Medresetü'l-kudât 1914'te kadı/nâip yetiştirmek üzere kuruldu. Medresetü'l-kudât Nizamname Layihası otuz nüsha basılarak 11 Ekim 1913 tarihinde Şeyhülislam Esad Efendi tarafından sadarete sunulan tezkire ile beraber Şûrâ-yı Devlet'te müzakeresi için arzedildi. Bu matbu nüsha üzerinde Tanzimat Dairesi'nde ve Şûrâ-yı Devlet'te yapılan müzakere ve tashihler neticesinde düzenlemeye son hali verildi. 30 Aralık 1913 tarihinde Takvîm-i Vekâyi'de neşredilerek düzenleme 3 Ocak 1914'te yürürlüğe girdi.
Buna göre şer'î hâkimlere ve müslüman talebeye mahsus olan Medresetü'l-kudât bir müdür, bir müdür muavini, bir kâtip ve ihtiyaç kadar mubassır ve odacı ile idare olunacaktı. Muallimler, Me'mûrîn-i İlmiye İntihap Encümeni'nin arzı üzerine şeyhülislam tarafından atanacak, ders programına ve saatlerine uyacak, talebenin adaba aykırı davranışları olursa nasihat edecek, bu çare olmazsa cezalandırılması yoluna gidilecekti. Muallimlerden özürsüz olarak ders yapmayanların maaşlarından günlük kesinti yapılacak, ayda iki defa maaş kesintisi cezası alanlar ise müstafi sayılacak ve yerine başka bir muallim atanacaktı.
Medresetü'l-kudât'a yirmi yaşından büyük ve otuz beş yaşından küçük, ehliyet ve iyi hal sahibi, cinayet ve yaralama gibi büyük suçlara karışmayan kişiler kayıt yaptırabilecekti. Adayların giriş imtihanından da tam puanın yarısından fazla bir puan alması gerekiyordu. Beşinci sınıf derecesindeki nâipler, giriş imtihanından ve derslerden bir defaya mahsus muaf tutularak mezuniyet imtihanına girebileceklerdi. Medreseye giriş imtihanının tarihi gazetelerde ilan olunacak ve ders vekilinin riyasetinde muallimlerden seçilen hey'et-i tâlimiye nezaretinde sarf, nahiv, vaz', mantık, belagat, usûl-ı fıkıh, akait, kelam, hüsnühat, kitabet, târîh-i İslam ve Osmânî, Coğrafya-yı Osmânî ve hesap derslerinden yazılı imtihan yapılacaktı.
Geçerli bir mazereti olmadan bir ayda üç defa ders devamsızlığı olan talebe müdür tarafından uyarılacak, ikinci ayda azarlanacak, üçüncü ayda ise imtihana alınmayarak talebeye sınıf tekrarı yaptırılacaktı. Medresede edebe ve nizama aykırı davranan talebe, ilkinde uyarılacak, ikincisinde azarlanacak, üçüncüsünde ise kaydı silinecekti. Her eğitim öğretim yılı sonunda talebeler o yıl okudukları derslerden imtihan olacaklardı. Her ders için beşer soru sorulacak ve talebe toplam on puan alacaktı. Sınıf geçmek için not ortalamasının altının üstünde olması gerekirdi. Ortalaması altı puanın üstünde olup bir dersten dörtten aşağı puan alan veya geçerli bir mazeret sebebiyle imtihana giremeyen talebe için ikmal imtihanı yapılacaktı.
Derslerden dokuz puan alan talebe "aliyyülâlâ", sekiz puan alanlar "âlâ" ve altı puan alanlar "karîbülâlâ" derecesiyle mezuniyet ruûsu alacaktı. Mezuniyet ruûsu almaya hak kazanan talebenin derecelerinin yazılı ruûsları, müdür ve hey'et-i tâlimiye tarafından mühürlenecek, Encümen-i İntihap Me'mûrîn-i İlmiye tarafından kayıt ve tasdik olunacak ve şeyhülislam tarafından yemin verdirilerek kendilerine takdim edilecekti.
31 Ocak 1914 tarihinde Medresetü'l-kudât talebelerinden bir kısmının taleplerine dair arzuhalleri, Şeyhülislam Esad Efendi tarafından 19 Şubat 1914'te sadarete sunuldu. Bunun üzerine yapılan düzenleme ile Hükkâm-ı Şer' Kanûn-ı Muvakkati'nin 26. maddesi değiştirilerek bir kazaya kadı atanacağı zaman "kıdem ve liyakat" ile eski görevleri dikkate alınarak görev bekleyen şer'î hâkimler veya Medresetü'l-kudât mezunlarından uygun olanların atanmasına karar verildi.
