Kaşıkçılık, insanlık tarihinin derinliklerinden günümüze ulaşan, beslenme kültürünün vazgeçilmez bir unsuru olan köklü bir el sanatıdır. Zamanla kullanılan malzemelerde çeşitlilik gösterse de, kaşıklar genellikle ağaç, maden veya kemik gibi doğal materyallerden üretilmiştir. Türk kültüründe kaşıkçılık, zengin ve çok yönlü bir geçmişe sahiptir.

Kaşıkçılık (AA)
Kökenleri ve Tarihsel Yolculuğu
Kaşığın ne zaman ve nerede ilk kez ortaya çıktığına dair kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak Anadolu'da, Neolitik Dönem'in önemli yerleşim yerlerinden Konya yakınlarındaki Çatalhöyük'te ve Orta Asya'da gerçekleştirilen arkeolojik kazılarda kaşığın en erken örneklerine rastlanmıştır. Araştırmacılar, çatalın sofralarda yerini aldığı 12. yüzyıla kadar, kaşığın insanlığın yemek yemek için kullandığı başlıca araç olduğunu belirtmektedir. İsviçre'deki göl bölgelerinde yapılan kazılar ise, mağara insanlarının bile yassı ve çukur taşlardan yapılmış ilkel kaşıklar kullandığını gözler önüne sermektedir.
Türklerin kaşık kullanma geleneği oldukça eskilere dayanır. M.Ö. 3. yüzyıla ait Ordos Hun buluntuları arasında bronz kaşık örnekleri yer alırken, Anadolu'da M.Ö. 6000'li yıllara tarihlenen ilk kaşıklar pişmiş topraktan kaba yapılı ürünlerdir. M.Ö. 2. binyıldan itibaren ise bugünkü kaşıklara oldukça benzeyen formlar ortaya çıkmıştır. Kaşık ve kepçe kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte, kolay işlenebilirliği nedeniyle ağaç, önemli bir hammadde haline gelmiştir.
Anadolu Türk el sanatları, Orta Asya'dan gelen Türk devletlerinin sanatsal birikimiyle birlikte Hitit, Frig, Yunan, Roma ve Bizans gibi Anadolu uygarlıklarının kültürel mirasından beslenerek gelişmiştir. Türk yemek kültürüyle doğrudan ilişkili olan kaşık örnekleri, Selçuklu döneminden itibaren Anadolu'da sıklıkla görülmektedir. Selçuklu'nun önemli sanat merkezlerinden biri olan Konya, Osmanlı döneminde de kaşıkçılıkta öne çıkan bir yer olmuştur. Konya kaşıkları, Osmanlı coğrafyasında civar illerin yanı sıra Suriye, Mısır, Tunus ve Cezayir gibi uzak coğrafyalarda da büyük talep görmüştür.
Geçmişte Konya, Kütahya, Akseki (Bademli Köyü), Gediz, Geyve, Taraklı, Bolu (Mudurnu, Göynük, Seben, Kıbrısçık), Kastamonu, Bursa, Bergama, Eskişehir, Anamur ve Silifke gibi birçok bölge, kaşıkçılık faaliyetlerinin yoğunlaştığı merkezlerdi. Günümüzde ise Amasya'nın Gümüşhacıköy ilçesine bağlı Pusacık ve kısmen Çal köylerinde geleneksel tahta kaşık yapımı hala sürdürülmektedir. Pusacık'ta kaşıkçılığın yaklaşık iki yüzyıllık bir geçmişi olduğu ve usta-çırak ilişkisiyle nesilden nesile aktarıldığı bilinmektedir.

