Türkân Bebek, Bulgaristan’da Türk ve Müslüman azınlığa yönelik 1980’li yıllarda uygulanan zorunlu asimilasyon politikalarına karşı direnişin sembollerinden biridir. 26 Aralık 1984 tarihinde, henüz 17 aylıkken ailesiyle birlikte katıldığı barışçıl bir protesto sırasında Bulgar güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu hayatını kaybetmiştir.

Tarihî Bağlam: Yeniden Doğuş Süreci ve Zorunlu Asimilasyon
Bulgaristan Komünist Partisi’nin (BKP) lideri Todor Jivkov’un yürüttüğü "Yeniden Doğuş Süreci", 1984–1985 yıllarında özellikle Türk azınlığı hedef alarak zorla isim değiştirme, dinî pratiklerin yasaklanması, Türkçe konuşmanın engellenmesi ve toplumsal baskılarla bir asimilasyon kampanyasına dönüştü. Bu süreçte Türklerin Müslüman kimliği sistematik olarak silinmeye çalışıldı. Sürece karşı çıkanlar hapse atıldı, sürgün edildi ya da öldürüldü. 1989’da bu politikalar, yüz binlerce kişinin Türkiye’ye zorunlu olarak göç etmesine yol açtı.
Türkân Bebek’in Şehadeti
1984 yılının Aralık ayında, Mestanlı (Momçilgrad) yakınlarındaki Mogilyane (Yoğurtçular) köyünde gerçekleşen protesto gösterisinde, annesiyle birlikte yürüyen 17 aylık Türkân Feyzullah, Bulgar polisinin açtığı ateş sonucu başından vurularak yaşamını yitirdi. Aynı olayda Ayşe Mollahasan isimli kadın da hayatını kaybetti. Birçok kadın ve çocuk yaralandı.

Türkân Çeşmesi ve Anma Törenleri
1990 sonrası dönemde Bulgaristan'da siyasi baskıların hafiflemesiyle birlikte Türk azınlık kimliğini sahiplenme çabaları arttı ve Türkân Bebek’in anısını yaşatmak adına çeşitli anıt ve çeşmeler yapıldı. En bilineni, Mogilyane köyündeki “Türkân Çeşmesi”dir.

Mogilyane'de 1990’da yapılan Türkân Çeşme Anıtı (Mehmet Hacısalihoğlu)
Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) gibi siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları tarafından her yıl Aralık ayında Türkân Bebek’in anısına düzenlenen anma törenleri, Bulgaristan Türklerinin kimliğine sahip çıkma kararlılığının ve geçmişte yaşanan acıların hafızalarda canlı tutulmasının bir göstergesi olarak yorumlanmaktadır.
Edebî ve Sanatsal Temsil
Türkân Bebek’in ölümü şiir, müzik ve belgesel gibi sanatsal çalışmalarda da yankı bulmuştur. Süleyman Yusuf Adalı'nın kaleme aldığı “Mestanlı Meydanı” şiiri, asimilasyon sürecinin dramatik yönünü ortaya koyar:
Ve bir sabah terk edip
Geceledikleri dağ başlarını
Ve yüreklerine akıtarak gözyaşlarını
Bebeklerini gömdüler
Soğuktan donan bebeklerini.
Ve çıplak ayaklarıyla çiğneyip karı
Mehmetler, Aliler, Ayşeler ve Zeynepler küme küme, birer birer
Köy yollarını geçtiler,
Dağ bellerini aştılar.
Karşılaştılar.
Dağlar gibi mağrur ve bomboştu elleri.
Yumruklarından başka bir şeyleri yoktu üzerlerinde.【1】
Kadınların Direnişteki Yeri ve Türkân Bebek’in Temsiliyeti
Türkân Bebek’in adı, Bulgaristan Türk kadınlarının direnişindeki rolünü de simgelemektedir. Kadınlar yalnızca aile bireyleri olarak değil, aktif mücadele figürleri olarak öne çıkmıştır. Direniş sırasında hayatını kaybeden, işkence gören, hapsedilen ya da sürgüne gönderilen kadınların sayısı küçümsenmeyecek düzeydedir.【2】

