logologo
BATI TRAKYA TÜRKLERİ
fav gif
Kaydet
viki star outline
Avatar
Ana YazarAyşe AKSU18 Nisan 2025 10:22
Batı Trakya, günümüzde Dedeağaç'ı (Aleksandropolis) merkez alan Meriç (Evros), Gümülcine (Komotini) merkezli Rodop (Rodopis) ve İskeçe'yi merkez alan İskeçe illerinden oluşmaktadır. 2023 yılı itibariyle Batı Trakya Müslüman-Türk nüfusu yaklaşık 100.000'dir.Yunanistan'ın Osmanlı Devleti'nden ayrılışı 1830 Londra Protokolü ile gerçekleşti. Protokolde o topraklarda kalan müslümanların hakları da hükme bağlandı. Yunanistan'ın 1878'de Taselya bölgesini işgal etmesi üzerine Avrupa devletleri ile Osmanlı Devleti arasında 1881 yılında bir "mukavele" imzalandı. Mukavelede diğer hususların yanı sıra şu hüküm de yer aldı: "İdâre-yi Yunâniye tahtında kalacak olan ahalinin can ve mal ve namus ve din ve âdâtına kâmilen riayet edilecektir. Cevâmi-i şerife ve medâris ve mekâtib ile miras ve hayrât-ı sairenin idaresine mahsus emlâk-i mevkûfenin hüccetleri dahi tasdik edilecektir" (Muâhedât Mecmuası, 1881: md. 3-4).1913 yılında kurulan "Batı Trakya Hükûmet-i Müstakillesi" sınırları itibariyle Batı Trakya coğrafyasının bir kısmı Yunanistan'da diğer kısmı Bulgaristan'da kaldı. Yunanistan bu bölgeyi 19-26 Nisan 1920'de akdedilen San Remo Antlaşması akabinde işgal ederek topraklarına kattı. 1923'teki Lozan Antlaşması ile sınırları yeniden çizilen Batı Trakya'nın idaresi bütünüyle Yunanistan'a verildi.1913'te Atina'da imzalanan "Devlet-i Aliyye ile Yunanistan hükümeti beyninde akdolunan sulh muahedenamesi" ile de bölgedeki müslüman-Türk ahalinin hakları bir defa daha kayıt altına alındı. Buna göre "Bu kısım ahali an-asıl tabea-yı Yunâniye'den olanların haiz oldukları aynı hukûk-ı medeniye ve siyasiyeyi tamamıyla haiz bulunacaktır. Müslümanlar hürriyet-i dîniyeye ve âyîn-i dîninin alenen icrası hususunda serbestiye malik olacaklardır. Zât-ı hazret-i padişâhînin nâm-ı nâmi-yi hilafet-penâhîlerinin hutbelerde zikrine devam olunacaktır. Yevm teessüs etmiş veya âtiyen teessüs edecek olan cemâat-i İslâmiye'nin muhtariyetine ve silsile-yi merâtib itibariyle teşkilatına ve onlara ait nukûd ve emvâlin idaresine asla îrâs-ı nakîsa edilemeyeceği gibi ahali ve cemâat-i İslâmiye'nin Dersaadet'te makam-ı meşîhat-ı ulyâya tâbi bulunacak olan rüesâ-yı dîniyeleri ile olan münasebâtına dahi asla îrâs-ı nakîsa olunamayacak ve başmüftünün menşûru makam-ı âlî-yi meşîhattan îtâ kılınacaktır. Müftülerden her biri kendi dairesi dahilinde müslüman müntehipler tarafından intihap olunacaktır" (md. 11) (Elmas, 2013: 62-63).Atina Antlaşması'nın Ek-3 Protokolü'nün 15. maddesinde ise eğitim meseleleri öncekilere nazaran daha ayrıntılı düzenlendi: "Mekâtib-i husûsiye-yi İslâmiye ve ezcümle Selanik'teki Midhat Paşa Mekteb-i Sanâyii tanınacak ve bunların zamân-ı teessüslerinden beri kendi masraflarına karşılık olmak üzere malik oldukları akarlar mahfuz kalacaktır. Zaten mevcut bulunan veya efrad veya mu'teberân-ı İslâmiye'den mürekkep olarak mahallerince teşekkül edecek komisyonlar tarafından tesis olunacak olan bilcümle mekâtib-i husûsiye-yi İslâmiye hakkında dahi bu suretle muamele olunacaktır. Başmüftü ile müftüler ve hükûmet-i Yunâniye'nin maarif müfettişleri bu mektepleri teftiş edebileceklerdir. Tedrisat resmî programa tevfîkan Türkçe icra olunacak ve lisân-ı Yunânî'nin tedrisi mecburi olacaktır" (Dayıoğlu, 2021: 226).Ancak günümüzde Yunanistan, Lozan Antlaşması ve nüfus mübadelesiyle konunun ortadan kalktığı gerekçesiyle 1913 antlaşması ve protokollerinin geçerliliğini yitirdiğini, toprakları dahilindeki müslüman-Türk azınlık için kendini bağlayan yegâne hukukî belgenin Lozan Antlaşması olduğunu savunmakla birlikte esasen Lozan Antlaşması'nda da "Türkiye'nin müslüman olmayan azınlıklarına tanınmış olan haklar, Yunanistan'ca da kendi ülkesinde bulunan müslüman azınlığa tanınmıştır" (md. 45) denilerek 1913 Atina Antlaşması'nın maddeleri aynen kabul edilmiştir (md. 40-41).Bu temel antlaşmalardan sonraki süreçte Türkiye ile Yunanistan arasında Batı Trakya Türkleri'ni ilgilendiren konularda çeşitli antlaşma ve protokoller imzalanmıştır. 1951 Kültür Anlaşması'nda tarafların eğitim sahasında karşılıklı burs verme, okul kitaplarındaki yanlışların düzeltilmesi gibi konuları içerdiği gibi bir "Daimi Muhtelit Komisyon" kurulmasını da öngörüyordu. Bu gelişmeler neticesinde iki ülkedeki azınlık okullarına "kontenjan öğretmenleri" görevlendirildi. Bu doğrultuda Batı Trakya'nın ilk Türkçe Eğitim veren lisesi ve altı yıl öğrenim veren "özel" statülü Gümülcine Celal Bayar Lisesi 2203/1952 ve 2567/1953 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile açıldı. Batı Trakyalı öğretmenler Türkiye'de meslekî kurs görmeye, öğrenciler Türkiye'deki ilköğretim okullarında parasız yatılı okutularak "formasyonlu öğretmen" olarak yetiştirilmeye başlandı. 1954'te çıkarılan Mareşal Papagos Kanunu "Türk ilkokulları" ifadesinin kullanıldığı ilk hukukî metin olmuştur. 3065/1954 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Batı Trakya Türk ilkokullarının kuruluş, faaliyet, idareci ve müfettişlerini ilgilendiren meseleler düzenlenmiştir. Buna göre ilkokulların kurulmasında Trakya genel valisinin müsaadesiyle Türk Okulları Müfettişliği'nin onayının gerektiği, müfredat programının Yunanistan Eğitim Bakanlığı'nın kararına istinaden Trakya genel valisinin Türk okulları müdürlerinden teşkil ve tayin edeceği heyet tarafından tanzimi, okul teftişleri ile öğretmenlerin görev ve tayinlerini Türk okulları müfettişinin yapması, Türk okullarını ilgilendiren konular görüşülürken Gümülcine ve İskeçe Türk okulları müfettişlerinin de oy sahibi olmaları gibi hususlar kabul edildi. 