Kara Ocak, 19-20 Ocak 1990 gecesi Sovyetler Birliği'nin Azerbeycan'ın başkenti Bakü ve çevresindeki bölgelere düzenlediği saldırı ve katliamlardır. Sovyet ordusunun 26.000 askerle gerçekleştirdiği bu operasyon sırasında, ağır silahlar ve tanklar kullanılarak sivillere saldırılmış; kadın, çocuk ve yaşlıların da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katledilmiş, yüzlercesi yaralanmıştır.

"Kara Ocak" 20 Ocak 1990 - Azerbaycan Cumhuriyeti Romanya Büyükelçiliği
Bu olay, Azerbaycan tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. Kara Ocak, Azerbaycan halkının Sovyetler Birliği'ne olan güveninin sarsılmasına ve bağımsızlık mücadelesinin hızlanmasına neden olmuştur. Kara Ocak, aynı zamanda Sovyetler Birliği'nin çözülme sürecindeki baskıcı politikalarının ve artan kontrol kaybının bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Bu trajedi, Sovyetler Birliği'nin Güney Kafkasya bölgesindeki siyasi ve toplumsal istikrarsızlığını derinleştirmiştir.
Arka Plan
1980'lerin sonlarında, Sovyetler Birliği'nin çözülme sürecine girdiği dönemde, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki etnik ve siyasi gerilimler artış göstermiştir. Bu dönemde, Ermenistan'ın Dağlık Karabağ bölgesini Azerbaycan'dan koparma yönündeki talepleri ve Azerbaycanlılara yönelik baskılar, iki halk arasındaki çatışmaları derinleştirmiştir. Ermenistan yönetimi, Dağlık Karabağ'ı kendi topraklarına ilhak etme girişimlerini hızlandırmış ve bu durum, bölgede toplumsal huzursuzluklara yol açmıştır.
1987’den itibaren Ermenistan’da yaşayan Azerbaycanlılar, sistematik bir şekilde baskı, zulüm ve zorla göçe maruz kalmıştır. Yaklaşık 300.000 Azerbaycanlı, Ermenistan’dan zorla çıkarılmış ve çoğunlukla Bakü ve çevresindeki bölgelere yerleşmek zorunda kalmıştır. Bu süreçte, Azerbaycan halkı hem toprak kaybına hem de etnik temizliğe karşı büyük bir tepki göstermiştir.
Azerbaycan’da bağımsızlık talepleri bu dönemde giderek güçlenmiştir. 1989-1990 yıllarında, Ermeni taleplerine ve Sovyet yönetimine karşı Bakü’de kitlesel protestolar düzenlenmiştir. Azadlık (Özgürlük) Meydanı, on binlerce insanın bağımsızlık çağrıları yaptığı bir merkez haline gelmiştir. Göstericiler, Azerbaycan’ın Sovyetler Birliği’nden ayrılmasını ve ulusal bağımsızlığın yeniden kazanılmasını talep etmiştir.
Bu protestolar, Sovyet yönetimi tarafından tehdit olarak algılanmış ve baskıyla bastırılmaya çalışılmıştır. Halkın kararlılığı ve kitlesel direnişi, gerilimi daha da artırmış ve Sovyet liderliği sert önlemler alma yoluna gitmiştir. Bu süreç, Kara Ocak trajedisinin arka planını oluşturmaktadır.
Olaylar
1990 Ocağı’nda 19'unu 20'sine bağlayan gece, Sovyetler Birliği lideri Mihail Gorbaçov'un talimatıyla 26.000 asker, ağır silahlar ve tanklarla Bakü ve çevresine konuşlandırılmıştır. Operasyon öncesinde, Sovyet güçleri tarafından devlet televizyonu ve radyo yayınları kesilmiş, böylece halkın bilgiye erişimi engellenmiştir.
Askerler, sivil nüfusa yönelik saldırılar düzenlemiş, kadınlar, çocuklar ve yaşlılar dahil olmak üzere 131 kişi hayatını kaybetmiş, 744 kişi yaralanmıştır. Ambulanslar ve sivil araçlar hedef alınmış, kamu ve özel mülkler tahrip edilmiştir. Sovyet güçleri, hastanelerin elektriklerini keserek yaralıların tedavi edilmesini engellemiştir.
