Sabahattin Ali’nin en çok okunan, en çok konuşulan kitaplarından biridir Kürk Mantolu Madonna. Yayınlandığı günden bu yana popülerliğini neredeyse hiç yitirmedi. Hatta bugün bile, yeni okurlar Raif Efendi’ye üzülüp Maria Puder’in gizemine kapılmaya devam ediyor.
Ama işin ilginç yanı şu, Kürk Mantolu Madonna aslında “istek üzerine” yazılmış bir roman.
Yazım hikayesine geçmeden önce, kitabı henüz okumamış olanlar ya da üzerinden uzun zaman geçtiği için hatırlayamayanlar özetine buradan ulaşabilir.
İkinci Dünya Savaşı yıllarında Türkiye’de seferberlik ilan edilince, Sabahattin Ali yeniden askere çağrılır. Tam o dönemde Hakikat Gazetesi’nin sahibi, ondan “siyasete karışmayan, sürükleyici bir aşk hikayesi” yazmasını ister. Hatta bu, bir ricadan çok neredeyse bir “baskı” gibidir.
Paraya ihtiyacı olduğu için teklifi gönülsüzce kabul eden Sabahattin Ali, ordugahta, bir kibrit fabrikasının karşısına kurulan çadırda yazmaya başlar.
Hatta bileğini çatlatmasına rağmen - asker arkadaşı Niyazi Ağırnaslı’nın anlatımına göre- kolunu sıcak su tenekesine daldırarak tek eliyle yazmayı sürdürür.
Raif Efendi’nin Maria Puder'in Resmine Aşık Olmasının Tasviri ( Yapay zeka ile oluşturulmuştur)
Roman, ilk olarak Büyük Hikaye adıyla 18 Aralık 1940’ta Hakikat Gazetesi’nde tefrika edilmeye yani parça parça yayınlanmaya başlar.
Başlangıçta 28 bölüm olarak planlanır, ancak Sabahattin Ali hikâyeyi genişleterek bu sayıyı 48 bölüme çıkarır. Fakat bir süre sonra gazete sahibi, romanın yeterince ilgi görmediğini öne sürerek ödemeleri geciktirir.
Sabahattin Ali, bu durum karşısında gazete sahibine yazdığı mektuplarda hem kırgınlığını hem de onuruna dokunan bu süreci açıkça dile getirir:
“Verdiğim sözde durmadım mı? Hastaneden, 39 derece ile hasta yatarken evden, bir gün bile aksatmadan yazıları gönderdim. Parasını alamayan her muharririn yapması mutad olan yazı göndermemek tehdidini, yazdığım halde yapamadım. Ve muhtaç olduğum, hak etmiş olduğum bir parayı istemek için, izzetinefsimi ayaklar altına alarak, üst üste, yalvarırcasına mektuplar yazdım. On mektubuma bir cevap ve bir vaat aldım. Onun da yerine getirilmediğini görünce, haddimiz olmadığı halde, asabileştim. Gazetenizin sürümünü temin edecek romanlar yazmak için yukarda ismi geçen yüksek muharrirler menzilesine varamadığımızdan ve kafamızın mahsullerinin bir kıymeti bulunduğunu ve hak edip bedelini istediğimizden dolayı tekrar tekrar affınızı rica ederim”
Sonrasında Sabahattin Ali, hikâyeyi daha fazla genişletmez ve 8 Şubat 1941 yılında son bulur. Büyük Hikaye ismiyle tefrika edilen eser, kitap olarak ilk kez 1943 yılında yayımlanır.
“Sessiz, hımbıl, yavaş ve heyecansız bir adam” olarak çevresindeki insanlar tarafından bıyık burkulan Raif Efendi’nin aslında iç dünyasındaki derin aşkı ve bu aşkı yitirdiği için de “yas” tutan bir adamın portresini sessizce çizer Sabahattin Ali. Her ne kadar “istek” üzerine başlamış olsa da usta kalemin sade anlatımı, güçlü ruh çözümlemeleri ve duygusal derinliğiyle edebiyatımızın unutulmaz eserlerinden biri haline geldi. Yayımlandığı dönemin yazarı tarafından pek sevilmeyen, hatta “popüler piyasa romanı” olarak görülen eser, günümüze değin 2 milyondan fazla okura ulaştı, okullarda ders olarak okutuldu.
Her yıl yeniden keşfedilmesi, her kuşaktan okurun kendine bir parça bulması boşuna değil. Kürk Mantolu Madonna yalnızca bir aşk hikayesi değil, zamansız bir yalnızlığın romanı aynı zamanda.
Peki, Maria Puder gerçekten yaşadı mı? Sabahattin Ali’nin hayatında böyle bir kadın var mıydı? Onu da bir sonraki yazıda konuşalım.