1964'te İskeçe'de Muzaffer Salihoğlu Özel Lisesi açıldı. İki Türkçe Eğitim veren lisede fen, din, sanat, Türkçe ve müzik dersleri Türkçe; tarih, eski ve yeni Yunanca, coğrafya, vatandaşlık dersleri ise Yunanca okutuluyordu. Bu karşılıklı mutabakat zemininde olumlu seyreden ortak eğitim yürüyüşü 1967'de iktidara gelen Cunta yönetimiyle yeniden eskiye dönmeye başladı.Öncelikle Türk okullarındaki encümenleri Cunta yönetimi atamaya başladı. Türkler'in kurduğu dernek ve birliklerin tabelalarındaki Türkçe yazılar kaldırıldı, Türkçe okul tabelaları indirildi. "Türk" ifadesinin kullanımı yasaklandı. Batı Trakya Müslüman Türkleri'ne yapılan baskılar 1964'teki Kıbrıs krizinden sonra Türk-Yunan ilişkilerinin bozulmasıyla iyice artarken Türk okullarındaki birçok öğretmene çalışma izni verilmemeye başlandı. Bunun üzerine 20 Aralık 1968 tarihinde imzalanan Türkiye-Yunanistan Kültür Komisyonu Ankara ve Atina Toplantıları Protokolü ile azınlık dilinin serbestçe kullanılmaya devam etmesi, öğrencilerin dinî, millî ve sosyal bilinçlerine saygı gösterilmesi gibi hususlar onaylandıysa da Yunanistan bunları uygulamadı. "Türk okulları" ibaresinin yerine "azınlık okulu" ibaresi getirildi. Öğretmen atamalarında okul encümenlerinin yetkileri fiilen ortadan kaldırıldı.Lozan Antlaşması'nın uygulandığı ilk yıllarda ders kitapları hiçbir denetime tâbi tutulmaksızın Türkiye'den getiriliyordu. Daha sonra bu kitaplar denetime tâbi tutulmaya, sakıncalı bulunan sayfalar çıkarılmaya başlandı. Bir dönem Türkiye'den kitap yollanmasına izin verilmedi. 1968'deki Eğitim Protokolü sonrasında Türkiye'den kontrol için gönderilen ders kitapları çeşitli sebeplerle geri gönderildi. Devlet Yunanlı yazarlara Türkçe kitaplar hazırlattı, fakat Türkler'in tepkisini çekince yaygınlık kazanamadı. Bu sorun 1990'da bölgeyi ziyaret eden Helsinki Watch Komitesi'nin raporunda yer alarak Yunanca okuma kitapları yeniyken Türkçe kitapların 1970'lerden kalma, kullanılmış, eksik sayfalı, fotokopiyle çoğaltılmış oldukları tespit edildi.2000 yılında antlaşma ve kültür protokollerine uygun olarak basımı Türkiye'de gerçekleştirilen ilkokul 1-6. sınıflara matematik ve Türkçe, 4-6. sınıflara fen bilgisi, 4-6. sınıflara din ve ahlak kültürü ders kitapları yanında Okumaya Başlıyorum kitabı bölge okullarına dağıtıldı. Ancak bunlarla benzer içerikteki ortaöğretim kitaplarının hazırlanması ve onay işlemi Mart 2006'da tamamladıktan ve Türk ulusal sembollerinden arındırıldıktan sonra dağıtılabildi.1954'te iki ülke arasında Türkçe eğitim programı için ders kitaplarının doğrudan Türkiye'den getirilmesi onaylandıysa da gelen kitaplar ilkokullara dağıtılmadı. Cunta döneminde azınlıklara Yunanca öğretimine yönelik kitapların Türkçe basımlarında Ortodoks Hıristiyanlığın tek gerçek din olduğu yazılmış, Türk kültürüne olumsuz göndermeler yapılmıştır.1968'deki Yunan-Türk Eğitim Protokolü'nde ders kitaplarının kontrol ve onayının Yunan makamlarına ait olduğu kabul edilmesine rağmen Yunanistan'ın sansürleri ve kitapların Türk milliyetçiliğini desteklediği bahanesiyle yeni ders kitabı basılmadı. 1992'de devletin yazdırdığı kitaplar Türk ilkokullarında tanıtıldı, ancak Türkler pedagojik olmadıkları ve siyasî iddialar barındırdıkları için karşı çıktılar. Bu yüzden 1950'lerden 2000'lere kadar eski ders kitaplarının fotokopileri kullanıldı. 2000'den itibaren Kültür Anlaşması uyarınca yeni kitaplar çıkarılmaya başlanmıştır.Batı Trakya Türkü olup 1951 Kültür Antlaşması çerçevesinde Türkiye'deki öğretmen okullarından mezun olan "formasyonlu" öğretmenlerin maaşları, sözleşmeli olarak çalıştıkları okul encümeni tarafından ödenmekteydi. 1960-1966 yılları arasında 300'ü aşkın Batı Trakyalı bu şekilde yetiştirilerek geri döndü. Ancak 1977/695 sayılı yasayla Türkiye'de okumuş hiçbir Batı Trakyalı öğretmene görev verilmedi.Batı Trakya'da 2008-2009 öğretim yılında 193 Türk ilkokulunda Rodop'ta 2922, İskeçe'de 3041 ve Meriç'te 461 öğrenci okumaktaydı. Aynı dönemde Türkiye'de yetişmiş yalnızca iki öğretmen, Selanik Özel Pedagoji Akademisi mezunu 456 öğretmen görev yapmaktaydı. Ayrıca "kontenjan öğretmenleri" diye adlandırılan öğretmenler ise belli bir kontenjan dahilinde Türkiye'den gönderilmekte, maaşları Türkiye tarafından ödenmekte, her ders yılı başında çalışma ve ikamet izinleri yenilenmekteydi. Buna rağmen Yunan yetkililer onlara görev vermeye yanaşmıyordu. Gerekçe, bu öğretmenlerin sayılarının, İstanbul'daki Rum öğrencilere yetecek Yunanlı öğretmen sayısını aşmaması isteğiydi. 1955 yılında Türk-Yunan hükümetleri arasında varılan mutabakat gereği her yıl Azınlık okullarına Türkiye'nin otuz beş öğretmen göndermesi gerekirken, Türkiye'deki Rum okullarının sayısal azlığı sebebiyle 1988-1989 eğitim öğretim yılından itibaren on altıya düşürüldü.4 Şubat 2000 tarihinde iki ülke arasında imzalanan Kültürel İşbirliği Antlaşması'nda karşılıklı dil ve edebiyat öğretimini geliştirmek amacıyla ilgili üniversite bölümlerindeki çalışmaların teşvik edilmesi, öğretmen ve uzman değişimi, okul kitaplarını inceleyecek bir "karma uzmanlar komitesi" oluşturulması, taraflardan birinin verdiği akademik derece, diploma ve mezuniyet belgelerinin diğer tarafla nasıl denkleştirileceği, tarafların 1952'den bu yana eğitim konularındaki azınlık hakları çerçevesinde daha önce üzerinde anlaşmaya vardıkları düzenlemelere halel getirmeyecekleri kabul edildi.2007 yılında Batı Trakya'da 6647 öğrencinin okuduğu azınlık ilkokullarından bazıları ekonomik darboğaz ve öğrenci yetersizliği sebep gösterilerek kapatıldı. Yunanistan Eğitim Bakanlığı'nın resmî açıklamasına göre 2011-2021 arasında doksan Azınlık ilkokulu kapatılmış, mevcut sayı 115'e düşmüştür.1940'lı yılların sonuna kadar Batı Trakya müslümanlarının yetişmiş insan ihtiyacına cevap verecek bir ortaokul bile yoktu. Bunun telafisi için müftülerin teşebbüsleriyle 1949 yılında Gümülcine'de Medrese-yi Hayriye, 1956'da İskeçe'nin Şahin ilçesinde Şahin Medresesi açılarak toplumun din görevlisi ve öğretmen ihtiyacı karşılandı. Selanik Özel Pedagoji Akademisi medrese mezunlarını sınavsız almaya, ardından Azınlık okullarında yüksek maaşlarla istihdama başlayınca bu iki kurum Türk cemaatinden kopartılarak devletin tekeline alınmış, din eğitimi ve Türkçe öğretimi de asgariye indirilmiş oldu.1960-1998 yılları arasında öğretim süreleri beş yıl olan medreselerde 1982'ye kadar öğretim kadrosu ilkokul öğretmenlerinden oluşturuldu. 