Her insanın kendine çizdiği bir yol vardır. Ailemizden, dostlarımızdan, etraftan duyduğumuz, öğrendiğimiz bir takım kodlar vardır. Öyle ki bunlar dimağımızın bir köşesine yerleşir ve bizimle birlikte her mekan ve zamanda eşlik eder. Artık bu düşüncelerin tezahürü olan sözlerimiz ve davranışlarımızla bilinir ve tanınırız.
Lakin sormak gerek! Hakikat midir maziden getirdiklerimiz, duyduklarımız yahut gördüklerimiz. Gerçeği yansıtıyor mu zihnimizi kurcalayan bu düşünceler silsilesi. Belki de sorgulamak gerekir.
Yüce Rabbimiz buyuruyor; Onlara, “Allah’ın indirdiğine uyun” denildiğinde, “Hayır, atalarımızdan gördüğümüze uyarız” dediler. Ya atalarının aklı bir şeye ermemiş, doğru yolu bulamamışlarsa!【1】
İşte cahiliye zihinlerde tam da bilinçsizlik, taklitçilik ve körlük örneği gözler önüne seriliyor. İnsan hem bilgiye ulaşmada , hem de yaşayışındaki doğruluğa kavuşmada kendisine rehberlik edecek olan akıl ve hidayeti ne yazık ki hep ıskalıyor. Aklı kullanmak bir beceridir. Kişi bunu layıkıyla yerine getirmeyi düstur edinmelidir. Hidayet ise Allah Teâlâ tarafından bizlere ikram edilir.
Nesilden Nesile Aktarılan Bilgi (Yapay Zeka Yardımıyla Oluşturulmuştur)
Ancak günümüzde kötü niyetlere sahip olanlar, ne akıllarını doğru yönde istimal edebilir ne de yaradanın ikramına mazhar olabilir. Çünkü atalarının yollarını kendilerine model edinmeleriyle, yanlışlara taassupla bağlanarak aklı sağlıklı ve gereğine uygun bir şekilde kullanmayı, hidayetten nasiplenme imkanlarını kendi elleriyle böylelikle kaçırmış olurlar. Halbuki yaşadıkları bu topraklarda öylesine büyük bir hazine yatıyor ki!
Kalplerine perde inmiş bu insanların hakikati farketmeleri ne yazık ki çok zor. Öyle ki bu insanlar Kitap ve sünnette bildirilen ilahi mesajları anlamaya ve dahi ruhlarının manevi doyuma ulaşmaya karşı direnmeleri suretiyle delalette kalmayı sürdürmektedirler. Niyazım doğru ve sağlıklı düşünebilen, bunu yaşayışlarına yansıtabilenlerden olmaktır.