Fransız Devrimi’ni düşününce akla ilk gelen sözlerden biri şudur: “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler.” Fransızca ifadesiyle: “S’ils n’ont pas de pain, qu’ils mangent de la brioche.” 【1】 Bu ifade, halkın temel ihtiyaçlara ulaşamadığı, yönetici sınıfın ise bu ihtiyaçlardan bihaber olduğu bir dönemin simgesi hâline gelmiştir. Genellikle Fransa Kraliçesi Marie Antoinette’e atfedilir ancak bu sözün ona ait olduğuna dair kesin bir kanıt bulunmamaktadır.

Fransa Kraliçesi ve Fransız Halkı Temsili (Yapay Zeka ile Oluşturulmuştur)
Tarihsel Arka Plan
18. yüzyıl sonlarında Fransa büyük bir ekonomik krizle karşı karşıyaydı. Tahıl fiyatları artmış, kıtlık başlamış, halk ekmeğe bile ulaşamaz hâle gelmişti. Öte yandan saray halkı lüks ve gösterişli bir yaşam sürmeye devam ediyordu. Bu uçurum, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal bir kopukluğu da beraberinde getirmişti.
İşte bu atmosferde doğan bu meşhur ifade, kraliyet ve halk arasındaki sınıfsal farkı dramatik biçimde yansıttığı için tarihsel bellekte yerini aldı.
Tarihsel bağlamı biraz daha derinleştirdiğimizde, yalnızca ekonomik ya da siyasal değil, iklimsel bir etkenin de bu durumu tetiklediğini görüyoruz. 1300–1850 yılları arasında Avrupa’da etkili olan Küçük Buzul Çağı, sıcaklıkların düşmesine ve tarımsal üretimin ciddi şekilde azalmasına neden oldu. Bu da Fransa’da tahıl üretimini olumsuz etkileyerek kıtlığı daha da artırdı. Ekmek, halkın ana besin kaynaklarından biri olduğundan, bu durum doğrudan gündelik yaşamı tehdit etti.
Toplumsal Bellekte Bir Sembol
Bazı sözler, onları kimin söylediğinden bağımsız olarak bir dönemin sembolüne dönüşür. “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” sözü de tam olarak böyle bir örnek. Kim tarafından söylendiği net olmasa da bu ifade dönemin sınıfsal yapısını, toplumsal eşitsizliğini ve halkın içinde bulunduğu çaresizliği güçlü bir şekilde yansıtıyor. Bu yönüyle yalnızca bireysel bir söz değil, tarihsel bir duruşun, bir sistem eleştirisinin sözü hâline gelmiş.
Bu sözün kime ait olduğu önemli mi? Belki de o kadar değil. Çünkü bu ifade, Fransa’daki yönetici sınıfın halktan ne kadar uzaklaştığını ve halkın yaşadığı zorlukları ne denli görmezden geldiğini ortaya koyan evrensel bir sembole dönüşmüş. Bugün hâlâ bu söz üzerinden adaletsizlik, sınıfsal farklar ve toplumsal duyarsızlık üzerine düşünmeye devam ediyoruz.

