İbrahim Balaban (1921, Bursa – 9 Haziran 2019, İstanbul), Türk ressam ve yazardır. Köylü gerçekçiliği akımının önemli temsilcilerinden biri olan Balaban, Anadolu'nun geleneksel halk kültürünü ve köy yaşamını resimlerine yansıtarak, toplumsal gerçekçi bir sanat anlayışını benimsemiştir. Aynı zamanda naif bir ressam olarak, sanatını halk efsaneleri, destanlar ve Anadolu insanının yaşamını anlatmak için kullanmıştır.

Anaların Bekleyişi / Tuva Üzeri Yağlı Boya (Kaynak: Galeri Soyut)
Gençliği ve Eğitimi
İbrahim Balaban, Bursa'nın Osmangazi ilçesine bağlı Seçköy'de doğmuş, üç sınıflı bir ilkokulu bitirdikten sonra, köy yaşamının zorluklarıyla mücadele etmeye başlamıştır. Çobanlık ve tarım işçiliği yaparak geçirdiği gençlik yıllarında, henüz 16 yaşındayken 1937 yılında hint keneviri yetiştirme suçundan dolayı hapse girmiştir. Cezaevinde resimle tanışan Balaban, bu dönemde ünlü şair Nazım Hikmet'le tanışarak onun rehberliğinde sanatsal gelişimini sağlamıştır. Nazım Hikmet'in desteğiyle, Balaban sanatını bir yaşam biçimi olarak benimsemiş ve büyük bir sanatçı olma yolunda önemli adımlar atmıştır.

Macuncu / İznk Mavi Çini (2007) (Kaynak: Galeri Soyut)
Kariyeri ve Başarıları
İbrahim Balaban, 1953'te ilk kişisel sergisini İstanbul'daki Fransız Kültür Merkezi'nde açmış, ardından birçok önemli sergiye katılmıştır. Toplumsal gerçekçi anlayışla resim yapmaya başlamış, köy yaşamını, halk efsanelerini ve destanları işlerken, Anadolu'nun geleneksel figürleriyle özgün bir resim dili geliştirmiştir. 1959'da “Yeni Dal Grubu”na katılmış, ancak buradaki bir sergi nedeniyle yargılanmış, ancak aklanmıştır. Yine 1968’de Gazi Dergisi'nde yayımlanan bir tablosu da aynı şekilde yargılanmaya neden olmuş, fakat aklanmıştır. Balaban, köyden kente göç, kentteki yaşam ve toplumsal mücadeleyi de resimlerinde ele almıştır.
Balaban’ın sanatı, figüratif anlatımla sosyal ve kültürel olayları yansıtan bir anlayışı benimsemiştir. Resimlerinde kullandığı teknikler ve renklerin yanı sıra, toplumsal sorunlara dair derin bir içgörü sergilemiştir. Sanatçı, 1990 İnsan Hakları Onur Ödülü, 1998 Truva Sanat Ödülü ve 1999 GESAM Ödülü gibi prestijli ödüllere layık görülmüştür.

Ferhat ile Şirin / Ruval Üzeri Yağlı Boya (1990) (Kaynak: Galeri Soyut )
Eserleri ve Katkıları
İbrahim Balaban, 2000’den fazla tablo ve çok sayıda desen çalışması üretmiştir. Eserlerinde Anadolu halkının yaşamını ve kültürünü yansıtırken, toplumun sorunlarını da işlemeyi sürdürmüştür. "Kadınlarımız ve Ayın Altındaki Kağnılar", "Göç" gibi eserlerinde, halkın yaşadığı zorlukları ve mücadelelerini güçlü bir şekilde anlatmıştır. Ayrıca, Balaban'ın eserleri, Nazım Hikmet'in şiirlerinden ilham alarak, toplumsal mesajlar içeren illüstratif bir dil geliştirmiştir.

Nasrettin Hoca (Kaynak: Galeri Soyut)
Kişisel Hayatı
Balaban, yaşamının büyük bir kısmını köyünde geçirmiş ve ailesine olan bağlılığını her zaman vurgulamıştır. 1955 doğumlu oğlu Hasan Nazım Balaban da kendisi gibi bir ressamdır. Balaban, Nazım Hikmet ile geçirdiği yılları, "Nazım Hikmet’le Yedi Yıl" ve "Nazım Hikmet ve Biz" adlı kitaplarında yazmıştır. Sanatçının resimlerinde ve kitaplarında, yaşamın ve halkın gerçekliğini anlatan bir içtenlik ve özgünlük vardır.
Son Yılları ve Vefatı
Son yıllarında, Balaban, Anadolu erenlerini ve bereket analarını resimledi. 9 Haziran 2019'da İstanbul'da hayata veda etti. Balaban’ın cenazesi, Şişli Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından, memleketi Bursa'nın Osmangazi ilçesindeki Seçköy'e götürülerek defnedilmiştir.
Mirası ve Etkisi
İbrahim Balaban’ın sanatı, sadece resimleriyle değil, yazdığı kitaplarla da toplumsal gerçekçi bir miras bırakmıştır. Onun eserleri, Türk resim sanatının önemli bir parçası olarak günümüzde de yaşamakta ve sanatçılar için ilham kaynağı olmaya devam etmektedir. Balaban, sanatıyla halkın yaşamını, duygularını ve toplumsal mücadelelerini anlatırken, aynı zamanda sanatsal anlayışını ve felsefesini de eserlerinde derinlemesine işlemeyi başarmıştır.