1998'de üç yılı ortaokul üç yılı lise olarak ve devlet eğitimine karşılık gelen bir müfredatla yapılandırıldı. Tarih, coğrafya, matematik, fen, eski ve yeni Yunanca derslerini Yunan öğretmenler; Türkçe, din ve Arapça derslerini Türk öğretmenler okuttular. 1998/2621 sayılı kanunla medreselerin papaz okullarıyla eşdeğer olduğunu, bu iki medreseyi normal ortaöğretim statüsüne uyarladıklarını, kız öğrencilerin de kabul edileceğini, mezunlarına Yunanistan'da azınlıklara tanınan yüzde beşlik kontenjan içinde üniversitelere girme hakkı tanındığı açıklandı. 2008 itibariyle programda Türkçe ve Arapça olarak okutulan din kültürü ders grubu (Kur'an-ı Kerim, Arapça, Türkçe, İslam tarihi, din bilgisi, tefsir, fıkıh ve hadis) bütün ders saatlerinin yalnızca dörtte birini kapsıyordu.İskeçe'de ilk Kur'an kursları 1975 yılında Mustafa Hilmi Ağa zamanında açıldı. Öncesinde ilkokullarda din dersi ve Kur'an eğitimi de verildiğinden ihtiyaç olmamış, ancak Bulgar işgali, II. Dünya Savaşı ve iç savaş gibi gelişmeler yanında Cunta yönetiminin din dersi saatlerini azaltması; müslüman din görevlilerini ve bu okullara hoca yetiştiren medreselerin eğitim kalitesini düşürmesiyle oluşan boşluk İskeçe ve Gümülcine müftülükleri tarafından Kur'an kursu açılarak dolduruldu. Ancak bu kurslar da çeşitli engellemelere maruz kaldılar.Bu tür uygulamalar Türkler'in din eğitimini olumsuz yönde etkiledi. Cunta yönetiminin seçimle iş başına gelen Gümülcine ve İskeçe Azınlık cemaati vakıfları idare heyetlerini Lozan Antlaşması hilafına azlederek heyetlere kendi belirlediği kişileri ataması, 1990'lı yıllarda Müftü Mehmet Emin Ağa'nın çeşitli baskılara maruz bırakılıp dört ay hapsedilmesi, din görevlilerine dernek kurma yasağı, Atina ve Lozan antlaşmalarında güvence altına alınan "azınlığın dinî liderleri olan müftülerini seçme hakkının" 1990 tarihli cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Türkler'in elinden alınması dinî eğitime çıkartılan engellerden sadece birkaçıdır.1980/1091 sayılı "Batı Trakya'daki Müslüman Azınlığa Ait Vakıfların ve Servetlerinin İdaresi ve Kullanımına İlişkin Kanun" ile Türkler'in vakıfları üzerinde Yunan yönetiminin denetimi amaçlandı.Yunanistan 1990'lardan sonra Türkiye'den Batı Trakya'ya dinî irşat amacıyla gidenlere engel çıkarmaya başladı. 1994'te Balkan ülkelerini ziyaret eden Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz'ın Batı Trakya'dan geçmesine izin verilmedi.Günümüzde ilkokullardaki din dersi 2. ve 3. sınıflara haftada iki saat; orta 1-3 ve lise bir ve lise ikide iki, lise üçte bir saat olarak okutulmaktadır. Ders kitaplarının bir kısmı Türkiye'den gönderilmektedir.2006/3518 kanunu gereği ilkokula kayıt yapmanın ön şartı olarak iki yıl anaokulu eğitiminin getirilmesi, 2007-2008'den itibaren zorunlu eğitimin on yıla çıkartılması Batı Trakya'da anaokulu sayısının da artışına sebep olmuş, ancak devlet anaokullarında sadece resmî dilin kullanılması ve Türkçe'nin de içinde bulunduğu iki dilli anaokullarının Batı Trakya'da açılmaması Türk aileleri çocuklarını oralara yollama konusunda çıkmaza sokmuştur. İki dilli devlet anaokullarının açılmasına Yunan yetkililer başlangıçta sıcak bakmışlarsa da 2023'e gelindiğinde hâlâ bu açılışlar gerçekleşmemiştir.Bütçesinin büyük bir kısmı Avrupa Birliği'nden sağlanan ve 1997-2019 yılları arasında uygulanan "Müslüman Çocukların Eğitimi" projesinin 1997-2000 yılları arasındaki ilk aşamasında azınlık okullarının ikinci dili olan Yunanca'nın geliştirilmesine odaklanılmış, yeni ders kitapları ve eğitim materyalleri hazırlanarak öğretmen eğitimleri başlatılmıştır. 2002-2004 yılları arasındaki ikinci aşama ortaöğretim düzeyini ele almış, materyal üretimi ve öğretmen eğitimine odaklanmıştır. Ayrıca "Müslüman Çocuklar Eğitim Programı" destek merkezleri kurulmuştur. Üçüncü aşamada (2005-2008) ilköğretim ve ortaöğretim üzerinde çalışılmıştır. 2010-2016 arasında okullara bilgisayar, kitap desteği verilmiş; lise öğrencilerini yükseköğretime hazırlayan kurslar düzenlenmiştir. Bu proje sayesinde ilk defa Yunan üniversitelerine azınlık mensuplarının girişi için kota belirlenmiş, Selanik Akademisi mezunları yükseköğretim bölümlerine kabul edilmeye başlanmıştır. 2010 sonrasında yılda ortalama 500 azınlık öğrenci üniversitelere girme hakkını elde etti. Ayrıca 1995'te çıkarılan 2341/02-10 sayılı yasada "Yunanistan Din İşleri ve Eğitim Bakanlığı'nın kararı ile Batı Trakya müslüman azınlığı lise mezunlarının Yüksek Eğitim Enstitüsü/Üniversitesi ve Teknik Eğitim Enstitüsü/Üniversitesi'ne girişleri için ayrı yüzdeler belirlenebilir" (md. 2) hükmü de uygulanmaya devam etti. Yükseköğrenimlerini Türkiye'de tamamlayan Batı Trakya Türk gençlerinin diplomaları ise tanınmamakta, denklik için sınava tâbi tutulmaktadır.2021-2022 yılı itibariyle Batı Trakya'daki 103 Türk azınlık ilkokulunda yaklaşık 6500 Türk öğrenci eğitim görmektedir. Bu okullardan yılda mezun olan yaklaşık 1000 çocuk öğretimlerini sürdürmeleri için sadece iki liseleri olduğundan ilerlemekte güçlük çekmektedirler.
badge borderhover badge border
avatar
Türk Maarif Ansiklopedisi Kategorisi
Kurulları tarafından
onaylanmıştır.