Kaşıkçılık (AA)
Kaşık Türleri ve Kullanılan Ağaçlar
Kaşıklar, kullanım amaçlarına göre farklı adlandırmalara sahiptir: yemek kaşığı, salata kaşığı, tatlı kaşığı, kepçe, şeker kaşığı, çorba kaşığı, çeyizlik kaşık ve oyun kaşığı bu çeşitlerden bazılarıdır. Malzeme türüne göre ise tahta kaşık, çelik kaşık, gümüş kaşık, porselen kaşık veya şimşir kaşık gibi isimler alırlar. Özellikle tahta kaşık yapımında kullanılan ağacın cinsi, kaşığın dayanıklılığını ve kullanım alanını doğrudan etkiler. Şimşir, ıhlamur, meşe ve gürgen gibi ağaçlar, farklı boyutlarda ve türlerde kaşık üretiminde tercih edilir. Gürgen (Carpinus), kaşık yapımında en yaygın kullanılan ağaç türüdür. Akçaağaç (Acer hyrcanum), ceviz, armut ve kiraz gibi meyve ağaçları da kaşıkçılıkta yer bulur.
Başlangıçta temel bir ihtiyaç olarak üretilen kaşıklar, zamanla ustaların sanatsal dokunuşlarıyla estetik eserlere dönüşmüştür. Ayrıca hediyelik süs kaşıkları ve oyun kaşıkları da üretilen çeşitler arasındadır.
Geleneksel inançlara göre, kaşıkların üzerine işlenen bezemelerin veya duvara asılan kaşıkların evi ve ev sakinlerini nazardan koruduğuna inanılır. Bursa'nın halk danslarında ritim aracı olarak kullanılan "tongurdaklı kaşık", sap kısmında kaşık yapımı sırasında ağaçtan oyularak oluşturulan bir zincire sahiptir. Keles, Orhaneli, Harmancık ve Büyükorhan bölgelerinde yaygın olarak görülen bu kaşıklar, hemen her evde bulunur. Adını sapındaki zincirden alan tongurdaklı kaşıklar, günümüzde bölgedeki kaşık ustaları tarafından yapılmaktadır. Küçük boyutlardaki tongurdaklı kaşıklar, çiçek ve çeşitli desenlerle süslenerek nazar inancıyla evlerin köşelerine asılır. Bursa geleneksel halk danslarının önemli bir figürü olan bu kaşıklar, çeyiz sandıklarında gelecek nesillere aktarılmak üzere saklanır. Yöresel olarak "Akpınar" (düz saplı) ve "kertme boğaz" veya "sevkiyat" (sapında iki çıkıntı bulunan) gibi kaşık tipleri de mevcuttur. Oyun kaşıkları genellikle kertme boğaz tipinde, daha kısa saplı olarak üretilir.

Kaşıkçılık (AA)
Üretimde Kullanılan El Aletleri
Kaşık yapımı genellikle küçük bir atölyede veya özel bir odada gerçekleştirilir. Bu süreçte kullanılan başlıca aletler şunlardır:
- Testere: Ağaç kütüklerini kesmek için kullanılır.
- Keser: Ağaçta daha ince şekillendirmeler yapmak için kullanılan, kısa saplı, tek tarafı keskin ağızlı bir çelik alettir; kaba taslak oluşturmada etkilidir.
- Sıyırgı: Kaşığın iç ve dış yüzeylerini yontarak genel formunu vermede kullanılır.
- Törpü ve Zımpara: Kaşık yüzeyini düzeltmek ve pürüzsüz bir doku sağlamak amacıyla kullanılır.
- Eğdi/Eygi: Kaşığın ağız kısmını derinleştirmek ve son şeklini vermek için kullanılan özel bir bıçak çeşididir.
- Bıçak: Kaşığa son şeklini vermede ve inceltme işlemlerinde kullanılır.
- Sistre: Yüzeydeki en küçük pürüzleri gidermeye yarayan bir alettir.
- Üçgen ve Yassı Eğeler: Farklı şekillendirme ve detay işlerinde kullanılır.
- Balta: Ağacı kesmek, yarmak ve en kaba yontma işlemlerini yapmak için kullanılan, ağaç saplı demir bir alettir.
- Tokmak: Baltayla işlem yaparken veya kütükleri parçalara ayırırken baltaya vurmak suretiyle kullanılan, ağaçtan yapılmış bir tür çekiçtir.

