Bursa, tarihi itibarıyla yalnızca bir şehir değil, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk başkenti ve Türk-İslam kültürünün simgesel merkezlerinden biri olmuştur. Bu nedenle I. Dünya Savaşı sonrasında Anadolu’nun fiili işgaline başlayan Yunan kuvvetlerinin Bursa’yı hedef seçmesi, sıradan bir askeri hareket olmanın ötesinde, psikolojik - sembolik bir saldırı niteliği de taşımıştır. 8 Temmuz 1920’de başlayan işgal, 11 Eylül 1922’de Türk ordusunun Yunan kuvvetlerine karşı elde ettiği zaferle sona ermiş; böylece şehir işgalden kurtulmuştur.
İşgal Öncesi Stratejik Ortam
Mondros Mütarekesi sonrası Anadolu’da oluşan otorite boşluğu, İtilaf Devletleri’nin nüfuz mücadelesine girmesine sebebiyet vermiştir. Yunanistan, Batı Anadolu’yu kendisine vaat edilen “Megali İdea” çerçevesinde ele geçirmek istemiş, İngilizlerin de desteğiyle 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal ederek bu emeline ilk adımı atmıştır. Bursa, hem tarımsal zenginliği hem de Marmara Denizi üzerinden İstanbul’a açılan kapı olması nedeniyle Yunan harp stratejisinde önemli bir yer tutmuş, bu şehre yönelik harekat, hem iktisadi hem de sembolik anlamda büyük değer taşımıştır.

Yunan İşgali Sırasında Ulucami Önü (Bursa BŞB Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Yayınları)
Bursa’nın İşgali (8 Temmuz 1920)
Bursa’nın işgali, Batı Anadolu’daki Yunan askeri ilerleyişinin devamı niteliğindedir. 7 Temmuz’u 8 Temmuz’a bağlayan gece hazırlıklarını tamamlayan Yunan birlikleri, sabah saatlerinde Bursa’ya girmiştir. Şehir, yeterli askeri kuvvet ve teçhizat bulunmadığından kısa sürede düşmüştür. İşgal haberi Ankara’da yoğun bir tepki ile karşılanmış; TBMM’de kara örtü ile kaplanan kürsü, Bursa’nın kurtuluşuna dek kaldırılmamıştır.

Esir alınan Türk Kuvayı Milliyeciler (Bursa BŞB Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Yayınları)
İşgal Dönemi
Yunan işgali yaklaşık iki yıl sürmüş ve bu dönemde şehir halkı sıkıntılarla karşılaşmıştır. İnegöl, Gemlik, Orhangazi, Karacabey gibi kazalarda köyler yakılmış, kırsal tahribat oluşturularak halk sürülmüş, Yunan ordusu adına hayvan ve tarım ürünlerine el konulmuştur.
Yunan yönetimi, Osmanlı parasını yasaklayıp yerine Yunan drahmisini getirmiş, böylece bölgeyi iktisadi bakımdan kendi sistemine bağlamaya çalışmıştır. Bu durum, halkın ticaret ve gündelik hayatında büyük kargaşalara yol açmıştır.

Bursa Merkez Kazasında Şehit Olanların İsimlerinin ve Nasıl Şehit Olduklarının Belirtildiği Defterden İlk İki Sayfa (Bursa BŞB Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Yayınları)
Müslüman ahali, yoğun baskılardan kaçarak Anadolu içlerine göç etmiş; Bursa ovası ciddi bir nüfus kaybına uğramıştır. Uluslararası Kızılhaç raporları, bölgedeki sivillerin maruz kaldığı baskı ve göç dalgalarını kayıt altına almıştır.

Bursa Merkez Kazasında şehit olanların isimlerinin ve nasıl şehit olduklarının belirtildiği bölümden, 445 kişiden 11'i (Bursa BŞB Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Yayınları)
Yunan ordusu, yalnızca fiziki değil, aynı zamanda sembolik değerleri hedef alan hareketlerde bulunmuştur. Bu durum halkın psikolojik direncini kırmaya yönelik bir politika olarak değerlendirilmiştir.

