Codex Gigas, günümüze ulaşan en büyük boyutlu Orta Çağ el yazmasıdır. Alternatif olarak Şeytanın İncili adıyla da bilinir. 13. yüzyılın başlarında Bohemya'da (günümüz Çek Cumhuriyeti) yazıldığı düşünülmektedir. Kitap, boyutu, içeriği, süslemeleri ve kökeni hakkındaki efsanelerle dikkat çeker.

İsveç Milli Kütüphanesinde Bulunun Codex Gigas (Adolphson, Per B-KB)
Fiziksel Özellikler
Codex Gigas, fiziksel boyutlarıyla ön plana çıkar. 19. yüzyıldan kalma modern cildi 920×505×22 mm ölçülerindedir. Sayfaların boyutları ise 890×490 mm'dir. El yazmasının ağırlığı yaklaşık 75 kg'dır. Parşömen üzerine yazılmış olup buzağı derisinden yapıldığı tahmin edilmektedir. Başlangıçta 320 yapraktan (folio) oluştuğu düşünülse de günümüze 310 yaprak ulaşmıştır; eksik olan 8 yaprağın ne zaman ve neden çıkarıldığı bilinmemektedir. Bazı kaynaklar, eksik sayfaların Aziz Benedikt'in Kuralları'nı içeriyor olabileceğini öne sürmektedir. Tüm el yazması için 160 kadar hayvan derisinin kullanıldığı tahmin edilmektedir. Cilt, 19. yüzyılda yenilenmiş olup beyaz deri kaplıdır ve üzerinde metal süslemeler bulunur. Cildin üzerinde, eserin bir mobilyaya zincirlenmesini sağlayan mekanizmanın kalıntıları görülebilir.
Metin Latince olup, geç Karolanj minüskül yazı karakteriyle yazılmıştır. Sayfalar genellikle 105 ila 106 satırlık iki sütun halinde düzenlenmiştir. Grafolojik incelemeler, metnin ve süslemelerin büyük bir kısmının tek bir yazman (scribe) tarafından yapıldığına işaret etmektedir. Yazı stilinde zaman içinde belirgin bir değişiklik veya bozulma gözlenmemesi, eserin nispeten kısa bir sürede tamamlanmış olabileceği veya yazarın tutarlı bir üslupla çalıştığı şeklinde yorumlanmıştır. Eserin tamamlanmasının, tek bir kişinin sürekli çalışmasıyla en az beş yıl, ancak muhtemelen 20 ila 30 yıl sürmüş olabileceği tahmin edilmektedir. Bazı bölümlerde (örneğin kefaretname ve büyüler) farklı yazı boyutları, renkler veya büyük harfler kullanılmıştır.
İçerik
Codex Gigas, tek bir ciltte çeşitli metinleri bir araya getirmesiyle de akademide dikkate değer kabul edilmiş ve bir tür "tek ciltlik kütüphane" olarak nitelendirilmiştir. Başlıca içerikleri şunlardır:
- Kutsal Kitap: Eski Ahit ve Yeni Ahit'in Vulgata çevirisinin tamamıdır. Bazı bölümlerde daha eski Latince çeviri olan Vetus Latina'dan parçalar da yer alır.
- Josephus Flavius: Yahudi tarihçi Josephus Flavius'un Yahudilerin Eski Eserleri (Antiquitates Judaicae) ve Yahudi Savaşı (Bellum Judaicum) adlı eserleri.
- Isidorus Hispalensis: Sevilla'lı Isidore'un Orta Çağ'da yaygın olarak kullanılan ansiklopedik eseri Etimolojiler (Etymologiae).
- Tıp Metinleri: Ars medicinae (Tıp Sanatı) olarak bilinen, Hippokrates, Galen ve Constantinus Africanus gibi isimlere atfedilen eserleri içeren bir derleme. Bu derlemenin, Hunain ibn Ishaq'ın (Latince: Johannitius) eserlerine dayandığı belirtilmiştir.
- Cosmas Pragensis: Prag'lı Cosmas'ın Bohemyalılar Kroniği (Chronica Boemorum) adlı eseri.
- Kefaretname (Penitential): Günahların ve karşılığında uygulanacak kefaretlerin listelendiği bir metin.
- Büyüler ve Tılsımlar: Hastalıkları (epilepsi, ateş) iyileştirmek veya hırsızları bulmak için kullanılan üç adet büyü ve iki adet sihirli formül.
- Takvim ve Nekroloji: Azizlerin anıldığı günler ve Podlažice Manastırı ile ilişkili kişilerin ölüm tarihlerinin kaydedildiği bir takvim ve nekroloji.
