Alp Er Tunga, Türk mitolojisi ve erken Türk tarihi anlatıları içinde hem efsanevi hem de tarihî kimlik taşıyan önemli bir figürdür. Adı, Kaşgarlı Mahmud’un 11. yüzyılda yazdığı Dîvânu Lugâti’t-Türk’te geçer ve burada yalnızca bir savaşçı değil, aynı zamanda bir hakan olarak yüceltilir. İran mitolojisinde Efrasiyab adıyla tanınan bu karakter, Firdevsi’nin Şehname adlı destanında düşman bir hükümdar olarak betimlenir. Alp Er Tunga, İslamiyet öncesi Türk kültürünün siyasi, askerî ve edebî yapısında merkezî bir figür olarak yer almaktadır.

Alp Er Tunga (Yapay Zekâ ile Oluşturulmuştur)
Etimoloji ve Adlandırma
Alp Er Tunga adı; “alp” (cesur, yiğit), “er” (erkek, asker), ve “tunga” (pars veya kaplan) sözcüklerinin birleşiminden meydana gelir. Bu adlandırma, hem fiziksel kuvveti hem de liderlik vasıflarını simgeler. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nde belirtildiği üzere “Tunga” kelimesi, erken dönem Orta Asya Türk kültürlerinde hayvan sembolizmi üzerinden kudretli kişiliklerin ünvanı olarak değerlendirilmiştir.
Tarihî ve Destansı Kimlik
İran Kaynaklarında Efrasiyab
Alp Er Tunga, İran mitolojisinde Efrasiyab adıyla tanınır. Firdevsi’nin 10. yüzyılda kaleme aldığı Şehnâme adlı epik eserde, Efrasiyab; İran’ın efsanevi kralı Keyhüsrev ile savaşan, zaman zaman acımasız ancak stratejik bir düşman lideri olarak anlatılır. Şehnâme’de Efrasiyab, cinlerle bağlantılı, zaman zaman doğaüstü özellikler gösteren karanlık bir figürdür. Bu, onun İran kültüründeki düşman kimliğiyle uyumludur.
Türk Kaynaklarında Alp Er Tunga
Türk kültür dairesinde ise Alp Er Tunga, adaletli, bilge ve milletine sadık bir hakan olarak yüceltilir. Yusuf Has Hacip’in Kutadgu Bilig adlı eserinde “Tonga Alp Er” adıyla geçen bu figür, liderlik erdemlerinin sembolü olarak yer alır. Kaşgarlı Mahmud’un Dîvânu Lugâti’t-Türk’ünde ise Alp Er Tunga’nın ölümü üzerine yazılan sagu, bu liderin halk üzerindeki etkisini gözler önüne serer.
Alp Er Tunga (Gündem Ötesi)
Alp Er Tunga Sagusu
Alp Er Tunga’nın ölümü üzerine yazıldığı düşünülen bu sagu, hem Türk edebiyatının hem de İslamiyet öncesi yas kültürünün ilk örneklerinden biridir. Dîvânu Lugâti’t-Türk’te kayıtlı olan sagunun bir bölümü şöyledir:
Alp Er Tunga öldü mü?
Issız ajun kaldı mı?
Ödlek öçin aldı mı?
Emdi yürek yırtılur.
Bu dörtlükte, hakanın ölümüyle gelen boşluk, yalnızlık ve öç teması işlenmiştir. Sagular, halkın yasını ifade eden kolektif ağıtlardır ve bu ağıt, Alp Er Tunga’nın halk için ne denli değerli olduğunu yansıtır.
Bazı araştırmacılar Alp Er Tunga’nın yalnızca mitolojik bir kahraman olmadığını, aynı zamanda tarihsel bir Saka (İskit) lideri olabileceğini ileri sürmektedir. Alp Er Tunga’nın MÖ 7. yüzyılda yaşamış olması ve İran coğrafyasına akınlar düzenlemiş olması muhtemeldir. Ancak mitolojik ögelerin baskınlığı, onu net biçimde tarihselleştirmeyi zorlaştırmaktadır.
Kültürel Mirası ve Yorumlar
Hunlar, Göktürkler ve Karahanlılar gibi pek çok Türk topluluğu Alp Er Tunga’yı ataları olarak kabul etmiştir. Onun adı yalnızca bir kişi değil, bir soy ve bir kültürel bilinç olarak benimsenmiştir. Orta Asya'da, özellikle Buhara çevresinde onun mezarına ait olduğu düşünülen kutsal alanlar halk inancında hâlâ varlığını sürdürmektedir. Alp Er Tunga, hem birey hem kavim bazlı kolektif kimliğin taşıyıcısıdır.


