28–29 Kasım 2025 tarihlerinde Karadeniz’de seyir hâlinde bulunan Gambiya bayraklı KAIROS ve VIRAT adlı iki boş petrol tankerine yönelik düzenlenen saldırılar, bölgesel deniz güvenliği açısından dikkatle izlenen bir kriz başlığı hâline gelmiştir. Mısır’dan Rusya’nın Novorossiysk Limanı’na seyreden, 274 metre boyundaki KAIROS tankerinde, İstanbul Boğazı çıkışının yaklaşık 52 deniz mili açığında patlama sonrası yangın çıkmış; Türkiye kıyılarından yaklaşık 28 deniz mili açıkta yaşanan bu olayın ardından gemide bulunan 25 kişilik mürettebat tahliye edilmiştir. Aynı gün Karadeniz’de yaklaşık 35 deniz mili açıkta seyreden VIRAT isimli diğer tankerin de isabet aldığını bildirmesi, her iki gemideki mürettebatın sağlık durumlarının iyi olmasına rağmen olayları birlikte ele alınması gereken bir güvenlik meselesi hâline getirmiştir.
29 Kasım sabahı itibarıyla KAIROS’taki yangın söndürülmüş, söndürme ve soğutma çalışmaları geminin kapalı bölümlerinde sürdürülmüş; VIRAT’ın ise sancak bordasında sınırlı hasara rağmen stabil seyrini koruduğu ve gemide yangın oluşmadığı açıklanmıştır. Ukrayna Güvenlik Servisi ile Ukrayna Deniz Kuvvetlerinin, iki tankere yönelik saldırıları insansız sistemler kullanılarak gerçekleştirilen bir askerî operasyon kapsamında üstlenmesi ve söz konusu gemilerin Rusya’nın yaptırımlardan kaçınmak için kullandığı “gölge filo” içerisinde değerlendirildiğine dair bilgiler, KAIROS–VIRAT vakasını Karadeniz’deki savaşın deniz boyutuyla doğrudan bağlantılı bir dosya hâline getirmiştir.
Olayın Seyri ve Kurtarma Faaliyetleri
28 Kasım 2025 günü akşam saatlerinde, Mısır’dan Rusya’nın Novorossiysk Limanı’na seyir hâlinde bulunan, 274 metre boyundaki boş KAIROS tankerinde İstanbul Boğazı çıkışının yaklaşık 52 deniz mili açığında patlama meydana geldiği ihbarı alınmıştır. İlk bildirimlerde patlamanın, geminin makine dairesi bölümünde gerçekleştiği, kaptanın da gemide batma riski bulunduğunu bildirdiği ifade edilmiştir. Ardından yapılan resmî açıklamalarda KAIROS’un Türkiye kıyılarından yaklaşık 28 deniz mili, Kefken sahilinden ise 28–30 deniz mili açıkta seyrederken “dışarıdan bir etkiyle” yangın çıktığı yönünde ihbar alındığı belirtilmiştir. Patlama sonrası gemide yangın başlamış, yangının gemi üzerinde yayılım gösterdiği, zaman zaman hafif patlamaların da devam ettiği bildirilmiştir.

KAIROS Gemisi'ne Yardımdan Dönen Ekip (Anadolu Ajansı)
Olayın hemen ardından, KAIROS’ta bulunan 25 kişilik mürettebatın durumu öncelikle teyit edilmiş, tamamının hayatta olduğu ve genel sağlık durumlarının iyi olduğu açıklanmıştır. Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğüne ait KEGM-9 ve KEGM-10 hızlı tahlisiye botları, Kurtarma-12 römorkörü ve Nene Hatun Acil Müdahale Gemisi bölgeye sevk edilmiş; mürettebat, KEGM-10 botu tarafından gemiden tahliye edilerek denizden güvenli şekilde alınmıştır.
