Akşemseddin kimdir?
Bilimin, Maneviyatın ve Fethin Işığı
Akşemseddin, tam adıyla Muhammed Şemseddin bin Hamza, 1389 yılında Şam’da doğmuş, küçük yaşta ailesiyle birlikte Anadolu’ya göç etmiştir. Aslen Türk olan Akşemseddin’in soyunun Ebu Bekir’e dayandığı da bazı kaynaklarda yer alır. Osmanlı Devleti'nin kuruluş döneminden yükselişine uzanan süreçte, hem dinî hem de bilimsel yönüyle dikkat çeken çok yönlü bir bilgedir. Fatih Sultan Mehmet’in hem hocası hem de manevi rehberidir.
Eğitim Hayatı ve Yetişme Süreci
İlk eğitimini babasından alan Akşemseddin, daha sonra Anadolu’nun önde gelen medreselerinde Arapça, fıkıh, hadis, kelam, tıp ve matematik eğitimi aldı. Henüz genç yaşlarında “müderris” (medrese hocası) unvanı aldı. Ancak, bilgi birikimini sadece medrese eğitimiyle sınırlamayıp tasavvufla da derinleştirmek istedi. Bu sebeple Hacı Bayram-ı Veli’ye intisap etti ve ondan hem tasavvuf terbiyesi hem de halkla iç içe yaşama bilinci kazandı.
Tasavvuf anlayışı, halktan kopmayan, bilimle maneviyatı birleştiren, hem bireyi hem toplumu dönüştürmeyi amaçlayan bir çizgideydi. Hacı Bayram-ı Veli vefat etmeden önce halifesi olarak Akşemseddin’i seçti.
Bilimsel ve Tıbbî Çalışmaları
Akşemseddin’in en dikkat çeken yönlerinden biri, çağının çok ötesinde düşünceler geliştirmiş olmasıdır. Özellikle mikrop kavramı üzerine yaptığı tespitler, bilim tarihinde önemli bir yere sahiptir. “Hastalıklar gözle görülmeyen canlılardan meydana gelir” şeklindeki düşüncesi, modern mikrobiyolojinin kurucularından Louis Pasteur’den yaklaşık 400 yıl önce ortaya konmuştur.
En önemli eserlerinden biri olan “Maddetü’l-Hayat” adlı kitabında hastalıkların bulaşma yolları, bitkisel tedavi yöntemleri ve hastalıkların yayılma biçimleri üzerinde durmuş; tıbbî bilgiyle tasavvufî düşünceyi birlikte ele almıştır.
Diğer önemli eseri “Risaletü’n-Nuriyye”, insanın nefsini tanıma süreciyle ilgilidir. Bu eser hem ahlaki bir öğreti metni hem de ruh sağlığına dair derin gözlemler içerir.
Ayrıca, bitkilerin şifalı özellikleri, su ve hava gibi doğal kaynakların sağlığa etkisi gibi konularda da gözlem ve deneylere dayalı bilgiler üretmiştir. Bu yönüyle, botanik ve çevre sağlığı alanında da erken bir bilimsel hassasiyet geliştirdiği söylenebilir.
Fatih Sultan Mehmet ile İlişkisi
Fatih Sultan Mehmet’in eğitiminde etkili olan hocalar arasında en çok iz bırakan isim Akşemseddin’dir. Genç şehzade zor bir öğrenciydi; zekiydi ama çok meraklı ve sorgulayıcıydı. Diğer hocalar yetersiz kalınca devreye Akşemseddin girdi. Sadece ilmî derslerle değil; ahlâkî, felsefî ve tarihsel düşünme biçimiyle Fatih’e rehberlik etti.
(Yapay zekâ ile oluşturulmuştur) Akşemseddin ve öğrencisi Fatih Sultan Mehmed
İstanbul’un fethi sürecinde de aktif rol aldı. Kuşatma sırasında ordu içinde düşen morali yükselten, padişaha sebat telkin eden, toplumu manevî yönden ayakta tutan önemli konuşmalar yaptı. Fetihten sonra Ayasofya’nın camiye çevrilmesini tavsiye etti; bu tavsiye, fetih sembolizmi açısından çok önemlidir.
Fatih Sultan Mehmet, fetihten sonra Akşemseddin’i İstanbul’da kalması için çok ısrar etti ancak o, gösterişten uzak bir hayatı tercih ederek Göynük’e döndü. Göynük’te hem halk eğitimi yaptı hem de talebe yetiştirmeye devam etti.
Kaynakça:
- Özdamarlar, Metin. Akşemseddin: Fatih’in Hocası, Bilimin Işığı. Düşün Yayıncılık, 2017.
- Şentürk, Ahmet. Türk Tıp Tarihinde Akşemseddin ve Bulaşıcı Hastalıklar Teorisi.
- Uzunçarşılı, İsmail Hakkı. Osmanlı Tarihi, Cilt 2.
- İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Osmanlı’da Bilim ve Eğitim Gelenekleri.
- Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk Bilginleri serisi.
- Göynük Belediyesi Resmî Arşivleri, “Akşemseddin Festivali Bilgi Kitapçığı”.