Birleşmiş Milletler’den gelen son açıklamalar, Gazze’de yaşanan soykırımın boyutlarını bir kez daha gözler önüne seriyor. BM Genel Sekreteri Sözcüsü Stephane Dujarric, İsrail’in kara operasyonlarını sürdürmesi hâlinde, zaten insani krizle boğuşan Filistinli ailelerin adeta uçurumun kenarına itileceğini açıkça vurguladı.【1】
Diplomatik dille ifade edilen bu uyarı, kelimenin tam anlamıyla bir çığlık niteliğinde. Ama bütün bu soykırımın, bombardımanın ve ablukanın ortasında bile, Gazze her şeye rağmen ayakta duruyor, dimdik ve direngen bir şekilde varlığını sürdürmeye devam ediyor Elhamdülillah.
Bombardıman Altındaki Şehirler
New York’taki BM Genel Merkezi’nde düzenlenen günlük basın toplantısında konuşan Dujarric, Gazze’de yaşanan durumun hâlâ “korkunç” seviyede olduğunu bir kez daha vurguladı. Ancak kelimeler, sahadaki gerçekliği tam olarak anlatmaya yetmiyor; çünkü şehirler, adeta savaşın gölgesinde nefes almakta zorlanıyor.
Özellikle Deyr el-Balah ve Han Yunus kentleri, son günlerde yoğun hava saldırıları ve topçu ateşine maruz kaldı. Evler, sığınaklar, hastaneler ve yerinden edilmiş insanların barındığı alanlar neredeyse hedef gözetilmeksizin vuruluyor. Bu yıkım sadece binaları parçalamıyor; insanların son umut kırıntılarını, güven duygularını ve hayatta kalma arzularını da yerle bir ediyor.
Gazze’de yaşayanlar, her patlamada yıkıntıların arasında hayatta kalma mücadelesi verirken, insani yardım ekipleri sınırlı kaynaklarla mücadele etmeye çalışıyor. Abluka ve erişim kısıtlamaları, acil müdahale ihtiyacını karşılamayı neredeyse imkânsız hâle getiriyor. Bu tablo, sadece fiziksel yıkımı değil, aynı zamanda ruhsal bir çöküşü de beraberinde getiriyor.
Her şeye rağmen, Gazze halkı dimdik durmaya, direnmeye devam ediyor. Bombaların gölgesinde, umutlarıyla ayakta kalan bir şehir var karşımızda; kırılmış olabilir ama tamamen teslim olmamış bir şehir.【2】
Gazze Direnişine Dair Bir Kare (pixabay)
İnsani Yardımın Önündeki Duvar
Bugün itibarıyla Gazze Şeridi’nin %86’sı ya doğrudan İsrail askerlerinin kontrolü altında ya da tahliye emri ile boşaltılmış durumda. İnsani yardım ekipleri ise en temel malzemelere ulaşamıyor.
Beş aydan uzun süredir, barınak malzemelerinin girişine uygulanan yasak hâlâ yürürlükte. Bu yasak, savaş hukukunun da insanlığın da açık ihlalidir. BM yetkilileri, sahada görev yapan ekiplerin “gerekli ölçekte müdahale” imkânından yoksun bırakıldığını söylüyor.【3】
Sayılarla Soykırımın Anatomisi
7 Ekim 2023’ten bu yana süren İsrail saldırıları, Gazze’de adeta bir felaket anatomisi çiziyor. En az 61.776 Filistinli hayatını kaybetti, 154.906 kişi ise yaralandı. Bu sayılar sadece istatistik değil; her biri birer yaşam, birer aile, birer umut kırıntısı.
19 Ocak’ta ilan edilen ateşkes, geçici bir nefes olmuştu. Ne var ki, 18 Mart’ta İsrail tarafından bozuldu ve şiddet yeniden tırmandı. Ateşkesin çiğnenmesiyle birlikte, yalnızca birkaç ayda 10.251 kişi yaşamını yitirdi, 42.865 kişi yaralandı.
Bu rakamlar, Gazze’de yaşanan trajedinin boyutunu gözler önüne seriyor. Sokaklar, evler ve sığınaklar artık sadece yıkıntı değil; birer ölüm kaynağı. Her sayı bir hikaye, her rakam bir yıkım fırtınası… ve her biri, dünyanın sessizliğine karşı bir çığlık niteliğinde.
Her şeye rağmen, Gazze halkı ayakta durmaya devam ediyor. Felaketin ortasında, hayatta kalma mücadelesi sürerken, bu sayılar insanlığın sınavını da gözler önüne seriyor.【4】
“İnsani Yardım” Maskesi Altında Saldırı
27 Mayıs’tan bu yana, “Gazze İnsani Yardım Vakfı” adı altında katil ABD ve İsrail ortaklığıyla kurulan dağıtım bölgeleri, ne yazık ki yardımı değil, şiddeti taşıyan alanlara dönüştü. Siviller, defalarca hedef alındı; bu saldırılar sonucunda 1.881 kişi hayatını kaybetti, 13.863 kişi yaralandı.
Yardımın bir savaş silahına dönüştürülmesi, hem ahlaki hem de hukuki anlamda tam bir çöküşü gözler önüne seriyor. İnsanlığın en temel kurallarının hiçe sayıldığı bu strateji, Gazze halkının zaten kırılgan olan güvenini daha da yok ediyor.
Her şeye rağmen, Gazze halkı teslim olmuyor. Bombalar ve saldırılar altında bile, insanlar hayatta kalma mücadelesini sürdürmeye devam ediyor. Yardım maskesi altında yürütülen bu saldırılar, sadece bedenleri değil, ruhları da hedef alıyor; ama yine de direnişin ateşi sönmüyor.【5】
Yemek Bekleyen Çocuklar (pixabay)
Kalıcı İşgalin İtirafı
İsrail ordusu, Gazze’de işgali genişletme ve kalıcı hâle getirme planını uygulamaya başladı. Başbakan Netanyahu, bölgenin tamamını işgal edeceklerini açıkça duyurdu.【6】 Bu açıklama, yaşanan yıkımın geçici bir savaş hamlesi değil, uzun vadeli bir stratejik işgal olduğunun kanıtıdır.
Son olarak, Gazze şu an yalnızca bombalarla değil, açlık, yoksulluk ve çaresizlikle kuşatılmış durumda. BM’nin uyarısı, uluslararası toplumun gözleri önünde yaşanan bu felakete artık lafla değil, somut adımlarla karşılık vermesi gerektiğini söylüyor.
Kimler ne derse desin, kimler kendini güçlü zannederse zannetsin illa ölüm vardır ölüm haktır ve kimse ölümü öldüremez. Bir gün hesap vakti geldiğinde Mahkeme-i Kübra'da kimse haksızlığa uğramaz. Mahkeme-i Kübra’nın varlığı, zulmün ve adaletsizliğin er ya da geç sona ereceğini hatırlatıyor Elhamdülillah...