Dejavu , Fransızca kökenli (Fransızca: déjà vu) bir terim olup “zaten görülmüş” anlamına gelir. Bireyin mevcut bir deneyimi daha önce yaşamış olduğu hissine kapılmasıyla karakterizedir; ancak bu hissin gerçekte hiçbir geçmiş deneyime dayanmamaktadır. Dejavu, öznel bir tanıma sahip olup deneyimin tanıdık hissettirilmesi, bu tanıdıklığın mantıksal olarak yanlış olduğunu bilme ve geçmişi net olarak hatırlayamama unsurlarını içerir. 1983 yılında V. M. Neppe tarafından yapılan tanıma göre dejavu “belirsiz bir geçmişle mevcut deneyimin öznel olarak uygunsuz tanıdıklık izlenimi” olarak ifade edilmiştir. Tanımda yer alan öznel olarak uygunsuz ifadesi, deneyimin alışılmadık ve mantıksal olarak açıklanamayan doğasını vurgular.
Dejavu yalnızca görsel algıya bağlı değildir; düşünce, his, algı ve bilişsel süreçleri kapsayan bütüncül bir deneyimdir. Dejavu ile karıştırılabilecek fenomenler arasında jamais vu (daha önce yaşanan bir duruma karşı uygunsuz yabancılık hissi), flashbackler, depersonalizasyon ve gündelik kullanımda yanlış ifade edilen dejavu deneyimleri bulunmaktadır. Bazı bireylerde dejavu, kısa süreli ve kendiliğinden sonlanan bir fenomen olarak yaşanırken diğerlerinde nörolojik veya psikiyatrik durumlarla ilişkili olarak daha yoğun ve tekrarlayıcı biçimde ortaya çıkabilir.

Dejavu Temalı İllüstrasyon (Yapay Zeka ile Oluşturulmuştur.)
Tarihçe
Dejavu tarih boyunca farklı biçimlerde tanımlanmış ve yorumlanmıştır. M.S. 400 civarında St. Augustine tarafından “falsae memoriae” olarak anılmıştır. Modern psikiyatride ilk dikkate alınışı 1844 yılında Arthur Ladbroke Wigan tarafından “önceden yaşanmışlık hissi” olarak tanımlanmasıyla olmuştur. Dejavu terimi ise 1896’da FL Arnaud tarafından literatüre girmiştir. Fenomen, edebiyat ve şiirde de yer bulmuş; Sir Walter Scott, Charles Dickens, Leo Tolstoy, Marcel Proust, Thomas Hardy ve Joseph Heller gibi yazarlar, dejavu deneyimini eserlerinde aktarmışlardır. Bu yazarlar, fenomenin öznel doğasını karakterlerin psikolojik durumlarını yansıtmak için kullanmıştır.
Nörobiyolojik Temeller
Temporal Lob ve Bellek İşlevleri
Temporal lob, bellek ve duyusal işlemleme açısından role sahiptir. Özellikle medial temporal lob (MTL), belleğin oluşumu ve geri çağrımı için önemlidir ve hipokampus, parahippokampal girus ve rhinal korteksi (entorinal ve perirhinal korteks) içerir. Parahippokampal girus ve rhinal korteks, tanıdıklık hissinin oluşumunda rol oynarken hipokampus bağlamsal detayların geri çağrımı ile ilişkilidir. Temporal lob epilepsisi (TLE) hastalarında yapılan elektrostimülasyon çalışmaları, rhinal korteksin dejavu deneyimini tetikleyebileceğini göstermiştir. Bu bulgular, normal bireylerde de geçici ve hafif nöral aktivite dalgalanmalarının dejavuya yol açabileceğini öne sürmektedir.
![]()
İnsan Beyni (Anadolu Ajansı)
Parahippokampal Korteks Disfonksiyonu
Dejavu, tanıdıklık ve geri çağırım süreçleri arasındaki koordinasyonun bozulması ile ilişkilendirilmiştir. Parahippokampal korteks tanıdıklık hissini üretirken hipokampus bağlamsal detayların geri çağrımını sağlayamadığında birey mevcut durumu tanıdık hisseder ancak herhangi bir önceki deneyimi hatırlayamaz. Bu durum, özellikle TLE hastalarında aura öncesi dejavu olarak gözlemlenmektedir.
Psikolojik Kuramlar
Çift Süreçli Tanıma Modeli
Tanıma belleği, tanıdıklık ve geri çağırım olmak üzere iki ayrı süreçten oluşur. Dejavu, bu süreçlerin senkronizasyonunun geçici olarak bozulmasıyla ortaya çıkar. Birey tanıdıklık hissini yaşar ancak bağlamsal detayları hatırlayamaz. Bu model, dejavu deneyimini tanıdıklık hissi ve bağlamsal geri çağırım arasındaki geçici uyumsuzluk olarak açıklar.