BATI TRAKYA TÜRKLERİ

Board Main İcon
Wiki Card Image
Selanik Mekteb-i Sanâyi öğrencileri, Yıldız Arşivi
Wiki Card Image
İskeçe Türk İlkokulu’nun öğretmen ve öğrencileri

Batı Trakya, günümüzde Dedeağaç'ı (Aleksandropolis) merkez alan Meriç (Evros), Gümülcine (Komotini) merkezli Rodop (Rodopis) ve İskeçe'yi merkez alan İskeçe illerinden oluşmaktadır. 2023 yılı itibariyle Batı Trakya Müslüman-Türk nüfusu yaklaşık 100.000'dir.



Yunanistan'ın Osmanlı Devleti'nden ayrılışı 1830 Londra Protokolü ile gerçekleşti. Protokolde o topraklarda kalan müslümanların hakları da hükme bağlandı. Yunanistan'ın 1878'de Taselya bölgesini işgal etmesi üzerine Avrupa devletleri ile Osmanlı Devleti arasında 1881 yılında bir "mukavele" imzalandı. Mukavelede diğer hususların yanı sıra şu hüküm de yer aldı: "İdâre-yi Yunâniye tahtında kalacak olan ahalinin can ve mal ve namus ve din ve âdâtına kâmilen riayet edilecektir. Cevâmi-i şerife ve medâris ve mekâtib ile miras ve hayrât-ı sairenin idaresine mahsus emlâk-i mevkûfenin hüccetleri dahi tasdik edilecektir" (Muâhedât Mecmuası, 1881: md. 3-4).