Kurtarılan personel, Kocaeli’nin Kandıra ilçesindeki Sahil Güvenlik Komutanlığına getirilmiş, burada ilk sağlık kontrolleri yapılmış, ardından tedbiren Kandıra Devlet Hastanesine sevk edilmiştir. Kocaeli Valiliği ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı açıklamalarında, mürettebatta yaralanma olmadığını ve genel sağlık durumlarının iyi olduğunu vurgulanmıştır. Buna karşılık, KAIROS üzerindeki yangının bir süre devam ettiği, Nene Hatun ve römorkörlerin söndürme çalışmalarını sürdürdüğü; 29 Kasım sabahı itibarıyla yangının söndürüldüğü, gemi içindeki kapalı alanlarda söndürme ve soğutma çalışmalarının devam ettiği bildirilmiştir.
KAIROS’a ilişkin gelişmeler sürerken, aynı gün Karadeniz’de bu kez Kastamonu açıklarında seyreden VIRAT isimli diğer bir boş tanker, yaklaşık 35 deniz mili açıkta “isabet aldığını” bildirerek yardım talebinde bulunmuştur. Denizcilik Genel Müdürlüğünün açıklamalarında, VIRAT’tan gelen ihbar üzerine bölgeye kurtarma unsurlarının ve ticari bir geminin yönlendirildiği; gemide bulunan 20 kişilik mürettebatın sağlık durumunun iyi olduğu belirtilmiştir.

Kurtarılan KAIROS Mürettebatından Bir Kare (Anadolu Ajansı)
İlk değerlendirmelerde makine dairesinde yoğun duman tespit edildiği, ancak gemide yangın veya acil tahliye gerektiren bir durum bulunmadığı, mürettebatın “gemi terk” talebinde bulunmadığı ifade edilmiştir. Olası risklere karşı, Zonguldak Bölge Liman Başkanlığı koordinasyonunda yangın söndürme ve çekme kabiliyetine sahip römorkörlerin bölgeye sevk edildiği açıklanmıştır.
29 Kasım sabahında Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yapılan yeni açıklamalarla, VIRAT tankerine sabah saatlerinde ikinci bir saldırı gerçekleştiği, geminin sancak bordasında sınırlı bir hasar oluştuğu kamuoyuna duyurulmuştur. Buna rağmen geminin stabil durumunu koruduğu, tankerlerin olay anında boş olduğu ve deniz kirliliği yaşanmadığı belirtilmiştir.
Güvenlik gerekçesiyle kurtarma ekiplerinin VIRAT’tan belirli bir mesafede beklediği, bu süreçte hem KAIROS hem de VIRAT’taki duruma ilişkin izlemenin ve teknik değerlendirmelerin devam ettiği, mürettebatın can güvenliği açısından acil bir olumsuzluk bulunmadığı ifade edilmiştir. Böylece iki tankerle ilgili acil safha büyük ölçüde kontrol altına alınmış olmakla birlikte, hem gemilerin yapısal durumu hem de olayların niteliği bakımından süreç resmî makamlar tarafından yakından takip edilmeyi sürdürmektedir.
