Türk havacılığının öncü isimlerinden Vecihi Hürkuş asker, eğitimci, girişimci ve iş adamıdır. Gönüllü olarak katıldığı orduda uçuş eğitimi almış, havacılığa olan ilgisi zaman içinde pilotluktan eğitmenliğe, uçak üretiminden havayolu işletmeciliğine evrilmiş, adı Türk havacılık tarihine geçmiştir.

Vecihi Hürkuş, Kurtuluş Savaşı’nda kullanılan Gotha uçağı önünde, 1919.
Çocukluğu ve Eğitimi
Vecihi Hürkuş 18 Ocak 1896’da İstanbul’da doğdu. Babası İstanbullu bir aileden Gümrük Müfettişi Ali Feham Bey, annesi ise Vidin doğumlu Zeliha Niyir Hanım’dır. Üç yaşında babasını kaybetmesi üzerine annesi ve kardeşleriyle birlikte Harbiye’de eskrim ve resim öğretmeni olan amcası Ahmed Şekür Bey’in yanına taşındı. Daha sonra Üsküdar’a yerleştiler. İlköğrenimini Bebek’te, rüştiye eğitimini Üsküdar’daki Füyuzati Osmaniye Rüştiyesi’nde aldı. Liseyi Paşakapısı İdadisi’nde okuduktan sonra sanata olan ilgisinden ötürü Tophane Sanat Okulu’na geçti ve buradan mezun oldu.
1912’de Balkan Harbi’ne eniştesi Kurmay Albay Kemal Bey’in yanında gönüllü olarak katılan Vecihi Hürkuş, Edirne geri alındığında şehre giren kuvvetlerin içindeydi. Balkan Harbi sonrasında İstanbul Ordu Kumandanlığı tarafından Beykoz’daki Serviburun Esir Kampı’na komutan olarak atandı.
Havacılık Öyküsünün Başlangıcı
Havacılığa olan ilgisi sebebiyle pilot olmak istedi ancak yaşının küçük olması nedeniyle makinist olarak eğitim gördü ve Tayyare Makinist Mektebi’nden Küçük Zabit (Gedikli/Astsubay) olarak mezun oldu. Birinci Dünya Savaşı sırasında Bağdat Cephesi’ne makinist olarak gönderildi.

Vecihi Hürkuş, kendi tasarladığı uçağının önünde.
2 Şubat 1916’da Bağdat Cephesi’nde bir uçak kazasında yaralanan Hürkuş İstanbul’a döndü. Yeşilköy’deki Tayyare Mektebi’ne girerek 21 Mayıs 1916’da ilk uçuşunu yaptı ve aynı yılın 15 Kasım günü pilot diplomasını alarak tayyarecilik tahsilini tamamladı. 1917 sonbaharında Kafkas Cephesi’nde 7. Tayyare Bölüğü’ne atandı. Bir Rus uçağını düşüren ilk pilot oldu.
8 Ekim 1917’de düşürülen uçağını düşmana teslim etmemek için ateşe verdi ve esir düşerek Hazar Denizi’ndeki Nargin Adası’na gönderildi. Adadan Azeri Türklerinin yardımıyla yüzerek kaçan Vecihi Hürkuş, yanında istihkâm Teğmeni Salih Beyle birlikte İran üzerinden Türkiye’ye dönmek üzere yola çıktı, zorlu koşullar altında 2,5 aylık bir yürüyüşün ardından Süleymaniye üzerinden Musul’a ulaşmayı başardı.
İstanbul’a savaş sona ermek üzereyken dönebildi ve İstanbul Hava Müdafaa Bölüğü’ne tayin edildi. İstanbul işgal edilince Harem’den kalkan bir gemiyle Mudanya’ya geçti ve oradan Bursa, Eskişehir üzerinden Konya’ya giderek Kurtuluş Savaşı’na katıldı. Kurtuluş Savaşı’nın ilk ve son uçuşlarını gerçekleştirdi, İzmir - Seydiköy Hava Meydanı’nı işgal eden ilk tayyareci olarak iki kez TBMM’den takdirname ve Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası kazandı.
Savaşın akabinde İzmir’de tayyare bölüklerinde görev yaptı ve öğretmenlikle birlikte fen işleri ile de ilgilendi. Bu sırada Edirne’ye yanlışlıkla inen bir yolcu uçağını almak için görevlendirildi, hizmeti karşılığı bu uçağa “Vecihi” adı verildi. Bu olay 1919’dan beri çeşitli uçak projeleri geliştiren Vecihi Hürkuş’un bu konuda somut bir adımı atmasına vesile oldu.