Kaşıkçılık (AA)
Üretim Süreci
- Ağaç Temini: Kaşık üretiminde kullanılacak şimşir, armut, ardıç, gürgen veya meşe gibi ağaçlar, budaksız kısımlarından yaklaşık 35 cm uzunluğunda kesilir. Ağaçlar, Samsun Vezirköprü'deki Kunduz Dağları ve Amasya Gümüşhacıköy'deki Tavşan Dağları gibi bölgelerden sağlanabilir. Kesilen ağaçların en geç üç ay içinde işlenmesi gerekir, aksi takdirde kuruyarak işlenebilirliklerini kaybederler.
- Kütükleri Kesme: Bir metrelik ağaç kütüğünden 33 cm uzunluğunda üç adet parça kesilir; bu parçalara yöresel dilde "tomaka" adı verilir.
- Yarma ve Taslak Oluşturma: Tomaka adı verilen bu parçalar, balta ve tokmak yardımıyla kaşığın kalınlığına ve boyutuna göre üç veya dört parçaya ayrılır. Bu parçalara "fasaltak" veya "takalak" denir. Kesilen takozlar dikey olarak yarılır ve keserle yontularak kaşığın kaba taslağı oluşturulur.
- Kaba Şekillendirme (Taslama): Fasaltak veya takalak parçaları, keser kullanılarak kaşığın "kelle" (ağız kısmı) ve sapının kabaca şekillendirildiği, inceltildiği aşamadır.
- Oyma: Kaşığın ağız kısmına denk gelen bölümde, kaşık keseriyle oyuk oluşturulur. Bu işlem, kaşığın temel formunun ortaya çıktığı aşamayı temsil eder. Daha sonra iç ve dış sıyırgılarla kaşığa biçim verilir.
- Sapın Şekillendirilmesi (Yonma): Kaşık bıçağı kullanılarak kaşığın sapı, ele rahatça oturacak şekilde inceltilir ve biçimlendirilir. Bu işlemde kaşığın sap ucu ile ağız kısmının ucunun aynı hizada olmasına özen gösterilir.
- İç Temizlik ve İnceltme: Kaşığın "kelle" veya "ağız" denilen kısmının içi, "eydü" adı verilen özel bir bıçakla inceltilir. Bu aşama, kaşığın ağza uygun derinliğe ve inceliğe sahip olmasını sağlar.
- Son Düzeltme ve Perdah (Zımparalama): Kaşığın tüm yüzeyi törpü ve zımpara ile pürüzsüz hale getirilir. Ağaçtan kaynaklanan küçük pürüzler temizlenerek, kaşığın yüzeyi perdahlanır.
Kaşıklar, zımparalama işlemi tamamlandıktan sonra "ruanlama" veya "ruganlama" işlemine tabi tutulur. Ruan, kaşık üzerine sürülen şeffaf bir vernik türüdür. İngiliz beziri ile çam reçinesi özel bir kazanda kaynatılarak kıvam alması sağlanır ve soğuduktan sonra kaşıkların üzerine kat kat sürülür.Eğer kaşıklar üzerine nakış işlenecekse, önce astar sürülür ve kuruduktan sonra ruganlama işlemi yapılır.

Kaşıkçılık (Go to Bursa)
Kurutulan kaşıkların ağız ve sap kısımlarına kalem işi nakışlar işlenir. Kaşığın ağız kısmına genellikle papatya, gül, sümbül, karanfil, lale gibi bitkisel motifler, madalyonlar veya mimari yapılar çizilirken, sap kısımlarına anlamlı sözler veya şiirler yazılır.
Kaşıkçılık sanatı içinde, kaşıkların saklandığı "kaşıklıklar" da ayrı bir yer tutar. Özellikle köylerde sıkça rastlanan bu kaşıklıklar, kaşıkları korumak amacıyla ahşap kutu veya bez torbacıklar şeklinde yapılır. Kaşıklıkların üzerleri genellikle ahşap oyma veya kalem işi süslemelerle bezenir ve çeşitli motifler taşır.
Günümüzde Kaşıkçılık
Diğer birçok geleneksel el sanatında olduğu gibi, kaşık yapımı da modern teknolojinin gelişimi karşısında zorlu bir süreçten geçmektedir. Günümüzde geleneksel kaşıkçı dükkânlarının çoğu kapanmıştır. Artık el yapımı, süslemeli kaşıklara sadece hediyelik eşya dükkânlarında, genellikle endüstriyel üretim olarak rastlanabilmektedir.
Kaşıkçılık, günümüzde yok olmaya yüz tutmuş el sanatlarından biri olarak kabul edilmektedir. Kültür Bakanlığı'nın desteğiyle ulusal sergilerde bu sanatı yaşatmaya çalışan çok az sayıda usta kalmıştır. Kaşık sanatı üzerine daha kapsamlı araştırmalar yapılması ve var olan nadir örneklerin müzeler aracılığıyla koruma altına alınması büyük önem taşımaktadır.
Geleneksel kaşıkçılığa olan talebin azalması, usta-çırak ilişkisiyle sürdürülen bu meslek için ciddi bir sorun teşkil etmektedir. El yapımı kaşık üretimi düşüş gösterse de, kaşıkçılık Anadolu'nun belirli yörelerinde son temsilcileriyle kültürel mirasın bir parçası olarak varlığını sürdürme çabasındadır.

Kaşıkçılık (AA)

