Eleştirel jeopolitik, uluslararası ilişkilerde mekânın, coğrafi temsillerin ve siyasi iktidar söylemlerinin analizine odaklanan disiplinler arası bir yaklaşımdır. Geleneksel jeopolitik yaklaşımların mekânı doğal, değişmez ve nesnel bir gerçeklik olarak kabul eden anlayışına karşı çıkan bu yaklaşım, jeopolitik temsilleri söylemsel ve ideolojik pratikler olarak değerlendirir. 1990’ların başından itibaren özellikle Gerard Ó Tuathail (Gearóid Ó Tuathail) ve Simon Dalby gibi akademisyenlerin öncülüğünde şekillenen eleştirel jeopolitik, coğrafyanın ve jeopolitik bilginin iktidar ilişkileriyle nasıl iç içe geçtiğini sorgular.
Eleştirel Jeopolitik ve Söylem
Eleştirel jeopolitik, coğrafi mekânların, sınırların ve kimliklerin söylemsel olarak üretildiği varsayımıyla hareket eder. Bu anlayışta jeopolitik haritalar kimlikleri, tehdit algılarını ve dış politikaları kuran ideolojik araçlardır. Bu çerçevede, devletlerin “biz” ve “öteki” ayrımlarını nasıl kurguladığı, hangi söylemsel stratejilerle sınırlarını tanımladığı ve güvenlik anlayışlarını şekillendirdiği eleştirel inceleme nesnesi hâline gelir.
Üçlü Analitik Çerçeve
Eleştirel jeopolitik, jeopolitik söylemleri üç düzlemde inceler:
- Resmî (pratik) jeopolitik, karar vericiler ve devlet elitlerinin ürettiği söylemleri,
- Akademik (formel) jeopolitik, entelektüel çevrelerin teorik üretimlerini,
- Popüler jeopolitik ise medya, sinema ve günlük söylemlerde yer alan coğrafi kurguları kapsar.
Bu çok katmanlı yaklaşım, jeopolitiğin yalnızca stratejik analizle sınırlı bir alan olmadığını, kültürel temsillerle şekillenen geniş bir ideolojik alan olduğunu ortaya koyar.
Tarihsel Arka Plan ve Paradigmatik Kırılma
Soğuk Savaş Dönemi jeopolitiği, dünya siyasetini ikili bir karşıtlık (Doğu-Batı; biz-onlar) içinde sunan söylemleriyle, uzun yıllar uluslararası ilişkilerin temel açıklayıcı paradigması olmuştur. Ancak Berlin Duvarı’nın yıkılması, küreselleşmenin derinleşmesi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler bu söylemsel çerçeveyi aşındırmıştır. Eleştirel jeopolitik, bu dönüşüm sürecinde ortaya çıkarak coğrafi bilgilerin doğallaştırılmasına ve evrensel olarak sunulmasına karşı durur. Bu yönüyle hem postmodern hem de postyapısalcı teorik yaklaşımlardan beslenir.
Temel Varsayımlar ve Eleştiriler
Eleştirel jeopolitik beş temel önermeyle özetlenebilir:
- Jeopolitik söylem, nesnel değil, kültürel ve ideolojik temelli bir üretimdir.
- Mekân ve sınırlar, toplumsal olarak inşa edilmiş ve süreğen çatışma alanlarıdır.
- Jeopolitik bilgi, söylemsel bir iktidar aracıdır; bu bilgi, belirli aktörlerin çıkarlarını meşrulaştırmak için kullanılır.
- Erkek egemen söylemler jeopolitik üretimin çoğunda belirgindir; bu bağlamda cinsiyet, eleştirel çözümlemelerde merkezî bir yer edinir.
- Jeopolitik bilgi üretimi, teknolojik, kültürel ve kurumsal araçlarla desteklenir; örneğin haritalama, medya temsilciliği ve güvenlik kurumları bu sürecin parçasıdır.
Bölgesel Uygulamalar ve Eleştirel Güvenlik
Eleştirel jeopolitik yaklaşımlar, özellikle “Ortadoğu” gibi bölgelerin nasıl “icat edildiğini” ve bu temsillerin güvenlik söylemleriyle nasıl iç içe geçtiğini gözler önüne serer. Bu örnek, bölgelerin sabit coğrafi birimler olmadığını, aksine güvenlik ve iktidar pratikleri içinde sürekli yeniden üretildiklerini gösterir.