Gestalt Tanıdıklığı ve Bilinçdışı Bellek Aktivasyonu
Birey, mevcut bir ortamın geçmiş deneyimlerle bilinçli olarak hatırlanmasa da benzerlik göstermesi durumunda dejavu hissedebilir; bu durum Gestalt tanıdıklığı olarak adlandırılır. Parahippokampal girus, mekansal ve bağlamsal bilgilerin işlenmesinde önemli bir rol oynar. Sanal gerçeklik deneyleri, benzer mekansal düzenlemelere sahip sahnelerde dejavu bildirimlerinin arttığını göstermektedir. Bilinçdışı bellek aktivasyonu da dejavuya katkıda bulunabilir; daha önce yaşanan ancak unutulmuş deneyimlerin öğeleri mevcut durumla örtüştüğünde tanıdıklık hissi ortaya çıkar.
Bellek İzleme Teorisi
Akira O’Connor tarafından öne sürülen teoride, medial prefrontal korteks, temporal lobdan gelen tanıdıklık sinyali ile gerçek bellek arasındaki çelişkiyi tespit eder. Bu süreç, dejavu hissinin ortaya çıkmasına neden olur.
Dikkat Bozukluğu ve Algısal Çiftleme
Algıdaki kısa süreli dikkat kaybı veya duyusal bilginin gecikmeli işlenmesi, aynı deneyimin iki kez algılanmış gibi hissedilmesine yol açabilir. Bu durum dejavu hissinin algısal çiftleme veya bölünmüş algı teorileriyle açıklanmasını sağlar.
Psikodinamik Yaklaşımlar
Sigmund Freud, dejavuyu bastırılmış fantezilerin uyanması olarak yorumlamış, bireyin mevcut durumu iyileştirme isteğiyle ilişkili olduğunu öne sürmüştür. Oberndorf ise dejavuyu bir psikolojik savunma ve geçmiş deneyimden sağlanan güvence mekanizması olarak değerlendirmiştir. Bazı psikanalistler, dejavuyu uyanık haldeki rüya veya gündüz rüya kalıntısı olarak tanımlar.
Nöroanatomi ve Deneysel Bulgular
Elektriksel Stimülasyon ve Elektroensefalografi (EEG) Çalışmaları
Penfield ve Halgren’in çalışmaları, temporal lob ve limbik yapılar üzerinde yapılan elektriksel stimülasyonun dejavuya benzer “dreamy state” durumunu tetikleyebileceğini göstermiştir. Bancaud ve arkadaşları, hipokampus ve amigdalanın, temporal neokorteksin ikincil rol oynadığı tripartit bir model önermiştir. Gloor, limbik sistem ve paralel kortikal ağların deneyimi kodladığını ve aktivasyonun spatial örüntüsünün önemini vurgulamıştır.【1】

EEG'yi Temsil Eden Bir Görsel (Yapay Zeka ile Oluşturulmuştur.)
Fonksiyonel Görüntüleme
Pozitron emisyon tomografisi ile yapılan çalışmalarda, temporal lob epilepsisi olan hastalarda dejavu esnasında mezial temporal ve parietal kortekste glukoz metabolizmasının azaldığı belirtilmektedir. Temporal lob disfonksiyonu gerekli ancak yeterli değildir ve lateralizasyon değeri sınırlıdır.【2】
Moleküler Genetik
ADLTE (Autosomal Dominant Lateral Temporal Epilepsy), LGI1 genindeki mutasyonlarla ilişkili bir fokal epilepsi sendromudur. ADLTE hastalarında dejavu preiktal veya tek başına nöbet belirtisi olabilir. LGI1 geni, beyin gelişimi ve işlevi üzerinde rol oynar ancak dejavuya özgü değildir. Genetik çalışmalar, dejavunun nörokimyasal temellerini anlamak için potansiyel sağlamaktadır.
Klinik Önemi
Dejavu genel popülasyonda yaygın bir fenomen olup nörolojik ve psikiyatrik durumlarla ilişkili olabileceği gibi normal nöropsikiyatrik işleyişle de uyumludur. Araştırmalar, normal bireylerin %31–96’sının dejavu deneyimi yaşadığını göstermektedir. Genç yaş, eğitim düzeyi ve bazı sosyoekonomik faktörler dejavu sıklığını artırabilir; cinsiyet ve ırk ile anlamlı ilişki bulunmamaktadır.【3】 Dejavu tek başına patolojiye işaret etmez; non-patolojik form kısa süreli, hızlı başlangıçlı ve tam farkındalık ile karakterizedir. Patolojik form ise uzun süreli, yavaş başlangıçlı ve farkındalık bozukluğuna sahiptir. Temporal lob epilepsisi veya bazı psikiyatrik hastalıklarla ilişkili olabilir.