Bakü dışında da saldırılar devam etmiş, 25 Ocak’ta Neftçala’da ve 26 Ocak’ta Lenkeran’da düzenlenen saldırılarda toplam sekiz kişi hayatını kaybetmiştir. Bu operasyonlar sırasında tahribat yaygın hale gelmiş, sivillerin güvenliği ciddi şekilde tehlikeye atılmıştır.
Operasyon süresince 841 sivil gözaltına alınmış, bunlardan 112’si Sovyetler Birliği’nin farklı şehirlerindeki hapishanelere gönderilmiştir. Sovyet ordusu, evlere, araçlara ve kamu binalarına yönelik geniş çaplı bir tahribat gerçekleştirmiştir. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün raporlarına göre, bu saldırılar, sivil direnişi bastırmak amacıyla orantısız şiddet kullanıldığını göstermektedir.
Ulusal ve Uluslararası Tepkiler
Kara Ocak olaylarına yönelik tepkiler hem Azerbaycan’da hem de uluslararası alanda geniş yankı uyandırmıştır. Heydar Aliyev, trajediden hemen sonra 21 Ocak 1990’da Moskova’daki Azerbaycan Daimi Temsilciliği’ni ziyaret ederek Sovyet liderliğini sert bir şekilde kınamıştır. Aliyev, Sovyetler Birliği'nin bu operasyonla Azerbaycan halkının hukuki, demokratik ve insani haklarını ihlal ettiğini ifade etmiş ve bu saldırının sorumlularının yargılanması gerektiğini belirtmiştir.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, Kara Ocak olaylarına ilişkin yayınladığı raporda, Sovyet ordusunun saldırılarının kolektif cezalandırma niteliği taşıdığını vurgulamıştır. Rapor, kullanılan şiddetin boyutunun Azerbaycan halkının direnişiyle orantısız olduğunu belirtmiştir.
Bu olaylar, Sovyet yönetimine olan güveni Azerbaycan halkı nezdinde tamamen sarsmıştır. Halk, Sovyetler Birliği’nin kendi vatandaşlarına karşı gerçekleştirdiği bu saldırıyı, bağımsızlık mücadelelerini bastırmaya yönelik bir girişim olarak değerlendirmiştir. Olayların ardından halkın bağımsızlık talepleri daha da güçlenmiş ve Sovyet rejimine karşı tepki büyümüştür. Azerbaycan Milli Meclisi, 29 Mart 1994 tarihinde aldığı bir kararla, Kara Ocak olaylarını "askeri saldırı" ve "totaliter komünist rejimin suçu" olarak tanımlamıştır. Kararda, Sovyet ordusunun Bakü ve çevresinde gerçekleştirdiği bu operasyonun, Azerbaycan halkının ulusal kimliğini ve bağımsızlık mücadelesini bastırmaya yönelik bir girişim olduğu belirtilmiştir. Bu karar, olayların siyasi ve hukuki boyutunun tanınması açısından önemli bir adım olarak değerlendirilmiştir.
Kara Ocak'ın Hafızası
Kara Ocak, Azerbaycan halkının toplumsal hafızasında derin bir yer edinmiş ve bu trajedinin anısını yaşatmak için çeşitli sembolik adımlar atılmıştır. Olayların ardından, hayatını kaybedenlerin anısına Şehitler Hiyabanı adıyla bilinen anıt mezar alanı Bakü’nün en yüksek noktalarından birinde oluşturulmuştur. Bu alan, Kara Ocak sırasında şehit düşenlerin yanı sıra Azerbaycan’ın bağımsızlık mücadelesinde hayatını kaybeden diğer kişilerin de anıldığı önemli bir mekan haline gelmiştir.
Her yıl 20 Ocak’ta, Kara Ocak şehitlerini anmak için Azerbaycan genelinde anma törenleri düzenlenmektedir. Bu gün, Azerbaycan’da Ulusal Yas Günü olarak kabul edilmiştir. Anma törenleri kapsamında, ülke genelinde bayraklar yarıya indirilmekte, şehitlerin mezarları ziyaret edilmektedir.