1913 yılında kurulan "Batı Trakya Hükûmet-i Müstakillesi" sınırları itibariyle Batı Trakya coğrafyasının bir kısmı Yunanistan'da diğer kısmı Bulgaristan'da kaldı. Yunanistan bu bölgeyi 19-26 Nisan 1920'de akdedilen San Remo Antlaşması akabinde işgal ederek topraklarına kattı. 1923'teki Lozan Antlaşması ile sınırları yeniden çizilen Batı Trakya'nın idaresi bütünüyle Yunanistan'a verildi.



1913'te Atina'da imzalanan "Devlet-i Aliyye ile Yunanistan hükümeti beyninde akdolunan sulh muahedenamesi" ile de bölgedeki müslüman-Türk ahalinin hakları bir defa daha kayıt altına alındı. Buna göre "Bu kısım ahali an-asıl tabea-yı Yunâniye'den olanların haiz oldukları aynı hukûk-ı medeniye ve siyasiyeyi tamamıyla haiz bulunacaktır. Müslümanlar hürriyet-i dîniyeye ve âyîn-i dîninin alenen icrası hususunda serbestiye malik olacaklardır. Zât-ı hazret-i padişâhînin nâm-ı nâmi-yi hilafet-penâhîlerinin hutbelerde zikrine devam olunacaktır. Yevm teessüs etmiş veya âtiyen teessüs edecek olan cemâat-i İslâmiye'nin muhtariyetine ve silsile-yi merâtib itibariyle teşkilatına ve onlara ait nukûd ve emvâlin idaresine asla îrâs-ı nakîsa edilemeyeceği gibi ahali ve cemâat-i İslâmiye'nin Dersaadet'te makam-ı meşîhat-ı ulyâya tâbi bulunacak olan rüesâ-yı dîniyeleri ile olan münasebâtına dahi asla îrâs-ı nakîsa olunamayacak ve başmüftünün menşûru makam-ı âlî-yi meşîhattan îtâ kılınacaktır. Müftülerden her biri kendi dairesi dahilinde müslüman müntehipler tarafından intihap olunacaktır" (md. 11) (Elmas, 2013: 62-63).



Atina Antlaşması'nın Ek-3 Protokolü'nün 15. maddesinde ise eğitim meseleleri öncekilere nazaran daha ayrıntılı düzenlendi: "Mekâtib-i husûsiye-yi İslâmiye ve ezcümle Selanik'teki Midhat Paşa Mekteb-i Sanâyii tanınacak ve bunların zamân-ı teessüslerinden beri kendi masraflarına karşılık olmak üzere malik oldukları akarlar mahfuz kalacaktır. Zaten mevcut bulunan veya efrad veya mu'teberân-ı İslâmiye'den mürekkep olarak mahallerince teşekkül edecek komisyonlar tarafından tesis olunacak olan bilcümle mekâtib-i husûsiye-yi İslâmiye hakkında dahi bu suretle muamele olunacaktır. Başmüftü ile müftüler ve hükûmet-i Yunâniye'nin maarif müfettişleri bu mektepleri teftiş edebileceklerdir. Tedrisat resmî programa tevfîkan Türkçe icra olunacak ve lisân-ı Yunânî'nin tedrisi mecburi olacaktır" (Dayıoğlu, 2021: 226).



Ancak günümüzde Yunanistan, Lozan Antlaşması ve nüfus mübadelesiyle konunun ortadan kalktığı gerekçesiyle 1913 antlaşması ve protokollerinin geçerliliğini yitirdiğini, toprakları dahilindeki müslüman-Türk azınlık için kendini bağlayan yegâne hukukî belgenin Lozan Antlaşması olduğunu savunmakla birlikte esasen Lozan Antlaşması'nda da "Türkiye'nin müslüman olmayan azınlıklarına tanınmış olan haklar, Yunanistan'ca da kendi ülkesinde bulunan müslüman azınlığa tanınmıştır" (md. 45) denilerek 1913 Atina Antlaşması'nın maddeleri aynen kabul edilmiştir (md. 40-41).



Bu temel antlaşmalardan sonraki süreçte Türkiye ile Yunanistan arasında Batı Trakya Türkleri'ni ilgilendiren konularda çeşitli antlaşma ve protokoller imzalanmıştır. 1951 Kültür Anlaşması'nda tarafların eğitim sahasında karşılıklı burs verme, okul kitaplarındaki yanlışların düzeltilmesi gibi konuları içerdiği gibi bir "Daimi Muhtelit Komisyon" kurulmasını da öngörüyordu. Bu gelişmeler neticesinde iki ülkedeki azınlık okullarına "kontenjan öğretmenleri" görevlendirildi. Bu doğrultuda Batı Trakya'nın ilk Türkçe Eğitim veren lisesi ve altı yıl öğrenim veren "özel" statülü Gümülcine Celal Bayar Lisesi 2203/1952 ve 2567/1953 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile açıldı. Batı Trakyalı öğretmenler Türkiye'de meslekî kurs görmeye, öğrenciler Türkiye'deki ilköğretim okullarında parasız yatılı okutularak "formasyonlu öğretmen" olarak yetiştirilmeye başlandı. 1954'te çıkarılan Mareşal Papagos Kanunu "Türk ilkokulları" ifadesinin kullanıldığı ilk hukukî metin olmuştur. 3065/1954 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Batı Trakya Türk ilkokullarının kuruluş, faaliyet, idareci ve müfettişlerini ilgilendiren meseleler düzenlenmiştir. Buna göre ilkokulların kurulmasında Trakya genel valisinin müsaadesiyle Türk Okulları Müfettişliği'nin onayının gerektiği, müfredat programının Yunanistan Eğitim Bakanlığı'nın kararına istinaden Trakya genel valisinin Türk okulları müdürlerinden teşkil ve tayin edeceği heyet tarafından tanzimi, okul teftişleri ile öğretmenlerin görev ve tayinlerini Türk okulları müfettişinin yapması, Türk okullarını ilgilendiren konular görüşülürken Gümülcine ve İskeçe Türk okulları müfettişlerinin de oy sahibi olmaları gibi hususlar kabul edildi. 1964'te İskeçe'de Muzaffer Salihoğlu Özel Lisesi açıldı. İki Türkçe Eğitim veren lisede fen, din, sanat, Türkçe ve müzik dersleri Türkçe; tarih, eski ve yeni Yunanca, coğrafya, vatandaşlık dersleri ise Yunanca okutuluyordu. Bu karşılıklı mutabakat zemininde olumlu seyreden ortak eğitim yürüyüşü 1967'de iktidara gelen Cunta yönetimiyle yeniden eskiye dönmeye başladı.



