgisi ve kültürel ilgileriyle şekillenmiştir. Sovyetler Birliği’nin resmi ateist kimliğine karşın, annesi tarafından bebekken vaftiz edildiği ve Putin, annesinin hediye ettiği haç kolyesini Kudüs’te kutsattığını ve bu kolyeyi 1996’da çıkan bir yangın sonrası zarar görmeden bulmasının inancını pekiştirdiğini aktarmıştır.


Putin, judo ve sambo sporlarında eğitim almış, siyah kuşak sahibi olmuş ve çeşitli turnuvalarda yer almıştır. 2010’da Güney Kore’de fahri judo doktorası almış, ayrıca bu spora dair yayınlarda yer almıştır. Kayak, buz hokeyi, balıkçılık ve avcılık gibi doğa temelli hobileri de sıkça kamuoyuna yansıtılmıştır. 


Vladimir Putin, Rus Güreşçi ve Dövüş Sanatçılarının Antrenmanında (kremlin.ru)

Hayvanlara olan ilgisi ile de bilinen Putin, ilk köpeği Konni’nin ölümünden sonra üzüntüsünü kamuoyuyla paylaşmıştır. Diğer köpekleri arasında Bulgaristan ve Japonya’dan hediye edilenler de bulunmaktadır. Yaban hayatına dair projelere fiilen katılması, çevre duyarlılığı vurgusunu destekleyen bir unsur olarak öne çıkmıştır. Dil yetkinliği açısından Putin’in Almancayı akıcı biçimde konuştuğu, İngilizceyi ise temel düzeyde konuştuğu bilinmektedir. Klasik Rus edebiyatına, özellikle Tolstoy ve Dostoyevski’ye ilgi duyduğu; Sovyet dönemi sineması ve müziğine nostaljik bir bağlılık gösterdiği ifade edilmiştir. 

Nişan ve Ödülleri

Vladimir Putin, hem Rusya’da hem de çeşitli ülkelerde devlet nişanları ve madalyalarla onurlandırılmıştır. Kremlin kaynaklarına göre yaklaşık 20 civarında yerli ve yabancı nişanı bulunmaktadır.


2018’de Rus Ortodoks Kilisesi’nin en yüksek nişanı olan “Aziz Andrey” madalyasına layık görülmüştür. Yabancı ülkelerden aldığı önemli nişanlar arasında Çin’in 2018’de verdiği “Halkın Dostluk Nişanı” öne çıkar. Putin, bu ödüle layık görülen ilk devlet adamıdır. 2006’da Fransa’dan “Lejyon Donör Nişanı , Grand-Croix” derecesini almış, 2022 sonrası bu ödülün geri alınması kamuoyunda tartışılmıştır.


Haziran 2024’te Kuzey Kore, Putin’e “Kim İl Sung Nişanı”nı takdim ettiğini duyurmuştur. Ayrıca Hindistan’ın “Jawaharlal Nehru Barış Ödülü”, Moğolistan’ın “Cengiz Han Nişanı”, Venezuela’nın “Simon Bolivar Nişanı” ve Birleşik Arap Emirlikleri ile Suudi Arabistan’ın devlet nişanları da Putin’e verilen uluslararası payeler arasında yer almaktadır.

Kaynakça

President of Russia. “Biography.” Vladimirputin.ru. Son erişim: 17 Haziran 2025. http://en.putin.kremlin.ru/bio/page-0 


Burrett, Tina. “Making Russia Great Again? Vladimir Putin’s Changing Sources of Legitimacy, 2000–2024.” Politics and Governance 12 (2024): 1-20. Son erişim: 17 Haziran 2025.https://www.cogitatiopress.com/politicsandgovernance/article/view/9029  


Evans, Alfred B., Jr. “Power and Ideology: Vladimir Putin and the Russian Political System.” Carl Beck Papers in Russian & East European Studies, no. 1902. Pittsburgh: University Center for International Studies, University of Pittsburgh, 2008. Son erişim: 17 Haziran 2025. https://carlbeckpapers.pitt.edu/ojs/cbp/article/view/139 


Gaynullin, Lennar. “Vladimir Putin’s 20 Years in Power: The Investigation of Vladimir Putin’s Grounds of Political Legitimacy.” Yüksek Lisans Tezi, Uppsala Üniversitesi, 2022. https://www.diva-portal.org/smash/get/diva2:1687425/FULLTEXT01.pdf 


Ehrman, John. “Review of The Man Without a Face: The Unlikely Rise of Vladimir Putin.” by Masha Gessen, Mr. “Putin: Operative in the Kremlin, by Fiona Hill and Clifford Gaddy.” Studies in Intelligence 57, no. 4 (2012): 39-43. Son erişim: 17 Haziran 2025. https://www.cia.gov/resources/csi/static/Mr-Putin.pdf


Snegovaya, Maria, Michael Kimmage, ve Jade McGlynn. The Ideology of Putinism: Is It Sustainable? Washington, DC: Center for Strategic and International Studies, September 2023. Son erişim: 17 Haziran 2025. Erişim adresi 


