KÜRE LogoKÜRE Logo
BlogGeçmiş
Blog
Avatar
Ana YazarKÜME Vakfı27 Mayıs 2025 04:23

#13 Toplum ve Teknoloji Bülteni

fav gif
Kaydet
kure star outline

Açık İnternet’in sonu mu geliyor? 

Google'ın geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği I/O konferansı teknoloji dünyasını ilgilendirmeyip pek çok disiplinde yeni tartışmalara sebep oldu. Konferansta Project Astra, Jules, Project Mariner, Imagen, Veo ve Flow gibi yapay zeka destekli modeller kodlamadan görsel sanatlara, günlük görevlerden otonom cihazlara geniş bir yelpazedeki ürünlerin günlük hayatımızı ne derece etkileyebileceği sorusu daha net belirmeye başladı. Yapay zeka teknolojilerinin çeşitli alanlara entegrasyonundaki başarı ise kaçınılmaz bir beklentinin sonucu yadsınamaz bir başarıyla gözler önünde. 
 

Bu gelişmeler ilk bakışta oldukça etkileyici gözükse de toplumsal ve etik açılardan ciddi tartışmaları da beraberinde getiriyor. Yapay zekayı içerik üretim süreçlerinin merkezine oturtan bu teknolojiler kullanıcıların birbirleriyle etkileşime girdikleri bağımsız web siteleri bloglar, içerik plartformları ve benzeri alanlarla olan bağını zayıflatıp dijital anlamda bir tekel meydana getirme ihtimalini akıllara getiriyor. Yani bir kullanıcının giriş yaparak katkıda bulunduğu ve tüketicinin de bu katkıya doğrudan ulaştığı web modeli geride kalıyor. Artık her şey filtrelenerek sunuluyor. Üretimde ve yaratıcılıkta sterilizasyon ve sürat kazandıracak olsa da, dönüşen yapay zeka evreni bir kaynaktan çıkan ve doğrudan erişimi kısıtlayan bir veri ekosistemine sahip gibi görünmekte. 
 

Google'ın bu teknolojik atılımı, dijital dünyanın geleceğini şekillendirecek derin ve kapsamlı değişimlerin habercisi olabilir. Pek çok konvansiyonel modeli rafa kaldırabilir. Ancak bu dönüşümün toplumsal, etik ve politik boyutlarını göz ardı etmek dijital özgürlüklerin ve içerik çeşitliliğinin azalması risklerini de beraberinde getiriyor. Bu anlamda tüketimin tek düzeleşmesi bir düzlemde tüketimi de tek düzeleştirme riskini taşıyor. Yapay zekanın yükselişiyle birlikte dijital dünyada, bireysel yaratıcılığın ve toplumsal katılımın bu yeni düzende nasıl var olacağı, geleceğimizi belirleyecek en temel meselelerden biri olarak öne çıkıyor. 
 

OpenAI’nin Donanım Hamlesi: Apple’a Rakip Olmak mı, Yoksa Yeni Bir Kontrol Çağı mı?

OpenAI’nin Jony Ive ile birlikte yapay zeka temelli donanım üretimine gireceği haberi teknoloji dünyasında büyük yankı uyandırdı. Apple’ın meşhur tasarımcısıyla kurulan bu ortaklık yalnızca bir iş birliği değil aynı zamanda sektörde yapısal bir değişimi temsil ediyor. Steve Jobs’un “ruhani ortağı” olarak tanımladığı Ive’ın OpenAI’ye yönelmesi sembolik bir meydan okuma olarak da yorumlanabilir. Nitekim Apple için oldukça hayati önem taşıyan biçimsel karakteristiğin mimarı olan ismin bir başka teknoloji devi için çalışmaya başlaması pek çok imayı barındırmakta.
 

Peki bu ortaklık adımı neden şimdi atılıyor ve donanım üretimi niçin önemli? GPT modelleri yazılım alanında devrim yarattı. Ancak yazılımın fiziksel bir form kazanması, yapay zekayı günlük hayatın somut bir parçası haline getirme arzusunu da içeriyor. Yapay zeka temelli donanım bu anlamda yalnızca teknik olmanın ötesinde kültürel de bir hamle. Zihinsel dünyamızın her köşesinde ikamet eden yapay zeka modellerinin fiziksel dünyamızda da yer etmesi dönülmez ufka yaklaştığımızı işaret ediyor.
 

Teknoloji şirketleri yapay zeka modellerinin genel olarak kullanıcı sadakati oluşturmakta zorlandığı bir gerçek iken bu krizi nasıl aşacakları konusunda henüz belirli bir reçeteye sahip değiller. Nitekim kullanıcı özgürlüğü bütün yapay zeka sistemini kapsamış durumda. Üstelik rekabetçi yüksek teknoloji alanı da bu demokratikleşmeyi destekler nitelikte atılımlar yapıyor. Kullanıcılar hala Claude, Gemini gibi benzer alternatifler arasında kolayca geçiş yapabiliyorlar. Fiziksel cihazlar ise tabii olarak kullanıcıların kalıcı şekilde bir ekosisteme bağlama potansiyelini taşıyor. Bu da OpenAI’nın donanım geliştirme arzusunu açıklayan bir gerekçe olarak karşımıza çıkıyor.


Tüm bu kriz ve açılımlar donanımsal bir yapay zeka modeline olan ihtiyacı anlamak için ipuçları veriyor. Gelişen teknolojilerin gündelik yaşama daha etkili entegre olmalarının da yolunu açan bu gelişmenin bir de görünmeyen bir tarafı da var. Bilişsel becerilerimizi devralacağı sürekli tartışma konusu olan yapay zeka modellerinin fiziksel hale gelişi bu teknolojilerin günlük hayatımızda bedensel bir uzantı haline de gelebileceğini işaret ediyor.
 

