Astım, kronik inflamatuar bir solunum yolu hastalığıdır. Hava yolu tıkanıklığının geri dönüşümlü olması, çeşitli uyaranlara karşı hava yolunun aşırı daralma tepkisi ve hava yollarında aşırı mukus üretimi ile karakterizedir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, hem çocukları hem de yetişkinleri etkileyen önemli bir bulaşıcı olmayan hastalıktır ve çocukluk çağının en yaygın kronik hastalığıdır. Doğru tanı ve tedaviyle kontrol altına alınabilse de yaşam kalitesini önemli ölçüde etkilemektedir.
Etiyoloji (Nedenleri)
Astımın gelişiminde hem bireysel hem de çevresel faktörler önemli rol oynar. Bireysel faktörler arasında en belirgin olanı genetik yatkınlıktır. Eğer ailede astım veya alerjik hastalık öyküsü varsa, bireyin astıma yakalanma riski artar. Bununla birlikte atopi yani alerjik reaksiyonlara yatkınlık da astım gelişiminde etkili olabilir. Hava yollarının aşırı reaksiyon göstermesi, solunum yollarının çeşitli uyaranlara karşı aşırı hassas hale gelmesine neden olup astım riskini artırmaktadır. Obezite de solunum fonksiyonlarını olumsuz etkileyerek astım riskini artıran bir diğer faktördür. Ayrıca, çocukluk döneminde astım erkeklerde daha sık görülmektedir.
Çevresel faktörler de astım gelişiminde önemli bir yer tutar. Alerjenler, özellikle ev tozu akarları, polenler, küf mantarları, evcil hayvan tüyleri ve hamamböcekleri astımı tetikleyebilen yaygın etmenlerdendir. Bunun yanında özellikle viral solunum yolu enfeksiyonları solunum sistemini hassaslaştırarak astım belirtilerini kötüleştirebilir. Hava kirliliği solunum yollarını tahriş ederek astım riskini artırır. Sigara dumanı, hem aktif içicilik hem de pasif maruziyet yoluyla solunum yollarına zarar vererek astım gelişimini kolaylaştırabilir. Son olarak stresin de astımı tetikleyebildiği bilinmektedir; yoğun stres altında solunum yolları daralarak semptomların şiddetlenmesine neden olabilmektedir.
Fizyopatoloji (Oluşum Mekanizması)
Astımın temelinde, hava yollarında gelişen kronik inflamasyon ve bunun tetiklediği fizyolojik değişimler yatar. Süreç alerjenler, enfeksiyonlar veya irritanlar gibi tetikleyicilere maruz kalındığında başlar. Bu uyaranlar, bağışıklık hücrelerinin aktivasyonuna yol açar. Aktive olan hücreler histamin, lökotrienler ve sitokinler gibi inflamatuar mediatörleri salgılar. Bu mediatörler bronşiyal düz kaslarda şiddetli kasılmaya (bronkospazm) neden olarak hava yollarının daralmasına yol açar. Aynı zamanda, hava yolu duvarında ödem (şişme) gelişir ve submuköz bezlerden aşırı miktarda mukus salgılanır.
Bu üçlü mekanizma (kasılma, ödem, mukus birikimi), hava yolunun belirgin şekilde daralmasına neden olur. Daralma özellikle ekspirasyon (nefes verme) sırasında kritik seviyeye ulaşır, çünkü bu evrede hava yolları normalde daralır. Astımda ise bu daralma aşırılaşır ve hava akımı engellenir. Sonuç olarak, alveollerden havanın tamamen boşaltılamaması (hava hapsolması) ve wheezing (hırıltılı solunum) ortaya çıkar. Gaz değişiminin bozulması, kanda oksijen seviyesinin düşmesine (hipoksi) ve karbondioksit birikimine neden olur. Vücut hipoksiyi dengelemek için solunum hızını artırır (taşipne), ancak bu durum kas yorgunluğuna ve metabolik asidoza yol açabilir. Kronik inflamasyon zamanla hava yolu duvarında yapısal değişiklikler ile sonuçlanır. Bu süreç tedavi edilmediğinde hastalığın ilerlemesini hızlandırır ve atak sıklığını artırır.
