Köken
“İzafi” kelimesi, Arapça iżāfet (ekleme, ilişkilendirme) sözcüğünden türemiştir. Bu sözcük, Arapçada aitlik veya ilişki bildiren -ī nisbet ekiyle türetilmiş olup iżāfī şeklini alır; böylece “bağlantılı, ilişkili” anlamı kazanır. Türkçeye de bu biçimiyle geçmiştir.
Kullanım Alanları
Felsefe ve Etik: Değerlerin, normların veya hakikatin göreli olduğunu ifade eder.
- Örnek: “Ahlaki kurallar izafidir; her toplumun doğru ve yanlış anlayışı farklı olabilir.”
Fizik: Mutlak olmayan, gözlemciye göre değişen büyüklük ya da durum.
- Örnek: “Einstein’ın izafiyet teorisine göre zaman ve mekân izafi kavramlardır.”
Dilbilim: Sözcükler veya anlamlar arasındaki bağın göreli olması.
- Örnek: “Bazı zamirler, anlamlarını bağlamdan alarak izafi hale gelir.”
Hukuk: Bir kuralın ya da durumun mutlak değil, belli koşullara bağlı olarak geçerli olması.
- Örnek: “Sözleşme özgürlüğü izafidir; kamu düzeniyle sınırlanabilir.”
Mantık ve Bilimsel Yaklaşımlar: Gerçekliğin, gözlemcinin konumuna veya bakış açısına bağlı olduğu görüşü.
- Örnek: “Bilimsel gözlemler, mutlak değil izafidir; ölçüm araçlarının doğruluğu ve gözlemcinin konumu sonucu etkiler.”





