Kanıta Dayalı Hemşirelik (KDH), hemşirelik uygulamalarının en güncel, güvenilir ve sistematik araştırma bulgularına dayandırılarak yürütülmesini ifade eder. Bu yaklaşım, hemşirelerin klinik kararlarını bilimsel kanıtlar, mesleki deneyim ve hasta tercihleri doğrultusunda şekillendirmesini amaçlar. KDH, hasta bakımının kalitesini artırmayı, sağlık hizmetlerinde etkinliği sağlamayı ve hasta güvenliğini ön planda tutmayı hedefler.
Tarihsel Gelişim
Kanıta dayalı uygulama kavramı, 1972 yılında epidemiyolog Dr. Archie Cochrane'ın sağlık bakım kararlarının sistematik olarak kanıtlara dayandırılması gerektiğini vurgulamasıyla ortaya çıkmıştır. Bu öneri, öncelikle tıp alanında "Kanıta Dayalı Tıp" (KDT) olarak benimsenmiş, ardından hemşirelik pratiğine de uyarlanarak "Kanıta Dayalı Hemşirelik" kavramı gelişmiştir. Türkiye'de KDH, 2000'li yılların başından itibaren hemşirelik kongrelerinde ve akademik çalışmalarda giderek artan bir biçimde ele alınmaya başlanmıştır.
KDH'nin Temel Bileşenleri
Kanıta Dayalı Hemşirelik uygulamaları, aşağıdaki temel bileşenler üzerine kuruludur:
1. En İyi Mevcut Kanıtlar: Güncel ve güvenilir araştırma bulgularının sistematik olarak değerlendirilmesi.
2. Klinik Uzmanlık: Hemşirenin mesleki deneyimi ve klinik becerileri.
3. Hasta Tercihleri ve Değerleri: Hastanın bireysel ihtiyaçları, beklentileri ve değer yargıları.
4. Kaynakların Etkin Kullanımı: Sağlık hizmetlerinde mevcut kaynakların verimli ve etkili kullanımı.
Bu bileşenlerin entegrasyonu, bilimsel olarak hemşirelik bakımının kalitesini artırmakta ve hasta sonuçlarını iyileştirmektedir.
KDH Süreci
Kanıta Dayalı Hemşirelik uygulamaları, belirli bir süreç çerçevesinde yürütülür:
1. Klinik Sorunun Belirlenmesi: Uygulamada karşılaşılan bir problemin tanımlanması.
2. Literatür Taraması: Belirlenen sorunla ilgili mevcut araştırmaların sistematik olarak incelenmesi.
3. Kanıtların Değerlendirilmesi: Elde edilen verilerin geçerlilik ve güvenilirlik açısından analiz edilmesi.
4. Uygulama: Değerlendirilen kanıtların klinik pratiğe entegrasyonu.
5. Değerlendirme: Uygulamanın hasta sonuçları üzerindeki etkisinin izlenmesi ve değerlendirilmesi.
Bu süreç, hemşirelerin bilimsel kanıtları etkili bir şekilde kullanmalarını ve klinik kararlarını bu doğrultuda şekillendirmelerini sağlar.
KDH'nin Katkıları
Kanıta Dayalı Hemşirelik uygulamalarının sağlık hizmetlerine katkıları şunlardır:
- 1. Bakım Kalitesinin Artırılması: Bilimsel kanıtlara dayalı uygulamalar, hasta bakımının etkinliğini ve güvenliğini artırır.
- 2. Hasta Memnuniyetinin Sağlanması: Hastaların bireysel ihtiyaç ve tercihlerine uygun bakım sunulması, memnuniyeti artırır.
- 3. Mesleki Gelişim: Hemşirelerin sürekli öğrenme ve araştırma yapma alışkanlıkları gelişir.
- 4. Kaynakların Etkin Kullanımı: Sağlık hizmetlerinde mevcut kaynakların verimli kullanılması sağlanır.
Bu faydalar, hemşirelik mesleğinin profesyonelleşmesine ve sağlık hizmetlerinin genel kalitesinin yükselmesine katkı sağlar.
Uygulama Alanları
Kanıta Dayalı Hemşirelik, çeşitli klinik alanlarda uygulanmaktadır. Örneğin, kanser tedavisine bağlı olarak gelişen oral mukozit yönetiminde KDH uygulamaları önemli bir yer tutar. Oral mukozitin önlenmesi ve tedavisinde farmakolojik ve farmakolojik olmayan çeşitli yaklaşımlar kullanılmakta, ancak evrensel olarak kabul edilmiş bir yöntem bulunmamaktadır. Bu nedenle, yeni yaklaşımların geliştirilmesi ve uygulanması gerekmektedir.
Eğitim ve Farkındalık
Hemşirelik öğrencilerinin KDH uygulamaları konusunda farkındalık düzeyleri, bu uygulamaların etkinliği açısından önemlidir. Bir çalışmada, hemşirelik son sınıf öğrencilerinin %96'sının KDH terimini daha önce duyduğu, %94,7'sinin hemşirelikte kanıta dayalı uygulamaya inandığı ve %98,7'sinin hemşirelik uygulamalarında kanıta ihtiyaç duyduğu belirlenmiştir. Bu sonuçlar, hemşirelik eğitim programlarında KDH konusuna daha fazla yer verilmesi gerektiğini göstermektedir.
Karşılaşılan Zorluklar
Kanıta Dayalı Hemşirelik uygulamalarının yaygınlaştırılmasında bazı engeller bulunmaktadır:
1. Bilgi ve Beceri Eksikliği: Hemşirelerin araştırma okuryazarlığı ve eleştirel düşünme becerilerinin genel ortalamada yetersiz olması.
2. Zaman Kısıtlamaları: Klinik ortamlarda yoğun iş yükü nedeniyle literatür taraması ve kanıt değerlendirmesi için yeterli zamanın bulunmaması.
3. Kaynaklara Erişim Sorunları: Güncel araştırmalara ve veri tabanlarına erişimde yaşanan zorluklar.
4. Kurumsal Destek Eksikliği: Sağlık kurumlarının KDH uygulamalarını teşvik edici politikalar geliştirmemesi.
Bu engellerin aşılması için hemşirelik eğitiminde KDH konusuna ağırlık verilmesi, kurumsal destek mekanizmalarının oluşturulması ve hemşirelerin sürekli mesleki gelişimlerinin desteklenmesi gerekliliği bilim dünyasında genel kabul görmektedir.