Tanı Yöntemleri
Tanı koyarken öncelikle klinik değerlendirme yapılır. Hastanın öyküsünde tekrarlayan nefes darlığı ve gece öksürüğü olup olmadığı sorgulanır. Fizik muayene sırasında orta şiddetli ataklarda hırıltılı solunum duyulurken, şiddetli ataklarda göğüste sessizlik fark edilebilir. Kronik astımı olan hastalarda göğsün ön-arka çapında artış gözlemlenebilir ve atopik dermatit ya da egzama gibi alerjik hastalıklar da eşlik edebilir.
Laboratuvar testleri de tanıya yardımcı olur. Kan testlerinde eozinofili (%5’ten yüksek) ve IgE seviyesinde artış saptanabilir. Balgam incelemesi yapılırsa eozinofil varlığı görülebilir. Ayrıca deri prick testi (alerjen testi) ile hastanın belirli alerjenlere duyarlılığı değerlendirilir. Solunum fonksiyon testleri de önemli bir yer tutar. Spirometri testi, pik akım ölçümü ve bronş provokasyon testleri tanıda kullanılır. Radyolojik incelemeler kapsamında da akciğer grafisi çekilir. Tüm bu yöntemler birlikte değerlendirilerek kesin tanı konur ve uygun tedavi süreci belirlenir.

Belirti ve Semptomlar
Atak öncesinde bazı erken belirtiler ortaya çıkabilir. Kişi çene ve boyun ön kısmında kaşıntı hissedebilir, burun tıkanıklığı ve hapşırık görülebilir. Ardından atak başladığında nefes darlığı ve göğüste sıkışma hissi ortaya çıkar. Özellikle geceleri kötüleşen, tahriş edici ve kuru bir öksürük bu hastalığın belirgin özelliklerinden biridir. Öksürükle birlikte yapışkan, şeffaf ve köpüklü balgam görülebilir. Taşipne (hızlı solunum) ve taşikardi (hızlı kalp atışı) gelişebilir. Nefes verme süresi uzar ve özellikle bu sırada hırıltı duyulabilir. Kişi giderek solgunlaşır, huzursuzluk hisseder ve şiddetli vakalarda siyanoz (cilt ve mukozalarda morarma) gelişebilir. Solunumun zorlaşması nedeniyle yardımcı solunum kasları devreye girer. Terleme ve aşırı kaygı belirgin hale gelir. Atak ağırlaştıkça konuşmak zorlaşır, hatta kişi hiç konuşamaz hale gelebilir. Hipoksi (oksijen eksikliği) nedeniyle bilinç kaybı yaşanabilir ve kişi ağrılı uyarılara bile yanıt veremez hale gelebilir.
Tedavi Yaklaşımları
Astım tedavisinde temel hedef, semptomları kontrol altına alarak hastalığın ilerlemesini önlemek ve yaşam kalitesini korumaktır. Bu süreçte hem ilaç tedavisi hem de yaşam tarzı değişiklikleri büyük önem taşır.
İlaç tedavisi astım yönetiminin temel taşlarından biridir: kontrol edici ilaçlar ve rahatlatıcı ilaçlar bunlardan biridir. Kontrol ediciler hastalığın uzun vadeli kontrolünü sağlamak için düzenli olarak kullanılan ilaçlardır. Bu ilaçlar hava yollarındaki iltihabı azaltarak astım semptomlarını hafifletir. Rahatlatıcı ilaçlar ise hızlı etki gösteren ve kriz anında kullanılan ilaçlardır ve bronşları hızla genişleterek nefes almayı kolaylaştırır. Eğer astım atağı bir enfeksiyonla tetiklenmişse antibiyotikler de tedaviye eklenebilir. Astım tedavisinde ilaçlar farklı yollarla uygulanabilir. Bunlar oral, parenteral ve inhalasyon yollarıdır. Özellikle inhalasyon tedavisi ilacın doğrudan solunum yollarına ulaşmasını sağladığı için astımda en yaygın kullanılan yöntemlerden biridir. İnhalasyon tedavisinde farklı cihazlar kullanılabilir. Nebülizer ilacı ince bir buhar haline getirerek doğrudan solunmasını sağlar. Ölçülü doz inhaler (Metered Dose Inhaler - MDI) doğrudan kullanılabileceği gibi ara cihaz (spacer) ile birlikte kullanılarak ilacın etkili şekilde akciğerlere ulaşmasını artırabilir. Kuru toz inhaler (Dry Powder Inhaler - DPI) ise hastanın ilacı güçlü bir nefesle çekmesini gerektiren bir cihazdır ve özellikle düzenli tedavi için kullanılır.
