Enosis, Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması hedefidir ve Yunan ulusal ideolojisinin temel taşlarından biri olan Megali İdea (Büyük Ülkü) kapsamında şekillenmiştir. 1791 yılında Rigas Feraios’un yayımladığı haritada çizilen sınırlar, Bizans’ın yeniden diriltilmesi idealine dayanıyordu. Kıbrıs da bu haritada Yunan toprağı olarak gösterilmiştir.
İngiliz Egemenliğine Geçiş (1878) ve Enosis Umudu
1878 yılında Kıbrıs’ın Osmanlılar tarafından İngiltere’ye “geçici” olarak bırakılması, Kıbrıslı Rumlar tarafından Enosis yolunda bir fırsat olarak değerlendirilmiştir. İlk talepler Girne Piskoposu’nun 1878’de İngiliz yöneticilere verdiği Enosis dilekçesiyle başlamıştır. Ne var ki, İngiltere’nin asıl amacı stratejik avantajlarıdır. Yani Kıbrıs'ı Hindistan yolu üzerindeki bir üs olarak konumlandırmayı hedeflemektedir.
Eğitim ve Kilise Yoluyla Enosis’in Toplumda Yerleşmesi
Kıbrıslı Rumların Enosis’e bağlılığı, yalnızca politik değil, ideolojik olarak da örgütlüydü. Rum Ortodoks Kilisesi ve Yunanistan’dan gelen öğretmenler, eğitim sistemini bu yönde şekillendirdi. 1920’li yıllarda Rum okullarında yalnızca Atina onaylı kitaplar okutuluyor, Yunan millî marşları söyleniyor ve sınıflarda Yunan liderlerinin portreleri asılıyordu. Bu süreç, Enosis’i kültürel bir bilinç hâline getirdi.
İngiliz Politikalarının Tutumu ve Rum Tepkileri
İngiliz yönetimi Enosis taleplerine karşı sürekli ret yanıtı vermiştir. 1893’te Rum vekillerin Enosis önerisi karşısında verilen cevap şu yöndeydi: “Kıbrıs Yunanistan’a verilemez, çünkü Türklerin de onayı gerekir.”
İngiltere, adanın statüsünün Osmanlı’ya bağlı olduğunu ileri sürerek, bu talepleri diplomatik olarak geçiştirmiştir. Ancak, bu politikalar Rumlar tarafından “samimiyetsizlik” olarak algılanmış, özellikle 1907 yılında Churchill’in adayı ziyareti sırasında yaptığı “Yunan milletine özgü asil duygular” ifadeleri Enosis taraftarlarını umutlandırmıştır.
1931 İsyanı: Şiddete Dönüşen Enosis Mücadelesi
1931 yılına gelindiğinde, Enosis talebi ilk kez organize ve silahlı bir isyanla gündeme gelmiştir. Kitium Piskoposu Milonas’ın çağrısı ile başlayan bu isyan, Rumların Enosis’e ulaşmak için şiddeti tercih etmeye başladığını göstermektedir.
İsyanın temel nedenleri şunlardır:
Uzun süredir devam eden Enosis propagandası,
İngilizlerin halk iradesini yok sayan “Order in Council” kararı
Eğitim ve din kurumlarında yayılan anti-İngiliz bilinci
Yunanistan ve İstanbul Rum Patrikhanesi’nin destekleri
İsyan sırasında İngiliz Konsolosluk binaları yakılmış, protestolar kitleselleşmiştir. Ancak, isyan başarısızlıkla sonuçlanmış ve İngiliz yönetimi Rumlara karşı sert tedbirler almıştır. Aynı baskı Türk halkını da etkilemiş ve bu durum Rumlar arasında “Osmanlı hoşgörüsünün özlemi”ni doğurmuştur.
İngiltere'nin Cevabı ve Enosis Talebinin Bastırılması
İsyan sonrası İngiltere, Kıbrıs’taki tüm siyasi partileri, dernekleri ve basını denetim altına almıştır. Yasama Meclisi kaldırılmıştır. Rumlar, 1931 sonrası dönemde Enosis talebini açıkça dile getirmekten çekinir hâle gelmişlerdir. Ancak bu yalnızca geçici bir durgunluktur; Enosis mücadelesi ilerleyen yıllarda yeniden canlanmıştır.
1878–1931 arası dönem, Enosis talebinin sadece bir istekten çıkıp ideolojik, kurumsal ve sonunda şiddet temelli bir harekete dönüşmesini temsil eder. İngiltere’nin çıkar merkezli politikaları, Rum Kilisesi’nin halk üzerindeki otoritesi, eğitim yoluyla yapılan bilinç aşılama ve Yunanistan’ın dolaylı müdahaleleri bu sürecin temel dinamiklerini oluşturmuştur. 1931 İsyanı ise bu sürecin doruk noktasıdır.
Rumların Enosis ideali, ilerleyen dönemde EOKA örgütünün kurulmasına ve Kıbrıs adasında Türklere karşı yapılan katliamlara sebep olmuştur.