- Diğer Metinler: Podlažice manastır topluluğu üyelerinin listesi ve çeşitli alfabeler (İbranice, Yunanca, Latince; sonradan Glagolitik ve Kiril eklenmiştir).
Tarihçe
Köken ve Tarihlendirme
El yazmasının içinde yer alan takvim ve nekrolojideki kayıtlara dayanarak, Codex Gigas'ın 1204 (Aziz Procopius'un aziz ilan edilmesi) ile 1230 (Kral I. Přemysl Otakar'ın ölümünün kaydedilmemiş olması) yılları arasında Bohemya'da yazıldığı kabul edilir. Bilinen ilk sahibi, Podlažice'deki Benedikten manastırıdır. Ancak, manastırın bu kadar büyük bir projeyi gerçekleştirecek kaynaklara sahip olup olmadığı tartışmalıdır; bazı arkeolojik bulgular manastırın sanılandan daha zengin olabileceğini düşündürmektedir. Yazarının kimliği bilinmemekle birlikte, nekrolojide adı geçen ve "inclusus" (kapatılmış/inzivaya çekilmiş) olarak tanımlanan Herman adlı bir keşiş olabileceği teorisi öne sürülmüştür, ancak bu kesin değildir.
Bohemya Dönemi
Podlažice keşişleri mali sıkıntılar nedeniyle el yazmasını Sedlec'teki Sistersiyen manastırına rehin vermişlerdir. 1295 yılında Prag'daki Břevnov Benedikten Manastırı başrahibi Bavor of Nečtiny tarafından geri alınmıştır. 15. yüzyıldaki Hussit Savaşları sırasında güvenlik amacıyla Broumov Manastırı'na taşınmış ve yaklaşık 170 yıl burada kalmıştır. Bu dönemde yerel bir ilgi odağı haline gelmiş, ziyaretçiler takvim sayfalarına imzalarını atmışlardır. 1594 yılında Kutsal Roma İmparatoru II. Rudolf tarafından (muhtemelen ödünç alınarak, ancak geri verilme niyeti olmadan) Prag Kalesi'ndeki sanat ve nadireler koleksiyonuna (Kunstkammer) dahil edilmiştir.
İsveç Dönemi
Otuz Yıl Savaşları'nın sonunda, 1648'de Prag'ın İsveç ordusu tarafından işgali sırasında savaş ganimeti olarak alınmıştır. Stockholm'e getirilerek Kraliçe Kristina'nın kütüphanesine katılmıştır. Kraliçe Kristina tahttan çekilip Roma'ya gittiğinde el yazması İsveç'te kalmıştır. 1697'de Stockholm'deki Tre Kronor Sarayı'nda çıkan yangından, bir pencereden dışarı atılarak kurtarılmış, ancak bu sırada cildi hasar görmüştür. Yangından sonra farklı yerlerde saklanmış,1768'de yeniden inşa edilen Kraliyet Sarayı'na taşınmıştır. 1878'de ise Humlegården parkında yeni inşa edilen İsveç Milli Kütüphanesi'ne (Kungliga biblioteket - KB) nakledilmiştir ve halen A 148 arşiv numarasıyla burada korunmaktadır. 2007-2008 yıllarında Prag'daki bir sergi için geçici olarak Çek Cumhuriyeti'ne ödünç verilmiştir.
Kitap Hakkındaki Efsaneler (Şeytanın İncili)
Codex Gigas'a "Şeytanın İncili" adının verilmesine neden olan yaygın bir efsane bulunmaktadır. Efsaneye göre, işlediği ağır bir suç nedeniyle canlı canlı duvarla örülerek ölüme mahkum edilen bir keşiş, cezasından kurtulmak için bir gecede insanlığın tüm bilgisini içeren, manastıra şan getirecek dünyanın en büyük kitabını yazmayı vaat eder. Gece yarısı görevin imkansızlığını anlayan keşiş, ruhu karşılığında Şeytan'dan yardım ister.
Şeytan kitabı tamamlar ve keşiş, minnettarlığının bir göstergesi olarak Şeytan'ın tam sayfa portresini kitaba ekler. Akademi, bu efsanenin tarihsel bir temeli olmadığını belirtmekle birlikte, el yazmasının ününde önemli bir rol oynadığını kabul eder. Efsanenin, nekrolojide adı geçen "Hermanus Inclusus" ile ve "inclusus" kelimesinin yanlış yorumlanmasıyla ilişkilendirilmiş olabileceği de düşünülmektedir.

Codex Gigas’ın Ünlü Tam Sayfa Şeytan Portresi (Adolphson, Per B-KB)
Süslemeler
Codex Gigas'taki süslemelerin de metni yazan aynı kişi tarafından yapıldığı düşünülmektedir. Süslemeler, el yazmasının geneline oranla sınırlıdır. Kullanılan başlıca renkler kırmızı, mavi, yeşil ve sarıdır; bazen altın, siyah ve beyaz da kullanılmıştır.