Astımı kontrol altına almak için sadece ilaç tedavisi yeterli değildir; önleyici tedaviler ve yaşam tarzı değişiklikleri de büyük önem taşır. Ayrıca immünoterapi gibi belirli alerjenlere karşı duyarsızlaştırma tedavileri uygulanarak uzun vadede fayda sağlanabilir. Daha ağır vakalarda uygulanan bronşiyal termoplasti ise solunum yollarındaki aşırı hassasiyeti azaltmak için kullanılan ileri düzey bir tedavi yöntemidir. Acil durumlarda ise hızla müdahale edilmesi gerekir. Ailelerin ve çocuğun kriz anında ne yapması gerektiğini bilmesi, erken müdahaleyi kolaylaştırarak atakların etkisini en aza indirebilir.
Yüz Maskeli Ara Cihaz ile Ölçülü Doz İnhaler
Aile ve Hasta Eğitimi
Astımlı bir çocuğun sağlığı ve yaşam kalitesini koruyabilmek için aile eğitimi büyük önem taşır. Öncelikle hastalığın, teşhis sürecinin, tedavi yöntemlerinin ve kullanılan ilaçların iyi anlaşılması gerekir. Aileler, krizlerin erken belirtilerini tanımalı ve astım atağına yol açabilecek alerjenlerden çocuklarını korumalıdır. Alerjik reaksiyonları tetikleyebilecek yiyecekler belirlenmeli ve çocuğun bu besinlerden uzak durması sağlanmalıdır. Aynı zamanda enfeksiyon riski yüksek olan ortamlardan kaçınılmalı, çocuk hasta kişilerle temastan korunmalıdır. Solunum egzersizleri akciğer fonksiyonlarını destekleyerek çocuğun nefes darlığı ile başa çıkmasına yardımcı olur. Günlük aktiviteler ve spora katılım çocuğun kapasitesi dahilinde desteklenmeli böylece hem fiziksel gelişimi hem de psikolojik sağlığı korunmalıdır. Çocuk kendi bakımını üstlenme konusunda teşvik edilerek hastalığıyla nasıl yaşayacağını öğrenmelidir. Stresin astımı tetikleyebileceği unutulmamalı ve çocuk mümkün olduğunca stresten uzak tutulmalıdır. Ayrıca kriz anında acil ilaçların nasıl kullanılacağı konusunda aile ve çocuk bilinçlendirilmelidir.
Ev ortamı da astım kontrolü açısından büyük önem taşır. Özellikle ev tozu akarlarını kontrol altına almak için bazı önlemler alınmalıdır. Çocuğun odasında gereksiz eşyalar ve bitkiler bulundurulmamalı, tozlanmayı önlemek için her gün temizlik yapılmalıdır. Nevresimler, perdeler ve yastık kılıfları toz tutmayan kumaşlardan seçilmeli ve haftada bir kez 55-60°C’de yıkanmalıdır. Ev içerisindeki nem oranı %50’nin altında tutulmalıdır çünkü yüksek nem akarların çoğalmasını artırabilmektedir. Evde evcil hayvan bulundurulmaması da alerjik reaksiyon riskini azaltacaktır. Bu önlemler sayesinde çocuğun astım semptomları kontrol altına alınabilir ve yaşam kalitesi artırılabilir.



Solunum Sistemi Anatomisi