Sadık Ahmet (7 Ocak 1947, Gümülcine – 24 Temmuz 1995, Gümülcine), Batı Trakya Türklerinin hak ve özgürlükleri için verdiği mücadeleyle tanınan, hekim kökenli bir siyasetçidir. Hayatı boyunca, Yunanistan’daki Türk azınlığın kimliğini, eğitim ve siyasi temsil haklarını savunmuş; bu uğurda ciddi baskı ve engellemelerle karşı karşıya kalmıştır. Azınlık hakları mücadelesinin simge isimlerinden biri olarak hafızalarda yer edinmiştir. Batı Trakya Türklerinin kimlik, eşitlik ve özgürlük mücadelesine önemli isimlerden biri olan Doktor Sadık Ahmet, yalnızca bir doktor ya da siyasetçi değil; aynı zamanda adalet savunuculuğuyla ön plana çıkan bir liderdir. Yunanistan’daki Türk azınlığın haklarını korumak uğruna verdiği mücadele, Batı Trakya’da ve Türkiye’de yakından takip edilmiştir.
Doktor Sadık Ahmet (YTB)
Çocukluk ve Eğitim Yılları
7 Ocak 1947’de Gümülcine’ye bağlı Küçük Sirkeli (Agra) köyünde dünyaya gelen Sadık Ahmet, II. Dünya Savaşı sonrasında yaşanan ve 185 binden fazla insanın hayatını kaybettiği Yunanistan İç Savaşı’nın (1946–1949) sancıları içinde büyüdü. Bu dönemde Batı Trakya’daki Türk köyleri çetelerin saldırısına uğramış, birçok kişi hayatını kaybetmiş ya da kaçırılmıştır. Bu karışık ortamdan dolayı ailesi bir süre Gümülcine’de aile dostlarının yanında sığınmacı olarak yaşamıştır.
Ailenin tek çocuğu olan Sadık Ahmet'e dedesi Sadık Efendi’nin adı verilmiş, ailesinin tek erkek çocuğu olarak Hatice (d. 1949) ve Fatma (d. 1954) adlı iki kız kardeşiyle birlikte büyümüştür. İlkokulu köyünde tamamladıktan sonra, Gümülcine’deki Celal Bayar Lisesi’nde orta ve lise öğrenimini görerek 1960 yılında ortaokulu, 1966 yılında ise liseyi tamamlamıştır. Celal Bayar ismiyle başladığı okulunun ismi, 1960-61 eğitim yılında “Komotini Müslüman Ortaokulu ve Lisesi” olarak değiştirilmiştir.
Lise mezuniyetinden sonra Türkiye’ye giderek Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde bir yıl öğrenim gören Sadık Ahmet, ardından Selanik Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne geçerek 1974 yılında doktor olarak mezun olmuştur. Aynı yılın Mayıs ayında Yunan ordusuna yedek subay adayı olarak katılmıştır. Ancak doktor olmasına rağmen yedek subay yapılmamış ve piyade er olarak askerliğini yapmak zorunda kalmıştır. Kıbrıs Barış Harekâtı’nın gerçekleştiği bir dönemde askerde olan Dr. Ahmet’in askerlik süresi bu gelişmelerin ve aldığı disiplin cezalarının da etkisiyle 34,5 aya kadar uzamıştır.
Mesleki ve Siyasi Hayatının Başlangıcı
Askerliğini tamamladıktan sonra zorunlu doktorluk görevini Orta Yunanistan’daki Kastanya Köyü'nde gerçekleştiren Sadık Ahmet, 1978 yılında Batı Trakya’ya dönmüştür. Gümülcine’deki Sismanoglio Devlet Hastanesi’nde cerrahi ihtisasa başlamış ve aynı zamanda özel bir muayenehane açmıştır. Cerrahi ihtisasını Dedeağaç’taki (Aleksandrupolis) Üniversite Hastanesi’nde tamamlamış ve 1984 yılında “Operatör Doktor” unvanını almıştır. Ayrıca bölgedeki ilk “fennî sünnetçi” olarak da bilinir.
7 Ekim 1978’de İskeçeli Işık Müminoğlu ile evlenen Dr. Sadık Ahmet’in bu evlilikten Levent (d. 1979) ve Funda (d. 1982) adında iki çocuğu olmuştur. Eşi Işık Sadık Ahmet, kocasının vefatının ardından Dostluk, Eşitlik ve Barış Partisi (DEB) genel başkanlığını iki dönem sürdürmüş ve hâlen partinin onursal başkanıdır.