Bursa Merkez Kazasında Cerh Edilenlerin (Yaralananlar) İsimlerinin ve Nasıl Cerh Edildiklerinin Belirtildiği Bölümden İlk İki Sayfa (Bursa BŞB Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Yayınları)

Bursa Merkez Kazasında Cerh Edilenlerin (yaralananlar) İsimlerinin ve Nasıl Cerh Edildiklerinin Belirtildiği Bölümden Bir Sayfa (Bursa BŞB Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Yayınları)
Osman Gazi Türbesi’ne Yapılan Saldırı
Bursa’nın işgali sırasında en çok yankı uyandıran ve gazetelere yansıyan olay, Osmanlı’nın kurucusu Osman Gazi’nin türbesine yapılan saldırıdır. Yunan Başbakanı Venizelos’un oğlu Sophoklis Venizelos, türbeye giderek Osman Gazi’nin sandukasına ayağını basmış ve bu şekilde fotoğraf çektirmiştir. Fotoğrafın Avrupa basınına dağıtılması, Türk kamuoyunda bir infiale neden olmuştur.

Osman Gazi'nin türbesinde Venizelos'un oğlu Sophoklis Venizelos (Bursa BŞB Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Yayınları)
Bu olay, yalnızca bir hakaret değil, aynı zamanda Türk milletinin tarihsel hafızasına ve manevi kimliğine yöneltilmiş bir saldırı olarak değerlendirilmiştir. Mehmet Âkif Ersoy, “Bülbül” şiirinde bu olaya göndermede bulunarak Bursa’nın içinde bulunduğu hali bir ağıt üslubuyla dile getirmiştir. Bu şiir, Bursa işgalinin ulusal bilinçte bıraktığı izleri edebiyat yoluyla yansıtan örneklerden biridir.
Uluslararası Tepkiler ve Kızılhaç Raporları
İşgal yıllarında uluslararası gözlemciler de bölgedeki gelişmeleri izlemekteydi. Uluslararası Kızılhaç temsilcisi Maurice Gehri, raporlarında Bursa ve çevresinde Müslüman halka uygulanan şiddeti, köylerin yakılmasını ve göç hareketlerini kayıt altına almıştır. Gehri’nin gözlemleri, Türk tarafının uluslararası kamuoyuna sunduğu belgeleri desteklemiş ve işgalin insani boyutunu ortaya koymuştur.

Yunan Askerleri Tarafından İşkence Gören Küçük Kız, Kızılhaç Arşivinden (Bursa BŞB Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Yayınları)
Büyük Taarruz ve Şehrin Kurtuluşu (6–11 Eylül 1922)
26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz’un zaferle sonuçlanmasının ardından Türk ordusu hızla batıya doğru ilerlemiştir. 6 Eylül’de Türk birlikleri Yenişehir ve İnegöl’ü kurtarmıştır. 9–10 Eylül’de Orhangazi ve çevresi özgürlüğüne kavuşmuştur. 11 Eylül 1922’de Türk ordusu Bursa şehir merkezine girmiş, Yunan işgali kesin olarak sona ermiştir. Bursa’nın kurtuluşunun ardından TBMM kürsüsündeki kara örtü kaldırılmış, şehirde kutamalar yapılmıştır.

Bursa'nın Kurtuluş Gününde Bölüğüyle Şehre Giren Şükrü Naili Paşa (Bursa BŞB Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Yayınları)
Kurtuluş Sonrası Yeniden İnşa ve Hafıza
Kurtuluşun ardından Bursa’da hem fiziki hem de manevi bir yeniden inşa süreci başlamıştır. İşgal sırasında zarar gören cami, türbe ve hanlar Cumhuriyet’in ilk yıllarında onarılmıştır. Göç eden halk geri dönmüş, tarım ve ticaret yeniden canlanmaya başlamıştır.

16 Ekim 1922'de Mustafa Kemal Paşa'nın Bursa'ya gelişi (Bursa BŞB Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Yayınları)
Bursa’nın işgali sırasında yaşanan katliamlar, ekonomik baskılar ve özellikle Osman Gazi Türbesi’ne yapılan saldırı; Türk direnişinin güçlenmesi ve halk arasında da hızla kabul görüp katılımın artmasında kritik bir etken olmuştur. Kurtuluş, şehrin sembolik ve fiziki olarak yeniden inşasına olanak tanımış; Bursa, Cumhuriyet döneminde yeniden Anadolu’nun kültürel ve ekonomik merkezlerinden biri haline gelmiştir.