Öncelikle Türk okullarındaki encümenleri Cunta yönetimi atamaya başladı. Türkler'in kurduğu dernek ve birliklerin tabelalarındaki Türkçe yazılar kaldırıldı, Türkçe okul tabelaları indirildi. "Türk" ifadesinin kullanımı yasaklandı. Batı Trakya Müslüman Türkleri'ne yapılan baskılar 1964'teki Kıbrıs krizinden sonra Türk-Yunan ilişkilerinin bozulmasıyla iyice artarken Türk okullarındaki birçok öğretmene çalışma izni verilmemeye başlandı. Bunun üzerine 20 Aralık 1968 tarihinde imzalanan Türkiye-Yunanistan Kültür Komisyonu Ankara ve Atina Toplantıları Protokolü ile azınlık dilinin serbestçe kullanılmaya devam etmesi, öğrencilerin dinî, millî ve sosyal bilinçlerine saygı gösterilmesi gibi hususlar onaylandıysa da Yunanistan bunları uygulamadı. "Türk okulları" ibaresinin yerine "azınlık okulu" ibaresi getirildi. Öğretmen atamalarında okul encümenlerinin yetkileri fiilen ortadan kaldırıldı.



Lozan Antlaşması'nın uygulandığı ilk yıllarda ders kitapları hiçbir denetime tâbi tutulmaksızın Türkiye'den getiriliyordu. Daha sonra bu kitaplar denetime tâbi tutulmaya, sakıncalı bulunan sayfalar çıkarılmaya başlandı. Bir dönem Türkiye'den kitap yollanmasına izin verilmedi. 1968'deki Eğitim Protokolü sonrasında Türkiye'den kontrol için gönderilen ders kitapları çeşitli sebeplerle geri gönderildi. Devlet Yunanlı yazarlara Türkçe kitaplar hazırlattı, fakat Türkler'in tepkisini çekince yaygınlık kazanamadı. Bu sorun 1990'da bölgeyi ziyaret eden Helsinki Watch Komitesi'nin raporunda yer alarak Yunanca okuma kitapları yeniyken Türkçe kitapların 1970'lerden kalma, kullanılmış, eksik sayfalı, fotokopiyle çoğaltılmış oldukları tespit edildi.



2000 yılında antlaşma ve kültür protokollerine uygun olarak basımı Türkiye'de gerçekleştirilen ilkokul 1-6. sınıflara matematik ve Türkçe, 4-6. sınıflara fen bilgisi, 4-6. sınıflara din ve ahlak kültürü ders kitapları yanında Okumaya Başlıyorum kitabı bölge okullarına dağıtıldı. Ancak bunlarla benzer içerikteki ortaöğretim kitaplarının hazırlanması ve onay işlemi Mart 2006'da tamamladıktan ve Türk ulusal sembollerinden arındırıldıktan sonra dağıtılabildi.



1954'te iki ülke arasında Türkçe eğitim programı için ders kitaplarının doğrudan Türkiye'den getirilmesi onaylandıysa da gelen kitaplar ilkokullara dağıtılmadı. Cunta döneminde azınlıklara Yunanca öğretimine yönelik kitapların Türkçe basımlarında Ortodoks Hıristiyanlığın tek gerçek din olduğu yazılmış, Türk kültürüne olumsuz göndermeler yapılmıştır.



1968'deki Yunan-Türk Eğitim Protokolü'nde ders kitaplarının kontrol ve onayının Yunan makamlarına ait olduğu kabul edilmesine rağmen Yunanistan'ın sansürleri ve kitapların Türk milliyetçiliğini desteklediği bahanesiyle yeni ders kitabı basılmadı. 1992'de devletin yazdırdığı kitaplar Türk ilkokullarında tanıtıldı, ancak Türkler pedagojik olmadıkları ve siyasî iddialar barındırdıkları için karşı çıktılar. Bu yüzden 1950'lerden 2000'lere kadar eski ders kitaplarının fotokopileri kullanıldı. 2000'den itibaren Kültür Anlaşması uyarınca yeni kitaplar çıkarılmaya başlanmıştır.



Batı Trakya Türkü olup 1951 Kültür Antlaşması çerçevesinde Türkiye'deki öğretmen okullarından mezun olan "formasyonlu" öğretmenlerin maaşları, sözleşmeli olarak çalıştıkları okul encümeni tarafından ödenmekteydi. 1960-1966 yılları arasında 300'ü aşkın Batı Trakyalı bu şekilde yetiştirilerek geri döndü. Ancak 1977/695 sayılı yasayla Türkiye'de okumuş hiçbir Batı Trakyalı öğretmene görev verilmedi.



