Filistinli bir çocuk olarak dünyaya gelmek, doğar doğmaz işgalin gölgesine adım atmaktır. Bu yalnızca bir coğrafyada yaşamak değil, sistematik bir yok sayılma biçiminde hayata tutunmaya çalışmaktır. İsrail’in yürüttüğü işgal politikaları ve yerleşimci terörü, Filistinli çocukların sadece fiziksel değil, psikolojik ve sosyal varlıklarını da hedef almaktadır. Doğu Kudüs’ten Gazze Şeridi’ne kadar uzanan bu kuşatma, çocukları yaşama hakkı, eğitim, sağlık ve özgürlük gibi en temel insan haklarından mahrum bırakıyor ve aynı zamanda bir halkın geleceğinin sistematik olarak olmaması için çalışıyorlar.
Bir İşgalin Gölgesinde Büyümek
İsrail’in işgali altında yaşayan Filistinli çocuklar, sıradan bir çocukluk deneyiminden fersah fersah uzaktadır. Onların çocukluğu, yerleşimcilerin silahları, bombardımanların sarsıntıları ve kontrol noktalarının metal dedektörleriyle çevrilmiştir. Eğitim almak, oyun oynamak, sağlık hizmeti görmek gibi evrensel kabul edilen haklar; bu coğrafyada istisnadır, lükstür, çoğu zaman hayaldir.
Gazze Şeridi’nde süregiden abluka ve askerî operasyonlar, İsrailin Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'ten beri düzenlediği saldırılarda yaşamını yitirenlerin sayısının ise 59 bin 921'e, yaralıların sayısının 145 bin 233'e yükseldiği bildirildi.【1】 Bu sayı sadece bir istatistik değil, her biri dünyayı keşfetmeye fırsat bulamadan toprağa düşen binlerce hayattır. İsrail’in bu sistematik saldırganlığı açıkça bir soykırım niyetini yansıtmaktadır.

Gazze'de Bir Çocuk (pixabay)
Birleşmiş Milletler’in Gözlerinin Önünde Gelen Sistematik Hak İhlalleri
Filistinli çocukların özgürlük hakkı, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi tarafından güvence altına alınmış olmasına rağmen, bu hakların pratikte hiçbir anlamı yoktur. İsrail, sözleşmeye taraf olduğunu iddia etse de uygulamada Filistinli çocukları 12 yaşından itibaren askerî mahkemelerde yargılamaktadır. İsrail Filistinli çocukları fiziksel şiddet, tehdit, izole etme ve kötü muameleyle sindirmeye çalışmaktadır.【2】
UNICEF’in de doğruladığı üzere bu muameleler sistematik ve kurumsallaşmış bir yapının ürünüdür. 2016-2022 yılları arasında gözaltına alınan çocukların dörtte üçü fiziksel şiddete maruz kalmış, yüzde 97’si ebeveynlerinden mahrum bırakılmıştır.【3】 Bu işkence değilse nedir?
Bu noktada söylenecek söz açıktır: İsrail, çocuklara yönelik bu muamelesiyle uluslararası hukuku hiçe saymakta ve bunu alenen yapmaktadır. Dünya ise seyretmektedir.

Yıkımın Arasında Bir Çocuk (pixabay)
Eğitim Bir Haktır, Lüks Değil!
Filistin’de eğitime erişim, yalnızca maddi yetersizliklerden değil, doğrudan İsrail’in politik müdahalelerinden kaynaklanan engellerle baltalanmaktadır. Kontrol noktaları, bariyerler ve özellikle Batı Şeria’da yıkılan okullar, çocukların eğitime ulaşmasını neredeyse imkânsız hâle getirmektedir. 700 bini aşkın öğrenci eğitimden mahrum kalmış【4】 , yüzlerce okul ise barınma merkezlerine dönüştürülmüştür.
Sağlık Hakkı da Gasp Altında
Filistinli çocuklar yalnızca okula ulaşmakta değil, en basit sağlık hizmetlerine erişimde de ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Tıbbi tesislerin bombalanması, sağlık personelinin hareketine getirilen kısıtlamalar ve kontrol noktalarında yaşanan gecikmeler, küçük bedenlerin hayatla ölüm arasında sıkışmasına yol açmaktadır.
Acil tıbbi müdahalenin zamanla yarıştığı anlarda, bir askerin “izin vermemesi” yüzünden bir çocuğun hayatını kaybetmesi, artık normalleştirilmiş bir trajedidir.【5】 Ve bu trajedinin failleri bellidir. Sessiz kalanlar da suç ortaklarıdır.
Bir Travmanın İçinde Büyümek
Güvenlikten mahrum büyüyen Filistinli çocukların çoğu, ağır psikolojik travmalarla baş etmeye çalışıyor. Sürekli patlama seslerine, ölüm haberlerine, aile kayıplarına ve korkuya maruz kalan çocukların geleceğe umutla bakmaları mümkün mü? Elbette değil. Bu bir halkın zihinsel çöküşünü planlı şekilde inşa etmektir.

Gazze'de Bir Çocuk (pixabay)
İsrail'in Hedefi Umutsuz Bir Nesil Ama...
Filistinli çocukların sistematik olarak hedef alınması tesadüfi değil; stratejik bir tercihtir. Bu tercihin ardında yatan amaç, umudunu yitirmiş, direnişten uzaklaştırılmış bir nesil inşa etmektir. Çocuklara yönelik bu saldırganlık sadece bugünü değil, Filistin’in yarınını da imha etme çabasıdır ama katil İsrail böyle yaparak daha da güçlendiğimizi bilmiyor. Elhamdülillah.
İsrail'in saldırgan politikaları artık “güvenlik” ya da “meşru müdafaa” gibi bahanelerin ardına gizlenemez. Gerçek açık ve nettir: Ortada bir işgal var, bir soykırım var, çocuklara yönelik bir sistematik öldürme politikası var. Ve dünya, bu gerçeğe gözlerini kapatarak tarihin en büyük utançlarından birine ortak oluyor.