Sivil Toplum Faaliyetleri ve Mücadele Ruhu
Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği’nin 28 kurucusundan biri olan Dr. Ahmet, bir dönem bu derneğin genel sekreterliğini de üstlenmiştir. 1982’de kurulan dernek, azınlık hakları, insan hakları ve Türk-Yunan dostluğunu teşvik amacıyla faaliyet göstermiştir. Bu dönemde Batı Trakya Türklerinin sorunlarını Yunan idaresine ve gerekirse uluslararası platformlara taşıma hedefiyle büyük bir imza kampanyası başlatmıştır. Kampanya sırasında arabasında bulunan imza listeleri nedeniyle hakkında dava açılmış ve süreç bireysel değil toplumsal bir mesele hâline gelmiştir.
Kimliğini Savunduğu İçin Yargılandı
1985 yılında başlattığı imza kampanyası ile Yunan devletinin dikkatini çeken Dr. Ahmet, 1986’da gözaltına alınmış; 1987’de ise Selanik’te Türk azınlıkla ilgili bildiriler dağıttığı gerekçesiyle 30 ay hapis cezasına çarptırılmıştır. Mahkeme savunmasında sarf ettiği şu cümle tarihe geçmiştir. “Ben bir Türk olduğum için yargılanıyorum. Eğer Türk olmak suçsa, evet, ben Türk’üm ve öyle kalacağım. ”
Doktor Sadık Ahmet mahkeme salonunda çıkarılıyor (YTB)
Siyasi Mücadele ve DEB Partisi
Bağımsız Güven Listesi'nden 18 Haziran 1989 genel seçimlerinde bağımsız milletvekili olarak parlamentoya giren Dr. Sadık Ahmet’in seçilmesi mahkeme kararıyla iptal edilmiştir. 5 Kasım 1989’da ki seçimde ise küçük bir idari eksiklik nedeniyle adaylığı geçersiz sayılmıştır. Ancak 8 Nisan 1990 seçimlerinde tekrar seçilmiş ve milletvekilliği tescillenmiştir. Bu seçimde aldığı oy sayısı 29.547 olup, bölge oylarının %35,2’sini almıştır. Aldığı bu desteği bugüne değin bölgeden hiçbir milletvekili adayı kazanamamış, Dr. Sadık Ahmet’in rekorunu kıramamıştır.
13 Eylül 1991’de Batı Trakya Türklerinin haklarını siyasi platformda savunabilmek için Dostluk, Eşitlik ve Barış (DEB) Partisi’ni kurmuştur. 11 Nisan 1992’deki ilk kurultayda partisinin genel başkanı seçilmiş; aynı zamanda “Balkan” adlı gazeteyi çıkararak kamuoyunu bilgilendirmiştir.Dr. Sadık Ahmet’in Batı Trakya Türklerini tanıtmak ve sorunlarını anlatmak için gerçekleştirdiği dünyada genelinde ziyaretler gerçekleştirmiştir. Bu ziyaretler Moskova’dan Washington’a, Riyad’dan Oslo’ya, Kopenhag’dan Dakar'a Karaçi’ye ulaşmaktadır.
Ancak 1993 yılında çıkarılan seçim yasası, partilerin ülke genelinde %3 oy barajını aşma zorunluluğunu getirmiş; bu da DEB’in parlamentoya girişini fiilen imkânsız kılmıştır. Nitekim 10 Ekim 1993 seçimlerinde 24.952 oy almasına rağmen milletvekili olamamıştır.
Şüpheli Ölüm ve Yaşayan Mirası
24 Temmuz 1995’te, Lozan Antlaşması’nın yıldönümünde, şüpheli bir trafik kazasında hayatını kaybeden Dr. Sadık Ahmet’in ölümü halen tartışmalıdır. Pek çok kişi, bu olayın sıradan bir kaza olmadığını düşünmektedir.
Batı Trakya Türklüğü'nün Lideri: Doktor Sadık Ahmet (MyMecra)
Vefatı üzerine Batı Trakya köylerinde sala verilmiş, resmi polis kayıtlarına göre cenazesinde toplanan kalabalık 35.000-37.000 arasındadır. Bu rakam kendisine verilmiş olan oylardan fazla olup, o güne dek Gümülcine’nin gördüğü en büyük kalabalıktır. Cenazesi Gümülcine’deki Kahveci Mezarlığı’na defnedilmiştir. Türkiye'de de Ankara Kocatepe Camii, İstanbul Fatih Camii ve Bursa Şükraniye Camii başta olmak üzere bir çok camide gıyabi cenaze namazları kılınmıştır. Ardında bıraktığı mücadele ruhu, her yıl Türkiye’de ve Batı Trakya’da yapılan anmalarla yaşatılmaktadır. Adına okullar, caddeler, parklar ve kültürel mekânlar inşa edilmiştir.