Hz. Peygamber nübüvvetle görevlendirildikten sonra İslam'a ve esaslarına uyulması için insanları davet etmeye başladı. Üç yıl kadar süren, gizli davet olarak adlandırılan ve müşriklerle bir arada bulunmamaya özen gösterilen bu dönemde; Hz. Peygamber, çeşitli mekânlarda bir araya geldiği ashabına ve İslam'a çağırdığı kimselere nâzil olan Kur'an âyetlerini okuyor, tevhit inancı, ahiret hayatı ve güzel ahlak üzerine sohbet ediyor ve namaz kıldırıyordu. Erkam b. Ebü'l-Erkam müslüman olunca onun Safâ tepesinin eteklerinde yer alan evini tercih etmeye başladı. Erkam'ın evinin Mekke'nin en kalabalık yerlerinden sa'y alanı üzerinde bulunması, burada gerçekleştirilen tebliğ ve eğitim faaliyetlerinin dikkat çekmesini önlüyordu.
Hz. Peygamber'in bu evi hangi tarihten itibaren kullanmaya başladığı hususunda farklı görüşler olsa da Erkam'ın İslam'a ilk girenlerden olması sebebiyle bu evin Resûl-i Ekrem'in peygamberliğinin ilk yılından itibaren kullanılmaya başlandığı söylenebilir. Köle olarak geldiği Mekke'de azat edildikten sonra yaşamayı sürdüren ve Hz. Peygamber'in gençlik dönemi arkadaşlarından olan Suheyb-i Rûmî'nin Ammâr b. Yâsir ile Dârülerkam'a giderek müslüman olmaları, bu evin erken dönemden itibaren kullanıldığının işaretidir. Dârülerkam'a girildikten sonra ilk müslümanlardan Bükeyr b. Abdüyâlîl Leysî'nin İyâs, Âmir, Hâlid ve Âkıl adlarındaki dört oğluyla birlikte İslam'ı kabul edip Resûl-i Ekrem'e biat etmeleri, Mus'ab b. Umeyr gibi burada müslüman olanların ailelerinden gizlenmeleri, Suheyb ve Ammâr gibi Mekke'de aşiretleri olmayanların burayı kullanmaları, yürütülen faaliyetlerden müşriklerin haberleri olmamasına özen gösterildiğini ve gizlilik ihtiyacının artmasına paralel olarak daha çok kullanıldığını göstermektedir.
Dârülerkam sadece tebliğ yapılan bir yer olmayıp aynı zamanda müslüman olanlara İslam'ın prensiplerinin öğretildiği ve uygulamalı olarak gösterildiği bir tür okul işlevi de görmüştür. Kur'an ilimleri ve hadis sahasındaki ilk eğitim öğretim faaliyetlerinin yürütüldüğü Dârülerkam'da Hz. Peygamber'in en büyük yardımcıları o zaman Mekke'de az sayıdaki okur ve yazar kimselerden olan Erkam gibi ilk müslümanlardı. Bu sebeple gizli davetin sembolü olan Dârülerkam aynı zamanda okuma ve yazmanın İslamiyet'ten sonra artmasının ilk adımının atıldığı mekândır. Özel eğitim faaliyeti için evlerin kullanıldığı ilk örneklerden ve yaygın eğitime geçişin ilk aşaması olan bu ev Dârülislam olarak da bilinmektedir. Aynı zamanda yaygın ve kabul görmüş bir takvim sisteminin olmadığı Mekke'de ilk müslümanların İslamiyet'i benimseyişlerini tarihlendirmede, Dârülerkam'a girildikten öncesi ve sonrası olmak üzere belirleyici bir unsur olmuştur. Bununla birlikte, İslam'a girmekte önceliği olanların daha üstün kabul edildiği bir anlayışla kaleme alınan kitapların, özellikle tabakat kitaplarının planlamasına da esas olmuştur. Nübüvvetin 6. (616) yılında, önce Hz. Hamza ve aynı yılın zilhicce ayında Hz. Ömer Dârülerkam'a gelerek müslüman olmuştu. Hz. Ömer'in müslüman olmasıyla Hz. Peygamber'in ayrıldığı Dârülerkam'da hicrete kadar Kur'an eğitim öğretiminin yanında temel dinî bilgilerin verildiği dersler sürdürülmüştür.
Erkam b. Ebü'l-Erkam'ın çocukları ve torunları tarafından kullanılan Dârülerkam'ı Abbâsî Halifesi Ebû Ca'fer Mansûr satın aldı. Oğlu Mehdî-Billah Hayzürân çevresindeki bazı evleri ve arsayı satın alarak Dârülerkam'ı içine bir mescit ilave ederek yeniden yaptırdı. Tarih boyunca pek çok tamirat geçiren, Osmanlı döneminde Hz. Hatice'nin evinden sonra en önemli mekânlardan biri olan ve akşam ile yatsı arasında dua edilmesi makbul yerlerden sayılan Dârülerkam'ı Sultan III. Murad mescit olarak yeniledi (1591). 1955'te başlatılan Harem-i şerif'in genişletilmesi esnasında yıkılarak Mescid-i Haram'a dahil edildi.