Crane, Keith, Olga Oliker, ve Brian Nichiporuk. Trends in Russia’s Armed Forces: An Overview of Budgets and Capabilities. RR-2573. Santa Monica, Calif.: RAND Corporation, 2019. https://apps.dtic.mil/sti/pdfs/AD1088623.pdf 


TASS. “The Biography of Russian President Vladimir Putin: A Story of True Leadership.” Russian News Agency. Son erişim: 17 Haziran 2025. https://tass.com/society/969438 


Wilson Center. “Has Vladimir Putin Always Been Corrupt? And Does it Matter?” Wilsoncenter.org. Son erişim: 17 Haziran 2025. https://www.wilsoncenter.org/event/has-vladimir-putin-always-been-corrupt-and-does-it-matter 


President of Russia. “Biographies of presidents of Russia.” Kremlin.ru. Son erişim: 17 Haziran 2025. http://www.en.kremlin.ru/structure/president/presidents 


TASS. “Putin says relations between Russia and Turkey may be considered as fully restored.” Russian News Agency. Son erişim: 17 Haziran 2025. https://tass.com/politics/975397 


The Moscow Times. “Long Read: 20 Years of Russia's Economy Under Putin, in Numbers.” Independent News From Russia. Son erişim: 17 Haziran 2025. Erişim adresi


The Moscow Times. “20 Years of Vladimir Putin: The Transformation of the Economy.” Independent News From Russia. Son erişim: 17 Haziran 2025. Erişim adresi 


Ministry of Foreign Affairs People’s Republic of China. “President Xi Jinping Holds Talks with Russian President Vladimir Putin.” fmprc.gov.cn. Son erişim: 17 Haziran 2025. https://www.fmprc.gov.cn/eng/xw/zyxw/202505/t20250509_11617679.html


The Moscow Times. “China's Xi Lands in Moscow to Beef Up 'No-Limits' Putin Partnership.” Independent News From Russia. Son erişim: 17 Haziran 2025. Erişim adresi 


Koizumi, Yu. “Key Changes in the Russian Military since the Start of the War.” Sasakawa Peace Foundation. Son erişim: 17 Haziran 2025. https://www.spf.org/iina/en/articles/koizumi_02.html 


President of Russia. “During the meeting of the Russian Geographical Society Board of Trustees (via videoconference) JPG.” Kremlin.ru. Son erişim: 17 Haziran 2025. http://en.putin.kremlin.ru/photos/themes/105/filler/fullscreen/7209 


President of Russia. “When landing at the Chkalov State Flight Test Centre airfield, the President’s airplane was accompanied by a group of six Su-57 fifth-generation fighter jets. JPG.” Kremlin.ru. Son erişim: 17 Haziran 2025. http://en.putin.kremlin.ru/photos/fullscreen/6136/search?q=Su-57 


President of Russia. “President of the People’s Republic of China Xi Jinping held an official welcome ceremony for President of Russia Vladimir Putin. JPG.” Kremlin.ru. Son erişim: 17 Haziran 2025. http://en.putin.kremlin.ru/photos/fullscreen/8137/search?q=Xi%20Jinping 


President of Russia. “At the Kremlin’s Annunciation Cathedral JPG.” Kremlin.ru. Son erişim: 17 Haziran 2025. http://en.putin.kremlin.ru/photos/all/2012/5/fullscreen/323 


President of Russia. “At a ceremony to mark the joining of the Power of Siberia gas pipeline’s first section JPG.” Kremlin.ru. Son erişim: 17 Haziran 2025. http://en.kremlin.ru/events/president/news/46527/photos/37889 


President of Russia. “With President of Turkey Recep Tayyip Erdogan at the International Aviation and Space Salon MAKS-2019 JPG.” Kremlin.ru. Son erişim: 17 Haziran 2025. http://en.kremlin.ru/events/president/news/61384/photos/60521 


President of Russia. “Vladimir Putin took part in a practice for Russian wrestlers and martial artists during a visit to the Moskovsky sports and fitness centre in St Petersburg JPG.” Kremlin.ru. Son erişim: 17 Haziran 2025. http://en.putin.kremlin.ru/photos/all/2010/12/fullscreen/86 


RSFSR. “Russian Anthem 2000 - Vladimir Putin Inauguration 7th May 2000 [High Quality Version].” YouTube. Son erişim: 17 Haziran 2025. https://www.youtube.com/watch?v=GTf2kXwYy8c&list=RDGTf2kXwYy8c&start_radio=1 



President of Russia. “Vladimir Putin answered media questions. Photo: Sergey Guneev, RIA Novosti JPG.” Kremlin.ru. Son erişim: 17 Haziran 2025. http://en.kremlin.ru/events/president/news/67838/photos/67675 

Ayrıca Bakınız

Yazarın Önerileri

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Yazar Bilgileri

Avatar
Ana YazarNazlı Kemerkaya17 Haziran 2025 21:32
KÜRE'ye Sor