Batı Trakya'da 2008-2009 öğretim yılında 193 Türk ilkokulunda Rodop'ta 2922, İskeçe'de 3041 ve Meriç'te 461 öğrenci okumaktaydı. Aynı dönemde Türkiye'de yetişmiş yalnızca iki öğretmen, Selanik Özel Pedagoji Akademisi mezunu 456 öğretmen görev yapmaktaydı. Ayrıca "kontenjan öğretmenleri" diye adlandırılan öğretmenler ise belli bir kontenjan dahilinde Türkiye'den gönderilmekte, maaşları Türkiye tarafından ödenmekte, her ders yılı başında çalışma ve ikamet izinleri yenilenmekteydi. Buna rağmen Yunan yetkililer onlara görev vermeye yanaşmıyordu. Gerekçe, bu öğretmenlerin sayılarının, İstanbul'daki Rum öğrencilere yetecek Yunanlı öğretmen sayısını aşmaması isteğiydi. 1955 yılında Türk-Yunan hükümetleri arasında varılan mutabakat gereği her yıl Azınlık okullarına Türkiye'nin otuz beş öğretmen göndermesi gerekirken, Türkiye'deki Rum okullarının sayısal azlığı sebebiyle 1988-1989 eğitim öğretim yılından itibaren on altıya düşürüldü.



4 Şubat 2000 tarihinde iki ülke arasında imzalanan Kültürel İşbirliği Antlaşması'nda karşılıklı dil ve edebiyat öğretimini geliştirmek amacıyla ilgili üniversite bölümlerindeki çalışmaların teşvik edilmesi, öğretmen ve uzman değişimi, okul kitaplarını inceleyecek bir "karma uzmanlar komitesi" oluşturulması, taraflardan birinin verdiği akademik derece, diploma ve mezuniyet belgelerinin diğer tarafla nasıl denkleştirileceği, tarafların 1952'den bu yana eğitim konularındaki azınlık hakları çerçevesinde daha önce üzerinde anlaşmaya vardıkları düzenlemelere halel getirmeyecekleri kabul edildi.



2007 yılında Batı Trakya'da 6647 öğrencinin okuduğu azınlık ilkokullarından bazıları ekonomik darboğaz ve öğrenci yetersizliği sebep gösterilerek kapatıldı. Yunanistan Eğitim Bakanlığı'nın resmî açıklamasına göre 2011-2021 arasında doksan Azınlık ilkokulu kapatılmış, mevcut sayı 115'e düşmüştür.



1940'lı yılların sonuna kadar Batı Trakya müslümanlarının yetişmiş insan ihtiyacına cevap verecek bir ortaokul bile yoktu. Bunun telafisi için müftülerin teşebbüsleriyle 1949 yılında Gümülcine'de Medrese-yi Hayriye, 1956'da İskeçe'nin Şahin ilçesinde Şahin Medresesi açılarak toplumun din görevlisi ve öğretmen ihtiyacı karşılandı. Selanik Özel Pedagoji Akademisi medrese mezunlarını sınavsız almaya, ardından Azınlık okullarında yüksek maaşlarla istihdama başlayınca bu iki kurum Türk cemaatinden kopartılarak devletin tekeline alınmış, din eğitimi ve Türkçe öğretimi de asgariye indirilmiş oldu.



1960-1998 yılları arasında öğretim süreleri beş yıl olan medreselerde 1982'ye kadar öğretim kadrosu ilkokul öğretmenlerinden oluşturuldu. 1998'de üç yılı ortaokul üç yılı lise olarak ve devlet eğitimine karşılık gelen bir müfredatla yapılandırıldı. Tarih, coğrafya, matematik, fen, eski ve yeni Yunanca derslerini Yunan öğretmenler; Türkçe, din ve Arapça derslerini Türk öğretmenler okuttular. 1998/2621 sayılı kanunla medreselerin papaz okullarıyla eşdeğer olduğunu, bu iki medreseyi normal ortaöğretim statüsüne uyarladıklarını, kız öğrencilerin de kabul edileceğini, mezunlarına Yunanistan'da azınlıklara tanınan yüzde beşlik kontenjan içinde üniversitelere girme hakkı tanındığı açıklandı. 2008 itibariyle programda Türkçe ve Arapça olarak okutulan din kültürü ders grubu (Kur'an-ı Kerim, Arapça, Türkçe, İslam tarihi, din bilgisi, tefsir, fıkıh ve hadis) bütün ders saatlerinin yalnızca dörtte birini kapsıyordu.



İskeçe'de ilk Kur'an kursları 1975 yılında Mustafa Hilmi Ağa zamanında açıldı. Öncesinde ilkokullarda din dersi ve Kur'an eğitimi de verildiğinden ihtiyaç olmamış, ancak Bulgar işgali, II. Dünya Savaşı ve iç savaş gibi gelişmeler yanında Cunta yönetiminin din dersi saatlerini azaltması; müslüman din görevlilerini ve bu okullara hoca yetiştiren medreselerin eğitim kalitesini düşürmesiyle oluşan boşluk İskeçe ve Gümülcine müftülükleri tarafından Kur'an kursu açılarak dolduruldu. Ancak bu kurslar da çeşitli engellemelere maruz kaldılar.



Bu tür uygulamalar Türkler'in din eğitimini olumsuz yönde etkiledi. Cunta yönetiminin seçimle iş başına gelen Gümülcine ve İskeçe Azınlık cemaati vakıfları idare heyetlerini Lozan Antlaşması hilafına azlederek heyetlere kendi belirlediği kişileri ataması, 1990'lı yıllarda Müftü Mehmet Emin Ağa'nın çeşitli baskılara maruz bırakılıp dört ay hapsedilmesi, din görevlilerine dernek kurma yasağı, Atina ve Lozan antlaşmalarında güvence altına alınan "azınlığın dinî liderleri olan müftülerini seçme hakkının" 1990 tarihli cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Türkler'in elinden alınması dinî eğitime çıkartılan engellerden sadece birkaçıdır.



1980/1091 sayılı "Batı Trakya'daki Müslüman Azınlığa Ait Vakıfların ve Servetlerinin İdaresi ve Kullanımına İlişkin Kanun" ile Türkler'in vakıfları üzerinde Yunan yönetiminin denetimi amaçlandı.



Yunanistan 1990'lardan sonra Türkiye'den Batı Trakya'ya dinî irşat amacıyla gidenlere engel çıkarmaya başladı. 1994'te Balkan ülkelerini ziyaret eden Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz'ın Batı Trakya'dan geçmesine izin verilmedi.