ABD-Çin Çip Savaşları: Huawei Ascend Krizi Üzerinden Bir Hukuki Çatışma Haritası

20 Mayıs sabahı, Pekin’deki bir görüşmede Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Amerika’nın uyguladığı teknoloji kısıtlamalarına karşı ülkesinin pozisyonunu açık bir dille ortaya koydu. Görüşmenin hemen ardından yapılan açıklamalar artık yalnızca ekonomik ya da teknolojik değil, doğrudan egemenliğe dair bir mücadele olduğunu gösteriyordu. Wang’ın ifadesiyle Çin'in kalkınma hakkı kuşatılıyor ve buna karşı sessiz kalınmayacaktı.
 

Ertesi gün Çin Ticaret Bakanlığı da bu hattı netleştirdi: Huawei’nin Ascend çipleri üzerinden yürütülen Amerikan yaptırımlarına uyan her şirket, Çin’in Yabancı Yaptırımlara Karşı Yasası’nı ihlal etmiş sayılacaktı. Artık mesele sadece Amerikan firmalarının Çin pazarına erişimi değil, Çin dışındaki tüm şirketlerin çifte baskı altında kalmasıydı.
 

Bu yasa 2021’de yürürlüğe girdiğinde çoğu analist bunu sembolik bir hamle olarak değerlendirmişti. Fakat 2025 itibarıyla bu düzenleme fiilen çalışmaya başladı. Çin yalnızca tepkisel değil, hukuksal bir pozisyon da alıyordu. Herhangi bir kurumun ABD’nin kısıtlamalarını doğrudan ya da dolaylı biçimde uygulaması, Çin yasalarına göre yaptırıma tabi tutulabilir hâle geldi.


Burada ise esas düğüm ortaya çıkıyor: "Uygulamak" ya da "yardımcı olmak" tam olarak ne anlama geliyor? Çinli bir tedarikçiyi risk nedeniyle devreden çıkarmak mı? Yoksa bir sözleşmeye ABD düzenlemelerine uyum maddesi eklemek mi? Belki de sadece risk değerlendirmesi yapmak bile bu tanıma giriyor olabilir. Yasanın sınırları açık değil, ama siyasi niyeti oldukça belirgin.
 

Peki böyle bir açmazda şirketler kendilerini nasıl savunabilir? ABD hukuk sistemi zaman zaman “Foreign Sovereign Compulsion” adı verilen bir savunmayı kabul ediyor. Yani bir şirket, kendi ülkesinin zorlayıcı yasaları nedeniyle Amerikan düzenlemelerine uymadığını öne sürebiliyor. Fakat günümüzde bu savunmanın geçerliliği, özellikle Çin söz konusu olduğunda, oldukça sınırlı. Ulusal güvenlik gerekçesi devreye girdiğinde Amerikan mahkemeleri genellikle yürütmenin lehine karar veriyor.
 

Bu çarpıcı gerilim, teknoloji savaşı olarak başlayan sürecin artık doğrudan bir hukuk savaşına dönüştüğünü gösteriyor. Huawei Ascend örneğinde olduğu gibi, bir çipin teknik özelliklerinden çok, onun üretildiği yer, kullanıldığı ağ ve ait olduğu egemenlik yapısı mesele hâline geliyor. Artık mesele bir cihaz değil; normlar, yasalar ve güç ilişkilerinin yeniden çizildiği bir dijital jeopolitik alan.
 

Teknolojinin geleceği, sadece mühendislikte değil, hukukta da belirlenecek. Ve bu yeni çağda, bir çipi hangi ülkenin ürettiğinden çok, o çipin hangi hukuki ve etik sınırlar içinde dolaşabildiği belirleyici olacak.


Florida'da Bir Genç, Yapay Zeka Sohbet Botuyla Etkileşim Sonrası İntihar Etti: Hukuki Süreç Başladı

Florida'da 14 yaşındaki Sewell Setzer III'ün intiharının ardından annesi Megan Garcia, Character Technologies Inc. şirketine karşı haksız ölüm davası açtı. Garcia, oğlunun Character.AI platformunda, "Game of Thrones" karakteri Daenerys Targaryen'e dayanan bir sohbet botuyla duygusal bir ilişki geliştirdiğini ve bu etkileşimin oğlunun intiharına yol açtığını iddia ediyor. Dava Google'ı da, Character.AI'nin geliştirilmesinde rolü olduğu gerekçesiyle davalılar arasında gösteriyor.
 

Character.AI ve Google, davanın reddini talep ederek sohbet botlarının ürettiği içeriklerin Birinci Değişiklik kapsamında ifade özgürlüğü olarak korunması gerektiğini savundu. Ancak, ABD Kıdemli Bölge Yargıcı bu aşamada bu savunmayı kabul etmeyerek davanın devam etmesine karar verdi. Yargıç sohbet botlarının çıktılarının ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği konusunda kesin bir karar vermedi. Ancak Character Technologies'in kullanıcılarının ifade özgürlüğü haklarını savunabileceğini belirtti. 
 

Dava, yapay zeka teknolojilerinin duygusal ve psikolojik etkileri üzerine artan endişeleri yansıtıyor. Character.AI, dava açıldığı gün, çocuklar için güvenlik önlemleri ve intiharı önleme kaynakları sunduğunu açıkladı. Ancak şirketin sohbet botlarının genç kullanıcılar üzerinde bağımlılık yapıcı ve manipülatif etkileri olduğu yönündeki iddialar, teknoloji şirketlerinin ürünlerini piyasaya sürmeden önce daha sıkı testlere tabi tutmalı ve güvenlik önlemlerine ehemmiyet verilmesi gerekmektedir.

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Blog İşlemleri

KÜRE'ye Sor