Koşinil kırmızısı, Homoptera sınıfının Coccoidea familyasına ait, bilimsel adı Dactylopius coccus Costa olan dişi koşinil böceklerinden elde edilen değerli, doğal bir kırmızı boyar maddedir. Bu renk, ateşin yakıcılığı ile kanın canlılığını birleştiren bir ton olarak tanımlanır ve canlılığı, parlaklığıyla öne çıkar. Koşinil böcekleri, anavatanı Meksika olan, tropikal Güney ve Orta Amerika'da yaşayan ve özellikle Opuntia ile Nopalea türü kaktüsler, bilhassa da Nopalea cochinellifera üzerinde asalak olarak hayatlarını sürdüren canlılardır. Tarihsel kayıtlara göre, Meksika ve Guatemala'da M.Ö. 1000 yılından beri yetiştirildiği bilinmektedir. Avrupa'ya ilk olarak İspanyolların Meksika'yı fethi sırasında ulaşan koşinil, böcek tanelerinin tohuma benzetilmesi sayesinde İspanyolların yaklaşık 300 yıl boyunca bu boya üzerindeki egemenliğini sürdürmesine yardımcı olmuştur. Daha sonraki dönemlerde, 1820'de İspanya'da (Malaga) ve 1826'da Kanarya Adaları'nda üretimine başlanmış; özellikle Kanarya Adaları'nda iklim ve toprak koşullarının uygunluğu sayesinde büyük başarı elde edilmiştir. Ayrıca Nikaragua, Kolombiya, Ekvador, San Domingo, Brezilya, Portekiz, Doğu Hint Adaları ve Cezayir gibi bölgelerde de yetiştirildiği kaynaklarda belirtilmiştir. Ancak Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde koşinil üretimi yapılmamıştır, zira Güney Anadolu'nun iklim şartları kaktüs bitkisinin yetişmesine elverişli olmadığı için bu denemelerden vazgeçilmiştir; bunun yerine Kanarya Adaları'ndan gelen kurutulmuş böcekler Anadolu'nun en batısına kadar ulaştırılmıştır.
Koşinil Kırmızısı (TRT2)
Elde Edilişi ve Yapısı
Koşinil böcekleri, tropikal Güney ve Orta Amerika'da Opuntia ve Nopalea türü kaktüsler, özellikle de Nopalea cochinellifera üzerinde asalak olarak yaşar ve kaktüsün suyunu emerek beslenir. Boyar madde eldesi için sadece dişi böcekler kullanılır. Dişi böcekler yaklaşık 6 mm boyunda ve 4.2 mm yüksekliğindedir ve üzerleri ince, beyazımsı bir toz tabakası ile örtülüdür, bu da onların morumsu görünmesine neden olur. Böcekler, en yüksek pigment konsantrasyonuna sahip oldukları, yani yumurtlamaya başlayacak olgunluğa eriştikleri 90-110 günlük dönemde toplanır. Yaklaşık 100.000 böcek ten 1 kg ham koşinil elde edilebilir.
Toplanan böcekler kaynar suya daldırılarak, fırınlarda veya güneşte kurutulur; güneşte kurutulan boyar madde daha kalitelidir. Kurutularak başlangıç ağırlıklarının %30'una düşürülmeleri gerekir. Boya, kurutulmuş böceklerin içindedir ve kullanımdan önce öğütülerek veya ezilerek pudra haline getirilir, ardından az miktarda su ile çözülür. Koşinil böceğinin içerisindeki temel boyarmadde, kırmızı rengi veren karminik asittir (C22H20O13). Karminik asit, böceğin yaklaşık %10'unu oluşturur ve potasyum tuzları şeklinde bulunur. Ayrıca %0.1 kermesik asit, %0.4 flavokermesik asit ve kimyasal yapısı bilinmeyen dört farklı renk maddesi (dc II, dc IV, dc VII, dc III) de içerir.
Karminik asit, bilinen doğal boyar maddeler arasında oksidasyona en dayanıklı olanıdır. Suda, alkolde, eterde, asit ve alkali çözeltilerde çözünebilir. Çözeltideki renk tonu pH'a göre değişir; örneğin pH 4.8'de sarı-kırmızı, pH 6.8'de mavi-kırmızı olur. Karminik asit, ilk kez 1818'de Fransız kimyagerler Pelletier ve Caventou tarafından izole edilmiştir.
