Bazen bir nesne, bir insanın ya da bir dönemin hikâyesini tek başına anlatır. Viyana’daki Heeresgeschichtliches Müzesi’nin (Askeri Tarih Müzesi) salonunda duran koyu renkli, üstü açık bir otomobil tam da böyle bir nesne. 1910 model Gräf und Stift marka bu araç, sıradan bir otomobil olmanın ötesinde, 20. yüzyılın en kanlı savaşlarından birinin fitilini ateşleyen olayın sessiz tanığıdır. 28 Haziran 1914 günü Avusturya-Macaristan Veliaht Prensi Franz Ferdinand ve eşi Sophie’nin Saraybosna sokaklarında son kez bindikleri araba, üzerinden bir asırdan fazla zaman geçmesine rağmen hâlâ tarihin akışını değiştiren o anı gözler önüne seriyor.
Franz Ferdinand'ın Arabası (Fotoğraf: Meryem Şentürk Çoban)
Saraybosna’ya Giden Yol
Franz Ferdinand, İmparator Franz Joseph’in veliahtı olarak Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun geleceğini temsil ediyordu. Sert mizaçlı ve siyasî anlamda tartışmalı bir figür olmasına rağmen, eşi Sophie’ye duyduğu derin bağlılıkla tanınırdı. 28 Haziran 1914 sabahı çift, Bosna-Hersek’in başkenti Saraybosna’da askerî manevraları izlemek ve şehrin ileri gelenleriyle buluşmak üzere konvoyla yola çıktı. Onları taşıyan üçüncü sıradaki araç, açık üstü Gräf und Stift idi.
Bombadan Kurşuna: Suikastın Seyri
Konvoyun ilerlediği Appel Quay caddesi boyunca Genç Bosna örgütüne mensup altı genç suikastçı yerlerini almıştı. İlk deneme başarısız oldu; atılan bomba Franz Ferdinand’ın aracına değil, arkadaki otomobile isabet etti. Olayın şokunu atlatan Arşidük ve Sophie, belediye binasında kısa bir programın ardından yaralıları ziyaret etmek üzere tekrar arabaya bindiler. İşte tam bu sırada, kaderin belki de en dramatik tesadüflerinden biri yaşandı. Şoförün yanlış yola sapmasıyla araç Latin Köprüsü’nün yakınında durmak zorunda kaldı. Ve orada, tesadüfen bir pastaneden çıkan Gavrilo Princip ile yüz yüze geldiler. Princip’in tabancasından çıkan kurşunlar, Franz Ferdinand’ın boynuna, Sophie’nin karnına isabet etti. Dakikalar içinde her ikisi de hayatını kaybetti.
Franz Ferdinand'ın Suikast Sırasındaki Üniforması (Fotoğraf: Meryem Şentürk Çoban)
Bir Arabanın Sessiz Tanıklığı
Suikastın gerçekleştiği Gräf und Stift marka araç, o anların en somut tanığı olarak günümüze ulaşmayı başardı. Üstü açık tasarımı, suikastçıların hedefini kolaylaştırmıştı. Koyu rengi ve geniş gövdesiyle dönemin lüks anlayışını yansıtan bu araba, o gün Saraybosna sokaklarında kana bulanarak bambaşka bir anlam kazandı. Bugün Viyana’daki Askeri Tarih Müzesi’nde sergilenen araç, hâlâ üzerinde taşıdığı kurşun delikleri ve kan lekelerinden dolayı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Onun önünde duran her kişi, aslında yalnızca bir otomobile değil, Birinci Dünya Savaşı’nın kapısını aralayan tarihin kırılma anına bakıyor.
Franz Ferdinand'ın Arabasındaki Bir Kurşun İzi (Fotoğraf: Meryem Şentürk Çoban)
Bir Savaşın Başlangıcı
Franz Ferdinand ve Sophie’nin öldürülmesinin hemen ardından Avusturya-Macaristan, Sırbistan’a savaş ilan etti. Zincirleme şekilde Avrupa’nın büyük güçlerini içine çeken çatışmalar dört yıl boyunca sürdü ve milyonlarca insanın ölümüne yol açtı. Bu nedenle o otomobil, yalnızca bir veliaht prensin ve eşinin son yolculuğunu değil, imparatorlukların yıkılışını ve modern dünyanın şekillenmesini de simgeliyor.
Viyana’da Zamanın Donduğu Nokta
Bugün müzede sergilenen araba, tarih meraklıları için bir zaman makinesi işlevi görüyor. Direksiyonuna dokunamasanız da, koltuklarına oturamasanız da, gözlerinizin önünde tüm bir yüzyılın en büyük dönüm noktalarından biri canlanıyor. Kimileri için bu araç, geçmişin trajedisinin bir hatırlatıcısı; kimileri içinse tarihin ne kadar küçük tesadüflerle değişebileceğinin kanıtı. Belki de bu yüzden Franz Ferdinand’ın arabası, sadece bir sergi nesnesi değil, aynı zamanda dünya tarihinin en dramatik anlarından birine açılan bir pencere olarak varlığını sürdürüyor.
Franz Ferdinand'ın Arabası - Ön Cephe (Fotoğraf: Meryem Şentürk Çoban)