24 Temmuz 1914 tarihinde Medresetü'l-kudât mezuniyet imtihanlarında başarılı olan talebenin isimleri ve mezuniyet derecelerini gösterir bir cetvel neşredildi. Buna göre kırk iki kişi "aliyyülâlâ"; yirmi beş kişi "âlâ", on yedi kişi "karîbülâlâ" derecesiyle mezun oldu. Medresetü'l-kudât'ın sınıf mevcudu 103'tü, üç kişi imtihana gelmemişti. Daha sonraki yıllarda da benzeri menzuniyet cetvellerinin neşrine devam edildi.
23 Ağustos 1914 tarihinden geçerli olmak üzere düzenlenen ders programına göre Medresetü'l-kudât'ın birinci sınıfında bir haftada on sekiz saat olmak üzere Dürer, Mecelle, sakk-ı şer'î, ferâiz, medhal-i hukuk, kanûn-ı ceza, kitâbet-i resmiye, hüsnühatt-ı tâlik, iktisat, hukuk-ı düvel dersleri görülecekti. İkinci sınıfta Dürer, Mecelle, sakk-ı şer'î, ferâiz, arazi kanunu, hukuk-ı düvel, usûl-i muhâkemât-ı cezâiye ve sulh kanunları, usûl-i muhâkemât-ı hukukiye ve sulh kanunları, hatt-ı tâlik, iktisat, kitâbet-i resmiye dersleri okutulacaktı. Üçüncü sınıfta on dokuz saat olmak üzere Dürer, Mecelle, usûl-i muhâkeme-yi hukukiye, hukuk-ı düvel imtiyâzât-ı ecnebiye, sakk-ı şer'î, ticâret-i berriye, defter-i kassâm, usûl-i muhâkemât-ı cezâiye ve sulh, tanzîm-i i'lâmât-ı cezâiye, arazi kanunu, tanzîm-i i'lâmât-ı hukukiye dersleri okunacaktı. Dördüncü sınıfta on sekiz saat olmak üzere Dürer, Mecelle, kanûn-ı icrâ, hukuk-ı idâre, ticâret-i bahriye, ahkâm ve nizâmât-ı evkaf, sakk-ı şer'î, tatbîkat-ı şer'iye, tatbîkat-ı hukukiye ve cezâiye ve ticariye dersleri okunacaktı.
Ağustos-Eylül 1914 tarihinde de Medresetü'l-kudât'ta şer'î mahkeme kâtipleri, eytam müdür ve memurları için süresi bir yıl olan hususi bir sınıf açılmasına karar verildi.
2 Haziran 1920 tarihinde Medresetü'l-kudât binasına işgal kuvvetleri tarafından el konuldu. Binanın ne zaman tahliye edileceği bilinemiyordu. Talebenin sınıf sayısı ve müfredatı bakımından mevcut medreselerden birinde eğitim öğretimi de mümkün değildi. Bu sebeple Mekteb-i Nüvvâb'ın Süleymaniye'de bulunan eski binasında eğitim öğretim gören Zükûr Numune Mektebi'nin tahliyesi istendi ve bunun için Maarif Nezareti ile yazışmalar yapıldıysa da talep kabul edilmedi. Bunun üzerine Medresetü'l-kudât talebeleri Süleymaniye Medresesine nakledildi.
Mahkemelerde icra vekilliği yapmak için dava vekâleti ruhsatnamesi alınması gerekiyordu. 16 Ocak 1921 tarihli Adliye vekili imzalı tezkirede konuyla ilgili nizamnamenin dördüncü maddesinde Mekteb-i Hukuk mezunlarına imtihansız ruhsat verilmesi hükme bağlanmıştı. Türkiye Büyük Millet Meclisi İcra Vekilleri Heyeti (Bakanlar Kurulu) 22 Şubat 1921 tarihinde Mekteb-i Hukuk ile aynı ders programı takip olunan Mekteb-i Kudât mezunlarına da imtihansız ruhsatname verilebilmesi için nizamnamenin ilgili maddesinin düzeltilmesini istedi. 13 Nisan 1921 tarihli Şûrâ-yı Devlet kararıyla Medresetü'l-kudât'tan mezuniyet ruûsu alanların dava vekilliği yapabilmeleri için imtihana tâbi tutulmalarına karar verildi. Dava vekâleti görevini icra için Mekteb-i Hukuk'a devam veya hariçte ilmî hukuk tahsil edenler mektepte bir heyet huzurunda imtihan olunmaktaydı.