Baş Harfler (İnisiyaller)
Bölüm veya metin başlangıçlarında yer alırlar. Basit tek renkli (kırmızı/yeşil), iki renkli bitkisel motifli, farklı renkte konturlu veya özellikle Kutsal Kitap bölümlerinde yer alan çok renkli ve detaylı inisiyaller bulunur. Bunların altı tanesi tam sayfa boyutundadır ve bilinen en büyük inisiyallerdir; ikisinde altın kullanılmıştır. Ana motif genellikle sarmal şeklinde bitkisel bir desendir.
Resimlemeler (İllüstrasyonlar)
Josephus Flavius'un metinleri için iki küçük resimleme bulunur; yazarın bir portresi ve yeryüzü ile gökyüzünü temsil eden iki küre. En bilinen süslemeler, karşılıklı sayfalarda yer alan iki tam sayfa resimlemedir. Bunlardan biri Cennet Şehri Kudüs'ü (veya bazı yorumlara göre Babil gibi dünyevi bir şehri), diğeri ise Şeytan'ı tasvir eder. Cennet Şehri tasviri, kuleler, surlar ve binalarla dolu, simetrik bir kompozisyona sahiptir. Şeytan portresi ise çömelmiş bir figür olarak betimlenmiştir; yeşil yüzü, çift dili, kırmızı boynuzları ve pençeleri, üzerinde ermin kürkü detaylı bir peştamal bulunur. Bu tasvir, dönemin diğer Şeytan betimlemelerinden farklılık gösterir.
Araştırmalar ve Dijitalleştirme
Codex Gigas, yüzyıllar boyunca farklı araştırmacıların ilgisini çekmiştir.
Erken Araştırmalar (17-19. Yüzyıl)
Marquard Freher (17. yy başı), Josef Dobrovský (1792), Josef Pečírka (1850), Beda Dudík (19. yy ortası), George Stephens (1847) ve Johannes Belsheim (1879) gibi isimler el yazması üzerine ilk çalışmaları yapmışlardır.
Modern Araştırmalar (20-21. Yüzyıl)
Josef Plaček (1907), Antonín Friedl (1929), Carl Nordenfalk (1975-1987), Jaroslav Kolár (1991) ve Michael Gullick (2007) gibi araştırmacılar, el yazmasının tarihlendirilmesi, içeriği, sanatsal özellikleri ve paleografyası üzerine çalışmalar yapmışlardır. Özellikle Gullick'in pigment ve grafolojik analizleri, tek yazman teorisini desteklemiştir.
Dijitalleştirme
2007'deki Prag sergisinden önce, eserin kamuya erişimini artırmak ve konservasyon risklerini azaltmak amacıyla yüksek çözünürlüklü dijitalleştirme projesi gerçekleştirilmiştir. Per B. Adolphson ve Claes Jansson tarafından yürütülen süreçte, özel ekipmanlar kullanılarak her sayfanın detaylı görüntüleri alınmış ve büyük boyutlu dijital dosyalar oluşturulmuştur. Bu dijital kopyalar, İsveç Milli Kütüphanesi web sitesi, World Digital Library, Internet Archive ve Manuscriptorium gibi platformlar aracılığıyla çevrimiçi olarak erişime sunulmuştur.
Günümüzdeki Yeri ve Erişimi
Codex Gigas, günümüzde Stockholm'deki İsveç Milli Kütüphanesi'nde (Kungliga biblioteket) muhafaza edilmektedir. Kütüphanenin "Hazine Odası" (Skattkammaren) olarak adlandırılan bölümünde sergilenmektedir. Eserin hassas yapısı nedeniyle orijinaline fiziksel erişim oldukça kısıtlıdır ve özel izin gerektirir. Ancak, yapılan yüksek çözünürlüklü dijital taramalar sayesinde el yazmasının tamamı çevrimiçi olarak incelenebilmektedir.
El yazmasının 1648'de savaş ganimeti olarak alınması nedeniyle Çek Cumhuriyeti'ne iadesi konusu zaman zaman gündeme gelmiştir. Ancak, eserin alındığı dönemdeki uluslararası hukuka (Hugo Grotius'un görüşleri) göre savaş ganimeti uygulamasının kabul edilebilir olması ve eserin her iki ülkenin kültürel mirası açısından taşıdığı sembolik değer gibi nedenlerle iade gerçekleşmemiştir. Dijitalleştirme, bu tür sahiplik tartışmalarından bağımsız olarak esere evrensel erişim sağlama konusunda bir araç olarak görülmektedir.