1924’te tasarladığı ve ürettiği ilk Türk uçağı Vecihi K-VI önünde.

Vecihi Hürkuş, Vecihi K-VI uçağı ve ekibiyle birlikte, 1924.
Uçak Üretimi: Zorluklar, Engeller
1924 yılında kendi projesi olan Türkiye’nin ilk yerli uçağı Vecihi K-VI’yı Yunanlılardan ganimet olarak ele geçirilen motorları kullanarak inşa etti. Uçağı için uçuş müsaadesi talep ettiğinde uçabilirlik sertifikası için bir teknik heyet oluşturuldu ancak teknik heyetin içerisinde uçağı uçuracak ve kontrol edecek personel bulunmadığından izin süreci aksaklığa uğradı. Heyetin lisans veremeyeceği anlaşılınca Vecihi Hürkuş herhangi bir izin almaksızın uçağını 28 Ocak 1925’te havalandırdı. Ancak izinsiz uçtuğu için cezalandırılınca Türk Hava Kuvvetleri’nden istifa etti.
Ankara’daki Türk Tayyare Cemiyeti’ne (T.Ta.C.) katılan Vecihi Hürkuş burada Fen Şubesi’nin organizasyonunda çalıştı. T.Ta.C., halktan bağış toplayarak milli havacılık okulu kurmayı hedeflemekteydi. Hürkuş, havacılık sevgisini halka aşılamak amacıyla bağış kampanyalarına katıldı. 10.000 TL bağışın sahibinin adının uçağa verileceği kampanyada ilk yardım Adana’nın Ceyhan ilçesinden gelince alınan ilk uçağa da Ceyhan adı verildi. Vecihi Hürkuş kampanyanın sonraki dönemlerinde bağış gezilerine Ceyhan uçağını uçurarak gitti.
Türk Hava Kurumu ile Avrupa havacılığını incelemek için yurtdışına gitti Fransa’da Breguet, Potez ve Hanriot fabrikalarını, Almanya’da Junkers ve Rohrbach fabrikalarını ziyaret etti ve deneme uçuşları gerçekleştirdi.
19 Ekim 1925’te Türk Hava Kurumu’ndan istifa edip Milli Savunma Bakanlığı’nın Kayseri’de Tayyare ve Motor Türk Anonim Şirketi (TOMTAŞ) kuruluş çalışmalarında yer alarak Almanya’ya gitti ve Junkers A.35 uçağın yapımında görev aldı.1 Ağustos 1926’da Fransızların iki kişilik avcı uçağı Nieuport Delage ile temsili savaş uçuşunu başarıyla gerçekleştirdi.

