Karkamış Antik Kenti, Türkiye-Suriye sınırında, Gaziantep iline bağlı Karkamış ilçesinin güneydoğusunda, Fırat Nehri’nin batı kıyısında yer alan tarihî bir yerleşim alanıdır. Antik kent; coğrafi konumu, jeopolitik stratejisi ve kültürel birikimiyle Anadolu ve Mezopotamya uygarlıkları arasında önemli bir geçiş noktası olmuş, tarih boyunca pek çok büyük medeniyetin dikkatini çekmiştir.
Karkamış Antik Kenti'nden bir kabartma - Karkamış Belediyesi
Coğrafya
Karkamış, Barak Ovası’nın Fırat Nehri’ne ulaştığı noktada, 300-400 metre rakım aralığında konumlanmış olup verimli topraklara ve bol su kaynaklarına sahiptir. Fırat Nehri başta olmak üzere Nizip Çayı ve Elmalı Deresi gibi doğal su kaynakları, yerleşmenin hem tarih öncesi hem de tarihi çağlardaki sürekli iskânını mümkün kılmıştır. Bölge, Güneydoğu Anadolu step ikliminin etkisi altındadır; yazları sıcak ve kurak, kışları ise serin ve daha az yağışlıdır.
Tarihçe
Karkamış, Mezopotamya ile Anadolu arasındaki geçiş bölgesinde, Fırat Nehri'nin batı kıyısında yer alan kadim bir yerleşimdir. Günümüzde Türkiye-Suriye sınırının sıfır noktasında yer alan antik kent, tarih boyunca birçok büyük uygarlığın egemenliğine girmiştir. Yerleşimin tarihi, Neolitik Çağ’a, yaklaşık M.Ö. 8000’lere kadar uzanır ve günümüze dek kesintisiz bir iskan süreciyle dikkat çeker.
Erken Dönem Yerleşimi ve Hitit Egemenliği
Karkamış'ın arkeolojik kazılarla tespit edilen ilk yerleşim izleri, Neolitik ve Kalkolitik Çağlara kadar inmektedir. Kent, M.Ö. 3. binyılın ortalarında özel bir önem kazanmasa da M.Ö. 2000'lerde Orta Tunç Çağı ile birlikte ön plana çıkmıştır. Bu dönemde Babil hakimiyeti altına girdiği anlaşılmaktadır. M.Ö. 1600'lü yıllarda ise Hititler tarafından ele geçirilmiş ve M.Ö. 14. yüzyılda Hititlerin Suriye’deki ileri karakolu olarak önemli bir şehir-devlet halini almıştır.
Karkamış Antik Kenti'nden bir kabartma - Karkamış Belediyesi
Karkamış, Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasının ardından Geç Hitit döneminde bağımsız bir krallık olarak öne çıkmıştır. Bu dönem, kentin hem siyasi hem kültürel bakımdan en güçlü olduğu zaman dilimidir. M.Ö. 12. yüzyıldan itibaren kent, bölgedeki en güçlü şehir devletlerinden biri haline gelmiş ve ticaret, savunma ve yönetim açısından önemli işlevler üstlenmiştir. Bu süreçte 30 bin civarında nüfusa sahip olduğu tahmin edilmektedir.
Asur ve Sonraki Egemenlikler
M.Ö. 8. yüzyıldan itibaren Karkamış, Asur etkisi altına girmiştir. M.Ö. 604 yılında Babil Kralı II. Nebukadnezar tarafından istila edilen kent, bu tarihten itibaren Hitit sonrası şehir devleti niteliğini kaybetmiştir. Asur dönemini takip eden yüzyıllarda ise kent Roma ve Bizans hâkimiyetinde varlığını sürdürmüştür. Orta Çağ’da Karkamış, Bizans ve Araplar tarafından yönetilmiş, ardından Selçuklu Türkleri ve Memlükler tarafından ele geçirilmiştir.
Osmanlı ve Modern Dönem
1516 yılında Osmanlı egemenliğine giren Karkamış, bu dönemde küçük bir mezra olarak kayıtlara geçmiştir. 17. yüzyılın sonlarında Osmanlıların uyguladığı iskân politikasıyla Barak aşireti buraya yerleştirilmiştir. 19. yüzyılda demiryolu inşasıyla birlikte yerleşim önem kazanmıştır. I. Dünya Savaşı sırasında İngiliz arkeologlar tarafından yapılan kazılar ile kent yeniden gündeme gelmiş, savaş sonrası bölge Fransız işgaline uğramış ancak 1920’de bu işgal sonlandırılmıştır. 1921 Ankara Antlaşması ve 1923 Lozan Antlaşması ile çizilen sınır neticesinde antik kentin yarısı Türkiye, diğer yarısı ise Suriye sınırlarında kalmıştır.
Mimari Yapılar ve Arkeolojik Buluntular
Karkamış Antik Kenti, Neolitik Çağ’dan itibaren kesintisiz yerleşime sahne olmuş, Hitit ve Geç Hitit dönemlerinde ise büyük bir şehir-devlet olarak gelişmiştir. Bu uzun tarihsel süreç içinde kentte ortaya çıkarılan mimari yapılar ve arkeolojik buluntular, bölgenin kültürel zenginliğini gözler önüne sermektedir.
