Yeni dönem itibarıyla lisansımın son yılına girmiş bulunuyorum. Hâl böyle olunca insanı ister istemez bazı telaşlar sarıyor: Hangi eğitimleri alacağım? Stajım nasıl geçecek? Birebir görüşme için danışan bulabilecek miyim? Hangi özel klinikte staj yapabileceğim? Birçok soru zihnime gelip gidiyor.
Gelecek Kaygısını Temsil Eden Görsel (Yapay Zeka ile oluşturulmuştur)
Tabii bir de mezuniyet sonrası var: İş bulabilecek miyim? Sevdiğim bir yerde işimi icra edebilecek miyim? Lisansüstü çalışmalar yapacak mıyım?
Biliyorum, çoğu akranım benim gibi benzer kaygılar taşıyor ve bunlarla mücadele etmeye çalışıyor. Fakat ben, makul düzeyde olan gelecek kaygısını sağlıklı buluyorum. Neden mi?
Çünkü insanı aksiyon almaya teşvik eden, kişiyi hedefleri doğrultusunda harekete geçiren stres ve kaygı, insan olmanın bir gereği. Zannımca bizi diğer yaratılmışlardan farklı kılan da irademiz sayesinde kendimiz için doğruya ve güzele ulaşma gayretimiz. Fark ettim ki bu soruları kendime sormaya başladığımdan beri bir şeyler yapmaya çalışırken buluyorum kendimi, üstelik bunu yaparken zevk alıyorum. Hayatımın bir gayesi olduğunu tekrar hissediyorum. Ama belirttiğim gibi, bu kaygılar mutedil seviyede olmalı.
Kişiyi ümitsizliğe, depresif hissetmeye veya pasifliğe sürükleyecek şekilde olmamalı. Çünkü bizi atalete sevk eden kaygılar, hayatımızın en güzel yıllarına vurulmuş zincirler gibidir. Hayattaki her şey gibi, gelecek kaygılarımız da mutedil seviyede olursa, onları güzel ve anlamlı bir yolculuk için kullanabiliriz.

