Düşünme işi, tefekkür; duyum ve izlenimlerden, tasarımlardan ayrı olarak aklın bağımsız ve kendine özgü durumu ve karşılaştırmalar yapma, ayırma, birleştirme, bağlantıları ve biçimleri kavrama yetisi olarak tanımlanır. Düşünmenin ortak özellikleri olmakla birlikte birbirinden farklı özellikleri de vardır. Genel olarak düşünme; bir odak etrafında ve bireyin kendi yaşantısına dayalı olarak mantık, sezgi, duygu ya da inançlar temel alınarak olgu, simge, imge, ses, şekil, resim, semboller ve kavramlar arası bağ kurularak fikir, hayal, tasarım, karar ya da problem çözme ile sonuçlandırılan zihinsel bir süreç olarak değerlendirilebilir.
Düşünmenin birincil özelliği bireysel bir süreç olması, bireysel farklılıklarına göre değişmesidir. Birey kendi özelliklerini mantık, sezgi, duygu ya da inançlarını temel alarak düşünme sürecine girmekte, düşünceyi oluşturabilmektedir. Düşünme tanımında vurgulanan ikinci temel nokta düşünmeyi oluşturan imkânlardır. Düşünme, bireyin öğrendiği, belleğinde depoladığı araçlarla (yani olgu, simge, imge, ses, şekil, resim, semboller ve kavramlar) oluşturulmaktadır. Bu araçlar birbirlerini çağrıştırır, hatırlanır, ilişkilendirilir, aralarında bağlar kurulur, yorumlanır ve yeniden yapılandırılır. Bunlar ne kadar zenginse o kadar farklı ve nitelikli kombinasyonlar oluşturulabilmektedir. Üçüncü temel nokta ise ortaya konulan ürün yani düşüncedir. Düşünce, farklı yapılarda farklı ürünler olarak çıkmakta, mesela bir fikir, hayal, tasarım, karar ya da problem çözme ile sonuçlanabilmektedir.
Düşünme bir amaca yöneliktir. Düşünmenin bir ürün olarak ortaya çıkabilmesi, amaçlı olmasını, bir odak etrafında yoğunlaşılmasını gerektirmektedir. Düşünme çalışkanlık, gayret, karşılaştırma ve farklı açılardan yaklaşım gerektirmektedir. Birey günlük yaşantısını planlarken, sorulara cevap ararken, bilim insanı bilimsel çalışma yaparken ve teknoloji üretirken, metin yazarken ya da tahlil ederken, bir sanat eseri tasarlayıp ortaya koyarken düşünmek zorundadır.
Bu durumda bireylerin ve toplumların gelişmişliği onların düşünme becerilerini kullanabilme yeterlilikleri ile yakından ilişkilidir. Her birey düşünme becerilerine sahiptir ancak bu becerileri günlük yaşantı içerisinde etkili bir şekilde kullanabilme yeterlilikleri değişmektedir. Bu sebeple kritik düşünme becerilerinin neler olduğu ve nasıl öğretileceği konusu bütün toplumların, eğitim kurumlarının ve eğitim bilimcilerin ilgi alanıdır.
Düşünme becerileri kavramı literatürde farklı şekillerde ele alınmakta ve sınıflandırılmaktadır. Tümdengelimci, tümevarımsal, yansıtıcı, analitik, kritik, sistematik, pratik, mantıksal, yaratıcı, analojik, yumuşak, soyut, gizil, somut, yakınsak, sentetik, ıraksak, eş zamanlı, katı, yanal, kavramsal, hipotetik, geleneksel, global, olgusal, metabilişsel, sorgulayıcı, bütünsel, estetik gibi birçok kavram düşünme becerisi adı yanında sunulmaktadır. Bu kavramların çakışmasını, tekrarını ve çelişkilerini giderebilmek için düşünme becerilerinin sistematik bir biçimde ya da aşamalı bir şekilde sınıflandırılması önem taşımaktadır.
Literatür incelendiğinde ve dünyada büyük ölçüde kabul gören Bloom'un bilişsel alanın aşamalı sınıflandırmasına ilişkin yeni taksonomisi "teyit/kontrol kriteri" olarak ele alındığında literatürle çelişmeyen ancak onu sadeleştiren, tekrar ve çelişkiyi azaltan bir sınıflandırma aşağıda verilmektedir.
Yukarıda yer alan düşünme becerileri 6 + 1 basamaktan oluşmakta ve aşamalı bir yapı içermektedir. Sınıflandırmada "+1" olarak ifade edilen "metabilişsel düşünme becerisi" diğer aşamalı olarak verilen altı düşünme becerisinden farklı olarak değerlendirilmektedir. Çünkü metabilişsel düşünme bireyin kendisine yönelik düşünmedir, diğerlerinin temelini oluşturmakta ve hepsini etkilemektedir.