Vecihi Hürkuş ve Vecihi K-VI, 1925’te uçağın tanıtımı sırasında halk ve yetkililerle birlikte.
Vecihi Hürkuş, 1927’de TOMTAŞ bünyesinde biri 14 kişilik 3 motorlu Junkers G.24, diğeri altı kişilik tek motorlu Junkers F.13 yolcu uçaklarıyla Ankara – Kayseri arasında uçuşlar gerçekleştirdi. Bu uçuşlar Türk Sivil Havacılığının ilk uçuşları oldu.
1930’da Kadıköy’de kendi atölyesinde Vecihi XIV adlı uçağını inşa etti ve bu uçakla ilk uçuşunu 27 Eylül 1930’da Kadıköy Fikirtepe’de gerçekleştirdi. İki kişilik, tek motorlu, spor ve eğitim uçağı olan Vecihi XIV, Ankara’da da gösteri uçuşu gerçekleştirmiş, dönemin Başbakanı İsmet İnönü ve bazı komutanlar tarafından incelenmiş ve tebrik almıştır.
İktisat Bakanlığı’na uçabilirlik sertifikası verilmesi için yapılan başvuru 14 Ekim 1930’da, “Tayyarenin teknik vasıflarını tespit edecek kimse bulunmadığından gereken vesika verilmemiştir.” açıklamasıyla olumsuz olarak sonuçlandı. Vecihi Hürkuş, istenen belgenin alınması amacıyla uçağın Çekoslovakya’ya gönderilmesi için müsaade aldı. Uçak Ankara’da söküldü, demiryolu Prag’a gönderildi. Çek diline çevrilerek sunulan teknik raporların akabinde yapılan teknik kontrollerden başarıyla geçen Vecihi XIV, uçuşunu da başarıyla tamamlamış ve 23 Nisan 1931’de Çekoslovakyalı yetkililerin de katılımıyla düzenlenen bir törenle uçuş müsaadesini almıştır. 25 Nisan 1931’de Çekoslovakya’dan yola çıkan Vecihi XIV, 5 Mayıs 1931’de Türkiye’ye ulaştı.
Türk Hava Kurumu bünyesinde Vecihi Hürkuş’un uçağıyla katıldığı bir turne planlandı. Ankara’da başlayan turne Aksaray, Konya, Manavgat, Antalya, Fethiye, Muğla, Aydın, Denizli, Uşak, Eskişehir, Adapazarı, İzmit ve Yeşlköy’de sonlandı. Bilinmeyen sebeplerden ötürü yardımcısı ve makinisti Hamit Bey’in işine son verilip, ödenen uçuş tazminatı kesilerek Vecihi XIV uçağı uçuştan men edilince Vecihi Hürkuş Türk Hava Kurumu’ndan tekrar ayrıldı.
21 Nisan 1932’de Türkiye’nin ilk sivil havacılık okulu olan Vecihi Sivil Tayyare Mektebi’ni kurdu. İlk yılında ikisi kadın olmak üzere toplam 12 öğrencinin kaydolduğu okul, 27 Eylül 1932’de öğretime başladı. Vecihi Sivil Tayyare Mektebi’nin ilk öğrencileri arasında Türkiye’nin ilk kadın pilotu Bedriye Gökmen de bulunmaktaydı. Eğitimler sırasında hiç kaza kırım olmadı. Okul finansal destek için Tekel İdaresi ve Türkiye İş Bankası gibi bazı kurumların reklamlarını yapmış, bazı hayırseverlerin bağışlarını kabul etmiştir.

Vecihi Hürkuş, kendi tasarımı olan Vecihi XIV uçağında, 1930.
Nuri Demirağ İle Kesişen Yol
Türk Havacılığının bir başka önemli ismi Nuri Demirağ Vecihi Hürkuş’un atölyesini ziyaret edip kendisine uçak yapımında kullanılmak üzere 5.000 TL verdi. Hürkuş bu bağışla adı Nuri Bey olan kapalı kabin hafif yolcu uçağı inşa etti. Aynı yıl tek satıhlı Vecihi XV antrenman uçağını da inşa eden Vecihi Hürkuş’un öğrencileri, iki Vecihi XIV, iki tane Vecihi XV ve Nuri Bey Vecihi XVI uçaklarıyla İstanbul göklerinde bir gösteri uçuşu gerçekleştirdiler. Bu uçuşta Vecihi Sivil Tayyare Mektebi öğrencilerinden Sait Bayav, Tevfik Artan, Muammer Öniz, Osman Kandemir ve ilk kadın tayyareci Bedriye Gökmen yalnız uçuş yaptılar. Vecihi Sivil Tayyare Mektebi finansal sorunlar ve yetiştirdiği öğrencilerin diplomalarına denklik verdirilmemesi nedeniyle kapandı.
Türk Hava Kurumu’na Katkıları
1935 yılında kurulan Türkkuşu’nda başöğretmen olarak görev aldı. Etimesgut hangarlarının inşası, yaz kampı uçuş sahası İnönü’nün oluşturulması, kendi okulunda yetiştirdiği Sait Bayav, Tevfik Artan ve Muammer Öniz’in Rusya’ya eğitime gönderilmesi gibi önemli başarılara imza attı.
1937’de Türk Hava Kurumu tarafından Almanya’ya mühendislik eğitimine gönderildi, bir buçuk yıl sonra mezun oldu. Ancak Türkiye’ye döndüğünde dönemin Bayındırlık Bakanlığı tarafından “iki yılda mühendis olunmaz” gerekçesiyle mühendisliği tanınmadı ve uzun bir mücadelenin ardından Danıştay kararıyla diploması kabul ettirebildi.

