Çandır Şahruh Bey Mescidi, günümüzden yaklaşık 500 yıl önce Anadolu'da yaşamış Dulkadiroğulları Beyliği'nin önemli eserlerinden biridir. Caminin eski yapısı büyük ölçüde yok olsa da, ayakta kalan kısa ve güçlü minaresi, o dönemin mimarisini ve tarihini gösteren önemli bir işaret gibidir. Sen hiç bu kadar eski bir binanın sadece bir parçasının kalabildiğini ve hala ayakta durabildiğini düşünmüş müydün? Bu minare, bize eski zamanlardan bilgi getiren bir elçi gibidir.

^{Çandır Şahruh Bey Mescidi (Kültür Portal)}

🕰️ Zaman Yolculuğu: Onu Kim Yaptırdı?

Bu mescidin (küçük caminin) yapımını, Dulkadiroğulları Beyliği'nin yöneticilerinden Şahruh Bey emretmiştir. Şahruh Bey, babası Alauddevle Bozkurd Bey gibi, halkı için eserler yaptıran önemli bir isimdi. Mescit, yaklaşık olarak 15. yüzyılın sonlarında yapılmıştır. Bu tarih, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethinden sonraki yıllara denk gelir. Şahruh Bey, bu yapıyı hem ibadet yeri hem de kendi gücünü ve inancını göstermek için iki minareli olarak inşa ettirmişti.

❓ Mescitten Geriye Ne Kaldı?

Şahruh Bey Mescidi'nin ana binası zamanla yıkılmış ve yerine daha sonra yeni bir cami yapılmıştır. Ancak orijinal yapıdan geriye, bize o günleri anlatan bir bölüm kalmıştır: Batıdaki Minare.

^{Çandır Şahruh Bey Mescidi (Kültür Portal)}

🧱 Minarenin Özellikleri Nelerdir?

Minare, camilerde ezan okunan, uzun ve ince bölümdür. Çandır Şahruh Bey Mescidi'nin minaresi ise diğer Dulkadiroğulları yapılarında olduğu gibi oldukça kısadır.

• Kaidesi: Minarenin en alt kısmı, yani yere sağlam basan bölümü kare şeklindedir.
• Gövdesi: Kaideden sonra yükselen orta bölümü ise yuvarlak bir şekle sahiptir.
• Yapım Malzemesi: Minarenin alt gövdesi ve şerefeye (ezan okunan balkon) kadar olan bazı kısımları tuğladanyapılmıştır. Şerefenin altı ve korkulukları ise düzgün kesme taştan örülmüştür. Bu, yapı ustalarının hem tuğla hem de taş kullandığını gösterir.
• Külahı: Minarenin tepesi, yani en üst kısmı, tıpkı bir koni gibi konik bir külahla sonlanır.

Bu kısa minare, Dulkadiroğulları mimarisinin tipik (o bölgeye özgü) özelliklerini taşır ve bize o beyliğin sanat anlayışı hakkında bilgi verir.