Sezgisel düşünme, basit, ani, hızlı, yüzeysel, hislere dayalı düşünmedir. Günlük hayatta pek çok karar verme durumunda sıklıkla kullanılmaktadır. Her an ve her kararda ayrıntılı analiz yapılması mümkün değildir, bunun için zaman da olmayabilir. Bu durumda sezgisel düşünme çok sık devreye girmektedir. Sezgisel düşünmede, varsayımlar, önyargılar, önseziler, tahminler vb. kullanılmaktadır. Bireyin metabilişsel düşünme becerisinin sezgisel düşünme becerisini geliştirme, düzenleme yönünde çok önemli bir etkisinin bulunduğu söylenebilir.
Mantıksal düşünme, düşünülen konu, durum ya da sorunun sebebini, niçinini, nasılını anlamaya çalışmak, amacını, sebebini ortaya koymak, sorgulamak, muhakeme ve karşılaştırmalar yapmak, tutarlılıkları kontrol etmektir. Mantıksal düşünmede tümevarım ve tümdengelim mekanizmaları kullanılarak hipotezler doğrulanmaktadır. Önceden onaylanmış olanlardan yeni fikirlerin elde edilmesi sağlanmaktadır.
Pratik düşünme, işlevsel, uygulamalı, yansıtıcı düşünmedir. Bilgiyi farklı durumlarda kullanabilmeyi, transfer edebilmeyi gerektirir. Hem günlük hayatta hem de işte daha verimli olmayı sağlayan düşünme türüdür. Mevcut bilgi ve birikimin işe, işleme basit ve hızlı bir şekilde dönüştürülmesi söz konusudur. Hatalardan, başarılardan, deneyimlerden ders çıkarmayı ve uygulamalara dönüştürmeyi esas almaktadır.
Analitik düşünme, ayrıntılarıyla bütünü ve parçaları incelemeyi, ilişkileri ve etkileri bulmayı ifade etmektedir. Bir bütündeki her bir parçanın analiz edilerek bütünle ilişkilerinin incelendiği düşünce becerisidir. Analitik düşünce, analiz becerisiyle ilişkilidir. Problemlerin etkili ve hızlı bir şekilde çözülebilmesinde analitik düşünme biçimi önem taşır.
Kritik düşünme, sorgulayıcı bir şekilde olay ve durumları inceleme, değerlendirme, yorumlama ve karar almaya dönük bir düşünme becerisidir. Kritik düşünme becerisi, eleştirme mantığından daha ziyade kriter, yani ölçüt kullanılarak değerlendirme yapma anlamı taşımaktadır. İçsel ve dışsal ölçütler kullanarak, tarafsız ve ön yargısız bir şekilde derinlemesine inceleme, veri toplama, toplanan verileri analiz etme, çözüm üretme ve karar alma süreçlerini içermektedir.
Yaratıcı düşünme, yeni ve özgün çözümler üretmeye, ürünler tasarlamaya dönük düşünme becerisidir. Kalıplara, rutinlere takılmadan olaylara, durumlara farklı bakabilmeyi gerektirir. Merak, esneklik, odaklanma, sorgulama, risk alma, azimli olma, aykırı olma, düşüncelere meydan okuyabilme, gibi özellikleri gerektirir. Buluş yapmak, icat yapmak yaratıcı düşünme becerisinin ürünüdür.
Metabilişsel düşünme, bireyin kendi öğrenme ve düşünme süreçlerini izlemesi, farkında olması, değerlendirmesi, kontrol etmesi ve yeniden düzenlemesine ilişkin becerisidir. Bu yönüyle bu düşünme becerisi diğer düşünme becerilerinden farklı bir kategoride yer almaktadır. Çünkü diğer düşünme becerileri nesneler, olaylar, durumlar yani dış dünya ile ilgili düşünmeleri içerirken metabilişsel düşünme, bireyin kendi düşünme süreçleri ile ilgili düşünme becerisidir ve kendi düşünme süreç ve becerilerini etkili bir şekilde kullanabilmeye dönük düşünmedir. Öğrenmeyi öğrenme, düşünmeyi düşünme olarak da ifade edilebilir. Metabilişsel düşünme becerisi yüksek olan bireylerin öz farkındalık, öz düzenleme, öz değerlendirme becerileri gelişmiştir dolayısıyla da öz güven ve öz yeterlilik düzeyleri de yüksek olur.
Düşünme becerileri öğrenilebilir ve öğretilebilir becerilerdir; bunun için en uygun yerler eğitim kurumlarıdır. Düşünme becerilerinin eğitimle ilişkilendirilmesi, eğitim sürecinin konusu haline getirilmesi okulları basit, bilgi aktaran bir kurum olmaktan kurtarıp, bireyin yetenek ve potansiyelini geliştiren, farkındalık düzeyini artıran, kendilik bilincini yükselten yaratıcı ve etkili bir öğrenme-öğretme sürecine dönüştürmektedir (MEB, 2016).