Vecihi Hürkuş, ofisinde çalışma esnasında, 1930’lar.
1942 yılında “Havada” adlı kitabını yayımladı. Hürkuş bu kitabında 1915-1925 yılları arasında Birinci Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyetin ilk döneminde yaşadıklarını, ilk uçağını nasıl yaptığını anlattı.
1947’de kurduğu ve gençlerin büyük ilgisiyle karşılaştığı “Kanatlılar Birliği” bünyesinde kızı Gönül’ün yazı işleri müdürü olduğu aylık Kanatlılar dergisi 12 ay boyunca yayın hayatına devam etti.
1951‘de beş arkadaşıyla birlikte havadan zirai ilaçlama yapmak üzere “Türk Kanadı” adı ile bir şirket kurdu, Sait Bayav ve Muammer Öniz’le İngiltere’ye giderek Auster MK-V tipi üç uçak satın aldı. Türkiye’ye döndükten sonra ortaklar arasında çıkan anlaşmazlık üzerine Hürkuş, haklarından vazgeçerek şirketten ayrıldı.
29 Kasım 1954’te Türk Hava Yolları’nın seferden kaldırdığı 8 uçağı satın alarak Türkiye’nin ilk özel havayolu şirketi olan Hürkuş Hava Yolları’nı kuran Vecihi Hürkuş, THY’nin olmadığı rotalara seferler oluşturarak ve gazete taşımacılığı yaparak çalışmalarına devam etti. Ancak çeşitli zorluklar, sabotajlar ve maddi problemler nedeniyle bu girişim de başarılı olamadı. Bu serüven Hürkuş Hava Yolları’nın uçaklarının uçuştan men edilmesiyle sonuçlandı. Her şeye rağmen elinde kalan TC-ERK’i Maden Tetkik Arama Enstitüsü’nün emrinde kullanarak Güney Doğu Anadolu’da toryum, uranyum ve fosfat arayarak zor doğa koşullarında çalıştı.
Hayatının son dönemlerinde ekonomik sıkıntılarla mücadele eden Hürkuş, anılarını yazarken beyin kanması geçirerek komaya girdi. 16 Temmuz 1969’da Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde hayata gözlerini yuman Vecihi Hürkuş, Ankara Cebeci Asri Mezarlığı’na defnedildi.
İLKLERİ
· Çift motorlu tayyareyle “Caudron G-4” uçan ilk Türk pilot olmuştur. (Doğu Cephesi, 17.07.1917)
· Kafkas Cephesi’nde bir Rus uçağını düşürerek ilk Türk Hava Zaferini kazanmıştır. (Kelkit, 26.09.1917)
· Ruslardan ele geçirilen Nieuport tayyaresine pervane imal etmiştir. “1 pervane = 1 uçak” (İstanbul, 1918).
· İstiklal Savaşında uçak kanatlarının tamiratı için jelâtin ile emait imal etmiştir.
· İstiklal Savaşının ilk keşif uçuşunu yapmıştır. (Kula/Alaşehir 15.08.1920)
· İstiklal Savaşında ilk hava zaferini kazanmıştır. (Alaşehir 15.08.1920)
· İstiklal Savaşının son uçuşunda (Seydiköy/Gaziemir) hava alanına ilk girmiştir. (İzmir, 14.09.1922)
· İstiklal Savaşında, her sınıf muharipler arasında Mustafa Kemal Atatürk’ün teklifleriyle iki defa TBMM takdirnamesi verilen tek kişi olarak kırmızı şeritli İstiklal Madalyası kazanmıştır.
· Türk toprağı üzerine ilk yolcu seferi düzenleyen pilottur. Caproni Breda – 11 yolcu (Edirne, Haziran 1923)
· İlk Türk tayyaresinin planlarını ve inşasını yapmıştır. “Vecihi K-VI” (İzmir, 1924) İlk ve tek uçuşunu gerçekleştirmiştir. (İzmir, 28.01.1925).