Karkamış Antik Kenti - Karkamış Belediyesi
Mimari Yapılar
Antik kentin yerleşimi, höyük olarak adlandırılan doğal yükselti üzerine kurulmuştur. Kentin ana yapıları, yukarı şehir (akropol) ve aşağı şehir olmak üzere iki ana bölüme ayrılmıştır. Özellikle Geç Hitit döneminde, şehrin genişlemesiyle birlikte aşağı şehir de surlarla çevrilmiş ve savunma açısından bütünlük sağlanmıştır. Kentteki yerleşim tabakaları incelendiğinde Hitit öncesi, Orta Hitit ve Geç Hitit dönemlerine ait mimari izler ayırt edilebilmektedir.
Arkeolog Sir Leonard Woolley’nin kazılarında, kalenin bulunduğu tepede farklı dönemlere ait yerleşim izleri tespit edilmiştir. Prehistorik döneme tarihlenen basit yapılarla başlayan mimari gelişim, Geç Hitit döneminde savunma duvarları, tapınak yapıları ve anıtsal giriş kapılarıyla karmaşık ve simgesel bir düzeye ulaşmıştır. Özellikle sur sistemlerinin zamanla genişletilmesi ve aşağı şehri de kapsayacak şekilde inşa edilmesi, kentin artan nüfusu ve stratejik önemine işaret etmektedir.
Arkeolojik Buluntular
Karkamış’taki kazılarda çok sayıda heykel, kabartma, stel, rölyef ve yazıt ortaya çıkarılmıştır. Bunlar arasında özellikle aslan heykelleri, üzerinde insan figürü oturan taş kalıntılar, hiyeroglif yazıtlar ve mitolojik sahneleri betimleyen kabartmalar dikkat çeker. Bu eserler, Geç Hitit sanatının karakteristik özelliklerini yansıtmaktadır. Öte yandan çeşitli dönemlere ait mezarlarda, silahlar, boncuklar, süs eşyaları ve toprak kaplar bulunmuştur. Özellikle Bronz Çağı’na tarihlenen mezarlarda cesedin yanına bırakılmış silah ve süs eşyaları, dönemin inanç sistemi ve sosyal yapısına dair ipuçları sunmaktadır.
Karkamış'ta bulunan yazıtlar - Karkamış Belediyesi
British Museum adına yapılan kazılarda çıkan eserlerin önemli bir kısmı yurt dışına taşınmıştır. Bu eserler arasında kabartma paneller, heykeller, hiyeroglif yazıtlı steller ve mimari süsleme parçaları yer almaktadır. Özellikle David George Hogarth, Leonard Woolley ve T.E. Lawrence gibi isimlerin yürüttüğü çalışmalar sırasında çıkarılan eserlerin bir bölümü Gertrude Bell tarafından da belgelenmiştir.
Karkamış'ta bulunan kabartmalar - Karkamış Belediyesi
Koruma ve Güncel Durum
Bugün Karkamış Antik Kenti, modern koruma yaklaşımlarıyla değerlendirilmeye devam etmektedir. Kentin bazı bölümleri üzeri kapatılarak Göbeklitepe benzeri koruyucu yapılarla muhafaza altına alınmıştır. Bu yaklaşım, hem çevresel etkilere karşı koruma sağlamayı hem de ziyaretçilere arkeolojik alanı daha güvenli bir şekilde sunmayı amaçlamaktadır.
Arkeolojik Kazılar ve Bilimsel Çalışmalar
Modern anlamda ilk arkeolojik çalışmalar, 19. yüzyılın sonlarından itibaren İngiliz arkeologlar tarafından yürütülmüştür. 1876 yılında George Smith’in başlattığı çalışmalar, daha sonra Halep Konsolosu Henderson, David George Hogarth, Leonard Woolley ve T.E. Lawrence gibi isimlerle devam etmiştir. British Museum adına yürütülen kazılar, Geç Hitit dönemine ait kalıntılarla birlikte Neolitik ve Kalkolitik tabakalara kadar ulaşan buluntuları ortaya koymuştur.
Kazılar sırasında çıkarılan heykel, kabartma ve mimari unsurların bir kısmı British Museum'a taşınmış; bu süreç Osmanlı arşivlerinde de kültürel varlık kaçakçılığı ve izinsiz taşımalar nedeniyle eleştirilmiştir. Özellikle Hogarth ve Lawrence’ın hem arkeolojik hem de istihbari faaliyetlerde bulunmaları, dönemin siyasi gelişmeleriyle de ilişkilendirilmiştir.
Kültürel ve Stratejik Önemi
Karkamış’ın tarih boyunca önemini koruyan en belirgin unsurlarından biri coğrafi konumudur. Anadolu, Mezopotamya ve Levant arasındaki ticaret yollarının kesişme noktasında bulunması, Fırat Nehri üzerindeki geçişleri kontrol etme kapasitesi ve savunulabilir bir tepe üzerinde yer alması, kentin askeri ve ekonomik olarak cazibesini artırmıştır. Hititler, Asurlular ve daha sonraki devletler için Karkamış, yalnızca bir şehir değil, bölgesel egemenlik kurmak için stratejik bir anahtar olmuştur.
Karkamış Antik Kenti - Karkamış Belediyesi
Günümüzde Karkamış
Antik kent alanının bir kısmı Türkiye’de, bir kısmı ise Suriye topraklarında kalmaktadır. Kentin kalıntılarının önemli bölümü günümüzde Türkiye sınırları içinde yer almakta ve koruma altındadır. Karkamış ilçesinin günümüzdeki nüfusu, 2000’li yılların başında 4.000 civarındayken, 2010'larda 3.000’in altına düşmüştür. Arkeolojik alan, halen bilimsel çalışmaların sürdüğü önemli bir kültürel miras alanı olarak değerlendirilmektedir.