Düşünme becerileri, düşüncenin stratejik kullanımına yönelik unsurlar içerdiğinden her geçen gün bilgi çağı içindeki dünyada daha fazla önemsenmektedir. Düşünme becerileri eğitiminin özünü, bireylerin zihinsel olarak gelişiminin desteklenmesi oluşturmaktadır. Bu gelişim sırasıyla, anlamın keşfi, kapasitenin genişlemesi, farkındalığın arttırılması, değerlerin artışı ve yansıtma şeklinde sıralanabilir. Bu bağlamda eğitimin ve öğretmenlerin önceliği çocuklara bilgi aktarmaktan ziyade doğru düşünmeyi öğretmek olmalıdır. Zira bireylerin düşünme becerileri kültür, yaşanılan zaman dilimi, yakın çevre, sosyal etkileşim, ortam, eğitim öğretim süreci, bireylerin ifade özgürlüğü, maddi durum, inanç gibi birçok faktörden etkilenmektedir. Ayrıca düşünme becerileri, eğitimle kazandırılabilse de düşünme edinimi zaman ve mekândan sınırsızdır. Düşünmenin bu özellikleri düşünmeye sonsuz bir özgürlük kazandırmaktadır.
Değişen eğitim anlayışı bilginin edinilmesinden ve bilgiye sahip olma anlayışından çıkıp onu kullanma eksenine kaydıkça eğitim programları da bu durumu kendi bünyelerine koyma ihtiyacı hissetmiştir. Türkiye'de de özellikle 2005'te yaşanan geleneksel (davranışçı) yaklaşımdan yapılandırmacı anlayışa olan geçişle değişen programlarda düşünce eğitimi yerini alır. Bilginin bireye özgü biçimde yapılandırılması anlayışını içeren yeni yaklaşım "öğrenmeyi öğrenme" ilkesiyle öğrenme sorumluluğu öğrenciye bırakılıyor ve öğretmen öğretme değil öğrenmeyi kılavuzlama işlevini üstleniyordu. Nitekim 2005 yılı Millî Eğitim Bakanlığı'nın müfredat çalışmalarında yer alan temel beceriler arasında "yaratıcı düşünce" becerisi de yer aldı. 2006-2007 eğitim öğretim yılında 6. sınıflarda, 2007-2008 eğitim öğretim yılında da 7-8. sınıflarda "düşünme eğitimi" dersi seçmeli ders olarak programdaki yerini aldı. Adı geçen ders, halen Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı'nın 2009 tarih ve 80 sayılı kararı uyarınca öncelik felsefe öğretmenleri olmak üzere öğretmenlik meslek bilgisi dersleri, sosyal bilgiler ve Türkçe öğretmenlerince görevlendirme suretiyle yürütülmektedir. Öte yandan düşünme becerileri sadece bir ders içinde yer almamakta, özellikle 2017 yılında güncellenen programlarda farklı derslerin içeriklerinde örtük program olarak da işlev göstermektedir.
Düşünme becerilerinin kazandırılmasında birincil görev eğitim kurumlarına düştüğü için eğitim sistemleri kaçınılmaz bir şekilde düşünme becerilerini kazandıracak şekilde düzenlenmeli ve yapılandırılmalıdır. Bilgiyi önceleyen ezbere dayalı geleneksel eğitim sistemleri yerine, düşünmeyi merkeze alan programların öncelenmesi gerekmektedir. Bunun için ise her şeyden önce sistemin en temel unsuru olan öğretmenlerin hizmet öncesi eğitimleri, "demokratik, düşünen, sorgulayan öğretmenleri" yetiştirecek şekilde düzenlenmeli ve bu sistemden yetişmiş öğretmenlerin eğitim sisteminde yer alması ve öğrencilere de model olması gerekir. Eğitim programlarında düşünmeyi teşvik edici felsefe, mantık vb. dersler önemsenmeli, okuma, yazma ve araştırma gibi etkinliklere yer verilmeli, öğretimde tartışma, soru cevap, drama, altı şapka vb. yöntem ve teknikler ağırlıklı olarak kullanılmalı, proje ve performansa yönelik ödev ve çalışmalar verilmeli, öğrenme ortamları demokratik bir şekilde düzenlenmeli, esnek ve zengin öğretim teknoloji ve materyallerine yer verilmeli, fikir, hayal, tasarım, karar ya da problem çözmeyi içeren ve düşünmeyi yansıtan değerlendirme ürün/süreçleri kullanılmalı, soruya dayalı çoktan seçmeli test mantığından uzak durulmalı, etkinlik, ders ve programlarda düşünme becerilerini geliştirecek yeterlilikte zaman-süre ayrılmalıdır.