· Türkiye’de kurulan ilk sivil havacılık organizasyonu olan Türk Tayyare Cemiyeti (THK) kurucuları arasındaki ilk ve tek pilottur.
· Türkiye’de ilk olarak Vecihi Hürkuş’a “Türkiye’nin Baştayyarecisi” ünvanı verilmiştir. (Ankara, 17.06.1925)
· Türkiye’de ilk paraşüt atlayışında uçağı, Vecihi Hürkuş kullanmıştır. Atatürk’ün de izlediği gösteriyi Alman paraşütçü Herr Hainike gerçekleştirmiştir. (Ankara, 16.09.1926)
· İlk Türk sivil uçağının planlarını ve inşasını yapmıştır. “Vecihi XIV” (Kadıköy/İstanbul, 16.09.1930)
· Avrupa semalarında ilk Türk uçağı ile uçuş yapan pilottur. (Prag-İstanbul, 25.04.1931)
· Türkiye’de ilk Türk uçağı ile ilk yurt turunu yapan pilottur. (02.09.1931 / 09.11.1931)
· Vecihi Bey tarafından yapılan öneriyi kabul eden Belçikalı Paraşütçü M. Rene, Türkiye’de ilk Türk sivil uçağından ilk paraşüt atlayışını yapmıştır. Vecihi XIV Uçağını Vecihi Hürkuş kullanmıştır. (Yeşilköy, 18.01.1932)
· Türkiye’de ilk Sivil Kara ve Deniz Tayyare Fabrikası’nı kurmuştur. “Vecihi Fiham Kara ve Deniz Tayyare Fabrikası” (Kadıköy/İstanbul, 1932)
· Uçak motorlu sürat teknesinin projesini yaparak “Vecihi SK-X” ihtira beratı almıştır. (1930). İnşasını yapmıştır. (Kadıköy/İstanbul, 1933).
· Türkiye’deki ilk sivil pilotaj okulunu açmıştır. “Vecihi Sivil Tayyare Mektebi (Kadıköy/İstanbul, 1932)
· İlk Türk kapalı kabin yolcu/deniz uçağını “Vecihi XVI” inşa etmiştir. (Kadıköy/İstanbul, 1933)
· İlk Türk Spor ve Eğitim uçağı “Vecihi XV” uçağını imal etmiştir. (Kadıköy /İstanbul, 1933)
· İlk Türk kadın tayyare pilotu Bedriye Gökmen’le birlikte 12 pilot yetiştirmiştir. (Kadıköy/İstanbul, 1933)
· Türkkuşu’nun kuruluşuyla ilgili katkılarda bulunurken Türkiye’de ilk planörün inşasını (US-4 ve PS-2) gerçekleştirmiştir. (Ankara, 1935-36)
· Türkiye’de planörle havada kalma rekoru, Türkkuşu uzman eğitmeni Rus pilot Sergey Anokhin tarafından 14 Temmuz 1936 tarihinde 3 saat 10 dakika ile kırılmıştı. Ancak 15 Temmuz 1936 tarihinde, Eskişehir İnönü’de saat 14:17’de havalanan Vecihi Hürkuş, 800 m. yükseklikte 5 saat 45 dakika ile yeni rekoru kırmıştır.
· Yurt içi hatlarda yolcu ve kargo taşımacılık yapan “HHY” ilk özel havayolu şirketini kurmuştur. “Hürkuş Havayolları” (İstanbul, 1954-60).
· ICAO tarafından, dünyada pilotluğu 50 yılı aşan ilk Türk pilot olarak ödüllendirilmiştir. (1916-1967)
· 1916-67 yılları arasında, Vecihi Hürkuş toplam 102 ayrı model uçak kullanan ilk ve tek pilottur.
· Hayatının yaklaşık 30.000 saati havada geçen ilk ve tek Türk pilottur.
30.000 saat = 1.250 gün = 41 ay 20 gün = 3 yıl 5 ay.

Vecihi K-VI, Türk bayrağı ile donatılmış haliyle, 1924.

Vecihi K-VI, test uçuşları öncesinde pistte, 1924.

Vecihi K-VI, pilot kabininde Vecihi Hürkuş ile, 1925.