Eylül-Ekim 1923 tarihinde Medresetü'l-kudât hakkında neşredilen ve bir encümen tarafından hazırlanan mazbatada talebelerin ilmî yeterliliklerini kaybettiklerine vurgu yapılarak 1921'den itibaren bunun sebebi ve nelerin yapılabileceği üzerinde duruldu. Bu mazbatada da ifade edildiği gibi Medresetü'l-kudât, 1855'te Muallimhâne-yi Nüvvâb adıyla kurularak talebeye hem şer'î hem kanunî ilim ve fünun dersleri nazarî ve amelî olarak verilmek ve süreç içinde müfredat genişletilmek suretiyle meşhur hukukçular yetiştirdi ve yargı sistemine büyük hizmetleri oldu. Medresetü'l-kudât'a kabul edilen talebeler de medreselerden icazet almış ve sıkı bir imtihanla seçilmişti.
I. Dünya Savaşı sırasında Medresetü'l-kudât talebelerinin silah altına alınması yüzünden sınıflar boşalmış ve mevcut talebenin doğal olarak selefleri nispetinde bir yeterlilikte olmaları mümkün olmamıştı. Bu fiilî durumun yanı sıra eski kadılara Medresetü'l-kudât'a imtihansız giriş hakkının verilmesi de görevin ehli kadılar yetişmesine engel görülerek bu maddenin nizamnameden çıkarılması teklif edildi. Ayrıca Medresetü'l-kudât talebesine de Medresetü'l-mütehassısîn gibi geri ödemeli belli bir miktar burs bağlanarak geçim kaygılarının giderilmesi istendi. Medresetü'l-kudât'ın mevcut nizamnamesinde yapılacak değişiklik teklifleri de sıralanarak mektebin yeniden ıslahı teklif edildi.
1 Mart 1924 tarihinden geçerli olmak üzere bütün şer'iye mahkemeleri ile temyîz-i şer'iye dairesi ilga edilerek yeni kanunlar tedvin edilinceye kadar mevcut kanun ve usullerin geçerli olacağı kanunla hükme bağlandı. Esasen bu kanunla şer'iye mahkemelerine kadı/nâip yetiştiren Medresetü'l-kudât da fiilî olarak işlevsiz kaldı. 3 Mart 1924 tarihinde kabul edilen ve 6 Mart'ta yürürlüğe giren Tevhîd-i Tedrisat Kanunu ile medreseler Maarif Vekâleti'ne devredildi. 11 Mart 1924'te Maarif Vekili Vasıf (Çınar) imzalı bir genelge ile medreselerde eğitimin devamına izin verilmeyeceği ifade edildi (bk. Tevhîd-i Tedrisat). 24 Mart 1924 tarihinde Medresetü'l-kudât son sınıf talebesinin mezuniyet ruûsları verildi. Bu vesileyle idarî heyet, muallimler, eski mezunlar ve talebelerin katılımıyla mevlit okundu ve merasim yapıldı. Mektebin kuruluşu, gelişimi, eğitimin kalitesi ve mezunlarının ehliyetine vurgu yapıldıktan sonra bu seneki mezunlarının listesi verildi. Bu listeye göre yedi talebe "üçüncü/sâlis/aliyyülâlâ", on talebe "dördüncü/râbi'/âlâ", iki talebe de "beşinci/hâmis/karîbülâlâ" derecesiyle olmak üzere toplam on dokuz talebe mezuniyet ruûsu aldı. 25 Haziran 1924 tarihli kararname ile Medresetü'l-kudât binası Dârülfünun İlahiyat Fakültesi'ne tahsis edildi.
Bu düzenlemelerden sonra medreselerin muallim ve talebeleri mektepsiz kaldı veya diğer mekteplere yönlendirildi. Bu medreselerden biri de kadı/nâip mektebi olan Medresetü'l-kudât idi. Fakültenin birinci sınıfına kayıt yaptıran 238 öğrencinin arasında idâdî mezunları, yüksek mektep mezunları, Sahn Medresesi mezunları ve Medresetü'l-kudât talebesinden nakledilenler çoğunluktaydı. Dârülfünun Hukuk Fakültesi'ne Sahn Medresesi'nden ve Medresetü'l-kudât'tan 66'şar olmak üzere 132 talebe nakledilmişti. Böylece Dârülfünun Hukuk Fakültesi'nin birinci sınıf talebelerinin yarıdan fazlası medreseden nakil gelenlerden oluştu.