Güvenlik Riskleri ve Saldırının Üstlenilmesi
Resmî açıklamalarda KAIROS için “dışarıdan bir etkiyle yangın çıktığı”, VIRAT için ise “isabet aldığını bildirdiği” ifade edilmiştir. İlk aşamada mayın, füze veya farklı türden dış müdahale ihtimalleri gündeme gelmiş; gemi kaptanlarının “drone saldırısı” ifadeleri kamuoyuna yansımıştır. Bunu takiben Ukrayna Güvenlik Servisi ve Ukrayna Deniz Kuvvetleri, Karadeniz’de seyreden KAIROS ve VIRAT tankerlerine yönelik saldırıları insansız sistemler (insansız deniz/hava araçları) kullanarak gerçekleştirdiklerini açıklamış, böylece olayların niteliği bakımından teknik bir kaza senaryosundan ziyade doğrudan savaşla bağlantılı, kasıtlı bir saldırı durumu ortaya çıkmıştır.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, Karadeniz’de Gambiya bayraklı KAIROS ve VIRAT isimli ticari tankerlere yönelik saldırıları “endişeyle karşıladıklarını” belirtmiş; Türkiye’nin Münhasır Ekonomik Bölgesi içerisinde meydana gelen bu hadiselerin bölgede seyir, can, mal ve çevre emniyeti bakımından ciddi riskler oluşturduğunu vurgulamıştır. Açıklamada, savaşın Karadeniz sathına yayılmasının ve daha da tırmanmasının önlenmesi ile Türkiye’nin bölgedeki ekonomik çıkar ve faaliyetlerinin olumsuz etkilenmemesi için ilgili taraflarla temasların sürdürüldüğü ifade edilmiştir. Uluslararası yaptırım veri tabanlarında her iki tankerin de yaptırımlara tabi, çoklu bayrak değişikliği, karmaşık sahiplik yapıları ve rota/görünürlük gizleme gibi özellikler taşıyan bir “gölge filo” parçası olarak tanımlanması, bu tür gemilerin hem çatışmanın hedefi hâline gelme ihtimalini hem de deniz güvenliği, sigorta ve denetim alanlarında doğurduğu belirsizlikleri artırmaktadır. KAIROS ve VIRAT vakaları, bu nedenle Karadeniz’de sürüklenen mayınlar, insansız sistemler ve yaptırım baskısıyla şekillenen çok katmanlı bir risk ortamının somut göstergesi olarak değerlendirilmektedir.
Bölgesel Yansımalar ve Alınacak Tedbirler
KAIROS ve VIRAT tankerlerine yönelik saldırılar, Karadeniz’de ticari gemi trafiği, enerji ve ham madde taşımacılığı ile deniz güvenliği politikalarının birlikte ele alınmasını gerektiren bir tablo ortaya koymuştur. Olayların, Türkiye’nin Münhasır Ekonomik Bölgesi içinde ve hâlihazırda mayın tehdidinin, insansız deniz/hava araçlarının ve askerî gerilimlerin yoğun olduğu bir bölgede meydana gelmesi, Ankara’yı hem kıyı güvenliği hem de ulusal deniz ulaştırma hatlarının emniyeti bakımından ilave tedbirler almaya itmiştir. Gemilerin olay anında boş olması ve deniz kirliliği oluşmaması olumlu bir durum olsa da, benzer nitelikte saldırıların tekrarlanma ihtimali, risk izleme, erken uyarı ve deniz trafiği bilgilendirme mekanizmalarının güncellenmesini zorunlu kılmaktadır.

Kocaeli Valisi İlhami Aktaş (Anadolu Ajansı)
Bu çerçevede Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı başta olmak üzere ilgili kurumlar arasında bilgi paylaşımı ve operasyonel koordinasyonun güçlendirilmesi; Karadeniz’de yürütülen mayınla mücadele ve deniz güvenliği işbirliklerinin güncel durumunun gözden geçirilmesi; ticari gemilere yönelik seyir uyarıları, rota planlaması ve riskli sahalara ilişkin rehberliğin güncellenmesi öne çıkan başlıklar hâline gelmiştir. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı’nın, gemilerin güvenli limanlara çekileceğini belirtmesi, olayın acil safhasının ardından da deniz güvenliği ve çevresel risk yönetimi tartışmalarının süreceğini göstermektedir.
Ayrıca benzer olaylarda çevresel risklerin en aza indirilmesi için acil müdahale kapasitesinin (römorkörler, acil müdahale gemileri, insansız sistem tespit imkânları, hava unsurları ve sağlık ekipleri) mevcut tecrübe ışığında değerlendirilmesi ve bölge ülkeleriyle diplomatik kanallar üzerinden savaşın Karadeniz sathına yayılmasını önleyecek ortak yaklaşımların geliştirilmesi, önleyici tedbirler ve ortak risk yönetimi açısından öne çıkan gündem maddeleri olarak değerlendirilmektedir.