Koşinil Böceği (Yapay Zeka ile Oluşturulmuştur.)
Tarihsel Yolculuğu ve Önemi
Koşinil böceğinin boyamalarda kullanımı Meksika'da yerliler tarafından M.Ö. 1000'li yıllara kadar dayanır. And medeniyetlerindeki (Peru, Bolivya, Ekvador) boyacılar tarafından milattan önceki dönemlerden beri kullanılmıştır. 16. yüzyılın başlarında İspanyollar, Meksika'yı fethederken koşinil kırmızısıyla karşılaştılar. Gümüş ve altından daha değerli olan bu boyarmadde, Mayalar ve Aztekler tarafından zaten vergilendirilmiş olup pazarlarda işlem görüyordu. İspanyollar, koşinilin kaynağını uzun yıllar sır gibi sakladılar ve böcek tanelerini tohuma benzetmeleri Avrupa'daki egemenliklerini 300 yıl sürdürmelerini sağladı. Koşinil, 16. yüzyılda Avrupa'ya ulaştığında, kermes ve kök boyadan elde edilen diğer kırmızıları geride bırakarak kıtanın dört bir yanına yayıldı. Krallar, kraliçeler, asiller, rahipler ve burjuvalar için layık görülen bir renk haline geldi. Korsanlık ve özel izinli ticaret gemileri, koşinil sevkiyatında popülerdi; 1597'de Kraliçe Elizabeth'i desteklediği 27 tonluk en büyük sevkiyat İngiltere'ye yapıldı.
Meksika'dan Avrupa'ya yıllık 70 tondan fazla koşinil ihraç edilmekteydi. Bu büyük ekonomi, İspanyol tekelindeydi ve Fransız ve İngiliz casusları kaynağını bulmaya çalıştı. 17. yüzyıldan itibaren İngiliz askerleri tamamen kırmızı üniforma giymiş, subayların parlak kırmızıları koşinilden üretilirken sıradan askerlerinki kök boyadan elde edilmiştir. Avrupalı botanikçiler ve misyonerler böceği incelemiş ancak 1600'lü yıllarda mikroskop bulunmasına rağmen, 1685'e kadar bunun bir böcek olduğu fikrini kabullenmekte zorlanmışlardır. Koşinil, Osmanlı fermanlarına ve İslami el yazmalarına kadar ulaşmış, lapis lazuli mavisi ve malakit yeşili gibi diğer parlak renklerle birlikte kullanılmıştır. Osmanlı döneminde kağıt boyamada ve süslemelerde de kullanıldığına dair tarifler bulunmaktadır.
18. yüzyılın sonlarında İngilizler, koşinilin kaktüste yaşayan bir böcekten elde edildiğini öğrendiler ve Avustralya'da dikenli armut kaktüsü üzerinde yetiştirmeye çalıştılar, ancak kaktüs istilacı hale geldi. Bu istila ancak 1932'de başka bir böcek türü sayesinde sona erdi. Yüzyıllar boyunca Venedik'in en güzel kadifeleri koşinille boyandı; İspanyol Krallığı ekonomik refahını, kardinaller otoritesini, kadınlar ise pembe yanaklarını koşinile borçluydu. Koşinil kırmızısı gibi zahmetli ve maliyetli doğal boyalar, 19. yüzyıla gelindiğinde sentetik boyaların keşfiyle gözden düştü. Ancak 1980'li yıllarda sentetik kırmızıların insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri fark edilince, doğal koşinil kırmızısının kullanımına geri dönülmüştür.
Koşinil Kırmızısı (Yapay Zeka ile Oluşturulmuştur.)
Günümüzdeki Kullanım Alanları
Günümüzde koşinil kırmızısı hala üretilmekte ve özellikle gıdalarda (E120 koduyla tek hayvansal kaynaklı renklendirici), bazı kahvelerde, şarküteri ürünlerinde, şerbetlerde, içeceklerde, balıklarda, pastacılıkta renklendirici olarak kullanılmaktadır. Ayrıca kozmetikte (FDA tarafından onaylanan tek doğal kırmızı göz farı boyası) ve histolojik boyamalarda (doku biyopsileri) da yer almaktadır. Güçlü antimikrobiyal özelliklere sahip doğal boyar maddeler günümüzde önem kazanmıştır.