UNESCO Nedir?
UNESCO, yani Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu, 1945 yılında, İkinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından kurulmuştur. Çünkü dünya, kısa süre içinde iki büyük savaş yaşamış ve bu savaşlar milyonlarca insanın hayatını değiştirmişti. Bu savaşlar gösterdi ki; sadece silahlarla değil, insanların düşünceleriyle de barış inşa edilmeli. İşte UNESCO, bu düşünceyle kuruldu. Savaşlar insanların zihinlerinde başlar; o halde barış da insanların zihinlerinde başlamalıydı.
Kurucularının amacı, dünyayı daha adil, daha barış dolu ve daha bilinçli bir yer haline getirmekti. Bu amaçla UNESCO, eğitim, bilim, kültür, iletişim ve bilgi paylaşımı alanlarında uluslararası iş birliğini teşvik eder.
Çocukluğu Gibi Genç Bir Kurum
UNESCO, genç bir hayal gibi doğdu. 1945 Kasım’ında 44 ülke bir araya geldi ve “Gerçek bir barış kurumu oluşturalım” dediler. 16 Kasım 1945’te imzalanan anlaşma ile UNESCO’nun ilk adımı atıldı. Bu tarih bugün hâlâ “Uluslararası Hoşgörü Günü” olarak kutlanmaktadır.
UNESCO’nun merkezi Paris’te yer alır. İlk genel toplantısı 1946 yılında yapıldı. O günden bugüne, dünyadaki neredeyse tüm ülkeler UNESCO’ya katıldı. Türkiye, bu kurumu kuran ilk 20 ülkeden biridir.
UNESCO'nun etki alanları (Yapay zeka ile oluşturulmuştur)
Ne Yapar Bu UNESCO?
UNESCO, bir çocuk gibi meraklı, bir öğretmen gibi sabırlı, bir dost gibi samimidir. Çok işi vardır, ama en önemlileri şunlardır:
Eğitim Alanında
UNESCO’ya göre her çocuk okula gitmeli, öğrenmeli ve büyüdükçe düşünce gücünü geliştirmeli. “Herkes İçin Eğitim” projesiyle, kız ve erkek çocukların eşit şartlarda eğitim almasını destekler. Okul öncesinden üniversiteye kadar eğitimi izler, yönlendirir, teşvik eder.
UNESCO, çocukların ve gençlerin nitelikli ve kapsayıcı bir eğitim almasını ister. Çünkü bilgi güçtür, ama bu güç yalnızca iyilik için kullanılmalı.
Kültür ve Miras
UNESCO, geçmişimizi korumakla görevlidir. Eski şehirler, antik yapılar, efsaneler, şarkılar, oyunlar, yemek tarifleri… Bunlar hep kültürel mirasımızdır.
Türkiye’den Göbeklitepe, Kapadokya, İstanbul’un tarihi alanları, Safranbolu gibi yerler UNESCO tarafından korunur. Ama sadece taş yapılar değil; Karagöz, Mevlevî Sema Ayini, Türk kahvesi, ebru sanatı gibi gelenekler de UNESCO’nun korumasındadır. Çünkü geçmişimizi bilmeden geleceğimizi kuramayız.
İletişim ve Bilgi
UNESCO, insanların fikirlerini özgürce ifade edebilmesi için çalışır. Radyo, televizyon, internet gibi iletişim yollarının özgür ve tarafsız olmasını ister. Bilgiye ulaşmak herkesin hakkıdır, der.
Ayrıca çocuklara ve gençlere eleştirel düşünme becerisi kazandırmak için projeler yürütür.
Türkiye ve UNESCO: Güçlü Bir Dostluk
Türkiye, UNESCO’nun kurucu ülkelerinden biridir. 1949 yılında UNESCO Türkiye Millî Komisyonu kurularak, ülkemizdeki faaliyetleri yönlendirmeye başladı.
UNESCO’nun dünya çapındaki listelerinde Türkiye’den birçok unsur yer almaktadır:
- 22 adet Dünya Mirası Alanı
- 31 adet Somut Olmayan Kültürel Miras
- 8 şehir, UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na dâhil
- 9 şehir, Öğrenen Şehirler listesinde
Bu da demek oluyor ki; Türkiye, hem geçmişini hem geleceğini UNESCO ile paylaşmaktadır.
UNESCO'nun vizyonu (Yapay zeka ile oluşturulmuştur)
Eğitimde Küresel Yolculuk
UNESCO, eğitimi sadece sınıfta öğretmekle kalmaz, onu bir yaşam biçimi haline getirir. “Hayat boyu öğrenme” felsefesine inanır. Bunun için ASPnet (Üye Okullar Projesi), UNESCO Kürsüleri, UNITWIN ağları, Öğrenen Şehirler Programı gibi çeşitli projelerle dünyayı birbirine bağlar.
Türkiye’de de 36 okul ASPnet’e üyedir. Bu okullar, barış, hoşgörü ve kültürlerarası anlayış üzerine çalışır.
Neden Önemlidir?
UNESCO, dünyayı daha iyi bir yer yapmak için çalışır. Herkesin hakkını savunur, adalet ister, emeği destekler. UNESCO, bazen bir kitap, bazen bir okul çantası, bazen bir mozaik parçasıdır. O, kültürlerin, inançların, fikirlerin dostudur. Ve hepsinden önemlisi, çocukların geleceğidir.