Sözlükte “kabul edilmiş” mânasına gelen makbûl kelimesi hadis terimi olarak genellikle, “adâlet ve zabt sahibi râvilerin baştan sona muttasıl bir isnadla rivayet ettikleri, illetli ve şâz olmayan haberler” anlamında kullanılmaktadır. Buna göre makbul sahih lizâtihî, sahih ligayrihî, hasen lizâtihî, hasen ligayrihî hadis çeşitlerini ihtiva etmektedir. Makbul, “senedi zayıf olsa bile kendisiyle amel edilmiş ve âlimlerin kabulüne mazhar olmuş hadis” mânasında da kullanılmıştır (Aydınlı, s. 92). Buna göre makbul, kendisiyle amel edilmesi gerekli sahih ve hasen hadisleri ifade etmekle birlikte zayıf da olsa âlimlerin kabulünde sakınca görmeyerek amel ettikleri hadisleri de belirtmektedir.
Makbul terimi, hadis münekkitleri tarafından râvinin güvenilir (sika) olduğunu anlatmak üzere de kullanılmıştır. İbn Hacer el-Askalânî, onun daha önceki kaynaklarda söz konusu edilmediği halde ta‘dîlin altıncı mertebesindeki râvileri gösterdiğini söylemiştir. Askalânî bu lafzın az hadis rivayet eden, rivayetinin terkedilmesini gerektirecek derecede cerh edilmeyen ve rivayetinde tek kalmayıp mütâbii olan zayıf râvileri ifade ettiğini belirtmiştir. Ancak onun bu açıklaması, muhaddislerin kullanımına aykırı olduğu ve ileri sürdüğü şartlara kendisinin de uymadığı gerekçesiyle eleştirilmiştir (Yücel, s. 175-181).