Antik Çin’in zarif bahçeleri, ipek yelkenlilerle dolu ırmakları ve kadim Konfüçyüsçü değerlerinin gölgesinde, erkeklerin mutlak egemen olduğu bir düzen binlerce yıl boyunca hüküm sürdü. Bu düzenin sarsılması, sadece olağanüstü bir zeka ve siyasi ustalıkla mümkün olabilirdi. MS 7. yüzyılda, Tang Hanedanı'nın ihtişamlı saraylarında bu devrimi gerçekleştiren bir isim parladı: Wu Zetian. Çin’in ilk ve tek kadın imparatoru olan Wu’nun hikayesi, iktidarın, stratejinin ve kararlılığın tarihe nasıl yön verebileceğini anlatan çarpıcı bir destandır.

Daming Sarayı. (pixabay.com)
İmparatorluk Avlusunda Başlayan Yolculuk
Wu Zetian’ın sarayla ilk teması, sadece 14 yaşındayken Tang İmparatoru Taizong’un cariyesi olarak saraya girmesiyle başladı. Ancak bu, boyun eğmiş bir hayatın değil, zekice örülmüş bir kader ağının ilk düğümüydü. Taizong’un ölümünden sonra, geleneklere göre saçlarını kazıtıp manastıra çekilmesi gerekirdi. Ama Wu’nun planı farklıydı. Taizong’un oğluyla, yani yeni imparator Gaozong ile gizlice süren ilişkisi sayesinde saraya geri döndü. Bu dönüş, imparatoriçelik yolunun önünü açtı.
Demir Yumrukla Kadife Saraylar: Gücün İnşası
Wu, sadece bir eş değil, aynı zamanda gölgelerde büyüyen bir siyasi akıldı. Saray entrikalarını ustalıkla yönetti, rakiplerini sessizce ama etkili şekilde saf dışı bıraktı. Zamanla, İmparator Gaozong’un sağlık sorunlarıyla beraber saray işlerinin fiili yöneticisi haline geldi. Nihayet, eşinin ölümünden sonra perde arkasından değil, doğrudan tahttan hükmetmeye karar verdi. Önce oğlunu kukla imparator yaptı; ardından MS 690’da kendini Çin İmparatoru ilan etti. Bu, yalnızca kadınların değil, tüm Çin tarihinin akışını değiştiren bir adımdı.
Zhou Hanedanı: Yeni Bir Düzenin Doğuşu
Wu Zetian, Tang Hanedanı’nı geçici olarak devre dışı bırakıp kendi Zhou Hanedanı’nı kurdu. Bu, Çin’de kadınların mutlak otoritesinin resmileştiği ilk ve tek dönemdi. Yönetimi boyunca bilim, tarım, edebiyat ve bürokrasi alanlarında büyük reformlara imza attı. Özellikle yetenekli alt sınıf bireylerin devlet kademelerine girmesini kolaylaştırarak meritokrasiye dayalı bir sistem geliştirdi. Kadınların eğitimine dair destekleyici politikalar geliştirdi; Budizm’i himaye ederek dini özgürlük alanlarını genişletti.
Kadın Liderliğe Karşı Sarsılmaz Direniş
Ancak Wu'nun yükselişi, geleneksel Konfüçyüsçü değerlerle çelişiyordu. Kadınların pasif kalmasını emreden bu öğretiler, Wu’yu bir “anomalilik” olarak damgaladı. Ahlaki yozlaşmayla, zorbalıkla ve hatta cinayetlerle suçlandı. Onun dönemine ait tarihî belgelerin büyük bölümü, Tang Hanedanı'nın yeniden tahta çıkmasının ardından taraflı şekilde yazıldı. Bu nedenle, Wu Zetian’ın yönetimi hâlâ “baskıcı mı, yoksa ilerici mi?” sorusuyla tartışma yaratmaya devam ediyor.
Tahttan Çekiliş ve Miras
Yaşlandıkça Wu'nun karşılaştığı muhalefet arttı. MS 705'te, ağır hastalık geçirmeye başladığında saraydaki generaller ve devlet adamları bir darbe düzenleyerek onu tahttan indirdi. Ancak bunu, Tang Hanedanı’nı restore ederken onun kurduğu düzeni tamamen yıkmadan yaptılar. Wu, ölümünden sonra Tang mezarlarına gömülmeyi başardı; bir kadın olarak “imparator” unvanıyla defnedilen ilk ve tek kişiydi. Mezarı, bugün hâlâ “yazı yazılmamış taş” ile kaplıdır — yani halk onun hakkında son sözünü henüz söylememiştir.
Tarihte Eşsiz Bir Siluet
Wu Zetian, sadece kadın olmasıyla değil, reformları, zekası ve iktidara olan tutkusu ile de Çin tarihinde eşsiz bir yer tutar. Dönemi, hem saray içi şiddetin hem de alt sınıflara yönelik politikaların, yani hem acımasızlığın hem de kapsayıcılığın iç içe geçtiği bir çağdır. O, erkek egemenliğinin hüküm sürdüğü bir dünyada, kendi kurallarını yazan bir liderdi.
Kadın Gücünün Tarihe Kazınmış İzleri
Wu Zetian’ın hikayesi, sadece Çin’in değil, dünya tarihinin kadınlar tarafından da şekillendirilebileceğinin en açık kanıtıdır. Onun hayatı, kaderin pasifçe beklenmediğini, zekâ ve kararlılıkla yeniden yazıldığını gösterir. İmparatorluk mühürlerini taşıyan ilk ve son kadın olarak Wu Zetian, tarihin sonsuz koridorlarında hâlâ yankılanan bir fısıltıdır: “Güç, cinsiyet tanımaz.”
Wu Zetian’ın Ardında Kalan Gerçek: Değişim Daima Mümkündür.
Bir cariyelikten imparatorluğa, imparatorluktan tarihe uzanan bu sıra dışı yaşam öyküsü, antik dünyanın en görkemli siyasi hamlelerinden birini temsil eder. Wu Zetian, ejderha tahtında oturan bir kadının, sadece Çin’in değil, insanlık tarihinin akışını değiştirebileceğinin canlı kanıtı olmuştur.