Günümüzde ilkokullardaki din dersi 2. ve 3. sınıflara haftada iki saat; orta 1-3 ve lise bir ve lise ikide iki, lise üçte bir saat olarak okutulmaktadır. Ders kitaplarının bir kısmı Türkiye'den gönderilmektedir.



2006/3518 kanunu gereği ilkokula kayıt yapmanın ön şartı olarak iki yıl anaokulu eğitiminin getirilmesi, 2007-2008'den itibaren zorunlu eğitimin on yıla çıkartılması Batı Trakya'da anaokulu sayısının da artışına sebep olmuş, ancak devlet anaokullarında sadece resmî dilin kullanılması ve Türkçe'nin de içinde bulunduğu iki dilli anaokullarının Batı Trakya'da açılmaması Türk aileleri çocuklarını oralara yollama konusunda çıkmaza sokmuştur. İki dilli devlet anaokullarının açılmasına Yunan yetkililer başlangıçta sıcak bakmışlarsa da 2023'e gelindiğinde hâlâ bu açılışlar gerçekleşmemiştir.



Bütçesinin büyük bir kısmı Avrupa Birliği'nden sağlanan ve 1997-2019 yılları arasında uygulanan "Müslüman Çocukların Eğitimi" projesinin 1997-2000 yılları arasındaki ilk aşamasında azınlık okullarının ikinci dili olan Yunanca'nın geliştirilmesine odaklanılmış, yeni ders kitapları ve eğitim materyalleri hazırlanarak öğretmen eğitimleri başlatılmıştır. 2002-2004 yılları arasındaki ikinci aşama ortaöğretim düzeyini ele almış, materyal üretimi ve öğretmen eğitimine odaklanmıştır. Ayrıca "Müslüman Çocuklar Eğitim Programı" destek merkezleri kurulmuştur. Üçüncü aşamada (2005-2008) ilköğretim ve ortaöğretim üzerinde çalışılmıştır. 2010-2016 arasında okullara bilgisayar, kitap desteği verilmiş; lise öğrencilerini yükseköğretime hazırlayan kurslar düzenlenmiştir. Bu proje sayesinde ilk defa Yunan üniversitelerine azınlık mensuplarının girişi için kota belirlenmiş, Selanik Akademisi mezunları yükseköğretim bölümlerine kabul edilmeye başlanmıştır. 2010 sonrasında yılda ortalama 500 azınlık öğrenci üniversitelere girme hakkını elde etti. Ayrıca 1995'te çıkarılan 2341/02-10 sayılı yasada "Yunanistan Din İşleri ve Eğitim Bakanlığı'nın kararı ile Batı Trakya müslüman azınlığı lise mezunlarının Yüksek Eğitim Enstitüsü/Üniversitesi ve Teknik Eğitim Enstitüsü/Üniversitesi'ne girişleri için ayrı yüzdeler belirlenebilir" (md. 2) hükmü de uygulanmaya devam etti. Yükseköğrenimlerini Türkiye'de tamamlayan Batı Trakya Türk gençlerinin diplomaları ise tanınmamakta, denklik için sınava tâbi tutulmaktadır.



2021-2022 yılı itibariyle Batı Trakya'daki 103 Türk azınlık ilkokulunda yaklaşık 6500 Türk öğrenci eğitim görmektedir. Bu okullardan yılda mezun olan yaklaşık 1000 çocuk öğretimlerini sürdürmeleri için sadece iki liseleri olduğundan ilerlemekte güçlük çekmektedirler.

Kaynakça

Adiloğlu, Selda. “Batı Trakya’da Asimilasyon, Unutturma ve (Toponimi Özelinde) İsim Değişikliği”. RumeliDE: Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi. sy. 22 (2021), s. 510-526.
Ahmet, İbrahim Kelağa. “Batı Trakya’da İkidilli Azınlık Eğitiminde Kapanan Bir Sayfa: Selanik Özel Pedagoji Akademisi (S.Ö.P.A.)”. Dünden Bugüne Batı Trakya Uluslararası Sempozyumu (23-24 Ekim 2014), Bildiriler. ed. C. Eraslan v.dğr. İstanbul 2016, s. 185-206.
Çızmaz, Ertuğrul. Batı Trakya Türk Azınlığı Hukuki Statüsü Çerçevesinde Eğitim Haklarının İhlali. YLT, Ufuk Üniversitesi, 2009.
Dayıoğlu, Ali. “Batı Trakya Müslüman-Türk Azınlığının Uluslararası Hukuktan Doğan Eğitim Hakları”. Lefke Avrupa Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. 12/2 (2021), s. 224-242.
Demirel, Fatih. “Batı Trakya’da Osmanlı Modern Eğitim Kurumları”. History Studies. 6/2 (2014), s. 53-65.
Elmas, Emre. Balkan Savaşlarını Bitiren Antlaşmaların Diplomatik Görüşmeleri (İstanbul ve Atina Antlaşmaları). YLT, Trakya Üniversitesi, 2013.
Eren, Halit. Batı Trakya Türkleri. İstanbul 1997.
Halil, İlknur. “Batı Trakya’da Lozan’dan Günümüze Kadar Ortaokul ve Liselerde Türkçe Öğretimin Tarihî Gelişimi ve Politikası”. Balkan Ülkelerinde Türkçe Eğitim ve Yayın Hayatı Bilgi Şöleni (20-24 Nisan 1998), Bildiriler. Ankara 1999, s. 401-416.
Muâhedât Mecmuası. 5 (1881), s. 144-145.
Oran, Baskın. Türk-Yunan İlişkilerinde Batı Trakya Sorunu. Ankara 1986.
Tsaous, Aslı. Batı Trakya Azınlık Okulları Eğitim Durumları ve Yasal Çerçevenin İncelenmesi. YLT, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, 2021.
Ayşe AKSU, "BATI TRAKYA TÜRKLERİ", Türk Maarif Ansiklopedisi, https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/bati-trakya-turkleri/#yazar-1 (16.04.2025).

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme
KÜRE'ye Sor